Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin kuruluşunun 45. yılı ve Türkiye’de tekkelerin legalliğini yeniden düşünmek

Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin kuruluşunun 45. yılı  ve  Türkiye’de tekkelerin legalliğini yeniden düşünmek.
Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin kuruluşunun 45. yılı ve Türkiye’de tekkelerin legalliğini yeniden düşünmek.

Türkiye’de belirli kesimin öcü gibi baktığı, bir başka kesimin de merdivenaltı seviyesine düşürdüğü kadim medeniyetimizin kültür kodlarından olan tasavvuf kültürünün yeniden ihyası ve inşası noktasında yeni adımlar atılmalıdır. Aksi halde son yıllarda denetimsizlikten ve kontrolsüzlükten kaynaklanan, belirli bir zümrenin ekmeğine yağ süren ve çoğu planlı bir şekilde gerçekleştirilen skandallar ve operasyonlar kaçınılmaz olacaktır. Hükümetimizin bu konuda atacağı adımlar çok mühimdir. Bosna Hersek Tarikat Merkezi bu konuda rol model olacak nitelik ve niceliğe sahip mühim bir kuruluştur.

3 Haziran 2023 günü Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey Külliyesi’nin içerisinde bulunan Hangâh’ta Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin kuruluşunun 45. Yılı kutlama etkinliği yapıldı. Bosna Hersek Diyanet reisi Hüseyin Efendi Kavazoviç’in, Saraybosna ve diğer şehirlerin müftülerinin ve baş imamlarının, Bosna Hersek Tarikat Merkezi’ne bağlı tekkelerin şeyhlerinin ve Türkiye’den Kasım Yağcıoğlu ile Mehmet Fatih Çıtlak Hocaefendilerin, Kosova, Makedonya, İtalya, Arnavutluk, Almanya, Fransa ve İngiltere’den tarikat temsilcilerinin katıldığı bir program gerçekleştirildi. Bosna Hersek Tarikat Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kazım Hacımeyliç’in açılış konuşması ile başlayan programda daha sonra Tarikat Merkezi’nin kuruluşunun anlatıldığı kısa belgesel film izlendi.

Sanatçı Armin Muzaferija’nın kısa bir ilahi dinletisinden sonra Diyanet İşleri reisi Hüseyin Efendi Kavazoviç “İslam’ın Bosna ve Balkanlara mutasavvıflarca getirildiği, bu günlere kadar tasavvufi hayat sayesinde korunduğu” içeriğinde bir konuşma yaptı. Son olarak; akademisyen İsmail Smajlovic, Şeyh Hafız Zilko Efendi, Şeyh Sead Halilagiç, Şeyh Halil Brzina, Şeyh Edib Kraviç, Şeyh Hüseyin Hacımeyliç ve Şeyh Niyaz Cindo gibi Bosnalı bazı şeyh efendilere plaket takdim edilmesi ile programın konferans ayağı tamamlandı.

Program kapsamında Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’nde tarikat merkezi başkanı ve aynı zamanda Saraybosna Üniversitesi Güzel Sanatlar fakültesinde hoca olan Prof. Dr. Kazım Hacımeyliç tarafından düzenlenen Tarikat Tacları Sergisi açılışı yapıldı. Aynı günün akşamı Kovaçi’de yer alan Multimedya Konser Salonunda Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı İstanbul Tasavvuf İrfan ve Meydan Meşkleri Topluluğu tarafından Mesudiye Tekkesi dervişlerinin de katılımı ile Devran-ı Şerif icra edildi.

Bosna Hersek rol modeli

Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin nasıl bir teşkilat ve faaliyetlerinin neler olduğu noktasında bilgi vermeden önce Balkanlar için mutasavvıfların ve tekkelerin öneminin büyük olduğu ve günümüzde de bu kültürün kurumlarıyla birlikte yaşatıldığı bilgisini vermek istiyorum. Tasavvuf kültürünün yaşatıldığı, tekkelerin ise gayri resmi şekilde faaliyette olduğu ülkelere Bosna Hersek Tarikat Merkezi bir rol model olarak sunulabilir. Böylece tekkelerin yeniden teşkilatlanması, yasallık kazanması, dolayısıyla merdivenaltıcılığa göz yumulmaması noktasında bu konu Türkiye için de önemli bir konudur.

Konumuz olan Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin nasıl ve ne zaman kurulduğuna dair giriş yapmadan önce gerek Osmanlı döneminde gerek Osmanlı sonrası dönemde tekkelerin geçirdiği süreçten kısaca bahsederek bir harita çizmek iyi olacaktır.

Balkanlar, Osmanlı ordusunun askerî açıdan fethinden çok daha önce dervişlerin bölgeye giderek faaliyette bulunmaları sonucu bölge fetihlere hazır hâle getirilmişti. Tekke mensupları yani şeyhler ve dervişler kendilerini sadece din adamı kimliği ile sınırlamamış, gerektiğinde doktor, öğretmen, yeri geldiğinde çiftçi, zanaatkâr olarak çalışmışlar ve zamanı geldiğinde de gazâ etmişlerdir.
Balkanlar, Osmanlı ordusunun askerî açıdan fethinden çok daha önce dervişlerin bölgeye giderek faaliyette bulunmaları sonucu bölge fetihlere hazır hâle getirilmişti. Tekke mensupları yani şeyhler ve dervişler kendilerini sadece din adamı kimliği ile sınırlamamış, gerektiğinde doktor, öğretmen, yeri geldiğinde çiftçi, zanaatkâr olarak çalışmışlar ve zamanı geldiğinde de gazâ etmişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı fetihlerinin gerçekleştiği dönemde tekkelerin ve sufilerin rolü büyüktür. Balkanlar, Osmanlı ordusunun askerî açıdan fethinden çok daha önce dervişlerin bölgeye giderek faaliyette bulunmaları sonucu bölge fetihlere hazır hâle getirilmişti. Tekke mensupları yani şeyhler ve dervişler kendilerini sadece din adamı kimliği ile sınırlamamış, gerektiğinde doktor, öğretmen, yeri geldiğinde çiftçi, zanaatkâr olarak çalışmışlar ve zamanı geldiğinde de gazâ etmişlerdir. Tekke ve zâviyelerin bu dönemlerdeki temel fonksiyonu boş topraklara yerleşip, ekip biçmek suretiyle buraları şenlendirmek, mâmur etmekti. Balkanlar yüzyıllarca Osmanlı egemenliğinde kaldığı müddetçe Osmanlı sosyo-kültürel toplum yapısının bir parçası olan tekkeler, bir yandan aslî vazifeleri olan halkla bütünleşme, halkın maddi-manevi müşküllerini halletme görevini ifa ederken diğer yandan bulunduğu bölgenin inanç merkezi olmasının yanında hem de kültür merkezi olarak halkın eğitim hizmetlerini yürütmüştür.

Osmanlı sonrası serbestlik

Osmanlı Devleti yönetiminin 1877-78 Berlin Antlaşması ile Balkanlar bölgesinden çekilmesi hızlanmış oldu. İlk olarak Bosna Hersek Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edildi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun (1877-1918) yönetimde kaldığı süreçte Bosna Hersek Müslümanları, halifelik ilga olana kadar hilafete bağlı olacak şekilde Niş’te kurulan bir Başmüftülük tarafından yönetildi. Bu sırada tüm Yugoslavya’da olduğu gibi Bosna Hersek’te de tekke faaliyetleri serbest bir şekilde devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Yugoslavya Krallığı (1918-1941) yönetimine geçen bölgede Müslümanların dini teşkilatlanması Belgrad’da bir başmüftülük, Üsküp-Saraybosna’da birer Ulema Meclisi olacak şekilde gerçekleştirildiğinde tekkeler yasal olarak İslam Teşkilatının bir parçası olarak görülmüş ve krallığın ilk yıllarındaki kısıtlama devam etmemiş, bilakis faaliyetlerine devam etmişlerdir.

Zorlu komünizm yılları

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sosyalist Yugoslavya Federal Devleti’nin (1945-1990) kurulması ile Yugoslavya’da dini hayat büyük bir baskı görmeye, camiler bile kapatılmaya başlamıştır. Bu süreçte tekkeler de kapatılarak faaliyetleri kısıtlanmıştır. II. Dünya Savaşı’nın bitmesi ile yeni kurulan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin anayasasında 1952 yılına kadar tarîkat ve tekkelerin faaliyetlerini konu edinen herhangi bir kanun bulunmamaktadır. Bu yapılar, İslam teşkilatının (İslamski Zajednica) bir birimi olarak hareket etmişlerdir. Yugoslavya’da 1952 yılında ilk olarak Bosna Hersek’te tekkeler kapatılmış ve tarîkat faaliyetleri yasaklanmıştır. Kuruluşu Saraybosna’nın fethine kadar uzanan Gazi İsa Bey Mevlevihanesi bu dönemde yıkılmış, Saraybosna Hacı Sinanova Kadiri Tekkesi ve Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi Tekkesine ve vakıflarına devlet bu yıllarda el koyarak gazino ve farklı nahoş amaçlara hizmet eden yapılara dönüştürmüştür. Fakat tasavvufi faaliyetler gayrı resmî bir şekilde evlerde devam ettirilmiştir. Federal Yugoslavya’nın Özerk birer bölgesi olan Kosova ve Sancak bölgesinde ise tarîkatlara ilişkin yasaklayıcı bir kanun olmadığı için, bu yapılar faaliyetlerine bir şekilde devam etmiştir.

Bosna Hersek tarikat merkezi nasıl kuruldu?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Sosyalist Yugoslavya Devleti, Saraybosna Ulema Meclisi’nin 12 Mayıs 1952 kararnamesi ile ateizm politikası izleyerek Bosna Hersek sınırları içindeki mevcut tüm tekkeleri kapattığını ve faaliyetlerine son verildiğini açıklamıştır. Tekkeler kapatılarak faaliyetleri yasaklanmış olsa da tarîkat usûl ve erkânı gizli bir şekilde devam ettirilmiştir. 12 Aralık 1971’de Kosova’da Rıfai şeyhi Şeyh Cemali Efendi öncülüğünde, Yugoslavya’daki dervişleri ve tekkeleri kapsayan geniş katılımlı İslamî Derviş Tarîkatları Birliği (SİDRA) kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Fakat Yugoslavya İslam Topluluğu (Yugoslavya Diyaneti) bu yapıyı tarîkatların yasal temsilcisi olarak tanımayı reddetmiştir. Şeyh Feyzullah Efendi yıllarca devlet tarafından baskı gördüğünden dolayı bu işi yasal bir şekilde çözmek, devletle karşı karşıya gelmek istemediği için Bosna Hersek’i bu oluşumun dışında tutmuştur.

1975 senesinde Bosna İslam Topluluğu’nun yeni lideri olarak Naim Efendi Hadžiabdić (Reîsü’l-ulemâ), Yüksek Ulemâ Başkanlığı’na Hamdija Ćemerlić ve Ahmed Efendi Smajlović seçildi. Smajlović ve Ćemerlić, Bosna Hersek’teki tarikatların sorununu çözmek için 7 Şubat 1977’de Reîsü’l ulemâ’nın huzurunda Şeyh Feyzullah Efendi Hacibayriç (Fejzulah Hadžibajrić) ile bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıya Bosnalı Şeyh Fadil Efendi Sokolović ve Şeyh Abdullah Efendi Fočak da katılmıştır. Toplantıda, tekkeler ve tarîkatların durumu hakkında hazırlanan bir rapor, incelemesi için Hamdija Ćemerlić’e sunulmuştur.

Bu toplantıdan kısa bir zaman sonra Bosna Hersek’te yer alan tekkelerden 25 temsilcinin de katıldığı yeni bir toplantı düzenlenir. Bu toplantıya Şeyh Behauddin Efendi Hadžimejlić, Şeyh Mustafa Efendi Mujic, Şeyh Mesud Efendi Hadžimejlić, Şeyh Abdullah Efendi Fočak ve Şeyh Fejzulah Efendi Hadžibajrić gibi önemli isimler de katılmıştır. 7 Haziran 1977’de yapılan bir toplantıda İslam Birliği’nin temsilcilerinden gelen öneriler doğrultusunda tekke ve tarîkatların faaliyetlerine izin verilmiştir. 30 Mart 1989’da Belgrad’da düzenlenen İslam Birliği Teşkilatı Parlamentosu’nun bir oturumunda tekkeleri kapatma kanunu yürürlükten kaldırılmış ve de Tarîkatlar ve tekkeler 1990 yılında İslam Birliği Anayasasına dahil edilerek Bosna Hersek Diyaneti organizasyon şemasında resmî bir şekilde yerini almıştır. Tarîkat Merkezi, Bosna Hersek İslam Birliği Topluluğu (Bosna Diyaneti) içinde özerk bir yapıdır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Sosyalist Yugoslavya Devleti, Saraybosna Ulema Meclisi’nin 12 Mayıs 1952 kararnamesi ile ateizm politikası izleyerek Bosna Hersek sınırları içindeki mevcut tüm tekkeleri kapattığını ve faaliyetlerine son verildiğini açıklamıştır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Sosyalist Yugoslavya Devleti, Saraybosna Ulema Meclisi’nin 12 Mayıs 1952 kararnamesi ile ateizm politikası izleyerek Bosna Hersek sınırları içindeki mevcut tüm tekkeleri kapattığını ve faaliyetlerine son verildiğini açıklamıştır.

Şeyhül meşâyihler

Kuruluşundan itibaren Tarikat Merkezi’ne başkanlık eden ve Şeyhül meşâyih olarak görev yapanlar şunlardır:

  • Şeyh Feyzullah Efendi Hacibayriç (1977-1990)
  • Şeyh Behauddin Efendi Hacimeyliç (1990-1996)
  • Şeyh Mesud Efendi Hacimeyliç (1997-2009)
  • Şeyh Sirri Hacimeyliç (2009- 2021)
  • Şeyh Kazım Hacimeyliç (2021, - )

Bugün, Bosna Hersek Tarîkat Merkezi bünyesinde 80’den fazla tekke, zâviye ve zikir meclisi faaliyet göstermektedir. Temsil edilen tarîkatlar; Nakşibendîlik, Rifâilik, Kādirîlik, Halvetîlik, Mevlevîlik’tir. Bosna Hersek dışında; Hırvatistan, Slovenya, Avusturya, Almanya, Fransa, Danimarka, Norveç, Amerika’da Bosna Hersek Tarîkat Merkezi’nin idaresinde tekkeler ve zâviyeler bulunmaktadır.

Herkes tekke açamaz

Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin işlevi ve faaliyetleri kapsamında; Bosna Hersek sınırları içinde tekke açmak ve irşat faaliyetinde bulunmak isteyenler Bosna Hersek Tarikat Merkezi’nin yasal izni olmadan ve ruhsat almadan bu işi yapamamaktadır. Aynı şekilde tekkeler ve gerek dervişler gerek şeyh efendiler tarikat merkezinin kontrolü altındadır. Yıl içinde Blagay Tekkesi, Ayvaz Dede, Zvornik Hasan Kaimi gibi Bosna Hersek’in birçok noktasında halkın moral ve maneviyatını yükseltecek birçok organizasyonu diyanete bağlı müftülükler ve Tarikat Merkezi ortak olarak düzenlemektedir.

Sonuç olarak; son yıllarda Türkiye’de belirli kesimin öcü gibi baktığı, bir başka kesimin de merdivenaltı seviyesine düşürdüğü kadim medeniyetimizin kültür kodlarından olan tasavvuf kültürünün yeniden ihyası ve inşası noktasında yeni adımlar atılmalıdır. Aksi halde son yıllarda denetimsizlikten ve kontrolsüzlükten kaynaklanan, belirli bir zümrenin ekmeğine yağ süren ve çoğu planlı bir şekilde gerçekleştirilen skandallar ve operasyonlar kaçınılmaz olacaktır. Hükümetimizin bu konuda atacağı adımlar çok mühimdir. Bosna Hersek Tarikat Merkezi bu konuda rol model olacak nitelik ve niceliğe sahip mühim bir kuruluştur.