Boykot etmeyen bizden değildir!

Boykot etmeyen bizden değildir!
Boykot etmeyen bizden değildir!

Ne oldu bize? Sahi bize ne oldu da mazlum kardeşlerimizi, sabileri, Rasülullah’ın ve diğer peygamberlerin emaneti Mescid-i Aksâ’yı yapayalnız bıraktık? Kudüs’ü, Mescid-i Aksâ’yı, Filistin’i, ümmeti ve mazlumları dillerinden düşmeyenlere ne oldu da ortalıklarda yoklar? Ne oldu da bir gösteriyi, bir yardım organizasyonunu, bir boykotu bile beceremez hallere düştük? Bize ne oldu ki, teröristlere mal satmayı sürdürüyoruz?

Siyonistlere mal sattığımız hâlde Filistinlilere satıyormuş gibi masallar anlatıyoruz!

Dans gösterisi için ‘bu rezalete son vermezseniz, Fransa’yı başınıza yıkarız’ diyenlerin torunlarına ne yaptılar da bu hallere düştü?

Neler yapmadılar ki… Saymakla bitirebilmek ne mümkün?

Tamam yaptılar ve en azından yarımız ne yaptıklarını biliyoruz ve bildiğimiz hâlde bu ölüm uykusundan kurtulamıyoruz?

Ne oldu bize ki, siyonist teröristlerin veya onlara hizmet eden Batılı uşaklarının mâmullerinden vazgeçemiyoruz?

Şerbet ve ayran içerken kola illetinin bağımlısı olanlar…

Külle veya başka şeylerle temizlik yaparken arielsiz, omosuz ‘temizlik’ yapamaz duruma düşenler…

Sokak ve ayakta yemeyi edepsizlik addederken gavurun pis hamburgerine muhtaç hâle gelenler…

İnsanlık tarihi boyunca sayısız bitkiden ilaç yapabilirken, genetik teknolojisi ile üretilen ve insanları kanser, kısırlık dahil binbir belaya dûçar eden sözde ilaçlardan kopamayanlar…

Altın, gümüş, platin gibi değerli nimetler varken siyonist yapıların dolar ve avrosuna pirim verenler…

Kuru üzüm bulamazken çikolatasız yapamaz duruma düşenler…

‘Onu alma bunu alma ne alalım’ diyerek bebek kanı içen alçaklara kaynak aktaranlar…

‘Bir benden ne olur’ diyerek kendini kandıranlar…

‘Ben satmazsam başkasından alacak, hiç olmazsa ben satayım’ diye tamahkarlık edenler…

Soykırımcı alçaklar dururken kardeşlerini suçlayanlar…

Allah’ın yarattığı diğer gerçek hurmaları beğenmeyip, ‘Kudüs hurması’ yalanıyla satılan siyonistlerin genetiği değiştirilmiş hurmalarını alanlar…

‘Ekrana bakamıyorum’ diyerek hiçbir şey olmamış gibi yapanlar haberiniz olsun:

  • Ölüm var!
  • Kıyamet var!
  • Hesap var!
  • Cehennem var!
  • Azap var!

Süleyman Şahin, “Türk ahlâkına ne oldu?” başlıklı dosya haberinde “Bize ne oldu sahi?” diye soruyor. Dosyada da belirtildiği üzere pek çok sebep sayabiliriz. Aslında sayılan ve sayılacak her şeyin bu işte bir payı mutlaka var. Fakat asıl sebep belli. Haramla beslenen, kul haklarıyla semizleşen bedenlerin üstündeki başın, ortasındaki kalbin sağlam kalması mümkün olamaz.

Her evde her akşam ailecek okunması gereken Yusuf Has Hacib merhumun ‘Kutadgu Bilig/İyiliğin Bilgisi’ adlı o şaheserinde bu hususla ilgili deniliyor ki: “Helâlin adı kaldı, onu gören yok. Haram kapışıldı, hâlâ doyan yok!”

Ayrıca Rasülullah (s.a.v.)’ın Yahudileri boykot ettiği ve onun yerine kurduğu ve tarihe ‘Medine Pazarı’ adıyla geçen uygulama bizim için müthiş yol ve ufuk açıcı bir çâre sunuyor. Medine Pazarı, pazarlardan bir pazar değil. O, İslam’ın iktisad sisteminin temellerinin atıldığı bir mektep. O, çığırtkanlığın yani reklamın yasak olduğu bir örnek. O, aldatmanın çöpe atıldığı bir pazar yeri.

Gerçek Hayat olarak Aralık 2021 yani 1074. sayımızda bu husus kapağa taşıyıp şöyle demiştik: Medine Pazarı: İnsanlığın kurtuluş paradigması.

Bugün siyonizmin kudurmuşçasına saldırısının ardındaki güç sarhoşluğunun üç sebebi var: Para, medya ve teknolojinin musluklarını elinde tutması. Bunların dördüncüsü ise özellikle devletlerin ve idarecilerin zaaflarını çok iyi bilmesi ve tam buradan gizli veya açık ateş etmesi.

Ama çaresiz değiliz. Her zorun bir kolaylığı, her imkansızın bir imkânı, her olmazın bir oluru mutlaka vardır.

Siyonizmi finanse eden ve aslında hepimizi esir edip bize finanse ettiren kapitalist düzenin taşıyıcısı şirketleri terbiye etmenin bir yolu var. O yol, almamak ve tercihleri değiştirmek.

Biz değişmeden hakkımızdaki hüküm değişmeyecek.

Biz boykot etmeden bu zulüm bitmeyecek.

Nihayetinde belirleyici unsur bizatihi biziz!

Ben, siz, biz yani hepimiz değişmeye, tercihlerimizi değiştirmeye mecburuz. Bu insânî ve îmânî bir vecibedir.

Öyleyse;

Boykot etmeyen bizden değildir!

Boykot etmeyen soykırımın ortağıdır.

İnsan kalabilmek için siyonizm destekçilerini boykot edeceğiz!

Boykot etsen ölmezsin, etmezsen herkes ölür!

Bunları bilip de yapmayan suç ortaklığından yargılanacak. Bilmeyen ise kendi haline yansın.

Ramazan-ı Şerif hepimizin ıslahına, şuurlanmamıza ve yeniden ama bugünkü gibi dil ucuyla değil en derinden bütün hücrelerimizle iman etmemize vesile olsun!

Vesselam!