Çakma çar çok kaşındı

Erdoğan ve Putin Suriye konusunda sık sık görüşmüşlerdi.
Erdoğan ve Putin Suriye konusunda sık sık görüşmüşlerdi.

‘Putin’in güvenilmezliğini görmek için 50’ye yakın yiğidimiz mi şehit olmalıydı’ diyeceğiz ama Putin ile yine yüz yüze görüşüleceği bilgisi geldi. Bu haber, başta gazeteciler olmak üzere pek çok kişiyi şaşkına çevirmeye yetti.

Türkiye’nin Putin’le kaç kez görüştüğü ve neticenin ne olduğunu herkes biliyor. Regâib gecemizde 33 yiğidimizin kanını döktüren muhteris, yalancı, kâtille daha neyi görüşebiliriz ki? Ayrıca ‘sivil, askerî, diplomatik ve istihbarî birimlerden birileri Ankara’yı oyalıyor mu’ sorusu ayyuka çıkalı çok oldu.

Evet, diplomasi bazı meseleler için çare olabilir. Lakin karşınızda 5 asırdır en amansız düşmanımız olan, yalan söylerken asla yüzü kızarmayan ve vicdan azabı çekmeyen, kan kokusuna bayılan, Türkiye’nin bölgede kendisine rakip ve güçlü bir aktör olmasını asla istemeyen Ruslarla daha ne görüşebiliriz ki? Bu yiğitler, Rus heyeti Ankara’da masada iken şehid edilmedi mi? İlgililer masadakilerin beden dillerine bakıyorlar mı acaba?

Bunlarla sadece 12 Ocak’tan bu yana kaç kez görüşüldü ve ne netice elde edildi?

Vladimir Putin
Vladimir Putin

BİR ASIR EVVEL YAPTIĞI GİBİ YAPAMAZ

Şimdi ‘ABD, AB ve NATO yine bizi yalnız bıraktı’ diye Rus ayısıyla baş edemeyeceğimizi mi düşünüyoruz? Sayısız haçlı seferlerinde, Birinci Cihan Harbinde, İstiklâl Savaşında yedi düvelle savaşmadık mı? Yine daha fazlasını yapmaya bizden muktedir kim var?

Libya’da aynı aktörlerle benzer bir krizle karşı karşıya değil miyiz? Mehmetçiğin kanını döken Rus mevzilerini vursak, Rus ayısı gelip bir asır evvel yaptığı gibi Doğu Anadolu’muz ve diğer Türk illerine yaptığı gibi bize mi saldıracak? Bu cesareti var mı sanıyorsunuz? O biraz sıkar!

Zahire bakınca gerçekten yalnızız. Ancak düşmanımız da güçlü değil. Zira içimizdeki dönme haydutlar dışında, birbirine kenetlenmiş yiğit bir millet var. Mazlum bebe ve anaların duâsı da bizimle. Biz, 15 Temmuz’da tankı atletle etkisiz kılmış, F16’yı değnekle indirmeyi denemiş bir milletiz! Bu milletin karşısında Rus da kim ki?

Batılılar gücümüzün farkında.
Batılılar gücümüzün farkında.

ANKARA'NIN SABRI DÜŞMANI DAHA DA SALDIRGAN YAPIYOR

Gölge CIA olarak bilinen Stratfor’un kurucusu George Friedman günümüzle ilgili bakın ne diyor: “Türkiye, İngiltere hariç Avrupa’daki en büyük askerî güç. Geçen 1000 yılda ne zaman İslam Birliği olduysa, bu Türk gücü çatısı altında oldu… Son yüz yılda Türklerin etrafı Avrupalılar, Ruslar ve Amerikalılarla çevriliydi. Türkler kanatlarını yine açtı. Artık bölgede hiçbir politik mesele yok ki, ‘Türkler ne istiyor’a gelmesin...”

Batılılar bile gücümüzün farkında iken, toplumun desteği hazırken, bölge insanı Türkiye’nin yanın da dururken, Halep’e, Şam’a yürümek için neyi beklediğimiz merak ediliyor. Evet, bu süreçte maazallah şehitlerimiz olabilecektir. Ankara’nın bunun derdiyle dertlendiğini de biliyoruz.

Peki, 9 yıllık bekleme gerçekten çok değil mi? Ankara’nın bu sabrı düşmanı daha da saldırgan yapmıyor mu?

Akdeniz'de bulunan gemilerimiz...
Akdeniz'de bulunan gemilerimiz...

KORKUYLA TERBİYE ETMEYE ÇALIŞIYORLAR

Rus ayısını Akdeniz’de boğmadan bize bu diyarda huzur yok. O halde bir şeylerin vakti geldi de geçiyor.

Gelelim korona virüsü salgınına… Bu hususta da sayfalarımızda önemli bilgiler bulacaksınız. Ama şunu artık bilmeliyiz ki, bu virüs tabii olmayıp laboratuvarda üretilmiştir. Etki gücü düşük, yayılımı zayıf bir virüstür. Ekranlardaki alaycı proflara aldanmayın, korunmanın çaresi de tabiatta mevcuttur.

2005-2006 yıllarını hatırlarsanız, astronot kıyafeti giymiş insanlar, ağıl, kümes, dağ, bayır dolaşarak ülkelerin mahalli ırklarını yok etmişlerdi. Ne adına? ‘Kuş gribi’ yalanı için…

Hepimizi korkuya sevk ettiler. Maddî yönü bir yana eşsiz hazineler yok edildi. Önce Donald Rumsfeld’in Tamiflu’su, ardından da Bush ailesine ait Ross marka civciv türleri istila etti ülkeleri.

Devletler, şirketler ve insanlar korkuya sevk edilerek terbiye ediliyorlar. Dileriz, ‘batı, ilaç ve aşı geliştirsin de alıverelim’ diye bekleşen tıp ve medikal çevreleri geç olmadan gerçeği görür, ama ümit var değiliz. Çare yine bize düşüyor.

Şehitlerimize rahmet niyaz ediyoruz. Allah (c.c.) İslam’ın ordusuna muzafferiyet müyesser eylesin! Âmin!

Vesselam!