Çarlıktan Sovyetlere Rus ordusunda Müslümanlar

Vahşi alay.
Vahşi alay.

I. Petro’nun (1672-1725) reformları sırasında Müslümanların ordudaki görevlerine büyük ölçüde kısıtlama getirilerek etkinlikleri tamamen ortadan kaldırıldı. Bu süreç 18. yüzyılın sonuna kadar, 2. Katerina’nın 1784’te imzaladığı “Tatar Prensleri ve Mirzalarının Rus soylularının tüm avantajlarından yararlanmalarına izin verilmesi” hakkındaki kararına kadar devam etti. Askerî hizmetlerinden dolayı Rus ordusunda ilk general rütbesi alan Simferopol Atlı-Tatar Alayı’nın komutanı Kayabey Balatukov oldu.

Rusya'nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı işgal girişimiyle birlikte Müslümanların Rus ordusundaki görünürlüğü yeniden tartışılmaya başlandı. Özellikle Ramzan Kadırov’un başını çektiği Çeçen birliklerinin reklam edilmesi ve Ukrayna ordusunun esir aldığı Rus askerleri arasında Müslümanların göze çarpması bu konunun tekrar gündeme gelmesine sebep oldu. Bu yazıda Çarlık Rusyası’ndan Sovyetlere kadar Rus ordusunda savaşmış ve önemli mevkilere gelmiş Müslümanlardan bahsedip, Sovyet sonrası Rus ordusundaki Müslümanların mevcut durumuyla ilgili detaylara bir sonraki ayın yazısında değineceğiz.

Rus ordusundaki Müslüman alaylar

Musa Kunduh Paşa.
Musa Kunduh Paşa.

Müslümanlar Korkunç İvan’ın Rus Çarlığı’nı ilan etmesinden bugüne kadar çeşitli dönemlerde Rus ordusunda görev aldılar, önemli mevkilerde bulundular. 1783’de Kırım’ın işgal edilmesinin ardından, Ruslar bölgede kalıcı olabilmek için Mirzaları kullanarak Kırım Tatar askerlerinden oluşan süvari birlikleri oluşturdular. Bu alaylar, 1784-1920 yılları arasında değişik isimlerle Rus İmparatorluğu’nun bekâsı için farklı görevlerde kullanıldılar.

1807’de oluşturulan dört Tatar süvari alayından ikisi 1812’de Fransa ile savaşta Rus ordusunun yanında mücadele ettiler. Askeri hünerlerinden dolayı Rus idaresi 1816’da Moskova’da Tatarlar için daha sonra “Tarihi Camii” olarak adlandırılan bir caminin inşası için arazi tahsis etti. Tatarlara ek olarak Kafkasya Müslümanları da Rus ordusunda farklı zaman dilimlerinde yüksek mevkilere geldiler. Kafkas halklarından oluşturulan “Dikaya Diviziya” (Vahşi Alay) Birinci Dünya Savaşı sırasında Batı cephesinde önemli görevler icra ettiler.

Kırım'lı Ortodoks Türk General: Balatukov

Süleyman Sulkeviç.
Süleyman Sulkeviç.

16-17 yüzyıllarda çok sayıda Tatar prensi; Adaşevler, Yakşeninler, Kuguşevler, Aganinler askeri komutan olarak Rus ordusunda çok sayıda savaşta iştirak ettiler. 1. Petro’nun (1672-1725) reformları sırasında Müslümanların ordudaki görevlerine büyük ölçüde kısıtlama getirilerek etkinlikleri tamamen ortadan kaldırıldı.

Bu süreç 18. yüzyılın sonuna kadar, 2. Katerina’nın 1784’te imzaladığı “Tatar Prensleri ve Mirzalarının Rus soylularının tüm avantajlarından yararlanmalarına izin verilmesi” hakkındaki kararına kadar devam etti. Bu karardan sonra Müslüman askerlerin Rus ordusunda kariyer yapmasının önü açıldı. Askeri hizmetlerinden dolayı Rus ordusunda ilk general rütbesi alan Simferopol Atlı-Tatar Alayı’nın komutanı Kayabey Balatukov oldu.

Balatukov Napolyon’nun 1812’deki Rusya seferinde gösterdiği kahramanlık nedeniyle general rütbesiyle ödüllendirilmişti. Kırımlı soylu bir âilenin üyesi olan Kayabey Balatukov Ortodoksluğu kabul etmiş ve adını da Kirill Matveyiviç Balatukov olarak değiştirmişti.

Çrlıktan Osmanlıya Musa Kunduh Paşa

Daha sonraki yıllarda yoğun savaşlar olmadığı için, özellikle 1. Nikolay’ın hüküm sürdüğü yıllarda Rus ordusundaki Müslümanların büyük çoğunluğu kariyerlerini binbaşı rütbesiyle bitirdiler. Bununla birlikte, 1815’ten 1865’e kadar Kafkasya’da Rus istilası başladığı dönemler ordudaki Müslüman subaylar için de kariyer yapma fırsatı doğurdu.

Bu dönemlerde Oset asıllı Musa Kundukov’un öne çıkma hikâyesi oldukça ilginçtir. Türkiye’de Musa Kunduh Paşa, Çerkes Musa Paşa veya Müşir Musa Paşa olarak da bilinen Kundukov 1818’de Kuzey Osetya’da doğdu. 12 yaşında amanat olarak Petersburg’a gönderildi ve 1836’da Pavlovsk Askeri Okulu’ndan mezun oldu.

Kundukov 30 yıl boyunca mükemmel bir askeri kariyere imza attı ve 1860’da general oldu. Kundukov’un kardeşleri Hacı Hamurza ve Hasbulat Bey, Kafkasya’da İmam Şâmil’le beraber Ruslara karşı mücadele verirken kendisi Rus Ordusunda yükseliyordu. Bu sebepten olmalı ki Kundukov, Kafkas halklarının Rus istilasına karşı haklı mücadelesinde onlara karşı silah kullanmamak maksadıyla olabildiğince Kafkasya’dan uzakta kalmayı ve askeri idari işlerle uğraşmayı tercih etti.

Kafkas kökenli olmasından dolayı Kundukov, Kafkasya Genel Valisi Mihail Vorontsov’un kendisine verdiği özel bir görevle 1848 yılında İmam Şâmil’le sulh görüşmeleri de yaptı. Daha sonraki süreçte Kundukov, 1865 yılında 5 bin civarında Çeçen, Kabardey ve Oset ailesinin Osmanlı İmparatorluğu’na sürgününde onlara eşlik ederek Osmanlı topraklarına geldi ve bir daha Rusya’ya geri dönmedi. 1889 yılında Erzurum’da vefat eden Musa Kunduh Paşa, Türkiye’nin ilk dışişleri bakanı olma unvanını taşıyan Bekir Sami Kunduh’un da babasıdır.

İmam Şâmil'e karşı savaşan Kafkasyalı generaller

Hüseyin Han Nahçivanski.
Hüseyin Han Nahçivanski.

Rus ordusunda generalliğe kadar yüksele bilmiş diğer bir isim de İlisu Sultanlığı’nın son hükümdarı Tsahur kökenli Danyal Bek’di. 1842’de tümgeneralliğe yükselen Danyal Bek, sultanlığı Rus makamları tarafından tasfiye edilince İmam Şâmil’in safına geçti ve bu sebepten generallik rütbesinden de mahrum edildi.

Bilinenin aksine Rusların 1817-1864 yılları arasında Kafkasya’da sürdürdüğü işgal ve istila sırasında bir çok Kafkasyalı soylu âilelerinin askerî temsilcileri Rus ordusunda kendi soydaşlarına karşı savaşarak önemli rütbeler elde ettiler. Mesela, Kafkasya Savaşı’nda aktif iştirak eden ve Dağıstan’da İmam Şâmil’in birliklerine karşı savaşan Yusuf Bek Kurinsky 1852’de tümgeneral rütbesiyle ödüllendirilmişti.

Rus ordusunda Nahçıvanski ailesi

Aliağa Şihlinski.
Aliağa Şihlinski.

Rus tarihinde 1853-1856 Kırım Savaşı ve 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının kahramanı olarak tanınan Tümgeneral Kelbeli Han Nahçıvanski 40 yıl boyunca Rus ordusuna hizmet etmişti. Nahçıvanski, Osmanlı-Rus Savaşında “Erivan Alayı’nın bir üyesi olarak Osmanlılarla yaptığı savaşta gösterdiği cesaret ve yiğitlikten dolayı” Rusya İmparatorluğu tarafından “Aziz Vladimir” ve “Aziz Stanislav Nişanı” ile ödüllendirilmişti.

Rus ordusunda Nahçivanski geleneği Kelbeli Han’ın oğlu Hüseyin Han Nahçıvanski ile daha da bilinir hâle gelmişti. Hüseyin Han babası gibi Rusya’nın önemli askeri okullarında eğitim aldıktan sonra adım adım kariyerinin zirvesine çıkmıştı. Hüseyin Han Nahçıvanski, Rus-Japon Savaşı’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesi komutanı olarak önemli başarılara imza atmış ve korgenerallik rütbesine ulaşmıştı. Hüseyin Han Nahçıvanski’nin yeğeni Cemşit Han Nahçıvanski de general rütbesiyle hem Çarlık hem Azerbaycan hem de Sovyet ordusunda uzun yıllar görev yapmıştı.

Rus ordusuna 20 general yetiştirmiş Lipka Tatarları

Rus ordusunda Polonya- Litvanya tatarlarının (Lipka Tatarları) generalleri de oldukça dikkat çeken bir unsur olarak ortaya çıkmış. Bu alt etnik gruptan çarlık ordusunun yaklaşık 20 generali ortaya çıkmış. Bunlardan en ünlüleri 1. Dünya Savaşı’nda adından söz ettiren Süleyman Sulkeviç ve Yakub Yuzefoviç’tir. Rusya’da daha çok Matvey Sulkeviç olarak bilinen Süleyman bey Sulkeviç 1918’de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanlığı ve aynı yıllarda Kırım’da kurulan Kırım Bölgesel Hükümeti başbakanlığı görevini de yürütmüş biri olarak hem Azerbaycan tarihinde de Kırım tarihinde önemli bir yere sahiptir. Korgeneral Süleyman Sulkeviç, Sovyet karşıtı olmasından dolayı Azerbaycan’ın Sovyetleştirilmesi’nden sonra 1920 yılında Bakü’de Bolşevikler tarafından idam edildi.

Azerbaycanlı generaller: Mehmandarov ve Şıhlınski

20. yüzyılın başlarında Rus-Japon Savaşı ve 1. Dünya Savaşı’nda aslen Azerbaycanlı generallerin Rus ordusunda ön plana çıktığını görüyoruz. Rusların, topçuluğun teorik ve pratik gelişimine ve kazandığı zaferlerden dolayı kendisine “Topçuluğun Tanrısı” lakabı taktıkları Aliağa Şıhlınski ve Rus-Japon Savaşı’ndaki kahramanlıklarından dolayı Korgeneral rütbesiyle ödüllendirilen Samet bey Mehmandarov Rus ordusunda en dikkat çeken Azerbaycanlı generallerdir.

1918’de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nde Samet bey Mehmandarov harbiye nâzırı, Aliağa Şıhlınski ise onun yardımcısı oldu. Her iki general 1920’de Azerbaycan’ın Kızıl Ordu tarafından işgal edilmesinden sonra hapsedilseler de sonradan serbest bırakıldılar ve hayatlarının sonuna kadar Sovyet ordusuna danışmanlık hizmetleri verdiler.

Stalin'in kıydığı Müslüman subaylar

Samet Bey Mehmandarov.
Samet Bey Mehmandarov.

Rusya İmparatorluğu yıkılıp yerine Bolşevik yönetimi gelince Çar ordusundaki Müslüman subayların bazıları yurtdışına kaçtı, bazıları kurşuna dizildi, bazıları ise belli bir süre hapis yattıktan sonra Sovyet ordusunda hizmet vermeye devam ettiler. Orduda hizmet edenlerin büyük çoğunluğu da 1937-1938’de Stalin’in büyük repressiyasına kurban gitti. Ama İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte orduda repressiyaya kurban giden kurmayların yerleri gözükmeye başladı.

Tüm bunlara rağmen Nazilerle savaşta bir çok Müslüman asker kahramanlık göstererek önemli terfiler aldılar. Rusya’da “Büyük Vatan Savaşı” olarak bilinen bu savaşta çok fazla Müslüman asker ve subay “Sovyetler Birliği Kahramanı” nişanına layık görüldü. Ama alınan her hangi bir resmi karar olmamasına rağmen özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Müslüman askerlerin Sovyet Ordusu’nda ilerlemesine engeller çıkarıldı. Bir takım istisnalar olmasına rağmen Müslüman çocukların askeri okullara girişi ve askeriyede kariyer yapması zorlaştırıldı. Bununla birlikte askere alınan Müslüman gençler kışlalarda hizmet alanlarında görevlendirilip silahlarla temastan uzak tutuldu. Bilinçli şekilde yürütülen bu uygulama Sovyetlerin dağılmasından sonra değişti.