‘Çılgız kız’ bunu nasıl ve neden fark edemedi? 16 yaşında nasıl terörist oldu?

16 yaşında nasıl terörist oldu?
16 yaşında nasıl terörist oldu?

16 yaşındaki lise öğrencisi E.B, babasının ruhsatlı tüfeğiyle karakola saldırı düzenledi. 2 polis şehit oldu, 2 polis ile bir vatandaş yaralandı. Daha hayatının baharında bir genç, hiç bilmediği hiç tanımadığı kişiler tarafından uzaktan kumanda ile teröriste dönüştürülmüş, oturduğu binanın yakınındaki karakolda dehşet saçmıştı. Peki, ama bu nasıl olmuştu? Arka planında neler vardı? İşte inanılmaz saldırının arkasında yatan kukla oynatıcıları ve gizli gerçekler…

-	Burada en önemli konu, kısıtlama getirilen ve kesinlikle ulaşılamaz denilen zararlı sitelere, VPN uygulaması indirilerek ulaşmanın mümkün olması. Yani sizin anlayacağınız ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, çetelerin veya kötü niyetli çıkar guruplarının hep bir yedek planı bulunuyor.
- Burada en önemli konu, kısıtlama getirilen ve kesinlikle ulaşılamaz denilen zararlı sitelere, VPN uygulaması indirilerek ulaşmanın mümkün olması. Yani sizin anlayacağınız ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, çetelerin veya kötü niyetli çıkar guruplarının hep bir yedek planı bulunuyor.

16 yaşında lise üçüncü sınıf talebesi E.B, İzmir Balçova’da bulunan Salih İşgören polis merkezine silahlı saldırı düzenledi. 2 polisi şehit etti, 2 polis ile bir vatandaşı da yaraladı. Olay yerinde vurularak yakalanan E.B. yasadışı DEAŞ terör örgütüne duyduğu sempati yüzünden bu eylemi gerçekleştirdiğini ve pişmanlık duymadığını söylemekle yetindi. Yanındaki el yapımı patlayıcıları, satın aldığı torpillerden yaptığını itiraf eden E.B, tüm sorumlunun internet olduğunu, buradaki videolardan esinlenerek patlayıcı imal ettiğini hatta terör örgütüyle ilk kez burada tanıştığını itiraf etti.

Çocuk terörist, eylemi tek başına gerçekleştirdiğini söylese de uzmanlar aynı görüşte değildi. Bataklığın lordları 16 yaşındaki bir çocuğu nasıl kurban olarak seçmişlerdi? Arkasındaki asıl güç, terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG-PYD miydi? İsrail bu işin neresindeydi?

Sosyal medya denetlenmiyor mu?

Saldırı ile birlikte tüm gözlerin çevrildiği internet ve sosyal medya denetimden mahrum mu? Eylemden yarım saat önce Instagram hesabından DEAŞ adına intihar eylemi gerçekleştireceğini açıklayan E.B’nin âdeta elini kolunu sallayarak karakola saldırı düzenlediği ortaya çıktı.

Yasa dışı olduğu söylenen ve reklamını yaptığı ileri sürülen meşhur simaların hapis cezasıyla yargılandığı kumar ve bahis siteleri internet ve özellikle sosyal medya üzerinden hizmet vermeye devam ediyor. Arkadaşlık adı altında fuhuş şebekelerinin cirit attığı internet, yasadışı suçların işlendiği merkez haline geldi.

Burada en önemli konu kısıtlama getirilen ve kesinlikle ulaşılamaz denilen zararlı sitelere, VPN uygulaması indirilerek ulaşmanın mümkün olması. Yani sizin anlayacağınız ne kadar yasaklarsanız yasaklayın, çetelerin veya kötü niyetli çıkar guruplarının hep bir yedek planı bulunuyor.

Aslına bakarsanız Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu ve Siber Suçlar polisi gibi internet güvenliğini sağlayan kurumlar, yaşananlarla ilgili suskunluğunu koruyor. Uzmanlar ise suç şebekelerinin değişik ülkelere yerleştirdikleri serverlar aracılığıyla bu yayınları gerçekleştirdiğini, bunun da erişimin engellenmesini zorlaştırdığı görüşünde.

Tamam ama diğer ülkeler bunu nasıl başarıyor? Gençliğini nasıl koruyor? Avrupa başta olmak üzere birçok ülkede 16 yaşından küçük çocukların bu ağları kullanmaları yasaklanmış durumda. Ama kanun çıkartmakla kalmamışlar, asıl mühimi gerçekten bu işi denetleyebilmelerinde yatıyor.

Gelişen teknolojiyle birlikte sıkı denetimlerin yapıldığı, kötü niyetli kişilerin suçu gerçekleştiremeden yakalandığı bir dünya düzeninden bahsediyorum size. Türkiye’nin aslında teknolojik gelişim sürecinde onlardan eksik bir yanı yok. Uzaya gönderilen yeni uydular, son teknolojinin kullanıldığı millî yazılımlarla bu işin üstesinden gelebilecek bir yapıya sahip ama nedense bazı güçler bunun sahada uygulanmasını geciktiriyor.

Yurtdışından yapılan yayını bir kenara bırakalım, İzmir’de bir çocuk Instagram hesabından intihar eylemi yapacağını ve terör örgütü liderinin propagandasını yapan paylaşımlar yayınladıktan yarım saat sonra evinin hemen karşısındaki karakola intihar saldırısı düzenleyebiliyor.

‘Çılgın kız’

Konuyu daha iyi anlamanız için başımdan geçen bir hâdiseyi size anlatmak isterim. Tarihler 2001 yılını gösteriyordu. Türkiye, Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haberle âdeta ayağa kalktı. Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan uğradığı silahlı saldırı sonucu korumaları ile birlikte şehid edilmişti. Cinayeti Hizbullah terör örgütü üstlenmişti. (Saldırının hiçbir yerde yayınlanmayan detaylarını isterseniz başka bir yazıda sizlerle paylaşabilirim) İlk uçakla Diyarbakır’a gittik. Uçak, gazetecilerden oluşan bir gurup tarafından âdeta kuşatılmıştı.

-	Polis istihbarat şubesinde görevli eski bir haber kaynağımla karşılaştım. Hal hatır sormanın ardından, “Ya arkadaş yeter artık İstanbul’a geri dönün” diyerek sitem etti. “Neden, ne oldu?” diye sorduğumda cevabı karşısında şoke oldum. “Bizde ‘çılgın kız’ adında bir dinleme cihazı var. “PKK, eylem, suikast, terör” gibi 5 bin seçilmiş kelimeden birini hangi telefonda söylerseniz cihaz otomatik olarak sizi dinlemeye alıyor ve bununla da kalmıyor, merkezi uyarmaya başlıyor. Sizin konuşmalarınızdan bıktık, gidin de rahat bir nefes alalım” dedi.
- Polis istihbarat şubesinde görevli eski bir haber kaynağımla karşılaştım. Hal hatır sormanın ardından, “Ya arkadaş yeter artık İstanbul’a geri dönün” diyerek sitem etti. “Neden, ne oldu?” diye sorduğumda cevabı karşısında şoke oldum. “Bizde ‘çılgın kız’ adında bir dinleme cihazı var. “PKK, eylem, suikast, terör” gibi 5 bin seçilmiş kelimeden birini hangi telefonda söylerseniz cihaz otomatik olarak sizi dinlemeye alıyor ve bununla da kalmıyor, merkezi uyarmaya başlıyor. Sizin konuşmalarınızdan bıktık, gidin de rahat bir nefes alalım” dedi.

Aradan iki gün geçmiş çarşıda dolaşırken, polis istihbarat şubesinde görevli eski bir haber kaynağımla karşılaştım. Hal hatır sormanın ardından, “Ya arkadaş yeter artık İstanbul’a geri dönün” diyerek sitem etti. Söylediklerine hiçbir anlam veremiyordum. “Neden, ne oldu?” şeklinde cevabım karşısında adeta şoke oldum.

Bizde ‘çılgın kız’ adında bir dinleme cihazı var. Buna yaklaşık 5 bin değişik kelime yüklüyoruz. Mesela “PKK, eylem, suikast, terör” gibi ve hangi telefonla konuşursanız konuşun bu kelimelerden birini kullandığınız zaman cihaz otomatik olarak sizi dinlemeye alıyor ve bununla da kalmıyor, merkezi uyarmaya başlıyor. Sizin konuşmalarınızdan bıktık, gidin de rahat bir nefes alalım” dedi.

Hâdiseyi anlamak için ârif olmaya gerek yoktu. Gazeteciler haber merkezleriyle konuştuklarında veya canlı yayın bağlantılarında yasaklı kelimeleri kullandığı sürece istihbarat polisi alarma geçiyor, adli izinle yapılan dinlemelerden kurtulabilmek için ise teröristler bu tür konuşmalarını şifreli olarak yapıyordu.

24 yıl önce kullanılan bu teknolojinin ne kadar geliştirilmiş olabileceğini millî silahlarla karşılaştırdığınız zaman anlamak hiç de zor değil. Peki, ama bu tedbirleri neden internette kullanamaz hâle geldik. Milyon dolarlar bir gecede el değiştirip, suç dünyasıyla ilişkilendirilen hatta işlenen suçların karşılığının Bitcoin ile ödendiği hesapların izini süremez hâle geldik. 16 yaşında bir çocuk nasıl insan öldüren bir makine haline dönüştü? Yoksa birileri çıkar ilişkisi içerisinde ülkeyi içinden çıkılmaz bir batağa mı sürüklemeye çalışıyor?

Bataklık mı önemli sivrisinek mi?

Olayın uluslararası boyutunu ve terör örgütünü yönlendiren gizli servislerin nasıl çalıştığına az sonra değineceğim ama bir şeyi gözardı etmemek gerekiyor. Hayatında bir canlıya dokunmamış lise öğrencisi bir çocuğun hayallerinden nasıl koparıldığı, eli kanlı bir polis katiline nasıl dönüştürüldüğü haberin en mühim detayları arasında yer alması gerekiyordu.

Hâdisenin arkasındaki karanlık güçlerin çalışma tekniklerinin ortaya saçılması gerekirken bizler;

- Cinayetin nasıl gerçekleştirildiği,

- Silah kullanmayı nerede ve nasıl öğrendiği,

- Özel ilişkilerini irdelerken bulduk kendimizi.

24 yıl önce kullanılan bu teknolojinin ne kadar geliştirilmiş olabileceğini millî silahlarla karşılaştırdığınız zaman anlamak hiç de zor değil. Peki, ama bu tedbirleri neden internette kullanamaz hâle geldik.
24 yıl önce kullanılan bu teknolojinin ne kadar geliştirilmiş olabileceğini millî silahlarla karşılaştırdığınız zaman anlamak hiç de zor değil. Peki, ama bu tedbirleri neden internette kullanamaz hâle geldik.

İddiaya göre E.B. tüm bu saldırıyı internette izlediği videolardan ilham alarak düzenlemiş. Terör örgütü DEAŞ ile ilk kez burada tanışmış, babasının av merakı silahlarla tanışmasına neden olmuş. İstanbul’da bir İranlı ile tanışmış hatta ona AK-47 veya kalaşnikof marka otomatik silah temin edip edemeyeceğini sormuş. Haftalık harçlığı silahları almaya yetmeyince babasının av tüfeği ile saldırıyı gerçekleştirmek zorunda kalmış.

Görüyorsunuz değil mi? Pazarlıklar, planlar, örgüt propagandası her şey internet üzerinden gerçekleştirilmiş. Ama maalesef kimsenin haberi olmamış. Annesi, babası ve samimi olduğu okul arkadaşları E.B. üzerindeki radikal değişikliği fark etse de kimse sesini çıkarmamış. Yasadışı terör örgütü videolarına sessiz kalmakla yetinmişler.

Düşünebiliyor musunuz, bir emniyet müdürü ile bir polis memurunun şehit edilmesi olayı bu kadar basit şekilde organize edilmiş. Günlerdir bu gelişmeler ile yatıp kalktık ama bataklıktan hiç kimse söz etmedi. İstanbul, Ankara ve Şanlıurfa’da gözaltına alınan yabancı uyruklu kişilerin bağlantıları ve irtibatlı oldukları kişilerin geçmişiyle veya bağlantılarından kimsenin haberi yoktu.

Olsa bile bu kişilerin irtibatı Suriye’de bir telefon numarası veya bir kod isimden öteye gitmiyordu. Çünkü daha önceki saldırılarda ezberlenen kitabın sayfaları hep bunu tekrar ediyordu. Sınır ötesinde takip edilmesi gereken ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkartılmasının zorunlu olduğu örtülü soruşturmalardan biriyle daha karşı karşıyaydık.

YPG/PYD, DEAŞ ve İsrail üçgeni

Suriye’de Fırat’ın batısına yerleşen bölücü terör örgütünün uzantısı YPG-PYD, İsrail ve büyük ağabeyi ABD’nin desteğiyle federatif bir özerk yapıya kavuşmanın hayaliyle yaşıyor. Büyük Orta Doğu Projesi’nde Suriye’yi 4 ayrı kantona ayırmayı hedefleyen İsrail, uzun süredir bu plan üzerinde çalışıyor. Terör örgütlerinin üst çatı grubu haline getirilen SDG yapılanması, varlığının kaynağını bölgede etkili olan DEAŞ’lı teröristlerden alıyordu. Çünkü terör örgütünün kanlı eylemlerinden çekinen Avrupa, içerisinde YPG ve PYD’nin de bulunduğu SDG’yi destekleyerek, DEAŞ’lı teröristlerin Suriye topraklarında bir daha dirilmemek üzere imha edilmesini istiyor. Fakat DEAŞ’ın güç kaybetmesi ve teröristlerin birbiri ardına yakalanması tüm dengeleri değiştirdi. Yakalanan binlerce terörist sınır dışı edilerek ülkelerine gönderilecek tehdidi, dünya devletlerinde soğuk rüzgârlar esmesine neden oldu. Çünkü her ülke kendi güvenliğini düşünüyor, ülke sınırları içerisinde terörist barındırmak istemiyordu.

-	İddiaya göre E.B. tüm bu saldırıyı internette izlediği videolardan ilham alarak düzenlemiş. Terör örgütü DEAŞ ile ilk kez burada tanışmış, babasının av merakı silahlarla tanışmasına neden olmuş. İstanbul’da bir İranlı ile tanışmış hatta ona AK-47 veya kalaşnikof marka otomatik silah temin edip edemeyeceğini sormuş. Haftalık harçlığı silahları almaya yetmeyince, babasının av tüfeği ile saldırıyı gerçekleştirmek zorunda kalmış.
- İddiaya göre E.B. tüm bu saldırıyı internette izlediği videolardan ilham alarak düzenlemiş. Terör örgütü DEAŞ ile ilk kez burada tanışmış, babasının av merakı silahlarla tanışmasına neden olmuş. İstanbul’da bir İranlı ile tanışmış hatta ona AK-47 veya kalaşnikof marka otomatik silah temin edip edemeyeceğini sormuş. Haftalık harçlığı silahları almaya yetmeyince, babasının av tüfeği ile saldırıyı gerçekleştirmek zorunda kalmış.

Suriye’yi 4 farklı bölgeye ayrıştırmak isteyen İsrail ise Fırat’ın doğusunda bulunan, sözde “Rojava” bölgesinde YPG-PYD varlığında bir bölge yaratma hayalinde DEAŞ kartını kullanmaya başladı. Çünkü Türkiye sınırlarında bir ‘teröristan’ istemiyor, aslında Suriye’nin toprak bütünlüğünü önemsiyordu. Bölgedeki tüm huzursuzluğun çıkma nedeni buydu. Rojava’da YPG’li teröristlerin bulunduğu bölgede 24 ayrı DEAŞ cezaevi kuran İsrail, sözde kamplar adı altında DEAŞ’lı teröristler ile ailelerini âdeta koruma altına aldı. Yaptığı propaganda ise oldukça açıktı.

“YPG yeni adıyla SDG’li guruplar, Türkiye tarafından yok edilirse DEAŞ’lı teröristler dünyaya yayılır” şeklinde yalanın lobi çalışmaları ile dünyayı buna ikna eden İsrail, ardından bir iki gösteri yaparak dünya uluslarını DEAŞ tehdidi altında göstermeye devam etti.

Uzmanlar, İzmir’de lise öğrencisi E.B’ nin gerçekleştirdiği intihar eyleminin de benzer bir planın küçük bir parçası olduğu görüşünde birleşiyor. Türkiye’nin incelemesi gereken asıl konunun ise ‘16 yaşında bir çocuğun nasıl olup da intihar eylemcisine dönüştürüldüğü’ olması gerekliliğine vurgu yapıyor.

Çünkü unutulmaması gereken konuların başında yeni savaş düzeninde cephe çatışmalarının yerini siber savaşlarına bıraktığı özellikle İsrail’de lise öğreniminden itibaren başlayan hacker savaşlarının devletin gizli birimlerine kaydırıldığı ve çocukların çok küçük yaştan itibaren eğitimden geçirildiğinin altı çiziliyor.

Unutulmamalı ki bugün terör batağında kaybettiğimiz E.B’ ye ulaşan kanlı eller bir gün ülke gençliğini tehdit eder hâle geldiğinde belki çok geç kalmış olabiliriz.