Değişimin yeni adresi: Suudi Arabistan

Değişimin yeni adresi, Suudi Arabistan.
Değişimin yeni adresi, Suudi Arabistan.

Bölgedeki değişimin yeni adresi Suudi Arabistan Krallığı ve onun beklediği en önemli ortak ise Türkiye. Yapılması gereken belli: Hem devlet hem özel sektör olarak bu ilişkilerin inşası için sık ve samimi ziyaretler.

Dinimiz İslam'ın en mübarek iki şehri Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’yi içinde barındıran, sıcak kalbi duygular beslemenin yanında her gün fizîkî olarak yöneldiğimiz kıblemizin hizmetkârı bir devlet olarak Suudi Arabistan Krallığı, diğer tüm İslam ülkelerinden farklı bir konuma sahip. İmkânı olan her Müslüman'ın gitmek zorunda olduğu (hac farîzası nedeniyle) bu ülke, turistik bir amaç taşımadan mânevî saiklerle ziyaret edilen dünyadaki en önemli ülke konumunda.

İktisâdî anlamda sahip olduğu dünyanın en büyük petrol rezerviyle en zengin ülkeler sıralamasında yer alırken, dünyanın en önemli enerji kaynağı petrolün fiyatlarını belirleyen OPEC’ in en önemli karar vericisidir.

Kral Faysal ile iktisadi ve siyasi aktörlük

Suudi Arabistan’ı değiştirmeye soyundu.
Suudi Arabistan’ı değiştirmeye soyundu.

70’li yıllarda rahmetli Kral Faysal yönetiminde petrolün iktisâdî silaha dönüşerek tüm dünyayı etkilemesinden bu yana Suudi Arabistan pasif bir çöl ülkesi olmaktan çıkmış ve tüm dünyanın gözünde önemli bir iktisâdî ve siyâsî aktöre dönüşmüştür.

Bütün bu potansiyeline rağmen içine kapalı ve ithalata dayalı bir sosyal, siyâsî ve iktisâdî modeli benimsemişti. Bu politikanın neticesi olarak:

- Komşusu Birleşik Arap Emirlikleri içindeki Dubai’den başlayan, büyük projelerle beslenen modern şehirleşme, vergi ve bürokratik engelleri ortadan kaldırma avantajlarıyla uluslararası şirketlerin bölgenin lojistik ve üretim merkezi olma

- Sosyal mânâda parası olan herkese lüks turizm imkânı sunma

- Dünyanın her yerinden gelecek vasıflı, vasıfsız yabancılara kapıyı açma

- Bölgede tercih edilen bir ülke olma vasıflarından uzak kaldı.

Petrol zenginliğinin ve onun getirdiği ithalat merkezli yapının ötesine geçemedi.

Dînî eğilim olarak Vehhabî geleneğin katı bir uygulayıcısı olması, kutsî iki mekân hariç diğer tüm İslam tarih ve değerlerini yok sayması, Bedir ve bunun gibi birçok mekânı ziyarete kapaması vb. sebeplerle Müslümanların genel çoğunluğunu oluşturan Sünniler tarafından eleştirildi ve ilişkilerde mesafeli bir ülke olarak kaldı.

2015 yılı milât oldu

Ama 2015’den itibaren bütün bu vakıalar artık geçmişte kalıyor. Şimdiye kadar özetlemeye çalıştığım bu Suudi Arabistan fotoğrafı, Prens Selman (MbS)’ın tüm gelenekler yıkılarak babası tarafından veliaht olarak atanmasıyla bambaşka bir noktaya evrildi. Önceleri ailede çok önemli bir konumda bulunmayan bu sessiz genç, âdeta gözlerden ırak bir şekilde muhafaza edilerek büyük bir misyon yüklenmiş şekilde göreve getirildi.

Gazeteci ve ABD vatandaşı olan Kaşıkçı’nın Türkiye sınırları içindeki Suud İstanbul Başkonsolosluğunda hunharca öldürülmesi ile prestiji büyük yara alsa da bunun ona bir tuzak olarak yapılması uzak ihtimal değil. Nitekim kapitalist sistemin temeli olan para ve gücün geçerli olduğu bir dünyada, Kaşıkçı olayı bir koz olmanın ötesine geçemedi ve statüko devreye girerek Veliaht Selman’ın önü uluslararası alanda tekrar açıldı.

Bu gelişmeler global câmiayı etkilerken, asıl büyük değişimin Suudi Arabistan’ın içinde gerçekleştiği gözlerden kaçtı. Veliaht Prens bir reformcu olarak yakın çevresiyle birlikte içerde tabu denebilecek birçok konuyu ele aldı, Suudi Arabistan’ı değiştirmeye soyundu.

Dedesi Abdulaziz’in devleti kurması ve Faysal’ın petrol devrimi sonrası en köklü değişim şimdi yaşanıyor. Artık Suud eski Suud değil dedirtecek köklü değişiklikler peş peşe geliyor ve bunun tabanı da ülkede mevcut değişimi destekleyen genç nüfus.

2015 yılında başlatılan ‘Vizyon 2030’ hareketi iktisâdî motifler ağırlıklı olmakla beraber tam bir toplumu dönüştürme projesi. Genç kuşağın öncülük edip sürdürdüğü bu projenin detaylarıyla bilinmeden etkisini anlamak mümkün değil.

Öncelikle İslam medeniyeti, insan merkezli ve iktisâdî çeşitlilik esasları çerçevesinde üç ayaktan oluşuyor.

Aşırı yorumdan ziyade denge ve orta yol

İslâmî değerlerin aşırı yorumdan ziyade “denge ve orta yol” temelli ve “yaptığı işin en iyisini yapmak” gibi dînî değerleri önceleyen bakış açısı, tüm İslâmî tarihî yapıların onarım ve ziyaretini temel alan bir uygulama ile geçmişe sünger çekiyor. 100 milyon ziyaretçi gibi rakamların konuşulduğu, başta Mekke ve Medine şehirlerini yeniden yapılandıran projeler sözden fiiliyata geçmiş durumda.

Çalışan nüfusunda kadınlara özel önem veren bu yeni yapı, çalışan kadın oranını %19 dan 5 yılda %37’ye çıkarmış durumda. Bir zamanlar kadınların araç kullanmasının yasak olduğu bir ülkede bugün yollar kadın şoförler ile dolu. İnsânî gelişimin temeli olan eğitime ayrılan 2023 bütçesi 50.3 milyar dolar. Yurt dışı eğitime verilen burs bedelleri ortalama 70 bin dolar. Suudi kurumlarından yapılan ilmî makale sayısı 19 binlerden 7 yılda 46.932 ye çıkmış. Değişimin amacı, toplumun seviyesini de gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak.

Gençler öne çıkıyor

Bütün bu gelişmeler, Suudi Krallığında değişimin öncüsü olarak görünen kral ve veliahdın bilhassa gençler arasında sevilmesine ve desteklenmesine yol açıyor. Değişimin iktisâdî boyutunu özetleyen kelime ise “çeşitlilik” yani petrol gelirlerine bağımlı olmayan bir iktisâdî çeşitlilik ile bunu bölgeye dair etkinlikle birleştiren dev projeler. Toplam hacmi 719 milyar dolar olan bu iktisâdî değişim projeleri, ağırlıkla Kamu Yatırım Fonu tarafından finanse ediliyor ve 30 milyar dolarlık kısmı el’an ihale edilmiş ve yürüyor.

İçinde Dubai modeline benzer uçuk ve fonksiyonel yapısı sorgulanabilecek projeler olsa da dünyanın ilgisini çeken 14 dev proje, (dev demekte haklılar, tek bir örnek verirsek bir proje Belçika devleti kadar araziyi dönüştürecek) krallığın farklı bölgelerine dağılmış ve kısa sürede tüm dünya devlerinin ilgisini çekmiş durumda.

- Tüketici pazarının büyüklüğü

- Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarına yakınlığı

- Hepsinden önemlisi, yürütücü kararlı irade ve finans gücü ile

Suudi Arabistan bölge dengelerini değiştirebilecek mahiyette bir ülke.

2015 yılında başlatılan ‘Vizyon 2030’ hareketi iktisâdî motifler ağırlıklı olmakla beraber tam bir toplumu dönüştürme projesi. Genç kuşağın öncülük edip sürdürdüğü bu projenin detaylarıyla bilinmeden etkisini anlamak mümkün değil
2015 yılında başlatılan ‘Vizyon 2030’ hareketi iktisâdî motifler ağırlıklı olmakla beraber tam bir toplumu dönüştürme projesi. Genç kuşağın öncülük edip sürdürdüğü bu projenin detaylarıyla bilinmeden etkisini anlamak mümkün değil

Eski iş yapma sistemi değişti

Eski iş yapma sistemleri ve yabancı yatırımcıya şirket kurma imkânı vermeyen yapı artık yerini, tek merkezden şirket kurma ve yabancı yatırımcıya yüzde 100 ortaklık hakkı veren yapıya bırakmış durumda. Buna ilaveten Mekke-Medine şehirleri dâhil mecliste mülkiyet hakkı konusu görüşülüyor. Türkiye için önemli olan yönü ise hem müteahhitlerimize hem de sanayicilerimize duyulan ilgi. Kiminle görüşürseniz bu ilgiyi hissediyorsunuz. Son yıllarda Kaşıkçı olayıyla soğuyan ilişkiler zaten sadece devletlerin arasında kalmış, toplumların arasında uzaklaşmaya neden olacak bir gelişme olmamıştı. Şimdi bu müspet gelişmenin iki toplumun bölgedeki etkinliğini arttıracak şekilde yeniden hızla inşasına ihtiyaç var.

Sık ve samimi ziyaretler

Evet, bölgedeki değişimin yeni adresi Suudi Arabistan Krallığı ve onun beklediği en önemli ortak ise Türkiye. Yapılması gereken belli: Hem devlet hem özel sektör olarak bu ilişkilerin inşası için sık ve samimi ziyaretler.

Vesselam.