Deprem belgesi olmayan bina alınıp-satılamamalı

Böylece sorumsuz mülk sahipleri harekete geçebilir.
Böylece sorumsuz mülk sahipleri harekete geçebilir.

İstanbul’da hep birden hissettiğimiz etkileyici -şükür ki hasarsız- bir deprem yaşadık. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir çağrı yaparak, depreme dayanıklılık belgesi olmayan binaların alım-satımının durdurulmasını teklif ediyoruz.

Tarihle, kayıplarla, eksikliklerle, hatalarla yüzleşmek gerekiyor. Mesut Uçakan bu vesileyle, Müslüman Türk’ün din ve tarihiyle bağını koparıp köksüz ve medeniyetsiz bir topluma dönüşmesine neden olan Osmanlı alfabesinin yerine Latin alfabesinin dayatılması darbesini konu alan bir film çekiyor.

Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte özellikle de Ali Şükrü beyin infazı sonrasında milletçe büyük kayıplar yaşadık. Ali Şükrü bey başta olmak üzere direnecek kim varsa tasfiye edildi. Yıkımların ardı arkası kesilmedi. Hâlâ da direniyorlar.

Kimliklerini gizlemek isteyen kriptolar, izinden gittikleri Yahudi Sabetay Sevi’nin Müslüman olmuş gibi yaptığında aldığı ‘Mehmet’ ismini adlarının başına bir şifre mahiyetinde eklediler.

F. Gülen’in isminin başına eklediği ‘M.’’de hem aldattıklarına, hem de kripto din ve ırkdaşlarına verilen bir mesajdı. Amerika başta olmak üzere pek çok Yahudi; bir Yahudi, bir de Hıristiyan ismi taşır. Yahudi kökenli ismi genellikle ikinci ad olup, ilk harf ve nokta ile geçiştirilir. Bizdekiler ise bunu genellikle ilk isimde yaparlar. Ancak şunu belirtmeli ki, böyle olan herkes onlardandır mânâsına da gelmez.

Kemalizm’in darbelerinden yara alanlardan biri de tasavuuf ve tekkelerdi. Bunlardan biri de İstanbul’un mânevi fatihi Akşemseddin Hazretlerine ait emanetlerdi. Yakın tarihlere kadar Fatih Camii’nde muhafaza edilen ve bir öncesine kadar da herkesin bildiği ve ziyaret ettiği Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerince Ayasofya’ya, sonra da Fatih Camii’ne nakledilen Akşemseddin Hazretlerinin Tâc-ı Şerîfleri ve asâsı ne yazık ki, yaşanan manevî yıkımdan nasibini alır.

Bu kıymetli emanetlerden asâ şimdilik kayıp ise de Tâc-ı Şerîfleri 2007’de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün envanterine intikal eder. Ancak kayıtlarda kime ait olduğu zikredilmez. Çünkü mâzi ile bağ bir müddet önce kopmuştur. Selâtin Camilerinin meraksız görevlileri ise bu aziz mâbetlerin mâzisini pek de merak etmemişlerdir. Sadece onlar değil, tarihî mescidlerin resmi görevlileri de...

Bu husustaki gelişmeleri kapak dosyamızda okuyacaksınız. Dileriz, emanet hak ettiği iltifata mazhar olur. Ümidimiz yüksek, çünkü emanet şimdi ehil ellerde.

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmanın yankıları sürerken, İstanbul’da hep birden hissettiğimiz etkileyici -şükür ki hasarsız- bir deprem yaşadık. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir çağrı yaparak, depreme dayanıklılık belgesi olmayan binaların alım-satımının durdurulmasını teklif ediyoruz. Böylece sorumsuz mülk sahipleri harekete geçebilir.

Mısır hep olduğu gibi yine diken üstünde. Trump ise BM kürsüsünden küreselcilere meydan okuyunca azil sürecini başlattılar.

İslam dünyası başta olmak üzere dünyanın her yerinde Müslümanların başının belâsı olan Suud destekli Vehhabiler ve İran destekli Şii fanatikler, Balkanları da karıştırıyor. Türkiye’nin âcilen burada tedbir alması gerekiyor.

Diyarbakır annelerinin başlattığı kutlu mücadele ise sürüyor. Kürt çocuklarını kendi milletine karşı düşman eden şeytanî akıl, Kürt maskesi giydirilmiş marksist Ermeni teröristlerinin elinde heba edilmesine yönelik bu isyanda analar asla sahipsiz bırakılmamalı.

Görüldüğü üzere dünya siyaseten her geçen gün daha fazla ısınıyor. Biz de dünü ve bügünü doğru analiz etmenin gayreti içindeyiz.

Hayırlı bir hafta niyazı ile vesselam!