Depremi haber verenler enkazda kaldı

Depremi haber verenler enkazda kaldı.
Depremi haber verenler enkazda kaldı.

Yerel medyada çalışan onlarca arkadaşımızı 6 Şubat depremlerinde kaybettik. Eğer hayatta olsalardı pek çok haberi onlar vereceklerdi. Özellikle depremin ilk günlerinde karşılaştığımız sosyal medya yalanlarıyla oluşan kargaşanın önemli bir kısmı da yaşanmayacaktı.

İnternet ve cep telefonuyla gelişen sosyal medya haberciliği bugün çok etkili gibi görünse de gerçek dışı iddialar ve dedikodularla dolu labirentin içinden geçip doğru bilgiye ulaşmak gerçekten çok güç. O yüzden muhabir haberinin yerini tutması bugünkü şartlarda imkânsız. Yasal düzenlemelerle çekidüzen verilmeye çalışılsa da sosyal medyadaki anonimlik istismar edilmeye devam ediyor. Asrın felaketi 6 Şubat depremlerinde de bu sorunu en üst seviyede yaşadık. Maalesef hem ajans temsilcileri hem de mahalli gazetecilerin enkaz altında can vermeleri de bu puslu havayı oluşturmak isteyenlere imkân verdi.

TV’ler Youtube’a yenildi

En büyük yıkım yaşanan illerimizde tespit edilebildiği kadarıyla 32 meslektaşımız vefat etti. Eğer bu gazeteciler yaşasaydı daha önceki olaylarda olduğu gibi en hızlı ve doğru haberi onlar vereceklerdi. Çünkü taşradaki gazeteciler en üst seviyede mülkî, idarî amirlerle içli dışlıdır ve anında bilgiye erişecek kanalı, kaynakları vardır. İmkân verildiğinde, doğru yönlendirildiğinde ülke gündemine damga vuran pek çok haber bu bölge muhabiri arkadaşlardan gelir. Depremden hemen sonra tüm haber kanalları, gazeteler muhabirlerini bölgeye gönderdi, ama o muhabirlerin yereli tanımadan, yürüdüğü sokağın adını bilmeden olayları anlatmaya çalışmalarına şahit olduk. Birkaç dikkat çekici işin dışında çoğu bilgi ve gelişme, konvansiyonel medya yerine sosyal medyadan takip edildi. Bazı televizyon kanalları, youtube kanallarının gerisinde kaldı. Yaygın basın yayın kuruluşları, İstanbul dışındaki haberlerin çoğunu ajansların muhabirleri sayesinde öğrenir, ona göre yol haritası çizer. Ancak bu sefer öyle olmadı.

Depremi önceden haber verenler enkazda kaldı

Meslek hayatları boyunca yüzlerce binlerce habere imza atan gazetecilerden o gün haber alınamadı. En çok kayıp Adıyaman’da… İlde 11 gazeteci enkaz altında vefat etti.

İskender Korkut 1970 doğumluydu. Adıyaman Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışıyordu. Aynı zamanda Mercan TV’de programlar yapıyordu.

Hidayet Özdemir 1966 doğumluydu ve köşe yazarlığı yapıyordu.

Kemal Öner 1956 doğumluydu, bir dönem Anadolu Ajansı’nda çalıştı. Adıyaman Telgraf Gazetesi’nde yazarlık yapıyordu.

Burak Alkuş 1988 doğumluydu ve Adıyaman Ses’te çalışıyordu.

Ruhi Akan 1968 doğumluydu ve Jet Haber’de çalışıyordu.

Muhammed Akan 1995 doğumluydu ve Adıyaman Haber'de çalışıyordu.

Yunus Emre Doğan 1982 doğumluydu, Mercan TV'de çalışıyordu.

Zübeyir Pektaş 1971 doğumluydu ve Halkın Sesi gazetesinde çalışıyordu.

İsmail Hakkı Koçak 1965 doğumluydu ve köşe yazarlığı yapıyordu.

Fatih Bayın, Radyo Tek'te çalışıyordu. Adıyaman'ın ilk radyo programcılarındandı.

Yaşar Hamurcu 1959 doğumluydu. Kalem Medya Grubu'nda da çalıştı.

Mehmet Ünsal 1988 doğumluydu. Güne Bakış Gazetesi'nde çalıştı.

Aynur Göksu, yerelden aldığım bilgiye göre o da Güne Bakış gazetesinde çalıştı. Göksu depremde vefat ettiğinde 30 yaşındaydı.

Güne Bakış, 17 Ocak tarihli sayısında Kahramanmaraş-Çelikhan fay hattı üzerinde deprem olabileceğini manşetine taşımış.

Yerelde çalışan gazeteciler deprem uyarısını 6 Şubat'taki depremden haftalar önce yapmış.

‘Maraş depreme hazır mı’ diye yazmıştı

Kahramanmaraş'ta da, Hatay'da da meslektaşlarımız vefat etti.

Ayşe Figen Arlı 1956 doğumluydu. Mesleğe 1972 İskenderun Akdeniz Gazetesi’nde başladı. Hürriyet Gazetesi’nin yerel muhabirliğini üstlendi. 1988 yılında Ses Gazetesi’ni kurdu. Sürekli Basın Kartı taşıyordu.

Burak Milli 31 yaşındaydı. Anadolu Ajansı'nda çalışıyordu. İskenderun'da eşi ve 5 aylık kızlarıyla depremde vefat etti.

Gökhan Aklan 35 yaşındaydı. İhlas Haber Ajansı'nda çalışıyordu. Aynı enkazda 6 yaşındaki çocuğu da ahirete göçtü.

Neşet Alkan Hatay Bağımsız Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'ydı. HRT Akdeniz TV'de programlar yapıyordu.

Erhan Yılmaz 23 Temmuz gazetesinin sahibiydi.

Mehmet Tekin 1947 doğumluydu. Antakya Gazeteciler Cemiyeti'nin kurucularındandı. Aynı depremde oğlu da vefat etti.

Hasan Said Okay Antakya Gazeteciler Cemiyeti üyesiydi.

Aziz Çevlik Kahramanmaraş Manşet gazetesinde çalışıyordu. Enkazda vefat eden Çevlik, geçtiğimiz ekim ayındaki “Kahramanmaraş depreme hazır mı” başlıklı yazısında, “Deprem bölgesinde yaşıyoruz, geçtiğimiz günlerde art arda yaşanan deprem ve ufak sallanmalar Kahramanmaraş’ta vatandaşlarımızı korkuttu. Peki, ne kadar depreme hazırız, neler yapıyoruz?” diye sormuştu.

Fatih Nalbantbaşı Maraş Medya Merkezi'nin imtiyaz sahibiydi.

Meltem Özgen, Tam Adana Gazetesi'nde çalışıyordu. Oğlunu almak için Malatya'ya gitmişti. Kaldığı Avşar Otel depremde yıkıldı. Özgen ve oğlunun cansız bedenleri altı gün sonra enkazdan çıkarıldı.

  • İzzet’ten kötü haber
  • Nazlı’nın ailesi, yıkılan evin enkazında gelecek iyi haberi bekledi. Arama kurtarma ekipleri ve gönüllüler tarafından sürdürülen çalışmalarda depremin üzerinden 35 saat geçtikten sonra gazeteci Nazlı ve ailesinin cansız bedenlerine ulaşıldı. Allah rahmet eylesin.
  • Burada Demirören Haber Ajansı muhabiri İzzet Nazlı’ya ayrı bir pencere açmak istiyorum. İzzet benim de DHA’da görev yaptığım sırada işe başlamıştı. Gönderdiği haberlerin kalitesi ve çalışma azmi nedeniyle takdir ettiğimiz kıymetli bir gazeteciydi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Basın Yayın ve Gazetecilik Bölümü’nü birincilikte bitiren İzzet Nazlı, bazı yerel gazeteler ile Anadolu Ajansı’nın serbest muhabiri olarak çalışırken, 2020 sonbaharında DHA’ya geldi. Göreve başladığı ilk günlerde “Hatay’da deprem ve tsunami tedirginliği” başlığıyla çarpıcı bir haber yapmıştı. Haberde, o yıl yaşanan İzmir depreminin ardından bazı uzmanların Hatay’da yaşanabilecek büyük depremi işaret etmesinin halkta yarattığı tedirginlik ve uzmanların önemli uyarıları yer alıyordu. Rahmetli İzzet, depremde çok büyük hasar alan Defne ilçesinde yaşayan vatandaşlara da o zaman mikrofon tutmuştu. Bölgede yüzyıllar önce yaşanan büyük depremin tekrar edebileceğine işaret etmişti. Bu haberin üzerine İzzet de henüz kredisini ödeyemediği evinden daha güvenli bir konuta taşınmak için çâre arıyordu. Ancak maalesef tüm öngörüsüne rağmen İzzet, taşınma fırsatı bulamadığı çürük evinin altında kaldı. İzzet, 33 yaşındaydı. Hatay Büyükşehir Belediyesi’nde memur olarak görev yapan eşi Seda Nazlı 30, çocukları Esila 5 ve Ahmet Eren Nazlı henüz 10 yaşındaydı.