Devlet düşmanı

Elon Musk.
Elon Musk.

İnsan beynine çip yerleştirmek istediğini söyleyip dünya yörüngesine binlerce internet uydusu gönderdiğinde, ABD medyası tarafından ‘dünyayı kurtaracak adam’ olarak gösterilen Elon Musk twitter’ı satın almak isteyince bir anda ‘devlet düşmanına’ dönüştü. ABD’deki elit güçler, Musk’ı bitirmek için geniş çaplı operasyon başlattı. Hem de bildikleri tüm taktikleri kullanarak.

Türkiye'de pek çok kişinin kripto para piyasası hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle tanıdığı Elon Musk’ın, dünya genelinde bir yıldıza dönüşmesi de hemen hemen aynı zamanlara denk geliyor.

Elektrikli araç devi Tesla’nın ve uzaya gönderilecek her türlü malzeme ve insan için taşımacılık yapan SpaceX firmasının kurucusu olan Musk, pandemi öncesi çok da ciddiye alınan biri değildi. Bunun birinci nedeni, yeterince parası olmamasıydı.

Güney Afrika doğumlu olan Musk, âilesi boşanıp dağılınca ABD’ye yerleşti ve kariyerini burada kurdu. 12 yaşında ilk dijital oyununun yazılımını 500 dolara sattığında, bu işten para kazanabileceğini anlamıştı. Ekonomi ve fizik alanında lisans eğitimleri aldı. Uygulamalı fizik alanında doktora yaparken okulu bıraktı ve silikon vadisine taşındı. Aynı dönemde, insanlığın geleceğinin ‘internet, temiz enerji ve uzay’ çalışmalarında olduğunu düşünerek, çalışmalarını bu alanlarda yoğunlaştırdı.

İlk milyonlar 1999'da geldi

Musk’ın kariyeri ‘kur, büyüt, sat, daha büyüğünü kur’ şeklinde başladı. 1999 yılında kardeşiyle birlikte geliştirdikleri çevrimiçi içerik yayınlama yazılımı olan Zip2’yi 300 milyon dolara satınca, Musk için milyarderliğe giden yol da açılmış oldu. Aynı yıl bir ödeme sistemi olan PayPal’i kurdu ve 2002’de e-Bay’a 1,5 milyar dolara sattı. Buradan gelen hisse geliriyle de 2002’de SpaceX’i kurdu.

Daha sonra elektrikli otomobil üreticisi Tesla’yı alan, ABD’nin en büyük güneş enerjisi sistemleri sağlayıcısı SolarCity’yi kuran, The Boring Company ile yer altı tünelleri konusunda uzmanlaşan Musk, 2016’da ise Neuralink şirketini kurdu. Neuralink’in asıl amacını da ‘insan beynini yapay zekâ ile entegre etmek’ olarak açıkladı. Temelde insan kafasına bir çip yerleştirilmesi esasına dayanan proje, bilim çevrelerinde eleştiri aldığı kadar büyük övgülere de mazhar oldu.

50 yaşında zıpır bir çocuk

Tüm bu ‘dâhiyane’ fikirlerine rağmen 2013 yılında Musk’ın serveti sadece 2,7 milyar dolardı ve dünyanın en zenginleri için bir tehdit oluşturmuyordu. Fakat uçuk projeleri sayesinde sadece 7 yılda servetini 10 katına çıkardı. 2020 yılına gelindiğinde 25 milyar dolarlık servetiyle artık güçlü bir milyarder profili vardı.

Musk’ın asıl patlaması ise, diğer büyük milyarderlerde olduğu gibi pandemi döneminde yaşandı. Koronalı günlere 25 milyar dolarlık servetle giren Musk, 2022’nin başında servetini 300 milyar dolara çıkarmış ve dünyanın en zengin adamı hâline gelmişti. Çok sevdiği kripto paralara yaptığı yatırımların ve o alandaki servetinin net miktarı ise bilinmiyor.

Dünyanın en zengin adamı olması bile, ABD ve dünyayı yönettiği iddiasında olan elitleri o kadar rahatsız etmedi. Sonuçta ortada, sağa sola laf yetiştiren, kameralar önünde şaklabanlık yapmaktan çekinmeyen ve sürekli twitter’da gevezelik eden 50 yaşında zıpır bir ‘çocuk’ vardı.

Twitter için servet ödedi

Fakat geçtiğimiz nisan ayında Musk, çok sevdiği ve gevezelik etmekten hoşlandığı twitter’ı satın almak istediğini söylediğinde işler bir anda tersine döndü. Önce nisan ayı başında 3 milyar dolarlık hisse alarak şirketin yüzde 9 ortağı oldu. Bu arada sürekli olarak ‘twitterın insanların konuşma özgürlüğünü kısıtladığı’ yönünde eleştiriler yapıp duruyordu. Ve nihayet twitter yöneticilerine şirketin tamamını satın almak istediğini söyledi. Başta bu teklife sıcak bakmayan twitter yönetimi, ödenecek miktarı duyunca gevşemeye başladı. Çünkü o günlerde 40 doların altında olan hisseler için Musk, 54 dolardan fazla önermişti.

Sonuçta para tatlı geldi ve Twitter ile Musk el sıkıştı. Dünyanın en zengin adamı, şirketi 44 milyar dolara prensipte satın aldı. Ve anlaşma sağlanır sağlanmaz, twitter’ı ‘ifade özgürlüğünün kalesi’ yapacağını açıkladı. Çünkü Musk açıkça bu ifadeleri kullanmasa da, yıllardır twitter’ın despotlar tarafından yönetildiğini ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyordu. Hatta Trump’ın twitter’dan kovulmasına bile itiraz etti ve eski başkanın hesabını yeniden açacağını duyurdu.

Dünyanın en zengin adamı, şirketi 44 milyar dolara prensipte satın aldı.
Dünyanın en zengin adamı, şirketi 44 milyar dolara prensipte satın aldı.

İlk taşı NYT attı

Twitter’ı aldıktan sonra onu ‘ifade özgürlüğü’ açısından daha da sert şekilde eleştirmesi, Musk’ın yavaş yavaş ‘elit dünyadan’ dışlanmasına neden oldu. Bir takipçisinin yazdığı “@nytimes @forbes gibi büyük hesapların insanları yanıltmak için nasıl sahte takipçi satın aldığını kontrol edin. NY Times’ın 53 milyon “takipçisi” var ve nadiren 50 RT alıyor” mesajına verdiği “Evet, bunu ben de fark ettim. Oldukça garip” cevabı ise, neredeyse kırılma noktası oldu. Musk’ın bu cümlesinden sonra, ABD’de demokratların kontrolündeki medya açık bir savaşa başladı.

NY Times gazetesi, Musk’ın itibarını zedelemek için üst üste haberler yaptı. Hatta mayıs başında yayımladığı bir haberde, Musk’ın zencilere karşı acımasız bir ayrımcılık yapan Güney Afrika Cumhuriyetinde büyümesini konu alarak ‘Musk aslında ırkçı bir zenci düşmanı’ imajı oluşturmaya çalıştı. Ve bunu da twitter’dan yaptı. Çünkü NYT’de yayımlanan haberin içine bakıldığında, Musk’ın Güney Afrika’da yaşarken aslında zencilerle sohbet eden ve onlara ‘insan gibi’ davranan az sayıdaki insandan biri olduğu tanık ifadelerinde yer alıyordu. Fakat NYT, twitter hesabından haberi o kadar farklı şekilde sundu ki, sonuçta sosyal medyada ‘Irkçı Musk’ imajı güçlendi.

Coca Cola'dan Musk'a tehdit

Fakat savaş yeni başlamıştı. Aralarında CocaCola ve Disney gibi dünyanın en büyük reklam verenlerinin de olduğu bir grup şirket, Musk’ı tehdit eden bir mektup yayınladı. CNN gibi ‘demokrat’ bir yayın organında yayınlanan mektupta kısaca “Musk’ın twitter’daki yasakları gevşetmesi, bizim ticârî itibarımıza zarar verebilir. İfade özgürlüğü gerekçesiyle itibarımız zedelenirse twitter’a reklam vermeyi keseriz” denildi. Yani açıkça ‘Musk, manipülasyonlarımıza karışmasın’ dediler.

Musk’ın buna cevabı ise, ‘Bakın, sizin ifade özgürlüğünüzü kısıtlamak isteyen bu kurumları kim finanse ediyor?’ diye sormak oldu. Musk’ın ertesi gün paylaştığı bilgiye göre, George Soros, Clinton ailesi, Obama’nın çalışanları ve Avrupa hükümetleri, Musk ‘bu örgütleri kim finanse ediyor’ dedikten sonra büyük şirketleri Twitter’ı boykot etmeye zorlamak için kampanya başlatmıştı.

Twitter'ın bot orduları anlaşmayı bozdu

Tabii Musk’a karşı başlayan bu savaş sadece ABD’nin en büyük medya kuruluşları tarafından yürütülmedi. Bu savaşın en büyük askerleri, twitter’daki yüz binlerce hesaptı. Musk’a göre bu hesapların çoğu gerçek değildi ve twitter’ın dezenformasyon için kullandığı bu şekilde bir ‘bot ordusu’ vardı. Bu konuyu twitter’ın yönetimiyle de konuştu. Twitter yöneticileri, mevcut hesapların sadece yüzde 5’inin bot olduğu, geri kalanların ise gerçek kişilerden oluştuğunu iddia etti. Bu açıklamaya inanmayan Musk, twitter’ı almaktan şimdilik vaz geçtiğini söyleyerek anlaşmayı askıya aldı.

‘Bundan sonra Cumhuriyetçiyim’

Musk’ın twitter’ı almaktan vazgeçmesi de ‘elit güçler’in öfkesini dindirmedi. Özellikle solcular ve demokrat parti üyeleri, Musk’a twitter üzerinden yoğun şekilde saldırmaya devam etti. Bu saldırılar sonucunda, ABD’de solcu diktatöryası olduğunu anlayan Musk bir açıklama yaparak, bundan sonra Cumhuriyetçi partiye oy vereceğini açıkladı. Bunu da “Geçmişte Demokratlara oy verdim, çünkü onlar iyilik partisiydi. Ama bölünme ve nefret partisi oldular, bu yüzden artık onları destekleyemem ve Cumhuriyetçilere oy vereceğim. Şimdi, bana karşı yapacakları kirli oyun kampanyalarını izleyin” tweeti ile duyurdu.

Ve bahsettiği ‘kirli oyun’ o gün devreye sokuldu. Önce Musk’ın tweetleri kısıtlandı. Takipçileri tweetlerinin altına yorum yapamadı ve pek çok takipçisi, Musk’ın tweetlerini göremediğinden şikâyet etti. Yani twitter, ‘konuşma özgürlüğü’ isteyen dünyanın en zengin adamının sesini kesti.

‘Hostesi taciz etti’ iddiası

Ve bundan birkaç gün sonra da, Musk’a karşı ‘belden aşağı vurma’ operasyonu başlatıldı. ABD medyası, Musk’ın 2016 yılında özel jetindeki bir hostese ‘çok çirkin bir şey yaptığını, daha sonra da daha çirkin bir şey teklif ettiğini’ iddia ederek, Musk hakkında cinsel tâciz suçlamasında bulundu.

Bu suçlama, ABD’de özellikle demokratlar tarafından çok kullanılan bir yöntem olarak biliniyor. Daha önce de özellikle Hollywood’un ünlü kadınları, ünlü olmaya çalıştıkları dönemlerde nasıl ‘tâciz edildiklerini’ itiraf etme furyası başlatmış ve ‘MeToo’ denilen hareketle Hollywood’da bir ‘erkek avı’ başlatılmıştı.

Aynı yöntemi bu kez Musk için kullanan demokrat medya, ‘tâcizci’ manşetleriyle doldu. İddiaları reddeden Musk ise büyük bir avukat ordusu kuracağını ve iftiralara karşı savaşacağını açıkladı. Musk’ın bu konudaki son sözü ise ‘Bu iş çok kanlı olacak’ oldu.

Fakat görünen o ki, Musk ve ABD’nin elitleri arasındaki savaş burada bitmeyecek. Sırf twitter’ı alıp ‘daha özgür bir platform’ hâline getirmek istediği için her tür operasyona uğrayan Musk’ı daha zor günlerin beklediği çok belli. Bu sürecin, dünyanın geri kalanı için faydası ise twitter ve onun gibi sosyal platformların kimlere hizmet ettiği, neyi amaçladığı ve istediğinde bu amaca ulaşmak için neler yapabileceğinin daha açık bir şekilde ortaya çıkması oldu.

  • Belki o kadar da kötü değildir
  • Eşcinselliğin yayılması için yapılan propagandalara da karşı çıkan Musk özellikle Netflix’le dalga geçiyor.
  • İnsanların kafasına çip yerleştirmek istemesine ve insanlığın kurtuluşunu başka bir gezegene göçmekte görmesine rağmen, Elon Musk aslında klâsik bir ‘muhafazakâr’ profili sergiliyor. Mesela, dünyayı insanlardan kurtarmak için başka gezegenler keşfedilmesi gerektiğini söylese de, Musk sık sık dünya nüfusunun düşmesinden şikâyet ediyor. Kendisinin de 7 çocuğu bulunan Musk bu konuda attığı bir tweette “Medeniyet için en büyük risklerden birinin düşük ve hızla azalan doğum oranı olduğunu düşünüyorum” dedi. Pek çok insanın dünya nüfusunun çok fazla olduğunu ve durumun kontrolden çıktığını düşündüğünü hatırlatan Musk, “Tam tersi. Lütfen sayılara bakın. Eğer insanların daha fazla çocuğu olmazsa, medeniyet çökecek” ifadelerini kullandı.
  • Eşcinselliğin yayılması için yapılan propagandalara da karşı çıkan Musk özellikle Netflix’le dalga geçiyor. Ukrayna-Rusya savaşı üzerinden Netflix’i eleştiren Musk “Netflix, trans Rus askerine âşık olan siyah Ukraynalı hakkında bir film yapmak için savaşın bitmesini bekliyor” dedi.
  • Musk’ın küresel baskılara karşı duruşu korona döneminde de kendini gösterdi. Aynı gün iki kez PCR testi yaptırdığını ve birinin pozitif, diğerinin negatif çıktığını söyleyen Musk, testlere güvenmediğini açıkladı. Ama aşılar konusunda o kadar cesur olamadı. Kendisinin ve âilesinin aşılandığını söyleyen Musk, aşının zorunlu kılınmasına ise her zaman karşı çıktı.