Durun kalabalıklar!

Durun kalabalıklar!
Durun kalabalıklar!

Trump’a gelirsek… Satanist bir yapılanmanın kontrolündeki Amerikan Şirketler Topluluğu ABD’nin başına yeniden geçen Trump’ın kabinesinin sapkınlardan oluşması bütün dünyaya bir şeyler söylese de Trump normal bir insan değil. O daha çok kinleri ve hırsları olan bir kutup ayısına benziyor. Elbette Müslümanların lehine bir adım atmasını beklemek ahmaklık olur. Lâkin tümüyle yahudilere çalışacağı da söylenemez..

İnsanlık büyük bir çıkmazla karşı karşıya. Devletler ve insanları dar geçitler bekliyor… Osmanlı’nın 18’inci asırdan itibaren yaşadığı güç kaybı aynı zamanda dünyanın şirazesinin de kaymasına sebebiyet vermişti. Ne yazık ki dünya soytarı bir çobanın eline düştü. İçine yahudi kaçmış olan İngiliz’in dünyaya nizam verme macerası insanlığı birinci cihan harbine sürükledi. Sonrası mâlum… Osmanlı emperyalist bir devlet olmadığı için bir imparatorluk da değildi. Her ne kadar ‘20’nci asır imparatorluklar çağının kapanışı’ olarak nitelense de asıl kayıp, dünyanın adâlet ve hakkâniyet direğinin kırılmasıydı. Türkler onlarca asırdır dünyanın vicdanı ve mânevî direğiydi. Osmanlı toprakları ise bir huzur adası... Endülüs’ün düşüşüyle Batı için özellikle de İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Hollanda gibi ülkeler açısından sömürge çağı başlatmıştı. Zîra Osmanlı’nın altın çağları, Batı’nın tüm dünyayı ele geçirmesini engelliyordu.

Batı, sömürgelerden elde ettiği devasa gelirlerle bir yandan sanayileşti diğer yandan da Osmanlı’nın sonunu getirmek için çalıştı. Osmanlı’yı yıkılışa sürükleyen şey ise Batı’nın sömürgelerden elde ettiği yüksek gelir ve sanayileşmesi değil, özellikle münevverleri diyebileceğimiz tabakanın düşmanlarına benzemeye çalışmasıydı.

Düşmanına benzeyen herhangi bir toplum için gelecek olamazdı ve Osmanlı tecrübesi de bunun en son ve en güçlü örneğiydi. Osmanlı münevverlerinin düştüğü çukura toplum da düştü ve / veya düşürüldü. Cumhuriyetle birlikte buna itiraz edecek tüm münevver takımı ya infaz edildi yahut da Anadolu topraklarını terk etmek zorunda bırakıldı. Neticede memleketi bekleyen akıbet düşmanla aynılaşmaktı ve öyle de oldu. Olan oldu ve ahval ortada. Bu değişimi yaşayan tek millet Türkler değil elbette. İngiliz ve İspanyolların doğurduğu Amerikan emperyalizmi diğer milletleri de kendine benzetmeyi becerdi.

Bugün Amerikan emperyalizmi, Amerikan kapitalizmi veya Amerika’nın yoz kültürü, Avrupa’nın Afrika ve Şark sömürüsünden bin beterine sebebiyet veriyor. Avrupa’nın sömürgeleri sömürüldüklerinin ve köleleştirildiklerinin farkındaydılar. Ama günümüz dünyasın da bütün insanlık bu köleleştirilme ve sömürünün farkında değil. Korkutucu olan da bu.

Başta Türkiye ve Arap dünyası olmak üzere ülkeler ve insanlar hatırı sayılır bir servete sahip. Dünyalıkların neredeyse tamamı emrimiz altında. Ama mutlu, huzurlu ve başarılı değiliz. Bir asırdır yaşanan Filistin işgalini bir kenara koyunuz, bugün İstanbul’un bir ilçesi büyüklüğündeki Gazze’yi 2.5-3 milyarlık İslam âlemi korumaktan aciz. Korumak şöyle dursun ekmek, su götürmekten bile...

Dünyanın yüzde 25-30’unu oluşturan bir insan grubu, dünya ölçeğinde adından bile söz etmeye değmeyecek insanlığın en küçük grubunun elinde âdeta esir. Sadece Müslümanlar değil bütün bir insanlık… Peki, bu ahvalin sebepleri ne ve bunun bir çıkışı olmayacak mı?

Burada bir yiğit çıkıp “durun kalabalıklar” demediği müddetçe bu esaretten çıkış gözükmüyor. Peki, bu “yiğit” Trump olabilir mi? Ufukta Müslüman dünyan içinden böyle bir çıkış gözükmüyor. Peki, ABD’den sonra en büyük ekonomik güç olan Çin bunu başarabilir mi? Şüphesiz ki hayır!

Çin, siyaseten ve iktisaden bağımsız gibi gözükse de Gazze’deki, Lübnan’daki, Batı Şeria’daki, Hindistan’daki, Suriye’deki, Sudan’daki soykırım ve katliamı finanse edenler aynı zamanda Çin’in de arkasındaki güçler…

Çeyrek asır öncesinde açlıktan nefesi kokan ve asgari ücreti 15-25 dolar bandındaki Çin’i yükselten şey, siyonizmi de finanse eden satanist iktisâdî ve siyasi güçtü. Yüksek nüfus, ucuz iş gücünü kazanca çevirmek için Çin’i kullandılar. Aynı yapı şimdi de Hindistan’ı kullanıyor. Bununla birlikte Amerika’dan da vazgeçmiş falan da değiller.

Evet, bütün insanlık ABD’ye öfkeli. Hatta fırsatını bulsa bir kaşık suda boğar. Ama unutmayın herkesin cebindeki, kasasındaki paranın üstünde kendi ülkesinin adı ve merkez bankasının ismi yazsa da onlar gerçek değil sahte! Herkesin parasının gerçek adı: Amerikan Doları.

‘Amerikan Doları’ denilen satanistlerin parası hayatiyetini sürdürdüğü müddetçe ve tefeci finans düzeni var olmaya devam ettiği sürece dünyada hiçbir şey değişecek de değildir. Bunu yapabilecek bir iradenin yanı sıra altına endeksli faizsiz bir ekonomik modele ihtiyaç var.

Günümüz İslam dünyasındaki iktisatçıların zihninde ve gönlünde faizsiz bir model tasarımı da hayali de yok. Çünkü hemen hepsi var olan düzene muhalif bir eğitimden geçmedi. Var olan uygulamalara karşı kalıcı bir modelleme yapabilecek bir düşünce melekesine de sahip değiller. Adına “İslam ekonomisi” deyip dursalar da gerçeklikten kopuk olmaları ve ceplerindeki para üç beş yüz bin doları da geçmediği için süslü cümleler kurarak bir çıkış da üretemezler. Herkes gibi onlar da dünyevileştikleri için hayalleri kasalarındaki kadar.

Bu suçlama sadece ekonomistler için değil, mimarlar, tabipler, sosyologlar, edebiyatçılar, hukukçular, siyaset bilimcileri ve hatta ilahiyatçılar için de geçerli. Ayrıca meslekleri dilediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz.

Bugün bırakınız siyonist teröre tepki vermeyi, Kâbe-i Muazzama’nın rezilâne alçaklıklara âlet edilmesi dahi Müslümanları ayağa kaldırmaya yetmiyor. Peygamber soyundan geldiğini iddia eden ve babasının dedesi Şerif Hüseyin haininin yolundan giden ‘Ürdün Kralı’ adlı cüce, Batı Şeria’ya silah yardımı yapan Ürdün Milletvekiline 10 yıl hapis cezası veriyor da kimsenin gıkı çıkmıyor.

Zübde olması beklenirken, krallık hayali için Mekke’yi, Medine’yi eğlence ve sapkınlık merkezine çevirmeye hazır bir züppe…. Ve de benzerlerinin üstüne çöreklendiği ümmet…

Vicdanların suskunluğu aslına bakarsanız her an patlama potansiyeline sahip bir bomba…

Ezanı neden aslına çevirdiniz” sorusuna “TRT ekranlarında -hâşâ- “benim rabbim Atatürk’tür” diyen müşrik, sabetaycı, mason Celal Bayar, “biz patlamaya hazır bir balonun havasını aldık” diye cevap vermişti. “Eğer bazı tavizler vermeseydik kamalist rejimden olurduk” demeye çalışıyor. 163 ve 5816 ise bu balonun yeniden hava toplamasına mânî olmak içindi.

Trump’a gelirsek…

Satanist bir yapılanmanın kontrolündeki Amerikan Şirketler Topluluğu ABD’nin başına yeniden geçen Trump’ın kabinesinin sapkınlardan oluşması bütün dünyaya bir şeyler söylese de Trump normal bir insan değil. O daha çok kinleri ve hırsları olan bir kutup ayısına benziyor. Elbette Müslümanların lehine bir adım atmasını beklemek ahmaklık olur. Lâkin tümüyle yahudilere çalışacağı da söylenemez..

Aslında “âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” deyimi Trump’ı tarif için yeterli ise de birikmiş kinleri olduğunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Müslümanların ise midelerini, gönüllerini ve beyinlerini haramdan arındırmadan hiçbir işi başarmaları beklenmemeli!