Ecdadımızın Ehl-i Beyt sevgisi

Bu ayın en acı hadisesi Hz. Hüseyin (ra) ve yârânının Kerbelâ’da katledilmesi meselesidir.
Bu ayın en acı hadisesi Hz. Hüseyin (ra) ve yârânının Kerbelâ’da katledilmesi meselesidir.

Tabii bu ayın en acı hadisesi Hz. Hüseyin (ra) ve yârânının Kerbelâ’da katledilmesi meselesidir. Ecdadımız ehl-i sünnet olarak ehl-i beyt-i Mustafa muhabbetini daim tutmuş ve bu meşum hadise üzerine Muharremiye isimli bir şiir geleneği vücuda getirmiştir. 15. yy’da Yazıcıoğlu Mehmet Efendi’nin Muhammediyye isimli eserindeki 54 beyitlik “Vefât-ül Hasan ve’l Hüseyin” manzumesini, Hz. Hüseyin türbedârı Fuzulî takip etmiş ve Aşık Yunus’un “Şehidlerin serçeşmesi / Enbiyânın bağrı başı / Evliyânın gözü yaşı / Hasan ile Hüseyin’dir” satırlarında can bulmuştur bu şehadet.

Şehrullahi’l-Muharrem olarak da bilinen Allah’ın ayı Muharrem, Cenab-ı Hakk’ın haram aylarından olup feyz ü berekâtı yüksektir. Bilhassa geçtiğimiz günlerde idrak ettiğimiz 10. günü Aşure Günü olarak geçmektedir ki Hakk Teâlâ bugün on peygamberine on farklı ikramda bulunmuştur. Bu sebepten bugün oruç tutmak çok faziletlidir.

Sahih-i Müslim’den öğrendiğimize göre bugün:

1. Allah, Hz. Musa’ya (as) Aşure Günü’nde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.

2. Hz. Nuh (as) gemisini Cûdi Dağı’nın üzerine Aşure Günü’nde demirlemiştir.

3. Hz. Yunus (as) balığın karnından Aşure Günü kurtulmuştur.

4. Hz. Âdem’in (as) tevbesi Aşure Günü kabul edilmiştir.

5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Aşure Günü çıkarılmıştır.

6. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.

7. Hz. Davud’un (as) tevbesi o gün kabul edilmiştir.

8. Hz. İbrahim’in (as) oğlu Hz. İsmail (as) o gün doğmuştur.

9. Hz. Yakub’un (as), oğlu Hz.Yusuf’un (as) hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.

10. Hz. Eyyûb (as) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Genel kanaatin aksine ise hicret asla bu ayda olmamıştır. Hz. Ömer Efendimiz (ra) zamanında Muharrem ayı takvim başı yapılmıştır fakat Peygamer Efendimiz’in (sav) hicreti 26 Safer Perşembe akşamı yatsıdan sonra başlayıp 12 Rebiülevvel Cuma günü ikindi vakti Medine’de bitmiştir.

Tabii bu ayın en acı hadisesi Hz. Hüseyin (ra) ve yârânının Kerbelâ’da katledilmesi meselesidir. Ecdadımız ehl-i sünnet olarak ehl-i beyt-i Mustafa muhabbetini daim tutmuş ve bu meşum hadise üzerine Muharremiye isimli bir şiir geleneği vücuda getirmiştir. 15. yy’da Yazıcıoğlu Mehmet Efendi’nin Muhammediyye isimli eserindeki 54 beyitlik “Vefât-ül Hasan ve’l Hüseyin” manzumesini, Hz. Hüseyin türbedârı Fuzulî takip etmiş ve Aşık Yunus’un “Şehidlerin serçeşmesi / Enbiyânın bağrı başı / Evliyânın gözü yaşı / Hasan ile Hüseyin’dir” satırlarında can bulmuştur bu şehadet.

Son olarak Muharrem’de İstanbul’a mahsus bir geleneği de ifade edip haberi taçlandıralım. İstanbul’da bütün tekke erbabı en kıdemli âsitâne olan Sümbül Efendi Tekkesi’nde toplanır Aşura Günü ve ilk aşura da burada pişirilir İstanbul’da. Malum olduğu gibi Çifte Sultanlar olarak bilinen “Kerîmeteyn-i Muhteremeyn” Hz. Hüseyin Efendimiz’in iki kızı Koca Mustafa Paşa Sümbül Efendi Camii bahçesinde medfundur. Kıdemi ve misafirleri cihetiyle 10 Muharrem’de âşıklara merkez olan bu âsitânenin geleneği şöyleymiş: 10 Muharrem’de öğleden sonra 12 rekat Husâma Namazı kılınır ve Yazıcızâde Mersiyesi okunup gecesinde de yüz rekat namaz kılınarak yetmiş bin tevhid çekilirmiş. Bugün de bu mekânda ehl-i beyt âşıkları bu geleneği sürdürüyorlar (Hasan Burak Özkanlı, “Muharrem’de İstanbul’a Mahsus Bir Gelenek”, Dünya Bizim, 30 Ağustos 2019).

Ehl-i beyt-i Mustafa’yı kendilerine siper edinen bazı Alevî zümreleri hem Sümbül Efendi Dergâhı’na hem de aşure âdetine sahip çıkmaya çalışıyorlar. Oysa bu gelenek tamamen Osmanlı ehl-i sünnetine mensup tekke ahalisince tatbik sahasına konmuş ve oradan da hane halkına yayılmıştır.