Elçiyi öldür Anlatılamayacak kadar gerçek hikâye

“Gerçeği öğrendiğine göre hayatının en önemli kararıyla karşı karşıya kalacaksın. Paylaşıp paylaşmamaya karar vermek.” Ulusal Güvenlik Konseyinde bir görevli Webb’i araştırdığı hikâye konusunda şöyle uyarır.  “Bazı hikâyeler anlatılamayacak kadar gerçektir.”
“Gerçeği öğrendiğine göre hayatının en önemli kararıyla karşı karşıya kalacaksın. Paylaşıp paylaşmamaya karar vermek.” Ulusal Güvenlik Konseyinde bir görevli Webb’i araştırdığı hikâye konusunda şöyle uyarır. “Bazı hikâyeler anlatılamayacak kadar gerçektir.”

CIA, akıllı bir strateji uygulayarak Webb’in hikâyesine karşı saldırısını doğrudan yapmaz çünkü konuyu açıktan reddetseler çok iyi araştırılmış bu hikâyenin gerçek olmadığına kimse inanmayacaktır. Bu yüzden saldırılarını Washington Post, New Yok Times, Los Angeles Times gibi ana akım medya üzerinden yapar. Webb, gazeteciliği bırakmak zorunda kalır. İstifasından 7 yıl sonra kafasına iki el ateş ederek intihar ettiği söylenecektir.

“Amerika’da bir numaralı toplum düşmanı uyuşturucudur. Uyuşturucu ile yepyeni bir mücadele başlatmak zarûrîdir.”

“Uyuşturucu toplumumuzu tehdit ediyor, değerlerimizi tehdit ediyor kurumlarımızın temelini sarsıyor.”

“Kokain dünya tarihinde görülmüş ve görülebilecek en benzersiz uyuşturucu salgınıdır. 5 Dolar karşılığında bağımlı insanlar arasına girebilirsiniz.”

  • “Amerika’nın uyuşturucu sorununun ne kadar büyük ve acımasız bir hal aldığını cesur bir polisin, bir öğretmenin ya da bir doktorun söylemesi gerekmiyor.”

“Kill the messenger” (Elçiyi öldür) filmi Nixon’dan Reagan’a Amerikan Başkanlarının ve hükümet görevlilerinin uyuşturucuyu hedef alan açıklamalarının gerçek görüntüleri ile başlıyor.

Filmin kahramanı olan gazeteci Gary Webb’in “Karanlık İttifak” (Dark Alliance) ve Nick Schou’nun “Elçiyi Öldür” (Kill the Messenger) kitaplarından beyaz perdeye uyarlanan film 2014 yapımı.

1980’li yılların SSCB (Rusya) ve Amerika arasında yaşanan soğuk savaş döneminde Amerikan devleti Nikaragua’da komünist rejime karşı savaşan kontra gerillaları desteklemek için CIA aracılığıyla elinden gelen her şeyi yapmaktadır.

“Kill the messenger” (Elçiyi öldür) filmi Nixon’dan Reagan’a Amerikan Başkanlarının ve hükümet görevlilerinin uyuşturucuyu hedef alan açıklamalarının gerçek görüntüleri ile başlıyor.
“Kill the messenger” (Elçiyi öldür) filmi Nixon’dan Reagan’a Amerikan Başkanlarının ve hükümet görevlilerinin uyuşturucuyu hedef alan açıklamalarının gerçek görüntüleri ile başlıyor.

Amerikan Başkanı Reagan’ın söylemiyle “Orta Amerika’da hiçbir Sovyet uzantısı olmamalı” politikası CIA tarafından hayata geçirilirken Amerikan Meclisi 1984 yılında artık mâlî külfet nedeniyle kontra-gerillaya para desteğini kesmeye hazırlanıyordu. Üst düzey hükümet yetkilileri yardım programına devam etmenin başka yollarını aramaya başlayınca dünyanın en çok ve en hızlı para kazandıran sektörüne yani uyuşturucu işine yeniden el atarlar.

“San Jose Mercury News” gazetesinde çalışan “Gary Webb” hükümetin uyuşturucu zanlılarının mallarına haksızca el koyması konusunu araştırmaktadır.

“Uyuşturucu toplumumuzu tehdit ediyor, değerlerimizi tehdit ediyor kurumlarımızın temelini sarsıyor.”
“Uyuşturucu toplumumuzu tehdit ediyor, değerlerimizi tehdit ediyor kurumlarımızın temelini sarsıyor.”

Araştırmaları onu mahkemelerde yargılanan küçük uyuşturucu satıcılarından büyük uyuşturucu baronlarına, Washington’dan Los Angeles’in gettolarına, Nikaragua hapishanelerinden ormanlardaki derme çatma havaalanlarına, Senato danışmanlarından bankerlere, CIA görevlilerinden anti komünist gerillalara kadar uzanan bir haber yolculuğuna çıkarır.

Buldukları korkunçtur.

Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA, Nikaragua’da yönetime karşı savaşan anti komünist gerillalara aktarılacak silahların parasını karşılayabilmek için ülkeye kokain sokulmasını sağlamakta, özellikle Los Angeles gibi siyahilerin yaşadığı bölgelerde satışına göz yummakta ve elde edilen para ile Nikaragua’da anti komünist gerillalara destek vermektedir.

Haberin tüm parçalarını birleştiren Webb, son olarak CIA tarafından üstü kapalı olarak konunun peşini bırakması konusunda tehdit edilince masaya oturup yazmaya başlar ve hikâyenin adını koyar.

Karanlık ittifak

Webb’in hikâyesinin ana başlıkları filmde şöyle anlatılıyor.

  • “Amerika’daki kokain belâsının kökleri Nikaragua savaşında.”
  • “Ülkeye giren kokain Amerikan şehirlerinde uyuşturucu patlamasına neden oldu.”
  • “Los Angeles’ta sokak çeteleri uyuşturucu getirisinden milyonlar aktardı, Kontra devrimini finanse etti.”
  • “CIA ajanları ile buluşan ordu finansörleri.”
  • “Siyahîler kokain satmaktan uzun hapis cezalarına çarptırılıyor.”
  • “Sonuç aracı meşru kılar.”
  • ‘gazeteciyi gazeteciyle yemeye’

Hikâyenin yayınlanmasından sonra Amerika’da yer yerinden oynar. Tüm medya başta olaya çok ilgi göstermiştir ve özellikle siyahi topluluklar ayaktadır.

CIA, akıllı bir strateji uygulayarak Webb’in hikâyesine karşı saldırısını doğrudan yapmaz çünkü konuyu açıktan reddetseler çok iyi araştırılmış bu hikâyenin gerçek olmadığına kimse inanmayacaktır. Bu yüzden saldırılarını Washington Post, New Yok Times, Los Angeles Times gibi ana akım medya üzerinden yaparlar.

Haberin güvenilirliğini başka haberciler üzerinden tartıştırarak hikâyeyi erozyona uğratmaya çalışırlar.

Bir başka deyişle “gazeteciyi gazeteciyle yemeye” çalışırlar.

En önemli argümanları hikâyeye kaynaklık yapanların “uyuşturucu tacirleri olmaları” hasebiyle dürüst kaynak olamayacaklarıdır.

  • Burada film harici bir not düşelim:
  • Kendisiyle yapılan bir söyleşide Webb ana akım medyanın haberine bu kadar saldırganca yaklaşmasının tek sebebinin CIA olmadığını, benzer konular 80’lerde gündeme geldiğinde ana akım medyanın konuyu araştırıp bir şey olmadığı sonucuna vararak kapattığını ama kendisinin 10 yıl sonra konuya tekrar eğilip gerçeği bulmasının ve yetmezmiş gibi ana akım medyanın kontrolünü ve dağıtımını ellerinde tutamadıkları internet üzerinden tüm ülkeye ve dünyaya duyurmalarının onları çıldırttığını söylüyor.

Filme dönersek, devlet ve ana akım medyanın tüm gücünü kullananlar Webb’in haberinin gerçekliği üzerinde şüphe oluşturmayı başarırlar.

Oluşan baskı sonucunda kendi gazetesi de Webb’i yalnız bırakmak zorunda kalır, onu hikâyeden alırlar, uzak bir ofiste görevlendirirler.

Her şeye rağmen halk ona inanmıştır ve Webb yılın “Körfez bölgesi gazetecisi” ödülü töreninde teşekkür konuşmasını yaparken aynı zamanda gazetesinden de istifa etmektedir:
Her şeye rağmen halk ona inanmıştır ve Webb yılın “Körfez bölgesi gazetecisi” ödülü töreninde teşekkür konuşmasını yaparken aynı zamanda gazetesinden de istifa etmektedir:

Her şeye rağmen halk ona inanmıştır ve Webb yılın “Körfez bölgesi gazetecisi” ödülü töreninde teşekkür konuşmasını yaparken aynı zamanda gazetesinden de istifa etmektedir:

“Yıllar boyunca çok fazla kişiyi öfkelendirdiğimi biliyorum. Birçoğu aslında burada ama iyi araştırmacı gazetecilik böyledir işte, tüyleri yolarsın. Gerçi hiç kovulmadım ve editörlerim beni asla ortada bırakmadı. İşte bu yüzden çok fazla kişiye etki eden hiçbir şeyi şimdiye dek yazmadım. Korkutucu bir şekilde etkileyen. Sözümü geri almayacağım. Mesleğimi güvence altına almak için iyi davranmayacağım. Mesleğim halka gerçeği anlatmak sanıyordum. İyi ya da kötü gerçekleri. Ve gerçekleri yayınlamak insanların olaylara bakışında farklılık yaratmalıydı. Kendilerine, savundukları şeylere. Çok ayıp ettim. Çünkü yapmak istediğim tek şey buydu. Ve bir süre, uzunca bir süre bundan onur duydum.”

CİA’nın uyuşturucu işine bulaşmış

Filmin bitiş jeneriğinde 1998 yılında CIA’nin uyuşturucu işine bulaşmış Kontra- gerillalar ile ilişkisini kabul eden 400 sayfalık raporunun yayınlanmasına rağmen Clinton/Monica Lewinsky skandalı ile ilgilenen medyanın ilgisini çekmediği bilgisi veriliyor.

Yine Webb’in bir daha hayatını gazetecilikten kazanamadığı ve istifasından 7 yıl sonra 2004 yılında (kafasına iki el ateş etmeyi başararak) “intihar ettiği” bilgisi de verilirken ardından ekrana yansıyan Webb’in çocukları ile oynarken çekilmiş gerçek kamera görüntüleri içinizi yakıyor.

Filmden bazı replikler

Haber peşinde koşarken “çok kötü insanlarla takıldığı” konusunda kendisini uyaran oğluna Webb’in cevabı:

“Genelde kötüler iyi insanlardan daha dürüsttür.”

Nikaragua’da hapishanede görüştüğü uyuşturucu baronu hikâyenin eksik kalan kısımlarını Webb için tamamladıktan sonra kendisine şöyle der:

“Gerçeği öğrendiğine göre hayatının en önemli kararıyla karşı karşıya kalacaksın. Paylaşıp paylaşmamaya karar vermek.”

Ulusal Güvenlik Konseyinde bir görevli Webb’i araştırdığı hikâye konusunda şöyle uyarır.

“Bazı hikâyeler anlatılamayacak kadar gerçektir.”

Uyuşturucu, savaşların finansmanı, istihbarat örgütlerinin rolü bağlamında konuyla alakalı ilginizi çekebilecek diğer filmler: