Elon Musk uzaya çıktı - bizim putperestler bayram etti

Yeryüzündeki zulüm düzeninin efendisi ABD şimdi iç savaş şartlarına her gün biraz daha yaklaşsa da, yeni nesle rol model olarak sunulmuş Elon Musk için işler tıkırında.
Yeryüzündeki zulüm düzeninin efendisi ABD şimdi iç savaş şartlarına her gün biraz daha yaklaşsa da, yeni nesle rol model olarak sunulmuş Elon Musk için işler tıkırında.

Heykel yapıp rakı içince kendini çağdaş sanan kesim, ‘dindarların’ SİHA üretmesinden ötürü yıllardır ezik haldeydi. Amerikalı Elon Musk, içimizdeki putperestlerin imdadına tam zamanında yetişti. Neymiş efendim? Space-X uzaya insanlı mekik göndermiş de bizim Diyanet hâlâ, “Kadın-erkek beraber halay çekebilir mi?” sorusuyla meşgulmüş! Tövbe Ya Rabbi!

Elon Musk
Elon Musk

Önceki pazar günü (31 Mayıs) tarihte ilk kez özel bir şirket, uzaya insan gönderdi. 18 yıl önce ‘Mars’a seyahat’ hedefiyle kurulmuş Amerikan Space-X firması henüz Kızıl Gezegen’e gidemedi ama şimdilik NASA astronotları Doug Hurley ile Bob Behnken’i yerin 480 kilometre tepesindeki Uluslararası Uzay İstasyonu’na kazasız belasız götürmeyi başardı. Şirketin ticari amaçla ürettiği ilk insanlı uzay mekiği Crew Dragon’un seyahati tüm dünyada ilgiyle izlendi.

Tamamıyla otonom hareket eden Dragon, 12 dakikalık bir tırmanış sonrası bağlı bulunduğu Falcon-9 roketinden ayrıldıktan sonra istasyona başarıyla yapıştı.

Birleşme gerçekleştiğinde kapsülün kapısı açıldı ve iki astronot, atmosferin troposfer katmanındaki araştırma/izleme merkezine giriş yaptı. Kullan-at tipi roketlerden olmayan Falcon-9 ise mekiği uzaya bıraktıktan sonra dünyaya doğru düşüşe geçerek okyanusta bekleyen insansız deniz aracına tamamen otonom halde hasarsız şekilde indi. Uzay turizmiyle uçuk paralar kazanmayı hedefleyen 48 yaşındaki Elon Musk’ın roketi şimdi yeni görevler için kullanılabilir durumda.

Yine Sokaklar Karışmışken

90’ların sonunda internet üzerinde bankadan bağımsız ödeme sistemini kuran Musk, aradan geçen 30 yılın ardından NASA’nın uzaya adam götürme ihalesini kazanıp astronotları troposfere ‘zaman ve mekân ayarlı’ taşıyor. Zira son fırlatma için seçilen yer 1969 yılında Ay’a ilk uzay aracının gönderildiği Kennedy Uzay Merkezi’ydi ve siyahîler, Apollo-11 mekiğinin havalandığı 16 Temmuz günü de 31 Mayıs 2020’de olduğu gibi sokaklardaydı.

  • Amerika’da meydanlar, köpekten daha değersiz(!) görülen zencilerin protestolarıyla kaynarken, millî havacılık hayali sabote edilmiş Vecihi Hürkuş ise Apollo-11’in fırlatılışıyla aynı gün GATA’da son nefesini veriyordu.

Gerek Apollo gerek Ay’a ilk adımlar zenci haklarını da, Vietnam Savaşı’na karşı yükselmiş öfkeyi de o dönem Amerikalılara bir süre unutturmuştu. Fakat Space-X’in 2020 seferi, siyahî George Floyd’un polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürülüşüne tepki gösterenleri sokaktan çekmeye yetmedi.

Düzen Sarsılırken Musk Yükselişte

31 Mayıs tarihinde ilk kez özel bir şirket, uzaya insan gönderdi.
31 Mayıs tarihinde ilk kez özel bir şirket, uzaya insan gönderdi.

Yeryüzündeki zulüm düzeninin efendisi ABD şimdi iç savaş şartlarına her gün biraz daha yaklaşsa da, yeni nesle rol model olarak sunulmuş Elon Musk için işler tıkırında. Geçtiğimiz yıl Starlink projesi kapsamında uzaya 60 adet mini uydu fırlatan Space-X, bu uyduların gökyüzünde sıralı halde UFO gibi ışık saçarak görünmesiyle yine gündeme gelmişti. Şirket, ‘tüm dünyaya kesintisiz internet ve doğru konum bilgisi sağlama’ kılıfı altında yakın gelecekte uzaya 42 bin adet daha uydu fırlatmayı planlıyor.

Dünyayı çepeçevre saracak 5G hızındaki veriağına kontrolsüz erişim, devlet dışı aktörlerin toplumlara internet üzerinden uyguladığı manipülasyonu daha da kolaylaştıracak gibi görünüyor. Cep telefonu devriminin öncüsü sayılan Steve Jobs sonrasının dâhî(!) çocuğu Musk, internet uyduları, elektrikli/akıllı otomobil, güneş panelleri, elektrikli hızlı tren gibi hedeflerini kısa zamanda gerçeğe dönüştürdü. 40 milyar dolara yakın şahsî servete ulaşan bu Amerikan ikonasının hedefinde şimdi, Mars gezegenine camdan kubbeler inşa ederek 1 milyon kişilik koloni oluşturmak ve dünya insanlarının beynini, kafatasına yerleştireceği akıllı implantlar aracılığıyla kontrol edilebilir hale getirmek var.

Heykelcinin Uzay Heyecanı!

Elin Amerikalısının fantezileri bir yana, aradaki teknoloji farkını kapatmak için yıllardır çırpınan Türk mühendisleri ise uzaya erişim konusunda ülke tarihinin en parlak başarısına geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız imza attı.

  • Savunma Sanayii Teknolojileri (SSTEK) çatısı altında kurulmuş 2,5 yıllık bir devlet şirketi olan DeltaV, yerli uyduları uzaya taşıyacak roketi yapmayı başardı. Dünyada ilk kez sıvı oksijen ve parafin yakıtın aynı anda kullanıldığı hibrit roketi imâl eden şirket, bir süredir devam eden testlerden 11.’sini de sorunsuz olarak tamamladı.

DeltaV roketi çok yakında uzaya yük götürmeye başlayacak ama gelgelelim, Türkiye’nin insansız hava aracı teknolojisindeki konumunu görmezden gelenler bu millî başarıya da gözünü, kulağını kapatıverdi. İçimizde bazıları, yarım asırdan fazla süredir uzaya çıkan Amerikalıların bilmem kaçıncı seferini hayranlıkla kutsamayı yeğledi. Bir süper güce Suriye ile Libya’yı dar etmiş SİHA’ları üreten dindarlar karşısında senelerdir ezik durumdaki heykelci kitle, Space-X’in patronu Elon Musk’ı evladıymışçasına bağrına bastı.

  • Kimileri Musk’ın Ankara’daki Anıtkabir ziyaretinden bahisle ‘Mustafa Kamal’den ilham aldığını’ yazarken kimi ise bilim ve teknolojinin ‘din’i bir kez daha yendiğinden dem vurdu.

Mütedeyyin mahalleye hem de Amerikan topuyla gol atma peşindeki şizofrenler, astronotların istasyona varışıyla öylesine heyecanlandı ki, bunlar arasında şirazeden çıkanlardan biri aynen şunu yazdı: “Space-X insanlı uzay mekiğini başarıyla fırlattı. Yılda 10 milyar TL para harcayan Diyanet’in gündemi ise kadın/erkek beraber halay çekebilir mi?”

Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!

Biz Yine De Hatırlatalım

Evet, bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uzay mekiği yapmasını bekleyenler var.

Ve fakat keşke şizofrenik akıl tutulması bundan ibaret kalsaydı. Zira Diyanet’in roket yapım işiyle meşgul olmasının istenmesi bile -karşımızdaki ruh hastalarını düşününce- zorlama da olsa bir mantık çizgisine oturabiliyor. Ama konumuz bu değil; çünkü onların derdi başka. Onların derdi doğrudan İslâm ve Müslümanlarla... Kısa bir zaman önce Kur’an-ı Kerim’in açık hükümlerini hatırlatarak gizli/açık ibnelerin konforunu bozan Diyanet’e çok öfkeliler. 1924 Anayasası hazırlanırken, “İslâm terakkîye mânîdir, dinimizi Hıristiyan yazalım” teklifinde bulunmuş Tevfik Rüştü, Ali Fethi ve Mahmut Esat’tan günümüzde ne yazık ki binlercesi var.

‘Çağdaş uygarlığa’ erişebilmenin formülü olarak Avrupa’dan damızlık erkek getirmeyi öneren kafanın torunlarına şu bilgi bir şey anlatmayacak ama biz yine de hatırlatalım: Türkiye Uzay Ajansı kuruluş kararnamesinin iptali için geçtiğimiz yıl Anayasa Mahkemesi’ne başvuran parti CHP idi.