Endülüs ve İran’da Sünni soykırımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu bir şiir üzerinden kimi yüksek sesle, kimi içten içe çıldırarak Erdoğan’a ve Müslüman Türk’e saldırıyor. Bu tavır, İran’ı pek tanımayan Türk halkı için anormal olabilir, lâkin İran için sıradan şeyler. Çünkü İran rejimi, Türkiye’yi İsrail’i sevdiği kadar sevmeyen bir yönetimdir. İran, Amerika’dan değil Türkiye’den, Müslüman Türk Birliği ve İslam Birliğinden korkar. Çünkü İran’ın sadece içi ve dışı farklı değil, her şeyi takiye, her işi takiye, her adımı takiye.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu bir şiir üzerinden kimi yüksek sesle, kimi içten içe çıldırarak Erdoğan’a ve Müslüman Türk’e saldırıyor. Bu tavır, İran’ı pek tanımayan Türk halkı için anormal olabilir, lâkin İran için sıradan şeyler. Çünkü İran rejimi, Türkiye’yi İsrail’i sevdiği kadar sevmeyen bir yönetimdir. İran, Amerika’dan değil Türkiye’den, Müslüman Türk Birliği ve İslam Birliğinden korkar. Çünkü İran’ın sadece içi ve dışı farklı değil, her şeyi takiye, her işi takiye, her adımı takiye.

Milattan önce Hint denizinin batı kıyılarında yaşayan topluluklara ‘Arya’ denilirmiş. İran ise Arya’nın çoğulu. Bunlar, Zerdüşt’ü millî “peygamber” kabul ederlerdi. Perslerin hüküm sürdüğü topraklar, İskender tarafından ele geçirilir. Ardından Sasaniler hüküm sürmeye başlar. Sonra Hz Ömer’in fethi ile İslam’la tanışırlar. Bölgeye Müslüman Araplardan sonra ise Türkler gelirler. Ardından da Moğollar…

15. asrın sonunda İber Yarımadası’nda Endülüs hâkimiyeti bitirilir. Müslümanlar kılıç zoruyla din değiştirmeye zorlanır. Aynı tarihlerde bugünkü İran topraklarında Safevi İshak Erdebilî adlı bir kişi Sünni görünümlü Şii bir tarikat kurar. Kendine ‘şeyh’ unvanından sonra bu tarikat ‘şah’ unvanını da verecektir.

İshak’ın yerine Cüneyt, onun yerine Haydar, ardından da İsmail geçer. Hani şu 1501-1524 arasında hüküm süren meşhur ‘Şah İsmail’. Bakü’den Bağdat’a uzanan büyük bir coğrafyayı ele geçirirler.

  • Haydar, Şaman inancını da taşıyan radikal bir Şiiliği dayatır. Liderler ilahlaştırılır. Ardından İsnâaşeriye (12 İmam) resmî mezhebe dönüştürülür. Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Ali ve Hz Âişe başta olmak üzere bazı sahabilere sövme ve hakaret resmi bir ritüel haline getirilir. Nurullah eş-Şüsteri ve Muhammed Bâkır el-Meclisî gibi Şiiler, Sahabe-i Kiram-ı lanetlemeyi fazilet olarak tanımlarken, Sünniliği ise ‘hükümsüz sapkınlık’ tarif ederek Şiiliği pekiştirmek için ne gerekiyorsa yaptılar.

Osmanlı’nın batısında yani Endülüs’te Müslümanların başına inen kılıç, doğusunda aynı zaman diliminde Sünni Müslümanların boynunu koparır. Sünnilik bâtıl, Şiilik hak olarak ilan edilir. Sünni Müslüman olmak suçların en büyüğü sayılır. Şiiliği kabul etmeyenler infaz edilir. Atalarının mezarları yakılır, malları müsadere edilir. Çocuklar bile Şah İsmail’in hışmından kaçamaz.

Bağdat’ta İmam’ı Âzam ve Abdülkadir Geylanî, Horasan’da Molla Camii gibi büyüklerin türbeleri de bu zulüm ve talandan nasibini alır. Moğol istilasından daha hafif olmayan bu işgal ve katliam 17. asrın sonuna kadar sürer.

Zorla din değiştirme, değiştirmeyenin kellesinin alınması, Sünni müesseselerin ortadan kaldırılması yetmezmiş gibi, Anadolu’daki Şiileştirilmiş (Kızılbaş) Türkmen aşiretleri, sürekli Osmanlı’ya karşı kışkırtılır.

Bir yanda İslam’ın izini silmek için taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayan Katolik Batı, diğer tarafta Sünniliği düşman ilan edip, Batı’nın aynısını yapan Safeviler…

  • Dün, Osmanlı’yı kuşatan bu iki yapı, bugün de Türkiye’yi kuşatmış durumda. Batı ambargo için can atıyor, Zerdüşt, Pers, Sasani, Safevî, Şii İran ise Türkiye’ye hakaret ve fitne peşinde…

Hâsılı değişen tek şey zaman…

Sahabe-i Kirâm’a hakaret eden İran’ın Müslüman Türk’e dost olması, fıtratına ve tarihi birikimine uymuyor. Şiiliğin merkezi Basra olmasına rağmen, bugün İran’ın tekelinde…

Türk’ü sırtından vurmaktan o Şiileşmiş İran’ın geleneği geri durmayacak! Bugün yaptığı ile dün yaptığı arasında zaman ve usûl hariç hiçbir fark bulunmuyor.

Ayrıca dün İran halkını canı, malı ve nesli ile tehdit ederek Şiileştirenler, bugün sadece İran’da değil Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de ve başka coğrafyalarda Şii olmayan Müslümanları katlediyor.

Sünni Müslüman Türkleri Şiileştirmek veya İran’a âşık etmek için 1979’dan bu yana denemediği usûl kalmadı.

Bugün hem dünyanın, hem bütün Müslümanların, hem de İran halkının gözünün içine baka baka yarısı Şii olan Azerbaycan halkına karşı Ermenistan’ı destekledi ve desteklemeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okuduğu bir şiir üzerinden kimi yüksek sesle, kimi içten içe çıldırarak Erdoğan’a ve Müslüman Türk’e saldırıyor. Bu tavır, İran’ı pek tanımayan Türk halkı için anormal olabilir, lâkin İran için sıradan şeyler. Çünkü İran rejimi, Türkiye’yi İsrail’i sevdiği kadar sevmeyen bir yönetimdir. İran, Amerika’dan değil Türkiye’den, Müslüman Türk Birliği ve İslam Birliğinden korkar. Çünkü İran’ın sadece içi ve dışı farklı değil, her şeyi takiye, her işi takiye, her adımı takiye.

Herkes bilmelidir ki, İran, asla sırt dönülecek bir ülke değil.

Vesselam!