Erkekler ve erkeklik ne durumda?

Erkekler ve erkeklik ne durumda?
Erkekler ve erkeklik ne durumda?

Daha yakın zamanlara kadar Anadolu kadınları gibi giyinen dünya kadınlarının neredeyse büyük çoğunluğu sokaklarda, podyumda veya yatak odasındaymış gibi giyiniyor artık. Bunu bir “hak” ve “özgürlük” olarak gören kadınlarımız olup bitenin toplumları ifsat projesinden başka bir şey olmadığını idrakten de mahrumlar. Bu süreçte erkek ve erkekliğe ne oldu kimsenin umurunda değil. Kim bilir belki önce erkeklik yok edildiği için kadınlar erkeklerin başında boza pişiriyordur.

Kadınların vitrinden tam gaz ileri sahaya sürüldüğü kötü zamanlar... Kocasını ve çocuklarını bırakıp tek başına tır şoförlüğü yapan kadının yaptığı matah bir şeymiş gibi devlet kanalında ballandıra ballandıra anlatıldığı utançlıklar...

Karısının onca erkek şoförün içinde haftalar hatta aylarca süren uzun yol şoförlüğü yapmasına izin veren kocalar, ana-babalar devri bu asır.

Erkeğin otoritesi yoksa aile dağılır. Erkek rızık kazanır, kadın sofra kurar. Erkek aileye kol kanat gerer, kadın yuvayı sıcak tutar. Valla biz böyle gördük.
Erkeğin otoritesi yoksa aile dağılır. Erkek rızık kazanır, kadın sofra kurar. Erkek aileye kol kanat gerer, kadın yuvayı sıcak tutar. Valla biz böyle gördük.

Allah’ın takdir ve tayin ettiği görevlerini terk edip, aileyi tahrif, nüfusu azaltma ve kadının bedeninden para kazanmak için kadını metalaştıran kapitalistlerin emrinde oyuncağa dönme günleri.

Seküler olanlar bir yana “Müslüman” kadın da bu duruma sanki dünden razıymış gibi bir hâl var ortada.

Daha yakın zamanlara kadar Anadolu kadınları gibi giyinen dünya kadınlarının neredeyse büyük çoğunluğu sokaklarda, podyumda veya yatak odasındaymış gibi giyiniyor artık. Bunu bir “hak” ve “özgürlük” olarak gören kadınlarımız olup bitenin toplumları ifsat projesinden başka bir şey olmadığını idrakten de mahrumlar.

Bu süreçte erkek ve erkekliğe ne oldu kimsenin umurunda değil. Kim bilir belki önce erkeklik yok edildiği için kadınlar erkeklerin başında boza pişiriyordur.

Richard V. Reeves’in ‘Adamlar ve Oğullar’ kitabına yazdığı takdim yazısında müthiş tespitler yapan Dr. Mustafa Merter “Kadın hakları ve feminizm derken erkekler ne halde kimse sormuyor” diyor.

Kitapta 1985’de erkeklerin el sıkma gücü kadınlara göre 13 kg daha fazla iken bugün artık eşitlenmiş. Peki, bu neyin göstergesi? Tahmin ettiğiniz üzere şüphesiz kadınların erilleştirilmesinin.

Yazar diyor ki bu erkekleşmenin bir neticesi olarak kadınlar artık ağır inşaat işlerinde bile çalışmaya başladı.

Mesele o hâle getirilmiş ki, Dr. Merter şu nakli yapıyor: “Günümüzde bir kadının bir erkeğe duyduğu ihtiyaç bir balığın bisiklete duyduğu ihtiyaç kadardır. Zira artık çocuklara resmi bir baba da gerekmiyor.”

Dr. Merter diyor ki: “ABD’de çocukların yüzde 40’ı evlilik dışı meydana geliyor. Kadının evlenmeme nedenlerinden biri de erkeklerin kazançların kadınların kazançlarının altına düşmesi. Sadece bu neden evlilik oranlarını yüzde 29 düşürmüş.

Bu hâlin şaşırtıcı ve üzücü neticesi de 2010 tarihinden itibaren erkeklerde uyuşturucuya bağlı ölümlerin yüzde 50’nin üzerine yükselmesi. Yani erkekler mutsuz ve tabi ki çocuklar da. Evlenmeme veya erken ayrılma neticesinde çocukların yüzde 33’ü babasını hiç görmüyor. Kadınların yüzde 82’si çocuk yetiştirmek için babaya gerek olmadığını düşünüyor. Dahası babası belli olmadığı için milyonlarca çocuk daha dünyaya gelmeden kürtajla katlediliyor.

Yazar yine ABD’de ümitsizlik ve çaresizlikten erkek ölümlerinin kadınlara nispetle neden 3 misli olduğunu şöyle açıklıyor: Çekirdek ailenin çökmesi!

İlginç bir başka durum ise erkeklerin yalnızlığı. Bir başka netice ise babasız büyüyen çocukların babası olanlara göre çok daha başarısız olması. Hayatlarında hedef belirleyemiyorlar ve motivasyon eksikliği yaşıyorlar.

Erkekler hep cesaret, haklı bir dava için gerekirse güç kullanma, bir ideal için kendini feda etme, sadakat ve benzeri müsbet hasletlerine hiç temas etmeden sürekli şiddet, kabalık, zorbalık ve benzer başlıklarla eleştirilip çağrıştırılıyor. Erkeklerin sağlıklı erkeksi yönleri köreltilip, kadınlar ise erkekleştiriliyor.”

Küçük Amerika: Türkiye

Bu hususta da küçük bir Amerika’ya dönüştüğümüzü söylemek haksızlık olmasa gerek. Bunun bir neticesi olarak Türkiye’de doğurganlık 1,48’e geriledi. Artık erkeğin adı yok. Erkek sürgün edilmiş durumda. Nafaka korkusu, kadınlara her durumda haklı muamelesi yapan hukuk sistemi, Hakk’ın takdir ve tanzimini reddeden kadınlık yüzünden erkekler evlenmek istemiyor. Evlenmek istese evlenecek kız bulamıyor. Kız bulsa onun ve ailesinin şartlarını karşılayacak mecal de yok.

Bir adam karısına söz geçiremeyince yaşlı bir kadına gidip yardım istemiş. Güngörmüş bilge kadının erkeğe cevabı: “Oğlum sen ya erkek olamamışsın ya da erkeklik yapmamışsın. Erkeğin söz geçiremediği kadına başka bir kadın ne yapsın!”

Önce erkekliği yok ettiler. Ardından kadını saldılar erkeğin üstüne. Bu ülkede erkekler, “kadın döven ayı” olarak resmedildi panolarda. Kimseden ses çıkmadı ve çıkamadı. Oysa bu Hz Peygamber (a.s.v.) ve onun tebliğ ettiği dine hakaretti ve pek kimsede meseleyi böyle de görmedi.

Ben kadınlaşmış bir erkekle asla evlenmem. Ben onun izni olmadan sokağa bile çıkmak istemem. Ben ancak böyle erkeğe erkek derim. Erkek aile reisidir.
Ben kadınlaşmış bir erkekle asla evlenmem. Ben onun izni olmadan sokağa bile çıkmak istemem. Ben ancak böyle erkeğe erkek derim. Erkek aile reisidir.

Maddi destekle bu iş çözülmez

Hükümetimiz şimdi nüfusu nasıl çoğaltırımın derdinde. Meseleyi maddi desteklerle çözeceği vehmine kapılmış. Bu nedenle para da para deyip duruyor. Peki, kimse bunlara “aile böyle korunmaz, nüfus böyle çoğaltılmaz” demiyor mu?

Kadının kral, erkeğin paspasa döndüğü dünyadayız. Geçen ay bir erkek sanatçıya çocuk düşünüp düşünmediği soruluyor. Cevap şöyle: “Çocuk köyde yapılır, şehirde çocuk projedir. Apartmanda çocuk büyütülmez. Her gün başına neden gelecek diye düşünecek vaktim yok…”

Şöhretli başka bir kadın sanatçı ise beş-altı yıl kadar önce ekranda kadınlarla ilgili bir soruya şöyle cevap vermiş: “Erkek dediğin kodumu oturtan değil, bir çatık kaşı ile herkesi hâle-yola koyandır. Ama gerekirse höt diyecek, gerekirse otur oturduğun yerde diye bağırabilendir. Süt dökmüş kediye çevrilen erkeklere acıyorum. Ben kadınlaşmış bir erkekle asla evlenmem. Ben onun izni olmadan sokağa bile çıkmak istemem. Ben ancak böyle erkeğe erkek derim. Erkek aile reisidir. Erkeğin otoritesi yoksa aile dağılır. Erkek rızık kazanır, kadın sofra kurar. Erkek aileye kol kanat gerer, kadın yuvayı sıcak tutar. Valla biz böyle gördük. Bugünkü hâlden aslında kadınlar da memnun değil ama kimse çıkıp söylemiyor. Şükür ki anne babam bugünleri görmedi…”

ABD eski Başkanı Obama ise 2008 yılında şöyle demiş: “Çok fazla baba ortada yok. Hayatlardan da evlerden de ırak. Ailelerimizin temeli de bu yüzden daha zayıf.”

Devletimizin tedbir almak açısından kadının erkeğe dönüştürüldüğü, ailenin zayıflatıldığı, kadının erkekle yarışa sokulduğu, kadının ön plana alınmaya çalışıldığı, evliliğin zorlaştırıldı, doğurganlığın azaltıldığı meseleleri ciddiye alma vakti geldi ve geçiyor.

Kız çocuklarını şımartıp, 30 yaşına kadar okutup, erkekle yarışa sokmaktan çıkarıp, kadının kadınlığını, erkeğin de erkekliğinin şuuruna varmasını sağlaması gerek. Kadının ne sanayide, ne tır veya otobüs şoförlüğünde yeri olamaz.

Kadın erkekle yarışa girince ancak politik destekle ve fıtratının ifsadı ile ancak bir yere kadar yol kat edebilir. Dökme su ile dönen değirmenin geleceği olmaz, unu da yenmez.