Esaretten kurtulan Filistinlilere gülmek yasak!

Esaretten kurtulan Filistinlilere gülmek yasak!
Esaretten kurtulan Filistinlilere gülmek yasak!

Yasemin, Hedil ve diğer birçok kadın serbest bırakılmalarına ve ailelerine kavuşmalarına rağmen yüzleri gülmüyor. Çünkü israil serbest bırakırken sıkı sıkıya uyarmış sevinç gösterisi yapmayacaksınız diye. Gülmek yasak. Eğer sevinirseniz, gelir sizi yine tutuklarız demişler.

“Hamas’ın serbest bıraktığı üç İsrailli kadın güle oynaya evlerine dönerken, Filistinli kadınların yüzünde neden bir tebessüm bile yoktu” sorusunun cevabı kahretti…

Gazze’de ateşkesin ardından anlaşma şartları gereği 19 Ocak’ta ilk esir takası gerçekleşti.

Üç İsrailli rehine daha önce serbest bırakılan rehinelerde olduğu gibi Kızıl Haç tarafından Hamas'tan teslim alındı.

Serbest kalan üç rehine, 31 yaşındaki veteriner hemşire Doron Steinbrecher, 28 yaşındaki Emily Damari ve 24 yaşındaki Romi Gonen oldu.

Üç kadının da sağlıklı, bakımlı ve yüzlerinin güldüğü görüntüler basına servis edildi. Hatta Hamas serbest bıraktığı 3 İsrailli esire "tutuklunun serbest bırakılması kararı" yazılı sertifika ve "hediye çantaları" bile verdi.

Üç İsrailli rehine daha önce serbest bırakılan rehinelerde olduğu gibi Kızıl Haç tarafından Hamas'tan teslim alındı.
Üç İsrailli rehine daha önce serbest bırakılan rehinelerde olduğu gibi Kızıl Haç tarafından Hamas'tan teslim alındı.

Peki, aynı gün İsrail'in serbest bıraktığı kadın ve çocuklar ne yaşadı derseniz, kendi ağızlarından dinleyelim.

İşgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentinin Deyr Cerir beldesinde yaşayan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Emel eş-Şucaiyye:

"Her gün baskı ve işkence gördük. Eşyamız elimizden alındı. İlaç ve gıda yok. Dondurucu soğuk ve çıplak teftiş gibi ihlallere mâruz kaldık. Kadın mahkûmların mahremiyetleri ihlal ediliyor. Her gün koğuşlarda baskın ve çıplak arama yapıyorlardı. Son olarak dün yerlerde sürüklendik ve hakarete uğradık.”

İsrail'in henüz 16 yaşındayken geçen Mayıs ayında Kudüs'te gözaltına alıp daha sonra tutukladığı Ruz Huveys:

"Hapishaneye girince gördüklerim karşısında şoke oldum. Cezaevi nedir, hücre nedir, soruşturma nedir bilmezdim. Cezaevine giren esirlerden dinlediğim kadarıyla biliyordum. Cezaevi karanlık demek. Kimseyi göremiyorsun. Işıklı bir mezarlık gibi. Kaldığımız hücre küçük bir odadan ibaret ama bu derece kötü şartlar beklemiyordum. Bizi korkuttular, tehdit ettiler. Kadın ve kızlara yönelik tacizde bulundular. Çıplak teftiş yaptılar. Genç bir kız hücreye alınıyor, başörtüsü çıkarılmış olarak odaya dönüyordu. Cezaevindeyken en büyük hayalim tekrar "gökyüzünü görmek"ti. Hapiste kare şeklindeki demir teller aracılığıyla gökyüzünü görebiliyorduk. Bu teller olmadan gökyüzünü görmek için dua ederdik. Cezaevinden çıkınca Hayfa'daki Kermel Dağlarına baktık, gökyüzüne baktık."

Esir takasının ilk gününde İsrail'in serbest bıraktığı Filistinlilerden 23 yaşındaki Rağad Amru:

“Serbest bırakıldığımız günün sabahı, İsrail hapishane müdürü 14 gün boyunca hiç kimsenin serbest bırakılmayacağını söyledi. Öğle vaktinde hapishane müdür yardımcısı geldi, saldırgan ifadelerle 'Beni bir daha denemeyin, herhangi bir şerî (tesettürlü) elbise giymeniz yasak' dedi ve sonrasında darp, küfürler ve saatlerce süren sorgu başladı. İsrail'in Damon Hapishanesi'nden demir kafesli otobüslere bindirilerek 4 saat bekletildik, ardından da Ofer Hapishanesi'ne götürüldük. Otobüs, hapishaneden daha kötüydü. Klimaları soğuk çalıştırdılar. Ofer Hapishanesi'ne vardık, İsrailli gardiyanların Filistinli esirleri çığlık çığlığa saçlarından sürüklediğini gördük. Başımızı kaldırmamıza dahi müsaade etmediler. Ofer Hapishanesi'ne vardığımızda bizi otobüsten sürükleyerek çakıl taşlarla dolu bir alana fırlattılar. Ofer Hapishanesi'nde yarı çıplak vaziyette darp edildik ve hakarete uğradık.

Batı Şeria'nın Ramallah kenti yakınındaki Birzeit Üniversitesinde öğretim görevlisi 33 yaşındaki Hedil Şattara:

“Hapishanelerdeki şartlar çok kötü. Esirler en basit haktan, yiyecek, temizlik malzemeleri ve temel ihtiyaçlardan mahrumlar. Erkek ve kadın esirlerin kıyafetleri bile yok. Kaldığımız odadaki her şey elimizden alındı. Cezaevindeki diğer Filistinli kadınlar da benzer sıkıntıları yaşıyor. Hapishanede durum ürkütücü, hücrelerde lamba yok.”

27 yaşındaki Filistinli Yasemin Ebu Surur:

"İsrail, serbest bırakılana kadar sinirlerimizle oynadı. Bir haftadır haber alamıyoruz, dışarıda neler olup bittiğini bilmiyoruz. Öyle ki bu sabahın (dün sabah) bizim için özgürlük günü olduğunu da bilmiyorduk."

Fotoğrafta Filistinlilerin tutulduğu Batı Şeria'nın Ramallah şehrinin batısındaki Ofer Cezaevi ve çevresi görülüyor.
Fotoğrafta Filistinlilerin tutulduğu Batı Şeria'nın Ramallah şehrinin batısındaki Ofer Cezaevi ve çevresi görülüyor.

“Sevinirseniz yine tutuklarız”

Yasemin, Hedil ve diğer birçok kadın serbest bırakılmalarına ve ailelerine kavuşmalarına rağmen yüzleri gülmüyor. Çünkü israil serbest bırakırken sıkı sıkıya uyarmış sevinç gösterisi yapmayacaksınız diye. Gülmek yasak. Eğer sevinirseniz, gelir sizi yine tutuklarız demişler.

İsrail'in "idari tutukluluk" uygulamasıyla Filistinliler haklarındaki suçlamayı öğrenemeden ve kendilerini savunma hakkından mahrum şekilde 6 aya kadar hapse atılabiliyor. Bu süreden sonra askeri mahkemeye sevk edilen ancak suçlamalardan habersiz bir Filistinlinin tutukluluk süresi 5 yıla kadar defalarca uzatılabiliyor. İsrail 7 Ekim'den sonra öyle sert bir kampanya başlattı ki; gazeteci, insan hakları savunucusu ve eski tutuklulardan kim varsa gözaltına alındı. Hatta Gazze'deki kadın, çocuk ve yaşlılar için sadece dua eden, görüşünü ortaya koyan, soykırıma karşı çıkan herkesi içeri aldı. İşte daha önce de hiçbir suçlama yöneltilmeksizin “idari tutuklama” kapsamında gözaltına alınıp hapse gönderilen kadınlar, İsrail istihbaratının aynı şeyi tekrar tekrar yapabileceğini bildikleri için gülemiyorlar bile.

En uzun süre İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinliler

Filistinli Esirler Cemiyeti'nin verilerine göre İsrail, yaklaşık 600 Filistinliyi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Bunlardan öne çıkanlar şunlar:

Abdullah el-Bergusi

Abdullah Bergusi 67 kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. İsrail hapishanelerindeki en fazla ceza alan Filistinli esir durumunda. İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın liderlerinden ve Ramallahlı olan Bergusi 2003 yılında tutuklandı.

İbrahim Hamid

İbrahim Hamed cezasının uzunluğu açısından İsrail hapishanelerinde Bergusi'den sonra ikinci sırada yer alıyor. İsrail Mahkemesi, Kassam Tugayları'nın liderlerinden Hamid'i 54 kez ömür boyu hapis cezasına çarptırdı.

Hassan Selame

Gazze Şeridi'nde yaşayan biri olarak 1996 yılında tutuklanan Hassan Selame, 48 kez ömür boyu hapis ve otuz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kassam Tugayları'nın liderlerinden Selame, İsrail tarafından onlarca İsraillinin ölümüne yol açan bir dizi operasyonun sorumlusu olmakla suçlandı.

Abbas es-Seyyid

Kassam Tugayları'nın liderlerinden biri olup işgal altındaki Batı Şeria'nın Tulkerim şehrinde doğan Abbas es-Seyyid, aynı zamanda en önde gelen Filistinli tutuklulardan biri olarak kabul ediliyor. Seyyid, 2002 yılında tutuklandı ve 36 kez müebbed hapsin yanı sıra 200 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

“Hamas’ın serbest bıraktığı üç İsrailli kadın güle oynaya evlerine dönerken, Filistinli kadınların yüzünde neden bir tebessüm bile yoktu.
“Hamas’ın serbest bıraktığı üç İsrailli kadın güle oynaya evlerine dönerken, Filistinli kadınların yüzünde neden bir tebessüm bile yoktu.

Mervan el-Bergusi

Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan önde gelen mahkûmlar arasında Ulusal Kurtuluş Hareketi "Fetih" Merkez Komitesi üyesi Mervan Bergusi (63) de yer alıyor. Bergusi, Fetih Hareketi'nin en önde gelen liderlerinden biri olarak kabul ediliyor ve İsrail'in kuzeyindeki Hadarim hapishanesinde tutuluyor.

Beş kez müebbed cezası verilen Bergusi, İsrail tarafından İsraillilerin ölümüne ve yaralanmasına yol açan saldırılardan sorumlu olduğu iddiasıyla 2002 yılında tutuklandı. İsrail basınından Yediot Ahronot'a göre Tel Aviv yönetimi, Mervan Bergusi, Abdullah Bergusi ve İbrahim Hamid de dâhil olmak üzere bu mahkûmlardan bazılarını serbest bırakmayı reddediyor.

Ahmed Saadat

İsrail ömür boyu hapis cezasına ek olarak, İsrail Turizm Bakanı Rehavam Zeevi'ye 2001 yılında düzenlenen suikastın “beyni ve planlayıcısı” olmakla suçladığı Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin eski Genel Sekreteri Ahmed Saadat'ı da serbest bırakmayı reddediyor. Saadat, 2006'da tutuklanırken 2008'de 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İsrail 2011'de Şalit anlaşması olarak bilinen esir değişimi anlaşması kapsamında Saadat'ı serbest bırakmayı reddetti.

Özgürlük Tüneli esirleri

İsrail medyasında yer alan haberlere göre Eylül 2021'de İsrail Gilboa Cezaevi'nden kazdıkları tünelle kaçmaya çalışan 6 tutukludan bazılarının serbest bırakılması da yeniden gündeme getirildi. Serbest bırakılması muhtemel tutuklulardan en önemlisi, operasyona katılmadan önce ömür boyu hapis cezasına çarptırılan El Fetih Hareketinin liderlerinden Zekeriya ez-Zübeydi'ydi.

Geriye kalan beş mahkûm ise İslami Cihad Hareketine bağlı, isimleri ve aldıkları cezalar şöyle: Munadil Nefiyyat (gözaltında), Yakub Kadri (2 müebbet ve 35 yıl), Eyhem Kemamci (2 müebbet), Mahmud Arida (müebbet ve 35 yıl), Muhammed Arida (3 müebbet ve 20 yıl).