Evlilik affının önündeki engel ne?

18 yaş kime göre, neye göre meselesi bir kez daha düşünülmesi gerekmez mi? Rızayla evlenmek isteyenle, zorla yaşlı adamlara satılmak istenenlerin ayırdedilmesi bu kadar mı zor? Toplumu şekillendirecek olan yasalar AB uyumundan önce, kendi kültür ve geleneklerimiz baz alınarak yapılmalı ki, bu gibi mağduriyetler yaşanmasın.
18 yaş kime göre, neye göre meselesi bir kez daha düşünülmesi gerekmez mi? Rızayla evlenmek isteyenle, zorla yaşlı adamlara satılmak istenenlerin ayırdedilmesi bu kadar mı zor? Toplumu şekillendirecek olan yasalar AB uyumundan önce, kendi kültür ve geleneklerimiz baz alınarak yapılmalı ki, bu gibi mağduriyetler yaşanmasın.

Erken evlilik yapan gençlerin mağduriyetlerinin giderilmesi demek, tecavüzcüsüyle evlendirmek demek değildir. Defalarca bu sayfalarda konuk ettiğimiz mağdurlar “Bizim ifadelerimiz psikolog eşliğinde alınıyor. Tecavüzcümüzle mi, yoksa gerçekten severek mi evlendiğimizin anlaşılması o kadar zor değil” demişti.

Hikâye şöyle başlıyor: Gençliğin en delişmen zamanları olan lise çağında kızla erkek birbirine aşık oluyor. Hayatının kadınını veya erkeğini bulduğunu düşünen gençler, “Hadi evlenelim” diyor. Birçoğu 18 yaşından küçük evlenmenin suç olduğunu bile bilmiyor, bilse de 18 yaşında resmi nikâh kıyarak bu cezadan kurtulabileceğini düşünüyor. Nitekim 2005 yılına kadar durum böyleydi. Çoğu genç ailesinden izinli, düğün dernekle, dînî nikâh kıyarak dünya evine giriyor. Çocuk olana kadar hiçbir sorun yaşamadan hayatlarına devam eden genç evliler, kadın gebe kalıp hastaneye gittiğinde şikayet mekanizması devreye giriyor. Çocukları olmasa hiçbir sorun olmayacak ama çocuk olunca başlıyor her şey...

Kimisi de anne ve babasının rızası olmadan kaçarak evleniyor. Kaçarak evlenmelerde kız tarafının anne babası şikâyette bulunabiliyor.
Kimisi de anne ve babasının rızası olmadan kaçarak evleniyor. Kaçarak evlenmelerde kız tarafının anne babası şikâyette bulunabiliyor.

Kimisi de anne ve babasının rızası olmadan kaçarak evleniyor. Kaçarak evlenmelerde kız tarafının anne babası şikâyette bulunabiliyor. Daha sonra gençlerin birbirini gerçekten sevdiğine ikna olan ebeveynler, çocuklarıyla barışıyor, şikâyetini geri çekebiliyor. Fakat yasaya aykırı birliktelik olduğu için bu sefer kamu davası açılıyor. Yargılama süresinin 5-10 sene sürmesi de gelişmenin ayrı bir boyutu; çünkü hüküm kesinleşinceye kadar gençler 20 yaşını aşıyor, birkaç çocuk sahibi oluyor, belli bir düzen kuruluyor. Dava sonuçlandığında erkek cinsel istismar suçundan 8-15 yıl arasında değişmek suretiyle hapis cezasına mahkûm ediliyor. Tecavüzcülerle aynı koğuşa konuluyor veya koğuşlarda tecavüzcü muamelesine mâruz kalıyor.

Kadın da cezalandırılıyor

Diğer yandan kadın da çocuklarıyla birlikte cezalandırılmış oluyor. Babasız büyütmek zorunda kaldığı çocuklarıyla bir dilim ekmeğe muhtaç kalabiliyor. Çocuklar babalarının yüzüne hasret, kadınlar kocalarının yüzüne... Erkeğe cezayı verirken tecavüzcü muamelesi yapan devlet, pembe odada buluşmalarına izin veriyor. Yani gerçek bir karı-koca ilişkisi için ortam hazırlıyor. Eğer erkeğin tecavüzcü olduğunu düşünse, tecavüzcüsüyle birlikte olmasına izin vermezdi herhalde.

‘Tayyip dede nolur babamı bize ver’

Yaman çelişkilerle dolu bu davalar toplumun kanayan yarası. 8 ila 10 bin arasında tutukluluktan söz ediliyor. Mağduriyetleri ailelerle birlikte hesap ettiğinizde, 25-30 binleri buluyor. Ama insan hayatı söz konusu olduğunda, istatistiklerin nasıl önemini kaybettiğini, bu mağduriyetleri yaşayanlara sormak lazım bir de. Çocukların, kadınların gözyaşlarıyla çektikleri videolar sosyal medyalarda yayınlanıyor zaten. “Tayyip dede nolur babamı bize ver” diyen çocuğun istatistiksel değeri kaçtır acaba?

İstismarcılarla aynı kefede

Gelelim kanunların nasıl işlediğine... Türk Ceza Kanunu’nun 765 sayılı 423’ncü maddesiyle birlikte “Evlenme gerçekleşirse ceza ortadan kalkar” kanunu, evlenip cezadan kurtulmaya kalkan istismarcıların da önünü açmıştı. 2005 yılında AB uyum süreci kapsamında bazı kanunlarda değişikliğe gidilirken bu tartışmalı madde de gözden geçirildi. Şikâyet geri çekilse, evlilik gerçekleşse bile erkekler günün sonunda mutlaka cezalandırılır oldu. Mağduriyetler tam da bu noktada başladı.

Yaman çelişkilerle dolu bu davalar toplumun kanayan yarası. 8 ila 10 bin arasında tutukluluktan söz ediliyor.
Yaman çelişkilerle dolu bu davalar toplumun kanayan yarası. 8 ila 10 bin arasında tutukluluktan söz ediliyor.

Mahinur Bilmez “7 yıl sonra, 7 yıl 7 ay ceza geldi” diyor. Hiç beklemedikleri, tam da hayatlarını düzene soktukları dönemde. Eşiyle kaçtıklarında kendisi 14, eşi 17 yaşındaymış. Telli duvaklı gelin olmuş. Birçoğu kanundan habersiz, nikâhsız birliktelik yaşamak istemeyip dini nikâh kıyarak evlenen gençlerle istismarcılar aynı kefede. Aradan 16 yıl geçmesene rağmen hâlâ aynı kefeye koyulmaya devam ediyor. Zira tartışmalar, ideolojik çekişmeler içerisinde düğümlenerek çıkmaza sokuluyor.

CHP önce engel oldu sonra teklif etti

Bu mağduriyetlerin giderilmesi için zaman zaman siyasiler çözüm arayışları içerisine girmedi değil. Bunlardan bir tanesi 2016 yılında AK Parti tarafından meclise sunulan teklifti. Yasa teklifi iyi anlaşılamadığı veya anlatılamadığı için bazı medya organları ve STK’lar tarafından “cinsel istismara af” şeklinde lanse edilince, geri çekildi. Üç yıl aradan sonra 2016’da benzer teklifin geri çekilmesi için yoğun çaba gösteren CHP, İzmir Milletvekilleri Atila Sertel tarafından yeniden gündeme getirilmesi için destek verdi. Zira Sertel, konuyu partisinin bilgi ve onayı ile gündeme taşıdığını söyledi. Sertel, bu kapsamdaki tutuklular için ‘sadece bir kerelik’ denetimli serbestlik uygulanabileceğinin altını çizdi. Zaten istenen ve çıkartılması düşünülen yasa da bu minvaldeydi.

Bu mağduriyetlerin giderilmesi için zaman zaman siyasiler çözüm arayışları içerisine girmedi değil. Bunlardan bir tanesi 2016 yılında AK Parti tarafından meclise sunulan teklifti.
Bu mağduriyetlerin giderilmesi için zaman zaman siyasiler çözüm arayışları içerisine girmedi değil. Bunlardan bir tanesi 2016 yılında AK Parti tarafından meclise sunulan teklifti.

15 Nisan 2020 tarihinde yürürlüğe giren “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” içerisinde kısmi af olarak nitelendirebileceğimiz hükümler mevcuttu. Nitekim bu hükümlerin uygulanmasıyla 90 bine yakın hükümlü tahliye edildi. Bu kanundan özellikle toplumda “genç evlilik mağdurları” olarak nitelendirilen ve genç yaşta evlendikleri için kocaları yüksek cezalarla cezaevine atılan kadınların büyük bir beklentisi vardı. Ancak, mezkûr kanun cinsel suçları kapsam dışına bıraktığı için ve bu kesimin mağduriyetini gidermek için hazırlanan maddenin de taslak metne alınmamasıyla beraber mağdurların beklentisi sonuçsuz kaldı.

18 Yaş kime göre neye göre?

Gerçek Hayat olarak defalarca haberini yaptığımız erken yaşta evlenenlerin mağduriyetinin giderilmesiyle ilgili sürekli bir umut var. Temmuz ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla uzun süredir bir paket üzerinde çalışan hükümetin, Kurban Bayramı’ndan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla paketi sevk edeceği öğrenilmişti. Tek seferliğine mahsus yapılacak düzenlemede hâlihazırda evlilikleri devam eden kişilerin faydalanacağı belirtildi.

Erken evlilik yapan gençlerin mağduriyetlerinin giderilmesi demek, tecavüzcüsüyle evlendirmek demek değildir.
Erken evlilik yapan gençlerin mağduriyetlerinin giderilmesi demek, tecavüzcüsüyle evlendirmek demek değildir.

Yapılacak olan düzenlemeyle hem ‘çocuk istismarcılarının’ faydalanması engellenecek, hem de bundan sonraki olası erken yaşta evliliklerin de önüne geçilmesi amaçlanıyordu. Bir takım sözde STK ve/veya kendi içindeki cinsel istismarları paklamakla meşhur muhalefetin tepki göstermemesi için paketin kamuoyuna doğru bir şekilde anlatılması sağlanacaktı. Meclis açılmasına rağmen muhtemeldir ki, korona şartları dolayısıyla paket hâlâ gündeme gelmedi.

Erken evlilik yapan gençlerin mağduriyetlerinin giderilmesi demek, tecavüzcüsüyle evlendirmek demek değildir. Defalarca bu sayfalarda konuk ettiğimiz mağdurlar “Bizim ifadelerimiz psikolog eşliğinde alınıyor. Tecavüzcümüzle mi, yoksa gerçekten severek mi evlendiğimizin anlaşılması o kadar zor değil” demişti.

Gerçekten de o kadar zor değil bunu ayırdetmek. Ama bir yandan da evlilik yaşının 18 olması, nikâhsız birliktelik yaşamak istemeyenlerin 18 yaşına kadar cinsel deneyim yaşamaması anlamına geliyor. Oysa nikâhı sorun etmeyenlerin çocuk yaşlarda cinsel ilişki yaşaması, bu yasaya karşı çıkanları hiçbir şekilde rahatsız etmiyor.

18 yaş kime göre, neye göre meselesi bir kez daha düşünülmesi gerekmez mi? Rızayla evlenmek isteyenle, zorla yaşlı adamlara satılmak istenenlerin ayırdedilmesi bu kadar mı zor? Toplumu şekillendirecek olan yasalar AB uyumundan önce, kendi kültür ve geleneklerimiz baz alınarak yapılmalı ki, bu gibi mağduriyetler yaşanmasın.