Filistin diye bir derdi olmayanın sitemi ne alâka?

Samimi olsaydılar bilirlerdi işgal altındaki Filistin’in nasıl bir yönetimi olduğunu.
Samimi olsaydılar bilirlerdi işgal altındaki Filistin’in nasıl bir yönetimi olduğunu.

Bölgeyebarış getirmek için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığıBarış Pınarı Harekâtı sürerken, kınamalar, tehditler,yaptırımlar ülkelerin renklerini ortaya koydu. Arap Birliği’ninkukla yöneticilerinden çıkan kınama sonucu kimseyişaşırtmasa bile, Filistin’in tavrı, ülkedeki “duyarlı”kişileri rahatsız etmişe benziyor.

Türkiye’nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşünü sağlamak amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekâtı’nın yankıları tüm dünyada sürüyor. Kınamalar, tehditler, yaptırımlar havada uçuşurken, geçen hafta “İlle dostun gülü yaralar bizi” kabilinden Filistin’in harekâtı kınadığına yönelik sitemler yapıldı. Öyle ya, Mavi Marmara şehitlerinin kanı henüz soğumadan, “One minute”ın etkisi ve tepkisi devam ederken, haklı veya haksız isyan seslerinin yükselmesi kaçınılmazdı.

DERDLERİ ASLA FİLİSTİN DEĞİL

Nitekim bu haberi ısrarla yayanların Filistin gibi bir derdi olmadığı da ortada. Mesela Ertuğrul Özkök’ün “Ya sen Filistin... Sen ey Gazze... Sen de mi bir kere daha saplayacaktın sırtımıza 100 yıldan beri unutamadığımız o kanlı hançeri... Sen de mi ey Gazze... Senin için yapılan o ‘One minute’ mücadelesinin bir fincan kahve kadar bile hatırı yok muydu be arkadaş...” yazısına köşesinde yer verirken, derdinin asla Filistin olmadığını bilmeyen mi var?

Fikret Bila’nın “Uğruna sadece Mavi Marmara’da İsrail askerlerinin kurşunlarıyla 9 şehit verdiğimiz Filistin… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, uğruna ‘one minute’ diye Davos’u çınlattığı Filistin… Topu birden Türkiye’nin karşısına dikildiler” sözleri de hâkeza amacın üzüm yemek olmadığının bir delili. Ve daha nicelerinin de…

Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936'da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşmiştir.
Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936'da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşmiştir.

ARAP BİRLİĞİ Mİ, ABD KUKLA BİRLİĞİ Mİ?

Samimi olsaydılar bilirlerdi işgal altındaki Filistin’in nasıl bir yönetimi olduğunu. Hayatlarında bir kez bile Filistin’in derdiyle dertlenmeyenlerin Filistin’e sitem etmek gibi bir lüksü de olamaz. Bunun altında yatan, pespaye bir muhalefetten başka bir şey değildir. “Bak gördünüz mü, Filistin bile sizi desteklemiyor” yaklaşımı, Amerika veya Avrupa bu harekâtı destekleseydi çok da anlamlı olmayacaktı. Somali’nin, Katar’ın veya Libya’nın desteklemesinin anlamı olmadığı gibi.

Filistin’in harekâtı kınayıp kınamama meselesinin nereden çıktığına bakalım öncelikle.
Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Özgür Suriye Ordusu'yla koordineli bir şekilde Türkiye sınırını tehdit eden teröristlere karşı düzenlediği harekattır....
Barış Pınarı Harekâtı, 9 Ekim 2019 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Özgür Suriye Ordusu'yla koordineli bir şekilde Türkiye sınırını tehdit eden teröristlere karşı düzenlediği harekattır....

Türkiye’nin 9 Ekim’de başlattığı Barış Pınarı Harekâtı’nın ardından Mısır yönetimi Arap Birliğini olağanüstü toplantıya çağırmıştı. Mısır’ın Arap Birliği’ne acil koduyla gönderdiği davetiyede “Kardeş bir Arap devletinin egemenliğine karşı kabul edilemez bir saldırı” ifadeleri yer almıştı. Dışişleri bakanları seviyesinde olağanüstü toplanan Arap Birliği’inden Barış Pınarı Harekâtı için kınama çıktı. Hazırlanan sonuç bildirgesine Katar, Somali ve Libya “çekince” koydu.

Bu kararın, Birlikte sözü geçen Amerikan kuklası Mısır, Suud ve BAE gibi ülkelerden çıktığı herkesin malumu. İngilizler tarafından oluşturulan bir Birlikten, Türkiye’nin yararına bir karar çıkacağını da kimse beklemiyordu zaten. Filistin, Birliğin yegâne kuruluş amacı olsa da, Birlik üyeleri, bugüne kadar İsrail işgalini kınayıp bildirge yayınlamanın ötesine geçmiş değil. Filistin’in, Arap Birliğinde üye olmaktan başka hiçbir etkisi ve yetkisi olmadığını bilmek için de kâhin olmaya gerek yok.

Mahmut Abbas, bölgedeki dengeleri göz önüne alınca Barış Pınarı Harekatı'na destek vermemesi gayet normal...
Mahmut Abbas, bölgedeki dengeleri göz önüne alınca Barış Pınarı Harekatı'na destek vermemesi gayet normal...

ABBAS YÖNETİMİ VE HAMAS’IN TEPKİSİ

Filistin yönetimine baktığımız zaman “Filistin’in tepkisi” şeklinde değerlendirebileceğimiz ortak bir tavırdan söz etmek mümkün değil. İşgal altındaki Filistin topraklarında 2006 yılında düzenlenen genel seçimleri Filistinli grup İslâmî Direniş Örgütü (Harakat al mukavama al Islamiya) HAMAS kazanmıştı. Bunun üzerine Batı ülkelerinin büyük bölümü ve İsrail, seçimleri tanımadıklarını açıkladı.

İsrail, Hamaslı milletvekillerine karşı tutuklama kampanyaları yürüttü.

Bakanlara geçiş izni vermediği için de Bakanlar Kurulu bir araya gelemedi. AB ülkeleri bu bahaneyle Filistin’e yaptıkları yardımları durdurdu. İsrail de, Filistin’e yönelik olarak uyguladığı ekonomik ambargoları ağırlaştırdı. Filistin’de en son yapılan seçimin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen, Hamas’ın kazanma ihtimali nedeniyle bir daha seçim yapılamadı. Dolayısıyla mevcut yönetimin meşruiyeti bu haliyle sorunlu.

Öte yandan 2004’te Yaser Arafat’ın ölümünden sonra Filistin Özerk Yönetimi lideri seçilen Mahmut Abbas, mevcut Hamas ağırlıklı hükümet yerine, teknokratlardan oluşan bir hükümet kurmak için erken genel seçimlere ve başkanlık seçimlerine gitmek amacıyla çalışmalara başlamıştı. Bu dönemde, Fetih ile Hamas arasında karşılıklı saldırılar ve suikastlar gerçekleşti. 2007 yılında Hamas, Gazze’nin kontrolünü ele geçirirken, Fetih de Batı Şeria’da Filistin Yönetimi’ni temsilen bir hükümet kurdu. Günümüzde de Batı Şeria ve Gazze farklı yönetimler tarafından idare ediliyor.

Riyad el-Maliki, Barış Pınarı Harekatı'nı kınadıklarını yalanlamıştı...
Riyad el-Maliki, Barış Pınarı Harekatı'nı kınadıklarını yalanlamıştı...

DENGELER GÖZETİLDİ

Mahmut Abbas yönetiminin çizgisini ve bölgedeki dengeleri göz önüne alınca, Filistin Yönetimi’nin Türkiye için Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeleri karşısına alarak harekâta destek açıklaması yapmasını beklemek hayalden ibaret. Buna rağmen Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Barış Pınarı Harekâtı’nı kınadıkları yönündeki iddiaları yalanladı ve bu konuda hiçbir açıklamada bulunmayacaklarını ifade etti.

Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Filistin bizi kınadı diye haksızlık yapmayalım. Çünkü baskı yapıyorlar. İlk defa Filistin Dışişlerinin bir bakanı, bu karara katılmamak için Arap Ligi toplantısına katılmadı” diyerek hakkı teslim etti.

Hamas’ta durum biraz daha farklı. Filistin’e yönelik yapılan yorumlardan rahatsızlık duysa da, bir takım dengeleri gözetme durumunda kalmak, bulundukları konumun bir gerçeği. Yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin Filistin davasına yönelik tutumundan ve Filistin halkına verdiği destekten övgüyle söz ederek, “Türkiye’nin sınırlarını koruma, kendisini savunma ve milli güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf etme hakkını anlıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Bölgedeki gerginliklerin ABD ve İsrail kaynaklı olduğuna dikkat çekerek, ABD’nin bölgeden tamamen çekilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Filistin halkı her zaman Türkiye'nin yanında...
Filistin halkı her zaman Türkiye'nin yanında...

FİLİSTİN HALKI TÜRKİYE’NİN YANINDA

Filistin’in, Mahmud Abbas yönetiminden ibaret olmadığı aşikâr. Filistin halkı ve Hamas hareketi her zaman Türkiye’nin yanında. Yurt Dışındaki Filistinli Âlimler Heyeti’nin açıklaması da Arap Birliği'nin takındığı tavra karşı. Açıklamada, Arap Birliği'nin Suriye’nin ABD gibi bazı ülkelerin askeri işgallerine maruz kalması karşısında sessiz kaldığını belirterek, “Arap Birliği daha önce, Suriye topraklarına yönelik yüzlerce hava saldırısını bir kabir sessizliğinde izledi. Ancak bugün, milyonlarca Suriyeli kardeşimizin geri dönebileceği güvenli bir bölge oluşturmak ve silahlı grupların saldırılarını engellemek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekâtı’nı kınamak için mezarından kalktığını görüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Ayrıca Arap Birliğinin Müslüman halklar ve onların beklentilerini temsil etmediğini de vurgulayarak, heyetin, Türkiye ve Türk toplumuyla dayanışma içerisinde bulunduğu belirtildi.

Donald Trump Yönetimi öncelikle büyükelçiliğini skandal bir şekilde Kudüs'e taşımış daha sonra Suriye'nin olan Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak kabul etmişti...
Donald Trump Yönetimi öncelikle büyükelçiliğini skandal bir şekilde Kudüs'e taşımış daha sonra Suriye'nin olan Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak kabul etmişti...

KUDÜS’TEN VAZGEÇECEK DEĞİLİZ

Filistin’de faaliyet gösteren gruplardan İslami Cihad’ın İran’la bağını düşünürsek, Türkiye’yi harekâta son vermeye çağıran bildirisini sahibinin sesine yorabiliriz. Bütün bunlar irdelendiğinde, Mahmud Abbas başkanlığındaki yönetimin, Hamas’ın ve diğerlerinin tepkilerini ayrı ayrı ele almak gerektiği sonucuna rahatlıkla ulaşılır. Ancak bunu bilmeyen veya bilmek istemeyenler, “ah Filistin vah Gazze” feryatlarıyla duyar kasmaya devam edebilir.

İsrail Kudüs’ü başkent ilan ederken, Filistin’i, Golan Tepelerini işgal ederken, ABD bütün bunları tanırken, hatta üstüne Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı işgal ederken ses çıkartmayan Arap Birliği’nin Türkiye’ye yaptırım düşünmesi ve Türkiye’den birilerinin de sözümona bunlara çok üzülüyormuş gibi davranması da ayrıca manidar.

Şunu da akıldan çıkartmamak lazım; Kudüs ve Mescid-i Aksâ, Filistin’in değil, İslam âleminin meselesidir. Filistin Türkiye’nin yanında dursun veya durmasın, Kudüs meselemizden vazgeçecek değiliz. Filistin halkı da Türkiye’yi önder görmekten vazgeçmiş değil. Son olarak Barış Pınarı Harekâtı için Mescid-i Aksâ’dan yapılan bir dua ile bitirelim yazımızı: “Allah’ım Türkleri Halep’ten Filistin’e kadar hâkim kıl! Onları her daim muzaffer eyle!” Âmin!