Gazzeli olmaya gerek yok goyim olmak yeterli

Gazzeli olmaya gerek yok goyim olmak yeterli.
Gazzeli olmaya gerek yok goyim olmak yeterli.

Kadın, çocuk ve hatta öküz, koyun, deve eşek... İsrail oğullarının dünyaya ve içindeki her şeye nasıl bir kinle dolu olduğunu... "Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin. Yoksa Rabbine karşı suç işlersin" diyerek katliam ve soykırımı ilâhî bir emir telakki ettiğini... Gündemden asla düşürmemek, sürekli hatırlatmak gerekiyor. Bugün Gazze'de yaşanan trajedi işte bu hastalıklı zihniyetin ürünüdür. Ve şunu sakın unutmayalım: İsrail sadece Gazze'yi değil... Seni, beni, yeryüzündeki herkesi goyim telakki ediyor. Eline geçen ilk fırsatta öldürmeyi arzuluyor. ÇÜNKÜ MUHARREF TEVRATA GÖRE... BİR GOYİMİ ÖLDÜRMEMEK SUÇTUR!

Muharref Tevrat:

‘Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.Yoksa Rabbine karşı suç işlersin.’

Bir cemiyetin kendi dışındakilere bakışı, o cemiyeti tanıma noktasında belki de en mühim malumatı verir. Antik Yunan'dan Roma'ya tevarüs eden öteki yani barbar mefhumu, Çin ve çevresinde yi şeklinde tezahür eder. Araplarda ise acem olarak anılır. Bu düalizmin arka planında kendi kimliğini yüceltirken ötekini aşağılama fikri bulunmaktadır. Her ne kadar 'barbar, yi, acem' kelimeleri etimolojik olarak nötr bir mânâya sahip olsa da tarihi seyir içerisindeki pejoratif bir mânâya büründüğü aşikardır.

Yunan ve Romalı için kendi dilini konuşamayan, dolayısıyla kendi örf ve adetlerinden uzakta yaşayan insanlar bir nevi medeniyetten de uzak görülür, bar-bar-bar şeklinde sesler çıkaran kaba saba mahluklar olarak telakki edilirdi.

Barbar ile aynı mânâya gelen Arapça acem kelimesi de dilinde tutukluk (ucme) bulunan, düzgün konuşamayan, iletişim ve medeniyet mahrumu yabancıları tarif etmek için kullanılırdı. Çin'deki 'hua/yi' yani 'Çinli/öteki' ayrımı ise dil üzerinden olmasa da aynı kültür dairesinden olmayanı ifade ediyordu. Ama bütün bu ayrımların ortak bir hususiyeti mevcuttu.

Bütün bu telakkilerde öteki, kesinlikle hor görülen biri olmakla beraber şayet kendi kimliğinden vazgeçip dil ve kültür olarak benzeşirse, moda tabirle tamamen entegre olursa kabul görüyordu. Kendi kimliğiyle ayrı bir kültür havuzunda barınabilmesi istisnai bazı örnekler dışında pek mümkün değildi.

Bizde ötekileştirme yok

Tarih boyunca onlarca imparatorluk kurmuş olan Türklerin böyle bir telakkiye sahip olduğunu, başka cemiyetleri yekten aşağılayan barbar veya benzeri bir mefhumu kullandığını bilmiyoruz. Türk karşısına Çinli çıkmışsa Çinli, Hintli çıkmışsa Hintli, Avrupalı çıkmışsa Avrupalı olarak anmış, hepsini pejoratif bir kelimenin arkasına istifleme yolunu seçmemiştir. Kendi âdet ve an'anelerine sımsıkı bağlı olsa da diğer cemiyetleri ötekileştirmeyen bir zihniyetten bahsediyoruz.

Selçuklu ve bilhassa Osmanlı devrinin Haçlı Batı dünyasıyla asırlardır süren mücadeleyi yansıtan Türk/Gâvur düalizmi ise ırkî/kavmî bir yaklaşımdan ziyade dînî bir gayretkeşliğe işaret etmektedir. Nitekim bunun çıkış noktası da İslam dinindeki Müslüman/Kâfir düalizmidir. Bu düalizm gereksiz bir şiddeti yansıtmaktan ziyade merhamet ile bezenmiştir. Çünkü gâvur, savaş meydanındaki düşmanı ifade etse de nihayetinde insandır ve yiğitlik düşene vurmayı değil merhameti gerektirir.

Türk'ün merhametiyle Müslüman olan 3 bin Haçlı

Haçlı savaşları esnasında yaşanmış şu gerçek hikâye, Türklerin gâvur dediği ötekine bile nasıl baktığını ibretle gösterir:

"Türkler hayatta kalan askerleri görmek için geri döndüler: Sonra hastalara ve fakirlere cömert sadakalar verdiler. Ancak Yunanlılar, Frank askerlerini kendi hizmetlerine zorladılar ve ödeme yapmak yerine onları dövdüler. Bazı Türkler paralarımızı müttefiklerinden satın alıp, cömert bir el ile bu perişan askerlere dağıtırken, Yunanlılar ellerinde kalan paraları da çalıp gasp ettiler. Bu sebepten Franklar, kendilerine zalimce davranan iman kardeşlerinden uzak durdular ve merhamet gösteren imansız Türklerin içine karışıp gittiler. Duyduk ki Türkler ayrılırken üç binden fazla genç de onlarla birlikte gitmiş. Ah! Merhamet her türlü ihanetten daha zalimdir. Çünkü ekmek verince imanı çeker alır. Gerçi şurası kesindir, Frankların kendilerine katılmasından memnun kalan Türkler hiçbirini inancını inkâr etmeye zorlamamıştır."

Yukarıdaki satırların yazarı, İkinci Haçlı Seferi'ne bizzat katılarak hadiseye şahit olan Hristiyan rahibi Eudes de Deuil'den başkası değildir. Latince kaleme aldığı "De profectione Ludovici VII in Orientem/Yedinci Lui'nin Şark Seyahati" isimli hatıratının son sayfalarında okuyabilirsiniz.

En merhametsiz kim?

Milletler içinde öteki olarak gördüğüne en şedîd, en merhametsiz olan kimdir diye sorulsa, "İsrail oğulları nam-ı diğer İbranilerdir" cevabının kimseyi şaşırtmayacağı ortada. Zîra İbranilerin dünyasında kendisinden olmayan kimse, insan vasfında bulunmadığı için bir nevi hayvan, belki hayvanın da aşağısında bir mahlûk.

İbrani tasavvuru öteki için goy kelimesini kullanır. Muharref Tevrat'ta 560 kez geçen kelime, hem İsrail oğulları hem de diğer milletleri vasfederken zikredilmiştir. Tekvin kitabının 12. babında Hz. İbrahim'in soyunun büyük bir millet (goy gadol) olacağı vaadi yer almaktadır. 14. babda ise "goyimlerin kralı" olarak Tidal isimli bir şahıstan bahsedilir. İbranicede "im" çokluk ifadesi olduğu için goyim "milletler" demektir. Kelimenin bugünkü pejoratif mânâsını Helenistik yahut Roma devrinde kazandığı sanılmaktadır. Netice itibariyle "Goyim=Yahudi olmayan milletler" diyebiliriz.

  • Onları demir çomakla kıracaksın
  • Yahudiler için ötekinin yani goyim mensuplarının görüp göreceği şey Mezmurlar kitabının 2. babında şöyle zikredilmiştir.
  • "Rabbin bildirisini ilân edeceğim:
  • Bana sen benim oğlumsun dedi.
  • 'Bugün ben sana baba oldum.'
  • Dile benden, miras olarak sana milletleri...
  • Mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim.
  • Demir çomakla kıracaksın onları.
  • Çömlek gibi parçalayacaksın.”
  • ---
  • Merhamet etmeyeceksin
  • Buyrun, Tesniye kitabının 7. babı.
  • "Tanrın Rab, mülk olarak almak için gideceğin diyara seni götürecek.
  • Senin önünden çok milletleri, Hittîleri, Girgaşîleri, Amorîleri...
  • Ve Kenânlıları, Perizzîleri, Hivîleri ve Yebusîleri.
  • Senden daha büyük ve daha kuvvetli yedi milleti kovacak.
  • Tanrın Rab, onları senin önüne serip vuracağın zaman...
  • Onları tamamen yok edeceksin.
  • Onlarla anlaşma yapmayacaksın.
  • Onlara merhamet etmeyeceksin.
  • Onlarla akraba olmayacaksın.
  • Kızını onun oğluna vermeyeceksin.
  • Onun kızını kendi oğluna almayacaksın."
  • ---
  • Bir soykırım methiyesi
  • Bu da Yeşu kitabı 8. bab.
  • "O gün Ay halkının hepsi öldürüldü.
  • Öldürülenlerin toplamı, kadın ve erkek on iki bin kişiydi.
  • Yeşu kentte yaşayanların tümü yok edilinceye dek pala tutan elini indirmedi.
  • İsrailliler, Rabbin Yeşu'ya verdiği buyruk uyarınca...
  • Kentin sadece hayvanlarıyla mallarını yağmaladılar.
  • Ardından Yeşu, Ay Kenti'ni ateşe verdi.
  • Yakıp yıkıp viraneye çevirdi.
  • Yıkıntıları bugün de duruyor."
  • ---
  • Yok etmek için seni seçtim
  • Yeremya kitabı 1. bab.
  • "Bak, bugün milletlerin ve ülkelerin üzerine...
  • Kökünden sökmek ve yıkmak için...
  • Helâk etmek ve yok etmek için...
  • Bina etmek ve dikmek için...
  • Ben seni koydum."
  • ---
  • Öküzü ve eşeği bile öldür
  • Samuel kitabı 15. bab.
  • "Samuel Saul'a şöyle dedi:
  • 'Rab seni kendi halkı İsrail'in Kralı olarak...
  • Meshetmek için beni gönderdi.
  • Şimdi Rabbin sözlerine kulak ver.
  • Her şeyin hâkimi Rab diyor ki:
  • ‘İsrailliler'e yaptıkları kötülükten dolayı...
  • Amaleklileri cezalandıracağım.
  • Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.
  • Şimdi git, Amalekliler'e saldır.
  • Onlara ait her şeyi tümüyle yok et.
  • Hiçbir şeyi esirgeme.
  • Kadın, erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek...
  • Hepsini öldür!”
  • ---
  • Öldürmezsen suç işlersin
  • Ve son olarak Tesniye kitabı 20. bab.
  • "Rabbin sana miras olarak verdiği şehirlerde...
  • Nefes alan kimseyi sağ bırakmayacaksın.
  • Hittîleri, Amorîleri, Kenânlıları, Perizzîleri, Hivîleri, Yebusîleri
  • Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin.
  • Ta ki kendi ilâhlarına yaptıkları bütün mekruh şeyleri sana öğretmesinler.
  • Yoksa Rabbine karşı suç işlersin."

Kadın, çocuk ve hatta öküz, koyun, deve eşek...

İsrail oğullarının dünyaya ve içindeki her şeye nasıl bir kinle dolu olduğunu...

"Rabbin sana emrettiği gibi tamamen yok edeceksin. Yoksa Rabbine karşı suç işlersin" diyerek katliam ve soykırımı ilahi bir emir telakki ettiğini...

Gündemden asla düşürmemek, sürekli hatırlatmak gerekiyor.

Bugün Gazze'de yaşanan trajedi işte bu hastalıklı zihniyetin ürünüdür.

Ve şunu sakın unutmayalım:

İsrail sadece Gazze'yi değil...

Seni, beni, yeryüzündeki herkesi goyim telakki ediyor.

Eline geçen ilk fırsatta öldürmeyi arzuluyor.

ÇÜNKÜ MUHARREF TEVRATA GÖRE...

BİR GOYİMİ ÖLDÜRMEMEK SUÇTUR!

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım