Geçmiş zamanın izinde: Mitoloji

Mitolojiler fizikötesi unsurları kullandıklarından her zaman ilgi odağı olmayı başarmışlardır.
Mitolojiler fizikötesi unsurları kullandıklarından her zaman ilgi odağı olmayı başarmışlardır.

Tarih, geçmişte yaşayan insan topluluklarının maceralarını yer ve zaman göstererek anlatan bir ilim şubesidir. Kelime Arapça’da “erreha/verreha” şeklinde geçen fiilden türemiş. Bunun da Sami dillerden Akkadca’da, Sabiî dilinde ise Habeşçe’de ve İbranîce’de “yareah/yerah” kelimesi olan ve “ay, ayı görmek” mânâsına gelen kökten geldiği iddia edilmekte.

Batı dillerindeki “historia” ve “storia” kelimeleri “tarih” ve “hikâye”nin karşılığıdır fakat Arapçaya “üsture” şeklinde geçmiş ve onun da çoğulu olan “esatir” Kur’an-ı Kerim’de dokuz defa zikredilmiştir. Üsturenin ise karşılığı “gerçeğe uymayan düzensiz, asılsız ve boş sözler” olarak anlatılır.

Efsaneler her ne kadar ‘güvenilmez bilgiler’ olarak telâkki edilirlerse de toplumun kültür hayatı hakkında fikir verdikleri bir gerçektir.
Efsaneler her ne kadar ‘güvenilmez bilgiler’ olarak telâkki edilirlerse de toplumun kültür hayatı hakkında fikir verdikleri bir gerçektir.

Bunun sebebi geçmiş zaman bilgilerinin mitolojik unsurlarla karışık hâle gelip bilginin güvenilirliğinin sekteye uğramasındandır. Çünkü tarih için “yazı” milat olarak alınmış ve öncesine “prehistory” denilmiş. Tarihöncesi için kullanılan bu tabir için yegâne doğru kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Ancak, bu ön kabul (a priori) ile Darwin Teorisi’nden azade kalınabilir.

Geçmiş tarihî bilgilerin efsane/mitoloji ile iç içe olması zamanla “mitoloji”nin müstakil bir tür olarak değerlendirilmesi yolunu açmıştır.

Mitoloji, Eski Yunan’da “geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi” gibi bir anlam barındırmaktayken zamanla Doğu dillerinde ‘efsane’ Batı dillerinde ise ‘mit’ şeklinde kabul görmüştür. Artık günümüzde belirli bir din veya kültürdeki insanlık ile evrenin yaratılış ve doğasını, geleneklere has inanç ve uygulamaların sebebini açıklamaya yönelik rivayetlerin tamamını tanımlamak için kullanılmaktadır.

Efsaneler her ne kadar ‘güvenilmez bilgiler’ olarak telâkki edilirlerse de toplumun kültür hayatı hakkında fikir verdikleri bir gerçektir. Bu türde konu itibarıyla tanrılar, soylu kişiler, asiller, kahramanlar ve doğaüstü varlıklar anlatılır. Sözlü kültürün bir mahsulü olup dilden dile aktarılarak günümüze intikâl etmişlerdir.

  • Miti en kuvvetli kılan şey toplumun ona olan inancıdır. Çünkü bir halk bilimi demek olan folklorün, bütün yaşanmışlığıyla birlikte zihinlerde tortu bırakan geleneğin birikimi efsaneyi en kalıcı kılan unsurdur. Bundan başka efsaneler sık sık gerek kâinatın gerekse yerel bölgenin ortaya çıkışını açıklama gayesi de taşır. Yaratılış efsaneleri ve kuruluş efsaneleri bunlara birer misâldir.

Çoğu bâtıl dinler ile mitolojilerin sıkı bir irtibatı olduğunu söylemek de mümkün. “Hak din” olan İslam’da kaynakların kuvvetli olması bu mahallî efsanelerin rivayetten öteye geçmesini engellemiştir ancak “sosyolojik bakımdan” din diyebileceğimiz diğer inanç sistemlerinde, metafiziğe olan merak sebebiyle mitler hep yer varlığını korumaya devam etmiş. Bunlar içerisinde Hıristiyan ve Hindu mitolojisi en başta gelenleri. Her ikisinde de mitolojik bilgi, dinî bilgi ile hemhâl olmuş vaziyettedir. Bununla birlikte İslam inancına mensup Türklerin mitolojileri, çok meşhur olmakla birlikte folklorik bir bilgi olarak kalmıştır sadece.

Mitolojiler fizikötesi unsurları kullandıklarından her zaman ilgi odağı olmayı başarmışlardır. Hatta günümüzde de “modern mitoloji” diye tanımlayabileceğimiz büyük bir hayran kitlesi barındıran film ve kitaplar bulunmaktadır. Star Wars, Tarzan, Yüzüklerin Efendisi, Game of Thrones bunlardan akla ilk gelenleri.