Gerçek Hayat: İsmiyle müsemma

Taceddin Ural - Gazeteci
Taceddin Ural - Gazeteci

Basının, sık sık gerçeği eğip büken bir tarafı olduğu tartışması eskimeyen bir tartışma. Gerçek Hayat ise tam da adının iktizasınca 20 yıldır hayatın gerçeklerine ihanet etmeden yayın hayatını sürdürüyor, hakikâtin yanıbaşındaki nöbetine devam ediyor.

Onbir, 24, 65 ya da 83’üncü sayıları gören, dahası bu sayıları yapan ekipte yer alan birisi olarak, “1000. Sayı” -yazıyla bin- için yazmak ilginç bir deneyim. Hasbelkader iki yıla yakın süre yazıişleri kadrosunda yer aldığım Gerçek Hayat; Tempo’nun -27’nci yılında kapanmıştı-, Aktüel’in -22’nci yılında kapanmıştı-, Nokta’nın -25’inci yılında kapanmıştı- piyasada olduğu sırada yayın hayatına başlamıştı.

Dönemin ana akım medyasının bütün defolarını üzerinde taşıyan bu dergilere karşılık “mahalle”den bir tek Cuma dergisi piyasadaydı. O da, 2000’li yılların ortalarında yayını sonlandıracaktı. Diğeri, Yörünge dergisi ise 8 yıllık yayın hayatını tamamlayarak henüz kapanmıştı.

Gerçek Hayat asıl tebriği ise düşünce hayatına, dosya haberciliğe yaptığı katkılarla, istikrarlı yayın çizgisini korumada gösterdiği istikrarla hak ediyor.
Gerçek Hayat asıl tebriği ise düşünce hayatına, dosya haberciliğe yaptığı katkılarla, istikrarlı yayın çizgisini korumada gösterdiği istikrarla hak ediyor.

CÜRET EDİLEMİYEN KONULAR, DERGİLERLE KENDİSİNE YER BULUYOR

O günlerin hâkim basınını kısaca özetlemek gerekirse milletinin değerlerine, tarihine hasım, demokrasiye, sivilleşmeye alerji duyan, “baldır bacak”a fazlasıyla teşne bir yapı vardı medyada. Günlük mevkuteler ve televizyon kanalları bu durumdayken, bu grupların bünyesindeki haftalık “haber” dergileri ise adeta “evin küçük çocuğu” konumlanışlarıyla daha da şımarık bir çizgideydiler. Günlük gazetede ya da ekranda cüret edilemeyen konular, kişiler dergilerde kendisine yer buluyordu. Normaldi, çünkü daha birkaç yıl önce erotik dergi çıkartan isimlerden bazıları “büyük gazeteci” parlatmalarıyla bu defa da haber dergisi çıkartıyordu.

Basın gruplarının patronları da, sahip oldukları bankalardan - o yıllarda mevduatları hortumladıkları bilahare anlaşılacaktı – ayırdıkları paralarla dergiler için cömert maaşları, külfetli yayın masraflarını itirazsızca omuzluyorlardı.

Bu hafta, 20 yılı geride bırakıyor Gerçek Hayat. O klişeyle söyleyecek olursak, “Bir dergiler mezarlığı olan Türkiye”de salt bu sayısal veri bile bir başarı, bir takdir vesilesi.
Bu hafta, 20 yılı geride bırakıyor Gerçek Hayat. O klişeyle söyleyecek olursak, “Bir dergiler mezarlığı olan Türkiye”de salt bu sayısal veri bile bir başarı, bir takdir vesilesi.

ÜMMET COĞRAFYASI ŞUURUYLA TAKİP ETMEK

İşte, Gerçek Hayat, böyle bir vasatta okuyucuların karşısına çıkmıştı. Haber ve düşünce dengesini öncelemek, düşünceden meramının da bu toprakların değerlerini kucaklamak, bu değerleri daha da geliştirmek, olgunlaştırmak, hassaten gençlere ulaşmak, en yalın anlatımıyla “kadın”ı pespaye bir yayın malzemesi haline getirmeden de habercilik yapılabileceğini göstermek derginin münderecatının kodlarını oluşturuyordu.

Gerçek Hayat, bu “ana çizgi”yi öncelerken, alt kümelerde de aynı yaklaşımı sürdürüyordu. İnanç ve düşünce özgürlüklerinin yanında saf tutmak, sivil siyasetin yanında olmak, parlamentonun izzetini korumak, üniformalı ya da değil atanmışların vesayetine itiraz etmek, İslam dünyasını Edirne’den Kars’a kadar değil bir “Ümmet Coğrafyası” şuuruyla takip etmek, ilh. Gerçek Hayat’ın olmazsa olmazlarıydı. Her hâlükârda “yalansız içerik” -en fazla eksik ya da yanlış bilgi olabilirdi– ise zikretmeye gerek bile olmayan bir şarttı.

Gerçek Hayat, bu “ana çizgi”yi öncelerken, alt kümelerde de aynı yaklaşımı sürdürüyordu.
Gerçek Hayat, bu “ana çizgi”yi öncelerken, alt kümelerde de aynı yaklaşımı sürdürüyordu.

'DELİKANLICA BİR DURUŞ'

Bir derginin; yukarıda sayılanlardan oluşan bir muhtevayla çıkmasında bir beis olmadığı düşüncesi, -2019’un Aralık ayında; yani bu verili, konforlu zaman diliminde- zihinlerde kendisine kolayca yer bulabilir. Bundan 20 sene önce, 28 Şubat’ın en civcili günlerinde ise “o iş öyle değil”di. Ahlâksız, vicdansız, sevgisiz, merhametsiz, fikri donmuş, arkaik bir avuç yönetici grup, silahın, siyasetin, finansın, basının sahibi bir avuç nasipsiz ülkeye deli gömleği giydirmişti.

İşte Gerçek Hayat, o yıllarda, o ortamda zor olanı seçmiş ve “delikanlıca bir duruş”la okurlarıyla buluşmuştu. Bu hafta, 20 yılı geride bırakıyor Gerçek Hayat. O klişeyle söyleyecek olursak, “Bir dergiler mezarlığı olan Türkiye”de salt bu sayısal veri bile bir başarı, bir takdir vesilesi. Gerçek Hayat asıl tebriği ise düşünce hayatına, dosya haberciliğe yaptığı katkılarla, istikrarlı yayın çizgisini korumada gösterdiği istikrarla hak ediyor.

Daha nice seneler hayatını idame ettirmesi dilek ve niyazıyla…