Güney Afrika Müslümanları ve Ramazan-ı Şerif

Yerli halkın dili olan Afrikaansca’yɪ öğrenerek uzun seneler Güney Afrika'da Müslüman çocukları eğiten Ebubekir Efendi, ölüm yılı 1880 tarihine kadar Sahra-altı Afrika'da eğitim tohumları ekmiş ve bilinçli yeni bir neslin oluşmasına vesile olmuştu.
Yerli halkın dili olan Afrikaansca’yɪ öğrenerek uzun seneler Güney Afrika'da Müslüman çocukları eğiten Ebubekir Efendi, ölüm yılı 1880 tarihine kadar Sahra-altı Afrika'da eğitim tohumları ekmiş ve bilinçli yeni bir neslin oluşmasına vesile olmuştu.

“Osmanlɪ Devleti’nin yɪkɪlmasɪndan sonra Arap Yarɪmadasɪ’nda Suud ailesine itibar etmedik. Türkiye ne zaman oruç açar, bayram yaparsa biz ona göre hareket ederiz. Elhamdülillah Güney Afrika’daki ɪrkçɪ Apartheid döneminde de her zaman orucumuzu tuttuk. Mübarek Ramazan ayɪ bize hep umut oldu. Ramazan bize mutluluğun formulü olan şükretmeyi öğretti.”

Türk coğrafyasından uzak diyarlarda, Afrika'nın en güneyinde Müslümanlar bu senede Ramazan-ı Şerif'le müşerref oldular. Koronaya rağmen Güney Afrika Müslümanları da Ramazan ayının heyecanını yaşɪyorlar. Kɪtanɪn ucunda Müslümanlar dünden bugüne Ramazan-ɪ Șerif’i nasɪl karşɪladɪlar, şimdi nasɪl yaşɪyorlar bir göz atalɪm.

Güney Afrika'da Müslümanlar

1652 yılında Jan van Riebeeck komutasında Hollanda işgaline uğrayan Güney Afrika topraklarına 1657 senesinden itibaren Endonezya ve Cava adalarından getirilmeye başlanan Müslüman köleler, 1795 yılı İngiliz işgaline kadar Cape yarɪmadasɪnda ibadet özgürlüğünden mahrum yaşadılar. Sömürge siyasetinde maharet sahibi olan İngilizler’in Güney Afrika Müslümanlarına 1804 yılında ibadet özgürlüğü sağlamalarıyla Ümit Burnu'nda ilk ezanlar okunmaya ve toplu olarak namazlar kılınmaya başlandı. Bu tarihten sonra yerli Müslümanlar için hayatta yeni bir dönem başlamɪş oluyordu.

Güney Afrika Müslümanlari ve Osmanli Hilafeti

1834 yılında köleliğin kalkmasıyla Ümit Burnu Müslümanları hac farizelerini ifa etmek üzere Mekke'ye gitmeye başladılar. Cape Town Milli arşivindeki belgelere göre Ümit Burnu'ndan Hacca gitmek için Osmanlı Devleti'nin Londra sefaretine yazılı olarak başvuran ilk Müslüman Hacɪ adayɪ Hasanüddin bin Abdullah adında bir Müslümandı. İmam Hasanüddin 1836 yılında Mekke'den döndüğü zaman Cape Town gazeteleri bu olayı ilk hac olarak haber yapmış ve Ümit Burnu Müslümanları ilk defa Cape Town'daki Evvel camiinde Osmanlı Hilafetine dualar etmiştiler. Bu gelişmelerden sonra Osmanlı Devleti 1852 yılında Cape Town'da bir fahri konsolosluk açarak Ümit Burnu yarımadasındaki Müslümanlarla münasebetleri geliştirmeye başlamıştı.

 İftar vakti Bo-Kaap Müslüman mahallesi, Cape Town, 2020
İftar vakti Bo-Kaap Müslüman mahallesi, Cape Town, 2020

1855 yılında Güney Afrika'nın Hint Okyanusu sahilinde bulunan Port Elizabeth şehri Müslümanlarının yardım talebine Osmanlı Devleti müspet bir cevap vermişti. İstanbul'dan gönderilen yardım sayesinde inşaatı yarım kalan cami tamamlanmış ve camiye Port Elizabeth Müslümanlarınca Sultan Abdülaziz'in bağışına binaen Mescid'ul Aziz adı verilmişti. Osmanlı Hilafeti ve Güney Afrika Müslümanları arasındaki münasebetler buna benzer temaslarla belli bir seviyeye gelmişti.

  • 1862 yılında Güney Afrika Müslümanlarının içlerine düşmüş olduğu bazı anlaşmazlıklardan ötürü İstanbul Hükümeti’nden talep edilen dînî kitaplar mevcut sorunu çözmeye yeterli olmayınca o kitapları halka anlatacak bir İslam âlimi gönderilmesine karar verildi. 1863 yılının Ocak ayında yeğeni Ömer Lütfi ile Cape Town'a ulaşan Seyyid Ebubekir Efendi’nin bölge Müslümanlarına dair verdiği raporlar dikkate şayandır:

“Hükümet merkezi olan Ümitburnu şehrinde 8 cami-i şerif ve 9 mescid mevcut olup kasaba ve köylerinde de hayli mesacid bulunduğu ve bunların cümlesinde hutbe okunduğu ve namaz kılındığı ve dahi dinî merâsimin ifa kılınmakta olduğu kendim tarafından müşâhede olunmuştur. Benim tahkikatıma göre Ümitburnu Müslümanları arasında zuhûr eden ihtilâfın menşe ve sebebi şu şekildedir. Buraların İslâm memleketlerine uzaklığı, muhabere ve görüşmenin hemen hemen tamamen yokluğu cihetiyle bu havali ehl-i İslâm-ı Peygamberimizin getirdiği şeriate aykırı bazı bâtıl itikatlara kapılıp bu vechile cümlesi tek mezhep oldukları halde takriben bundan elli sene önce halktan bazı kimseler hac farizasını eda etmek niyetiyle Hicaz’a gitmişlerdir. Bunlar Harameyn-i Muhteremeyn’de bazı dînî emirlerin son bir tarz üzere ifa olunduğunu müşâhede ve rüyet etmeleriyle avdetlerinde durumu ahaliye beyân ve ilân etmişler. Yine bunlar kendi bağlıları olan taraf ile birleşerek imam ve hatipleri eski usûllerini terk ederek sıhhat üzere dînî hükümleri yerine getirmeye icbâr ve illâ azlolunarak yerlerine başkalarını tayin eylemek iddiasına kalkmışlar. Halbuki zikrolunan imam ve hatipler işte bu vazifelere eskiden veraset yoluyla mutasarrıf oldukları cihetle işbu teklif baba ve ecdâdından görmüş oldukları batıl usûle aykırı olduğu gibi zati menfaatlerinin dahi hilafında bir şey olduğundan hiçbir zaman muvafakat göstermeyip bu şekilde iki taraf arasında şiddetli düşmanlık ve anlaşmazlık almış yürümüş ve mahallî hükümet her ne kadar iki tarafın arasını bulmaya gayret ve ihtimam eylemişse de bir faide vermemiştir. İslâm dininin sahih itikatlarının talim ve telkiniyle önce kendimi ıslah ederek şimdiden başlamaklığım hakkında bazı taraftan acele etmekliğim istenmiş ise de fesât maddesi çok büyük cesamet kazanmış olduğundan teenni ve mülâyemetle hareket olunması münâsip hal ve maslahattır zannederim. Burada bulunan Müslümanların cümlesi ehl-i sünnet olduğundan ve ihtilâfları da pek esaslı şeyler olmayıp mücerred ruhânî riyâset sevgisi ve cahilâne gayretten nâşi bulunduğundan Allah’ın yardımıyla kısa zamanda şu niza ve kavganın yerini huzûra bırakması arzu edilmektedir.”

 Ömer Lütfi Efendi kuzeni Ahmet Ataullah Bey ve bazɪ zabitan, İstanbul, 1901
Ömer Lütfi Efendi kuzeni Ahmet Ataullah Bey ve bazɪ zabitan, İstanbul, 1901

Seyyid Ebubekir Efendi bu gözlemlerinde Ümit Burnu Müslüman toplumunun genel durumunu özetlemişti. Yerli halkın dili olan Afrikaansca’yɪ öğrenerek uzun seneler Güney Afrika'da Müslüman çocukları eğiten Ebubekir Efendi, ölüm yılı 1880 tarihine kadar Sahra-altı Afrika'da eğitim tohumları ekmiş ve bilinçli yeni bir neslin oluşmasına vesile olmuştu. Onun daha sonra Mecmua-ı Fünün’da yayɪnlanan mektuplarɪnda yerli Müslümanların oruç farizesi hakkındaki gözlemleri ise şöyleydi:

“Bu taraf Müslümanları arasında niza ve kıtale sebep olan dini meseleleri tahkik eyledim. İnsanın kendi tükürüğünü yutmasının orucu bozacağına inananarak bundan son derece çekindiklerinden Ramazan-ı Şerif’te herkes odasında hususi tükürük okkası kullanır, bunu camiye de beraberlerinde getirirlerdi. Ve lakin ağızlarında bulunan bir nevi enfiyenin orucu bozduğunu kabul etmezlerdi.”

Ebubekir Efendi’nin okulundaki maarif faaliyetleriyle Müslümanlar bu tür bâtıl inançlarından kurtulmuşlardı. Özellikle Sultan Abdülhamid döneminde Osmanlɪ politikalarɪ sayesinde ikili münasebetler zirveye ulaşmıştı. Öyleki, Güney Afrika'nın Durban şehrindeki Müslümanlar 1905 yılının Ramazan ayında resim çektirip İstanbul'a göndermiş ve Halife Sultan Abdülhamid'in Ramazan bayramını tebrik etmişlerdi.

 Durban ahalisi Müslümanlarɪnɪn Sultan Abdülhamid Han’a gönderdikleri fotoğraf, 1905
Durban ahalisi Müslümanlarɪnɪn Sultan Abdülhamid Han’a gönderdikleri fotoğraf, 1905

Güney Afrika bir İngiliz sömürgesi olduğu için Durban sömürge valisi Paul Methuen da resimde at üstünde poz vermişti. Aslɪnda bunun bir sebebi de coğrafi sɪnɪrlarɪnɪn ötesinde halkɪn sevgisine mazhar olmuş bir devleti tehdit olarak gören İngilizlerin Osmanlɪ Hükümetine ‘burasɪ sahipsiz değil” mesajɪ vermekti. Halbuki Osmanlɪ Devleti’nin İngilizler gibi Afrika’da sömürgeci emelleri yoktu. Yerli halkɪn Osmanlɪ’ya bağlɪlɪğɪnɪn altɪnda yatan temel sebep de buydu. Her halukarda iki ülke münasebetleri açɪsɪndan bu fotoğraf çok önemlidir.

Güney Afrika'da günümüzde eski Ramazanlar yaşanıyor mu?

Güney Afrika Müslümanları genel olarak Şafi mezhebine bağlı olup ekseriyetle Sunni Müslümanlardır. Dünyada hâlen ay hesabına göre oruç tutan ve Ramazan ayının sonunu ayın hareketlerine göre takip edip bayramɪ bekleyen belki tek topluluktur. Bunun sebebini Osmanlɪ kökenli âile mensuplarɪndan Nathri Efendi’ye sorduğumuzda, “Osmanlɪ Devleti’nin yɪkɪlmasɪndan sonra Arap Yarɪmadasɪ’nda Suud ailesine itibar etmedik. Türkiye ne zaman oruç açar, bayram yaparsa biz ona göre hareket ederiz. Elhamdülillah Güney Afrika’daki ɪrkçɪ Apartheid döneminde de her zaman orucumuzu tuttuk. Mübarek Ramazan ayɪ bize hep umut oldu. Ramazan bize mutluluğun formulü olan şükretmeyi öğretti.” sözleriyle Ramazan ayɪ hakkɪnda duygularɪnɪ manidar bir şekilde ifade etmişti.

 Nathri Efendi ailesiyle bir Ramazan iftarɪnda, Cape Town, 2005
Nathri Efendi ailesiyle bir Ramazan iftarɪnda, Cape Town, 2005

Her sene olduğu gibi bu yıl da Cape Town'da merhum Osmanlı âlimi Mahmud Fakih Emin Efendi'nin eski evi olan Bo-Kaap Müzesi önünde iftar yemeği veriliyor.

Pandemi sebebiyle çeşitli önlemler alınsa da Ramazan ayının heyecanı içerisinde olan Güney Afrika Müslümanlarɪ iftar çadɪrlarɪnɪ açık alanlarda kurmaya devam ediyorlar. 2021 yɪlɪnda Cape Town'da yeni açılan Türk Başkonsolosluğunun da Ramazan-ı Şerif gibi İslam dünyasɪnda birlik beraberlik duygusunun daha yoğun yaşandɪğɪ dönemlerde önemli faaliyetlere iştirak etmek için harekete geçmesi, eski münasebetleri canlandɪrma adɪna sevindirici bir haber olarak duruyor.