Her şeyi anlatan kelime: Afrika

Ne yazık ki, Afrika ve Afrikalıyı tanımıyor, yeterince ilgi göstermiyoruz. Afrika deyince Batılı için servet ve yağma akla gelirken, bizim için sadece aç biilaç insanlar geliyor veya getiriliyor.
Ne yazık ki, Afrika ve Afrikalıyı tanımıyor, yeterince ilgi göstermiyoruz. Afrika deyince Batılı için servet ve yağma akla gelirken, bizim için sadece aç biilaç insanlar geliyor veya getiriliyor.

Müslümanların ilk hicret ettiği ve korunduğu kıta. Sömürü ve işgal ile din, kültür savaşı ve köleliğin merkez üssü. Yeraltı ve yerüstü zenginliğinde benzersiz coğrafya. Dünyada en çok lisanın konuşulduğu, mahallî değerlerin bir ölçüde muhafaza edildiği topraklar.

“Gelişmiş ve medenî” diye pazarlanan, yağmacı ve vahşi Avrupa’nın zenginliğini sömürdüğü coğrafya.

Fransa, Afrika'dan elini-eteğini çekip defolmalı!
Fransa, Afrika'dan elini-eteğini çekip defolmalı!

Derileri kara, ancak gönülleri dişleri kadar ak insanların yaşadığı yurtlar.

Önce bedenen, sonra zihnen köleleştirilmiş ve her şartta horlanan insanların yurdu.

Asırlarca Müslüman Türklere gönlünü açmış ve izzet bulmuş memleketler.

Hz Musa (a.s.)’ın, Necaşi ve Ömer Muhtar rahmetliler gibi daha nice büyüklerin vatanı.

Hz Ömer (r.a.)’e hürmet eden Nil’in bereketlendirdiği topraklar.

Dün Avrupalının, bugün ilaveten Amerikalının, Çinlinin, Rus’un sömürü, işgal ve yağma iştahını kabartan mazlumlar beldesi.

Devrilmeler ve darbelerin kol gezdiği, terörün binlerce can aldığı, minicik bedenli çocukların açlığa yahut madenlerde karın tokluğuna çalıştırıldığı horlanan siyah derili adamların yurdu.

Batının muharref İncili eline tutuşturup, topraklarını çaldığı ve çârenin yine kendinde olduğu Afrika’dan söz ediyoruz.

Son beş-altı asırda Afrikalının gördüğü zulmü kimse görmedi.

Moğol, İslam topraklarını yaktı, yağmaladı ama Moğol’un zulmü İslam’a teslim olmasıyla bitti. Batılı geldi, bedenleri köleleştirmekle kalmadı, maddî zenginliklerini çaldı, dinlerini, dillerini, kültür ve geleneklerini yok etti ama doymadı.

Güya kimine 70-80 yıl, kimine de yarım asır evvel özgürlük ve demokrasi lütfetti. Oysa hepsi sömürgeciliğin değişen rezilâne şeklinden başka bir şey değildi.

Afrikalı büyük şehid Ömer Muhtar’ın tabiriyle, bir savaşı bırakıp diğerine gidiyordu.

Ahmed Sekou Toure
Ahmed Sekou Toure

Gine’nin bağımsızlığı için mücadele eden Ahmed Sekou Toure, “Afrika’nın gerçek düşmanı Afrikalılardır. Bütün Afrikalılar özgür olma arzusunu aynı şekilde ifade edebilseydi, emperyalizm asla amacına ulaşamazdı” derken, işgal ve zulmün her nev’ini Afrikalılar üzerinde deneyen ve denemeye devam eden Fransa’nın devlet başkanı Charles De Gaulle, Cezayir’den çıkarken “Biz oradan çekileceğiz ama şunu bilin ki, yerimize bıraktığımız yönetici elit, bizim çıkarlarımızı bizden daha iyi koruyacaktır” diyordu.

Ömer Muhtar, “Şerefini koru ve sakın boyun eğme. Bir kere boyun eğersen, bir daha kafanı kaldırma fırsatı bulamayabilirsin” vasiyetiyle gitti Rabbine. Lakin batıya götürülerek eğitilen ve dolayısıyla devşirilmiş pek çok Afrikalı yönetici, Ahmed Sekou’yu haklı çıkarmakta, De Gaulle’ü ise doğrulamaktaydı.

Ömer Muhtar
Ömer Muhtar

Ormanı kesen baltanın sapının ormandan olması misali, Ruanda iç savaşındaki vahşetin tetikçisi vahşi Avrupalı ise de, fâilleri yine Afrika elitleriydi.

Şöhretli bir mason; Afrika’da yönetici, özellikle de Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Devlet Başkanı olmanın yolunun mason localarından geçtiğini söylüyor. Bunun pek az istisnası olduğunu, aksi durumda mason Sisi’ye, Müslüman Mursi’yi devirtip, infaz ettirirler diyor. Aslında Mısır’ın başına gelenler, 1991’de seçimi kazanan İslâmî Selamet Cephesi (FIS) ve Cezayir halkının başına gelen masonik darbenin aynısıydı.

Yine geçtiğimiz günlerde Tunus’ta yaşandığı ve Türkiye’nin engellediği ileri sürülen teyide muhtaç masonik darbe girişimi de diğer örneklerden farklı değil. Zira bugün Tunus’u yöneten üç sivil de mason değil.

Bugün ABD’de yaşananlar da siyahîlerin 6 asırdır bitmeyen -şimdilik başarısızlığa mahkûm- çilesinin bir tezahürü sayılabilir.
Bugün ABD’de yaşananlar da siyahîlerin 6 asırdır bitmeyen -şimdilik başarısızlığa mahkûm- çilesinin bir tezahürü sayılabilir.

Siyahîlerin başına gelenlerin sadece Afrika ile sınırlı olmadığını herkes bilir. Bugün ABD’de yaşananlar da siyahîlerin 6 asırdır bitmeyen -şimdilik başarısızlığa mahkûm- çilesinin bir tezahürü sayılabilir.

Bunca şeye rağmen bizler ne yazık ki, Afrika ve Afrikalıyı tanımıyor, yeterince ilgi göstermiyoruz. Afrika deyince Batılı için servet ve yağma akla gelirken, bizim için sadece aç biilaç insanlar geliyor veya getiriliyor. Kardeşimiz Afrikalıyı ve Afrika’yı daha yakından tanımak için yeniden kapak konusu yapıyoruz. Afrika’yı bize, Afrikalı kardeşlerimiz anlatacak.

Vesselam!