Hindistan niçin Türkiye'yi hedef alıyor?

Aşırılık yanlısı Hindular, Hindistan'da İslama ve Müslümanlara dair her şeyi hedef alıyorlar. Müslümanları ekonomik yönden boykot ediyorlar, konut sahibi olmalarını engelliyorlar, eğitim alanında büyük ayrımcılık yapıyorlar ve hele istihdam konusunda onlara iş vermemek için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Daha da vahimi, bütün Müslümanları “Pakistan ajanı hainler” olarak yaftalayıp Hindistan’ı linç kültürüne sürükleyip duruyorlar. Türkiye’ye duyulan nefret niçin mi? Hindistan Müslümanlığının temeli Türklere dayanıyor çünkü.
Hindistan 2025 Mayıs ayının başlarında Pakistan'a saldırı başlattı. Fakat Pakistan öyle güçlü bir karşılık verdi ki zor duruma düşen saldırgan taraf, ABD başkanı Trump'tan ateşkes için yardım istemek zorunda kaldı. Ve şimdi bu saldırgan, “Pakistan'a destek verdiği için” Türkiye’ye ambargo uygulamakla bu yenilginin hıncını alacağını sanıyor.

Şimdi rakamlara bakalım. Hindistan Dışişleri Bakanlığı verilerine göre, Hindistan'ın 2023-24 mali yılında Türkiye ile ticaret hacmi 10,43 milyar dolar. Bu ticaretin açılımına gelince, Hindistan, Türkiye'ye 6,65 milyar dolar tutarında mal satmış, buna mukabil 3,78 milyar dolar değerinde mal satın almış. Peki, bu ticaretten kim kârlı çıkmış? Görüldüğü gibi Hindistan.
Yani Türkiye ile ticarete ambargo uygulamak Hindistan açısından gerçekçi bir gerekçe değil. Üstelik kârlı oldukları bir ticaretten çekilmekle kendi ayaklarına kurşun sıkmış oluyorlar. O vakit bu tavrı neyle izah etmeli?
Pakistan tarafından en az beş savaş uçağı düşürülmek suretiyle dünya kamuoyunda fena halde karizması çizilen Hindistan’ın bu yenilgiden Türkiye’yi sorumlu tutarak hedefe oturtması şayet mantıklı olsaydı, Pakistan savaş uçaklarının ve dahi toplam silah mühimmatının rakipsiz tedarikçisi Çin’e herhalde savaş açması filan gerekirdi. Türkiye’nin Pakistan ile bir silah ticareti var, evet, ama bu Çin ile kıyaslandığında neredeyse yok hükmünde. Zira Pakistan ile Türkiye arasındaki toplam ticaret hacmi 2023 rakamlarıyla sadece 1 milyar dolar. Hindistan’ın bile on misli gerisinde.
Asıl hedef Çin olmalıydı
SIPRI (Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü) rakamlarına göre 2020-2024 periyodunda silaha harcadığı para, 2015-2019 periyoduna kıyasla yüzde 61 artan bir Pakistan var ortada. 2015-2019 arası satın aldığı silahların yüzde 74’ünü Çin’den temin etmiş. 2020-2024 arası ise bu oran yüzde 81’e fırlamış.

Gelelim Hindistan’ın Çin ile ticaretine. İki ülke arasında 118,4 milyar dolarlık devasa bir ticaret hacmi var ve bu ticaretin kazananı 94,5 milyar dolarlık mal satan Çin. Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı 2024 yılı verilerine göre Hindistan’ın ithalat yaptığı 5 ülke şöyle:
- Çin (94,5 milyar dolar),
- ABD (43,3 milyar dolar),
- Suudi Arabistan (34 milyar dolar)
- Irak (32 milyar dolar)
- Birleşik Arap Emirlikleri (28 milyar dolar)
Senin uçaklarını düşüren Çin uçakları olacak, rakibinin neredeyse tüm silahını Çin temin edecek, ticarette en fazla açık verip seni en fazla zarara sokan ülke de Çin olacak ve sen ahmakça Türkiye’yi suçlayacaksın, öyle mi?
Nereden bakarsak bakalım, bu sürecin en kârlı çıkanı da Çin. Hindistan tarafından boykota uğratılıp zarar görmeyi bırakın, Bloomberg haberine göre, Pakistan'ın kullandığı Çin J-10C savaş uçaklarının Hindistan tarafından kullanılan Fransız yapımı Rafale savaş uçaklarını düşürmesi Çin savunma sanayiinin dünyada prim yapmasına neden olmuş, toplam değerine 36 milyar dolarlık bir ilave yapmış.

Mevzu Türkiye olunca mangalda kül bırakmayan iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi, Çin'e karşı nefret dolu hiçbir açıklama yapmadı. Hindistan muhalefet partisi Kongre de Türkiye hakkında nefret dolu mesajlar yayınlarken Çin hakkında tek olumsuz kelime bile kullanmadı. Üstelik mevzu söz bahsini de aştı, fiili boykot ile Türk firmaları işlerinden edildi.
Hindistan hükümeti, ülkedeki havalimanlarında yer hizmetleri sağlayan Türk firması Çelebi'nin güvenlik iznini iptal etti. Ayrıca Hindistan'da Körfez İşbirliği Konseyi havayolu şirketlerinin kurulması için Türk vatandaşlarına verilen vekaletnamenin iptali yönünde çağrılar yükselmeye başladı. Sosyal medya platformları ise adeta kudurmuş durumda. Düşmanca mesajlar ve Türkiye'yi boykot çağrıları almış başını gidiyor.
Türkiye’ye boykot başlattılar
Hem iktidardaki Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) hem de muhalefet partisi Kongre ile ittifak halinde olan Hindu aşırı milliyetçileri, Türkiye nezdinde İslam'a ve Müslümanlara karşı köklü düşmanlıklarını ısrarla dile getirmekten geri durmuyorlar.
Tüm Hindistan Ürünleri Dağıtım Federasyonu, Türkiye'den gelen mallara süresiz boykot ilan etti.
Muhalefetteki Kongre partisinden bir eyalet yöneticisi, her yıl yaklaşık 60 milyon dolar tutarındaki Türk elmalarının ithalatına yasak getirilmesini savunuyor.
Jawaharlal Nehru Üniversitesi ile Camiat-ul Milliye İslamiye ve Mevlana Azad Milli Urdu Üniversiteleri, Türkiye'deki üniversitelerle akademik ortaklıklarını ve mutabakat muhtıralarını askıya aldı. Ve dahası, 25 Mayıs 2025'te Hindistan Başbakanı Narendra Modi bizzat çıktı, Türkiye'de düğün planlayan Hintli çiftlere yönelik "Hindistan'da Düğün" kampanyasının tanıtımını başlattı.

Peki, bütün bunlar niçin?
Türkiye'ye duyulan nefret, sıradan bir nefretin çok ötesinde. Hindu aşırı milliyetçilğinin Müslümanlara karşı kemikleşmiş nefretinin temelinde de işte bu Türk nefreti var.
Türklere yönelik nefretin tarihi kökleri
Hindistan’a Müslümanlığı getiren Türk sultanı Gazneli Mahmud olduğu gibi, 1206 yılında Hindistan topraklarındaki ilk Müslüman imparatorluğunu kuran da bir Türk generali olan Kutbuddin Aybek olmuştu. Üstelik bu, sonradan dünyanın en büyük imparatorluklarından birine dönüşecek devletin bânisi Osman Gazi’nin Anadolu topraklarında kendi beyliğini kurmasından neredeyse bir asır önceydi. Mezarı Pakistan'ın Lahor kentinde bulunan Kutbuddin Aybek’in inşa ettirdiği büyük bir anıt olan Kutb Minar, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de, şu anda Hindutva faşistlerinin hedefindeki Kuvvetul İslam mescidiyle birlikte dimdik ayaktadır.

Hindistan'ın Müslüman yöneticileri, Tac Mahal'i yaptıran Babür hükümdarı Şah Cihan dahil olmak üzere Türklerdi. Anadolu Türkleri, Hindistan’da bulunan neredeyse tüm Müslüman vakıflarının ve tüm Müslüman anıtlarının Türk mirası olduğunu bilmelidir.
Hinduların içinde cayır cayır yanan Türk nefretinin nereden geldiğini şimdi anlıyor musunuz?
İngilizler Hindistan'ı sömürgeleştirdiğinde ülkeyi Müslüman Türkler yönetiyordu. Müslümanlar her alanda ülkenin önde gelen kesimiydi. İngilizler, "böl ve yönet" olarak bilinen klasik politikalarıyla Müslümanların yerine Hinduları desteklediler. Müslümanlara her alanda ayrımcılık yaptılar, onları geri planda bıraktılar.
İngiliz sömürge güçleri tarafında şımartılan Hindular, devlet işlerine alınıp her alanda desteklendiler. Dolayısıyla İngilizler ile çalışmaya daha gönüllü oldular ve karşılığını da aldılar. Ayrımcılık o dereceydi ki 1871 yılına gelindiğinde bizzat bir İngiliz, Bengal eyaleti yöneticisi Sir William W. Hunter (1840-1900), "Müslümanlar her bakımdan İngiliz yönetimi altında mahvolmuş bir ırktır" diyordu.

Hindistan uğruna kim savaştı?
Hindular işgalci İngilizler ile işbirliği yaparken Müslümanlar bağımsızlık savaşları vermekten asla geri durmadılar. 1799'da Hindistan'ı savunurken şehid düşen Tipu Sultan'dan başlayarak 1831'de Seyyid Ahmed Şehid'e ve 1857'de Babürlü devletini tekrar ihya için İngilizleri tepeledikleri Sipahi Ayaklanması’na değin İngilizlere direnmeyi vatanlarına bir borç bildiler.

Silahlı bir özgürlük mücadelesine başvuran son Müslüman lider ise 1943'te İngilizler tarafından asılan Sufi lider Seyyid Sıbgatullah Şah oldu. İngilizlere karşı umumiyetle Pakistan'ın Sind bölgesinde direniş göstermişti. Daha sonra Gandi'nin partisi olarak bilinen Hindistan Ulusal Kongresi bile İngiliz bir subay olan Allan Octavian Hume tarafından kurulmuştu. O yüzden bazıları katılsa bile Müslümanlar bu partiye mesafeli durdular.
Pakistan'ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah da başlangıçta Kongre Partisi’ne katılmıştı. Ancak, Gandi liderliğindeki partinin, Müslümanlara karşı Hindu-İngiliz işbirliğinden ibaret olduğunu anlaması uzun sürmedi. Parti içindeki Hindular, Müslümanların gerek siyaset gerekse sosyal hayatta orantılı temsiline hiç de sıcak bakmıyorlardı. Hindistan'daki Müslümanların çoğunluğunun Cinnah, Muhammed İkbal ve Mevdudi önderliğindeki Müslüman Birliği'ne yönelmesi de bu yüzden oldu.
Asıl bölücü kim?

Müslümanları Hindistan’da ikinci sınıf olarak gören bu anlayış, aşırı milliyetçi Hindutva hareketini doğurdu. Ve bunlar, bir de utanmadan Müslümanları Hindistan’ı bölüp Pakistan’ı kurmakla suçluyorlar. Bharat Mata olarak adlandırdıkları “Anavatan Hindistan” eğer bölündüyse bunun suçlusu Müslümanlar değil, onları yok sayan Hindutva zihniyetidir. Asıl ironik olan ise nedir, biliyor musunuz? “Anavatan Hindistan” fikrinin asıl temsilcisi, büyük Babürlü Şahı Türk Avrengzib Alemgir’den başkası değildir. Bu ülkeyi anavatan olarak isimlendiren odur. Ve onun mezarı bugün aşırılık yanlısı Hinduların hedefindedir.
Aşırılık yanlısı Hindular, Hindistan'da İslama ve Müslümanlara dair her şeyi hedef alıyorlar. Müslümanları ekonomik yönden boykot ediyorlar, konut sahibi olmalarını engelliyorlar, eğitim alanında büyük ayrımcılık yapıyorlar ve hele istihdam konusunda onlara iş vermemek için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Daha da vahimi, bütün Müslümanları “Pakistan ajanı hainler” olarak yaftalayıp Hindistan’ı linç kültürüne sürükleyip duruyorlar.

Hindistan Müslümanlığının temeli Türkler
Özetle, Türkiye’ye duyulan nefret niçin mi? Hindistan Müslümanlığının temeli Türklere dayanıyor çünkü.
Hindistan yönetimi, Ermenistan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs başta olmak üzere Türkiye'nin düşmanlarını silahlandırmaya ve desteklemeye işte bu sebepten devam ediyor. Hindular için Türk nefreti, içlerindeki İslamofobinin mühim bir parçası. Asıl boykotu Çin’e yapmaları gerekirken Türkiye’yi hedef almaları da bu yüzden.

- İmam Abdul Malik Mujahid, Kuzey Amerika'daki Müslümanların 7/24 televizyonu olan Muslim Network TV'yi işleten Sound Vision'ın başkanıdır.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay..