Hukuka tecavüz edenlerin tamamı serbest

Erken yaşta evlendikleri bahanesiyle, aile kurmalarına ve çoluk çocuk sahibi olmalarına rağmen ‘tecavüzcü’ damgası vurularak cezaevine atılan 17 bin kişi, yani dağıtılan 17 bin aileyi birleştirmemek için meydanları inletip hükümete baskı yapan ‘kadın hakları savunucuları’ ve ‘hukuk uzmanları’nın bu süreçte saklandıkları delikten çıkıp çıkmayacağını da hep beraber göreceğiz.
Erken yaşta evlendikleri bahanesiyle, aile kurmalarına ve çoluk çocuk sahibi olmalarına rağmen ‘tecavüzcü’ damgası vurularak cezaevine atılan 17 bin kişi, yani dağıtılan 17 bin aileyi birleştirmemek için meydanları inletip hükümete baskı yapan ‘kadın hakları savunucuları’ ve ‘hukuk uzmanları’nın bu süreçte saklandıkları delikten çıkıp çıkmayacağını da hep beraber göreceğiz.

Evli ve 3 çocuklu bir kadın, ‘sevgilisine’ yaptığı ve 1,5 yıldır devam eden mutat zina ziyaretlerinden birine 3 çocuğunu da yanına alarak gitmeye karar verdi. Belki ahlaksızlığına çocuklarını maske yapması ya da onları bu eyleminde oyuncak olarak kullanması ilk değildi, ama o gün yaşanan iğrençlik, zincirleme ‘tecavüzlerin’ ortaya çıkmasını sağladı.

Bu tecavüzcülerin bazıları ‘itibarlı’ ünvanlarıyla aramızda gezmeye devam ediyor, bazıları da onlar tarafından serbest bırakıldı.
Bu tecavüzcülerin bazıları ‘itibarlı’ ünvanlarıyla aramızda gezmeye devam ediyor, bazıları da onlar tarafından serbest bırakıldı.

Koronayla yatıp virüsle kalktığımız şu son aylarda medya başka gündemler yokmuş gibi davransa da, burnumuzun dibinde başka kıyametler kopmaya devam ediyor. Geçtiğimiz ay Eskişehir’de yaşanan ve gazetelerin üçüncü sayfalarına ancak girebilen bir haber, biz evlerimizde hapsolmuşken birilerinin hem savunmasız çocuklara, hem toplumun ahlakına, hem de adalet sistemine nasıl tecavüz ettiğini ortaya koydu. Bu tecavüzcülerin bazıları ‘itibarlı’ ünvanlarıyla aramızda gezmeye devam ediyor, bazıları da onlar tarafından serbest bırakıldı.

Detaylarını okumanın bile insanı öfkelendiren, midesini bulandıran ve adalet sistemine karşı tüm güvenini sarsan olaylar zinciri, geçtiğimiz eylül ayında Eskişehir’de başladı.

Evli ve 3 çocuklu bir kadın, ‘sevgilisine’ yaptığı ve 1,5 yıldır devam eden mutat zina ziyaretlerinden birine 3 çocuğunu da yanına alarak gitmeye karar verdi. Belki ahlaksızlığına çocuklarını maske yapması ya da onları bu eyleminde oyuncak olarak kullanması ilk değildi, ama o gün yaşanan iğrençlik, zincirleme ‘tecavüzlerin’ ortaya çıkmasını sağladı.

Öz Kızını, Kendi Ahlaksızlığına Kurban Etti

  • 3 çocuğunu yan odada bırakan kadın, evine gittiği adamla zina yaptıktan sonra, adamın korkunç isteğiyle karşılaştı. Kadının yan odadaki 14 yaşındaki kızını da iğrençliklerine alet etmek isteyen adam, kızın öz annesinden ‘seve seve’ olumlu karşılık aldı. 14 yaşındaki kız çocuğu, annesi tarafından istismarcısına teslim edildi.

Fakat istismar zinciri bununla bitmedi. İstismarcı anne, istismarcı adamın isteği üzerine küçük kızın çıplak fotoğraflarını çekerek adama göndermeye başladı.

Küçük kız, yaşadığı bu travmayı ve muhtemelen daha fazlasını okulda rehber öğretmenine anlatınca devlet duruma el koydu.

Bu Sefer De Adalete Tecavüz Edildi

Fakat devletin şefkatli kollarını temsil etmesi gereken adâlet sisteminin duruma el koyması, işleri daha da çirkin bir hâle getirdi. 6 Mart’ta mahkeme önüne çıkarılan istismarcı adam ve küçük kızın annesi, Eskişehir 2. Sulh Ceza Hâkimi tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bir hafta sonra da 3. Ağır Ceza mahkemesinde dava açıldı.

İki sanığa da, ceza alt sınırı 9 yıl olan suçlamalarla açılan davada anne suçunu itiraf etti. İstismarcı adam ise hem anneyi, hem de küçük kızı suçladı. Mide bulandırıcı ifadeler kamuoyuna da yansıdı ancak üçüncü sayfa haberi olmaktan öteye gidemedi.

  • Yaşanan bunca iğrençlik, mahkemenin geçtiğimiz ay aldığı yeni bir kararla ‘hukukun iğfaline’ dönüştü. 22 Nisan’da sanıkların tutukluluk hallerini inceleyen mahkeme, sadece 48 gün tutuklu kalan iki istismarcıyı tahliye etti. Küçük kız da, mahkeme kararıyla ‘tecavüz çetesi’nin eline teslim edildi.

Baba, Aileden Sayılmadı

Uzun süredir aileyi parçalamak ve ifsat etmek üzerine yeniden tesis edilen kanunlar ve imzalanan uluslararası sözleşmeler, bu davada da amacına ulaştı.
Uzun süredir aileyi parçalamak ve ifsat etmek üzerine yeniden tesis edilen kanunlar ve imzalanan uluslararası sözleşmeler, bu davada da amacına ulaştı.

Ama yaşanan hukuk skandalı bununla da bitmedi. Uzun süredir aileyi parçalamak ve ifsat etmek üzerine yeniden tesis edilen kanunlar ve imzalanan uluslararası sözleşmeler, bu davada da amacına ulaştı. Kızını korumak için harekete geçen ve iki istismarcının yeniden tutuklanması amacıyla mahkemeye itiraz eden mağdur kızın babası, mahkeme tarafından aile üyesi bile sayılmadı. Eskişehir 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, babanın “itiraz etme hakkı bulunmadığını” iddia ederek küçük kızını kurtarma çabalarının önünü tıkadı ve iki çocuk istismarcısını serbest bırakmak için aldığı karara ‘tüy dikti’.

Baba bu kez de 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Adaletin kişiden kişiye değiştiğinin ve ülkede kanunla muhakeme yapan mahkemelerin de bulunduğunun delili olarak, 4. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kabul etti ve iki istismarcının yeniden tutuklanmasına karar verdi.

Birazcık Vicdan Yeterliymiş

Mahkeme, yeniden tutuklama kararında kullandığı ifadelerle en küçük bir vicdan ve akıl yürütme ile hukukun işletilebileceğini gösterdi. 14 gün sonra alınabilen yeniden tutuklama kararında “Sanıkların mağdura ve tanıklara baskı yapma, delillere etki etme ihtimallerinin olması, kaçma şüphelerinin bulunması, tutuklulukta geçen süre (48 gün), bu aşamada adli kontrol tedbirlerinin yetersiz olacağı ve tutuklamanın ölçüsüz olmayacağı, atılı suçun katalog suçlarından olması dikkate alınarak tutuklanmalarına yönelik yakalama emri düzenlenmesine karar verilmiştir” denildi.

Kadın Örgütlerinden Ses Yok

Küçük kızın davası, istismarcıları serbest bırakan ve babasını da aileden saymayan 3. Ağır Ceza Mahkemesinde önümüzdeki hafta görülmeye devam edecek.

Dava sürecinde daha nasıl garabetler yaşanabileceğini; erken yaşta evlendikleri bahanesiyle, aile kurmalarına ve çoluk çocuk sahibi olmalarına rağmen ‘tecavüzcü’ damgası vurularak cezaevine atılan 17 bin kişi, yani dağıtılan 17 bin aileyi birleştirmemek için meydanları inletip hükümete baskı yapan ‘kadın hakları savunucuları’ ve ‘hukuk uzmanları’nın bu süreçte saklandıkları delikten çıkıp çıkmayacağını da hep beraber göreceğiz.