İllüminati + Teknokrasi + Transhümanizm = Biyonikleştirilmiş nano çipli yaratıklar

Önce dinleri, aileleri, vatanları, kavimleri yok etmek için yola çıkanlar, şimdi cinsiyeti yok etmenin peşindeler. İnsansız bir dünyanın mânâsızlığını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ve bu yüzden sayıyı azaltmanın derdine düştüler. Kendilerine yetecek ve kontrol edebilecekleri kadar insan. Kontrol etmenin de binbir yolu var. Mesela korona (kovid-19) salgını bunun en müşahhas örneği.
Önce dinleri, aileleri, vatanları, kavimleri yok etmek için yola çıkanlar, şimdi cinsiyeti yok etmenin peşindeler. İnsansız bir dünyanın mânâsızlığını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ve bu yüzden sayıyı azaltmanın derdine düştüler. Kendilerine yetecek ve kontrol edebilecekleri kadar insan. Kontrol etmenin de binbir yolu var. Mesela korona (kovid-19) salgını bunun en müşahhas örneği.

‘Aklı’ insanlığın yegâne rehberi olarak takdim ettiler. Ardından pek çok akım türedi. Mesela 1918’de “Her şey bilim adamlarınca yönetilmelidir” diyen bir akım zuhur etti. Howard Scott liderliğindeki bu akıma, 1919’da W. H. Smith adlı Amerikalı mühendis ‘Teknokrasi’ adını verdi. Bunlar mühendistiler ve insanlığı yönetmeye kalkıştılar, başardılar da. Dinlerin ve inançların yerlerini bilime bırakması gerektiğini söylediler, bunu da başardılar. Zîra bırakınız diğer dinleri, Müslüman çevreler dahi böyle düşünüyor.

İllüminati’nin 1748’de doğan kurucu başkanı Adam Weishaupt çok bilinen bir isim değil. Ancak onun fikirleri dünyanın son birkaç asrını şekillendirdi. O bir kilise yani Hıristiyan hukukçusu ama aynı zamanda bir ateistti. Cizvit papazlarının elinde büyüdü.

FETÖ’nün de en büyük ilham kaynağı olan Cizvitlerin gizli teşkilatlanması, Weishaup’un ilham kaynağı oldu. 1777’de masonluğa intisap etti. Batılı bütün kaynaklar onu İllüminati'nin Bavyera’daki kurucusu olarak kabul eder. Yani İllüminati için “komplo teorisi” diyenler yanılmakla kalmayıp, aynı zamanda bugün globalizm ve tek dünya devleti denilen ideolojinin fikir babası olarak kabul edilen Adam Weishaupt’in ideolojisine bilerek veya bilmeden hizmet etmiş olurlar. Zîra ortada insanlığa karşı kurulmuş gerçek bir komplo vardır.

FETÖ’nün de en büyük ilham kaynağı olan Cizvitlerin gizli teşkilatlanması, Weishaup’un ilham kaynağı oldu. 1777’de masonluğa intisap etti.
FETÖ’nün de en büyük ilham kaynağı olan Cizvitlerin gizli teşkilatlanması, Weishaup’un ilham kaynağı oldu. 1777’de masonluğa intisap etti.

Onun asıl ilham kaynağı, Kölmer adlı bir tüccardır. Mısır’a, Malta’ya ve diğer memleketlere geziler düzenleyen Kölmer, Mısır’dan öğrendiği Kabala bilgilerini meşhur okültist Cagliostro’dan öğrendikleriyle birleştirerek, temeli Maniheizm’e dayanan gizli bir doktrin geliştirmiş, bunu da çok sevdiği ve çok zeki bulduğu Weishaupt’a öğretmiştir. Zeki talebesi öğrendikleri üzerinde 5 yıl çalışarak daha da geliştirir ve yazılı hâle getirir. Ardından da kendi düşüncelerini kabul edenlerle birlikte gizli bir teşkilat kurmaya karar verir.

Önce 1 Mayıs 1776’da 5 kişi ile ‘Die Perfektibilisten / Mükemmeliyetçiler’ adlı yapıyı, 11 kişiye ulaştıklarında ise ‘Ordo Illuminati Bavarensis’ adıyla gizli bir teşkilat kurar. Sonra ise adlarını ‘Illuminatenorden’ olarak değiştirir. En sonunda ise örgütün adı ‘İllüminati’ (Aydınlanmışlar) olarak son ve nihaî hâlini alır. Gizli amaçlarını yaymak için tüm sivil örgütlenmeler ile devlet ve dînî kuruluşlara sızma kâideleri gereği, 1977’de Münih’te faaliyet gösteren ‘Theodor zum Guten Rath Locası’na katılır.

‘Din, aile, vatan ve insanı yok edeceğiz!’

  • Weishaupt kendi el yazısında asıl amaçlarını “Yeni Dünya Düzeni” olarak açıklar ve şu kâideleri vazeder:
  • • Mevcut hükümet sistemlerinin yıkılması
  • • Mülkiyet ve miras hakkının kaldırılması
  • • Milliyetçilik akımlarının bitirilmesi
  • • Âile mefhumunun yok edilmesi
  • • Din mefhumunun kaldırılması
  • • Yeni bir dünya nizamının kurulması

İllüminati’nin kurucusu Adam Weishaupt bu temel kâidelerini şu cümlelerle anlatmış: “Milletlerin ve halkların ortaya çıkışı ile büyük bir aile, tek bir krallık olan tabiat ile bağlarını koparmış oldu. Milliyetçilik ‘insan sevgisi’nin yerini aldı. Şimdilerde, bireyin anavatanı savunması bir ‘değer’ hâline geldi. Hâlbuki ‘vatan’ dar sınırlardır. Bu sınırları aşmak, bu sınırlar dışındaki yabancıları hor görmek ve hatta onlara saldırmak mânâsına gelir. İşte bu özelliğe ‘vatanseverlik’ deniliyor. Vatanseverlikten, bölgecilik, âile ruhu ve sonunda da egoizm doğar. Vatanseverliği yok ederseniz, insanlar birbirlerini tanıma fırsatı bulur ve bu şekilde küçük grup dayanışmaları son bulur…”

Milliyetçilik ‘insan sevgisi’nin yerini aldı. Şimdilerde, bireyin anavatanı savunması bir ‘değer’ hâline geldi. Hâlbuki ‘vatan’ dar sınırlardır. Bu sınırları aşmak, bu sınırlar dışındaki yabancıları hor görmek ve hatta onlara saldırmak mânâsına gelir. İşte bu özelliğe ‘vatanseverlik’ deniliyor.
Milliyetçilik ‘insan sevgisi’nin yerini aldı. Şimdilerde, bireyin anavatanı savunması bir ‘değer’ hâline geldi. Hâlbuki ‘vatan’ dar sınırlardır. Bu sınırları aşmak, bu sınırlar dışındaki yabancıları hor görmek ve hatta onlara saldırmak mânâsına gelir. İşte bu özelliğe ‘vatanseverlik’ deniliyor.

Bir tek dünya devleti kurmaya Weishaupt’un ömrü yetmese de ektiği tohum yeşerdi.

Önceleri Hıristiyanlığın altına gizlendiler, sonra diğer dinlerin…

‘Her şey bilim adamlarınca yönetilmelidir’

‘Aklı’ insanlığın yegâne rehberi olarak takdim ettiler. Ardından pek çok akım türedi. Mesela 1918’de “Her şey bilim adamlarınca yönetilmelidir” diyen bir akım zuhur etti. Howard Scott liderliğindeki bu akıma, 1919’da W. H. Smith adlı Amerikalı mühendis ‘Teknokrasi’ adını verdi. Bunlar mühendistiler ve insanlığı yönetmeye kalkıştılar, başardılar da.

Dinlerin ve inançların yerlerini bilime bırakması gerektiğini söylediler, bunu da başardılar. Zîra bırakınız diğer dinleri, Müslüman çevreler dahi böyle düşünüyor.

Bunlar imtiyazlı bir sınıftı ve her dedikleri vahiy gibi olacaktı, öyle de oldu. Artık Müslümanlar bile vahyi, bilimin doğmalarıyla izaha kalkışıyorlar.

Neticede Teknopağan bir düzen inşâ edildi.

İnsan görünümlü insanımsı biyoinsan

Şimdi Transhümanizm dedikleri insansız bir dünya inşâ etmeye çalışıyorlar. ‘Yapay zekâ’ adı verilen teknik, sanayi ve bilişim teknolojisinin birlikteliğinden insanımsı varlıklar üretmeye, teknokrasi hedeflerinden daha öteye geçmeye çalışıyorlar.

  • • İllüminaticiler, tek dünya devleti istiyorlardı.
  • • Teknokrasiciler, bu tek dünyanın efendisinin bilim olması gerektiğini söylüyorlardı.
  • • Transhümanizmle ise üçüncü adım geldi.

İlk ikisinde yine de insan vardı. Üçüncüsünde ise artık insan da yok. İnsan tümüyle ortadan kalkmasa bile, insan müessirdi yani yine de âmildi. Pagan da olsa işi yapan yine insandı. Artık insan şeyleşti, nesneleşti. Artık insanımsı varlıkların istilası altında bir insanlık var ve nano çiplerle biyonikleştirilmek isteniyor.

Artık insanımsı varlıkların istilası altında bir insanlık var ve nano çiplerle biyonikleştirilmek isteniyor.
Artık insanımsı varlıkların istilası altında bir insanlık var ve nano çiplerle biyonikleştirilmek isteniyor.

Önce dinleri, aileleri, vatanları, kavimleri yok etmek için yola çıkanlar, şimdi cinsiyeti yok etmenin peşindeler. İnsansız bir dünyanın mânâsızlığını bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ve bu yüzden sayıyı azaltmanın derdine düştüler. Kendilerine yetecek ve kontrol edebilecekleri kadar insan. Kontrol etmenin de binbir yolu var. Mesela korona (kovid-19) salgını bunun en müşahhas örneği.

‘Çiplenmiş insan’ tipi vecîze (aforizma) falan değil, basbayağı üzerinde çalıştıkları, hayli yol aldıkları bir proje. Üstelik tam 20-25 yıldır sahada denemelerini yürüttükleri ve şimdi bütün insanlığa uygulamaya çalıştıkları ve dayatmak için hazırlık yürüttükleri bir plan.

Çoktan teşne olanlar sayesinde başarmaya da yakınlar

Bütün bunlara ‘komplo teorisi’ diyecek milyonlarca insan varken, başarmamaları zaten söz konusu değil. Sadece komplo teoricisi diyenler sayesinde değil, buna çoktan teşne olanlar sayesinde başarmaya da yakınlar. Allah’tan değil ölümden korkanların, ecelin Azrail (a.s.)’in değil virüsün elinde sananların sayesinde elleri daha da güçlü. İnsanlığın Transhümanizm’e yani insansılığa sürüklenmesine yardım edenler ise bilim tapıcılarıdır.

Üniversiteler imparatorluğunun sorunsuz üretimleri

Bunlar ‘Üniversiteler İmparatorluğu’nun tezgâhından sorunsuz çıkan malzemelerdir. İtiraz ise tezgâh veya kalıp hatası yüzünden ‘arızalı’ çıkmışlardan geliyor, yükseliyor. Bunlara teneke çalmaya, bağlamaya çalışan Üniversiteler İmparatorluğunun sorunsuz üretimleridir ki, ellerinden gelse ‘üretim hatası’ olanları bir kaşık suda boğmak ve kör kurşunla indirmekten çekinmezler.

Peki, sorarız size, Adam Weishaupt ve Howard Scott hedefine ulaşmak için mezarda da olsa yol almaya devam ediyor mu? Şüphesiz ediyor. Demek ki neymiş, dünyada iyilik yahut kötülük yayanlar, öldükten sonra da dünyada hüküm sürmeye devam ediyorlarmış. Dünyadan el etek çekmemek için ölmek yetmiyormuş. Maddî ve / veya mânevî mimarlar ve de yıkımcılar öldükten sonra da hüküm sürebiliyorlar.

Kovid-19 dayatması nerede biter?

‘Korona salgını ne zaman biter’ suâlinin cevabını daha önce de yazmıştık. Ehemmiyetine binaen tekrar edelim. Korona, grip ne zaman dünyada biterse o gün biter. O artık kıyamete dek aramızda yaşayacak. O halde bu kaotik durum ve korku düzeni kıyamete dek sürecek mi?

Çok sevdiyseniz sürdürebilirsiniz.

Ama devletler buna bir yıldan daha fazla dayanamazlar. Alın işte daha şimdiden bu ülkede faizler yüzde 30-40 arttı. Bu tiyatroya bir son verilmezse daha da artar. Bu korku pompalamanın artık bitmesi gerek. Grip için ne yapıyorsak ona yönelinilmesi şart.

Nano aşı ve ilaçlar ve diğer araçlarla biyonikleştirilmiş insan, İllüminati + Teknokrasi + Transhümanizm çetesinin septik (şüpheci) ürünü modern tıbbın köleliği ile gelinen netice ortada. Daha da ısrar edecekseniz buyurun edin. Ama bilin ki, bu sadece sizin değil, bu milletin de kıyameti olacak.

Modern tıp, yönteme tapar. Ona tapmaya devam edeceksek biliniz ki, herkesi bekleyen yer, mezardan önce modern tıbbın ölüm mâbedi yoğun bakım üniteleri olacak.

Acı içinde ölmeye çalışırken size ne bir damla su veren, ne Kelime-i Şehâdet’i hatırlatan, ne de başınızda Yasin okuyan biri olmadan ölmek kurtuluşsa, modern tıbbın mâbedlerinde ölmek için dua edin Allah’a, edebiliyorsanız!

Korona için kullandırılan ilaçlarla ilgili bazı ülkelerde, devlet ve doktorlara “amacı dışında ilaç kullandırarak insan ölümlerine neden olmak” ithamı ile davalar açılmaya başlanmış. Pek çok kişi yarın bizde de aynını yapabilir. O zaman ne yapacaksınız? Davaları reddetmek çâre olur mu sanıyorsunuz?

Siz değil miydiniz “kanıt” ve “kanıta dayalı tıp” diyen? Ne oldu da delili bulmadan bu ilaçları insanlara üstelik bir günde bir kutu içiriyorsunuz?

Siz değil miydiniz, “doza dikkat edin, doz aşımı zehirdir öldürür” diyen. Ne oldu da intihar için bile çok gelecek ilaç miktarlarını reçete ediyor ve fiilen uyguluyorsunuz?

Elinizde bu ilaçların iyileştirdiğine dair klinik çalışmanız var mı? Yok!

Transhümanizm çetesinin tıp Fıkhı mı, yoksa İslam’ın mı?

Siz neyin fıkhını uyguluyorsunuz? İllüminati + Teknokrasi + Transhümanizm çetesinin tıp fıkhını mı, yoksa İslam’ın mı? Sahi İslam’ın tıp fıkhı da mı varmış? Yoksa sizce de İslam; namaz, oruç, hac dininden mi ibaret?

  • Kimin aklına tabi olunduğunu, kimin fıkhına uyulduğunu, kimin gayesine hizmet edildiğini, kimin çarkının dişlilerini çevirdiğini bildiğimiz adamlardan oluşan Bilim Kurullarının; seni, beni, onu sürüye çevirdiği, aklımızla, kadimimizle ve tecrübemizle dalga geçtiği bir düzenin kölesi olmamızı mı istiyorsunuz? Peki, burada duracaklarından emin misiniz?

Haberiniz olsun durmayacaklar!

Ya aklımızı başımıza devşirip bu iğrenç oyunu bozacağız yâhut başımıza gelenler için ağlamayacağız.

Hâlâ ‘sen şimdi korona diye hastalık falan yok, insanları da öldürmüyor mu diyorsun’ diye soranlar olduğunu biliyor ve işitiyoruz da. Lâkin cevap sadece doğru suâl içindir. Mânâsız suâllerin cevabı olmaz.

İslam’a teslim olanlara, aklını kullananlara, gerçeğe hürmet edenlere, kadimin doğrularına çöp muamelesi yapmayanlara, küffara teslim olmayanlara, iyilere, iyilik mayası çalanlara, Allah’ın gerçek kullarına selam olsun!