IMF’nin günü

Tarihin dönüş noktalarından birine geldiğimiz şu günlerde Amerikan Başkanının bile  sosyal medyada sansürlenebilmesi, Amerikan devletinin Başkanlık seçimlerine ülke dışından müdahale edilmesinden  şikayet etmesi, seçimin sandıkta bitmeyeceğinin daha şimdiden tartışılması bazı değişimleri anlamak açısından önemlidir diye düşünüyoruz.
Tarihin dönüş noktalarından birine geldiğimiz şu günlerde Amerikan Başkanının bile sosyal medyada sansürlenebilmesi, Amerikan devletinin Başkanlık seçimlerine ülke dışından müdahale edilmesinden şikayet etmesi, seçimin sandıkta bitmeyeceğinin daha şimdiden tartışılması bazı değişimleri anlamak açısından önemlidir diye düşünüyoruz.

Tarihin dönüş noktalarından birine geldiğimiz şu günlerde Amerikan Başkanının bile sosyal medyada sansürlenebilmesi, Amerikan devletinin Başkanlık seçimlerine ülke dışından müdahale edilmesinden şikâyet etmesi, seçimin sandıkta bitmeyeceğinin daha şimdiden tartışılması bazı değişimleri anlamak açısından önemlidir diye düşünüyoruz.

IMF başkanı Georgieva, “IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları” kapsamında geçtiğimiz günlerde sahne alarak yıllardır bizim anlatmaya onların yapmaya çalıştıkları şeyleri teker teker aptala açıklar gibi anlattı.

Neler demedi ki?

  • Cımbızlama yapmadan ve mânâlarını değiştirmeden ana başlıkları alırsak Georgieva ;
  • • Büyük Buhran'dan bu yana en kötü küresel resesyonun öngörülmeye devam edildiğini,
  • • Krizin, gelecek beş yıl içinde, üretim kayıplarında tahmini 28 trilyon dolara mâl olabileceğini,
  • • Kalıcı bir ekonomik toparlanmanın ancak, “pandemiyi her yerde yenersek” mümkün olabileceğini,
  • • Özellikle yeşil projeler ve dijital altyapıya yapılan kamu yatırımlarının oyunun kurallarını değiştirebileceğini, verimliliği ve gelirleri artırırken milyonlarca yeni iş yaratma potansiyeli taşıyabileceğini,
  • • Küresel kamu borcunun GSYH'ye oranın 2021'de yüzde 100 gibi rekor bir yüksekliğe ulaşmasının beklendiğini,

• Birçok düşük gelirli ülke için daha fazla hibeye, imtiyazlı krediye ve borç ertelemesine ihtiyacı olduğunu,

• Özellikle aşının geliştirilmesi ve dağıtımında her zamankinden daha fazla uluslararası iş birliğine ihtiyaç olduğunu,

• IMF'nin üye ülkeleri desteklemek için 1 trilyon dolarlık kredi verme kapasitelerinde hâlâ önemli kaynakları olduğunu,

• Kovid-19'a karşı aşı geliştirme çabalarındaki işbirliğinin toparlanmayı hızlandırabileceğini ve 2025 yılına kadar küresel gelire yaklaşık 9 trilyon dolar katabileceğini söyledi.

Herkes eteğindeki taşları döküyor

Aynı toplantıda "Sınır Ötesi Ödemeler - Gelecek İçin Bir Vizyon" başlıklı panele katılan Amerikan FED Başkanı Powell ise yaptığı konuşmada;

• Doların küresel rolü dikkat alındığında dijital para birimine ilişkin, ABD`nin politika, inovasyon ve gelişmelerde ön saflarda olması gerektiğini belirterek, "ABD için bunu doğru bir şekilde yapmanın ilk yapmaktan daha önemli olduğunu düşündüğünü,

• Dünya genelinde merkez bankalarının yüzde 80'inin dijital para birimi çıkarma fikrini araştırdığını ve bu durumun sunduğu fırsat ve risklerin ülkelere göre farklılık göstereceğini,

• Herhangi bir olası dijital para biriminin, nakit ve mevcut özel sektör dijital formlarının yerini almasını değil, tamamlayıcısı olarak hizmet etmesinin önemli olduğunu,

• FED'in dijital para birimi çıkarma konusunda henüz bir karar vermediğini söyledi.

“Herkes eteğindeki taşları döküyor” dediğinizi duyar gibiyiz.

Ama bitmedi.

Geçtiğimiz haftalarda herkesin dilinde bir “Büyük Reset” meselesi vardı.

Küreselci şeytanların sahibi olduğu Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucu başkanı Klaus Schwab yeni kitabı “Covid – 19 The Great Reset” (Büyük Reset) de şöyle demiş.

“Pandemi sonrasında zenginlerden fakirlere ve sermaye sahiplerinden emekçi kesime büyük bir kaynak transferi yaşanacak.”

Panama, FinCen, Cennet Adaları

Kendisine yöneltilen “Korona krizinin neoliberalizmin sonunu getirebileceğini söylerken ne demek istediniz” sorusuna:

  • “Pek çok kimse beni yeterince tanımıyor her halde. Ben yıllardır sorumlu kapitalizmi savunuyorum. Şu anda iki dev sorunla karşı karşıyayız. Birincisi zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumun giderek derinleşmesi, ikincisi iklim krizi. Şimdi bunlara bir de COVID-19 pandemisi eklendi. COVID-19 krizinden en fazla zarar gören iki ülkenin, yani ABD ile İngiltere’nin, neoliberalizmin en etkili olduğu ülkeler olduğu da bir gerçek. Pandemi krizi neoliberalizmin miadının dolduğunu göstermiştir.”

Yani Allah bizi kahretmesin, bunca sene adamcağızı kan emici küresel şeytanlardan zannetmişiz ama o bir melek(!) çıktı!

Bakın bir başka yazısında daha neler demiş.

“Değişmesi gereken şeylerin başında neoliberal ideoloji geliyor. Kökten-serbest-piyasacılık işçi haklarını erozyona uğratmış ve iş güvenliğini yok etmiş, devletin ekonomideki rolünü sıfırlamış, vergiden kaçınmayı özendirmiş ve devasa boyutta yeni küresel tekellerin oluşmasına yol açmıştır. Kapitalizmi yaşatabilmek için neoliberal ideolojiden kurtulmak şart haline gelmiştir.”

 COVID-19 krizinden en fazla zarar gören iki ülkenin, yani ABD ile İngiltere’nin, neoliberalizmin en etkili olduğu ülkeler olduğu da bir gerçek. Pandemi krizi neoliberalizmin miadının dolduğunu göstermiştir.”
COVID-19 krizinden en fazla zarar gören iki ülkenin, yani ABD ile İngiltere’nin, neoliberalizmin en etkili olduğu ülkeler olduğu da bir gerçek. Pandemi krizi neoliberalizmin miadının dolduğunu göstermiştir.”

Herhalde uzunca bir süredir etrafa saçılan Panama, FinCEN, Cennet adaları vb bilumum belgelerin niye ortaya saçıldığını anlamışsınızdır.

Büyük resetleme

Meğer konuya çok üzülenler, kafa yorup kahrolanlar varmış.

Ama sadece iş adamları yeterli olmaz böyle “büyük resetleme” işlerinde. Dünya halkların uysalca katılımının sağlanması için ruhbanların da devreye alınması gerekir.

İşte ayın başında Batının din kültürünün en önemli ruhani liderinden benzer bir mesaj gelmişti.

  • Covid-19 pandemisiyle birlikte piyasa güçlerinin ve zenginlere vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlayan “damlama” (trickle-down) ekonomisinin serbest piyasacıların savunduğu toplumsal faydayı sağlayamadığının ortaya çıktığını belirterek “Neoliberal inanç dogması” ifadesini kullanan Papa, “piyasa özgürlüğünün her şeyi güvence altına almaya yeteceğine bizi inandırmaya çalışanlar var” demişti.

2007-2008 finansal krizinin değişim için kaçırılan bir fırsat olduğunu vurgulayan Papa Francis, bunun yerine bu krizin güçlülere daha fazla özgürlük getirdiğini, zayıf olanların ise “paranın imparatorluğunun yıkıcı etkileriyle” karşı karşıya kaldığını, doğal kaynaklara daha adil bir şekilde erişmek ve en güçsüzlere yardım etmek için refahın yeniden dağıtılması için daha önce yaptığı çağrıları yineledi.

Şimdi desek ki Katoliklerin dini lideri “Papa Francis” ile küreselcilerin kuramcısı “Klaus Schwab” ın söylemleri arasındaki 3 farkı bulun, muhtemelen bulamayacaksınız.

Çünkü bir fark yok.

Ama en önemli konuyu sona sakladık.

Bugün yeni bir Bretton Woods anındayız

IMF Başkanı Georgieva 15 Ekim toplantısında konuşmasına “bugün yeni bir Bretton Woods anındayız” diyerek başlıyor ve ekonomist Keynes’in kardeşlik sözlerine atıfta bulunuyor. Pandeminin “daha şimdiden 1 milyon insanın hayatına ve büyük ekonomik yıkıma neden olduğunu” söyleyen IMF başkanı “Büyük Buhran” dan bu yana en kötü küresel resesyona ve ekonomist Keynes’e atıfta bulunuyor.

Zaten bu çok ince düşünülmüş konuşmada tüm şifrelerde bu “Bretton Wood” ve “Keynes” atıflarında gizli.

Malumunuz 2. Dünya Savaşının yıkımı sonrası Amerikan Dolarının dünya rezerv para olarak egemenliğini başlatan anlaşma idi Bretton Wood. IMF Başkanı sözde Kovid 19 salgınının neden olduğu ekonomik yıkım sonrası “bugün yeni bir Bretton Woods anındayız” diyerek yeni bir ekonomik sistemin işaret fişeğini ateşliyor.

Hani 30 küsur sene önceki derginin kapağında bulunan o kuşun ayakları altında yanan paraları ve boynunda “zincire” takılı altın gibi parıldayan o parayı ve üzerindeki 2018 yazısını.

‘Tanrıya güveniyoruz’ diye boşa yazmamışlar

Peki Georgieva’nın “Keynes vurgusu” nedir derseniz, boşverin insanlığın kardeşliği hikayelerini filan. Bretton Wood toplantısında ekonomist John Keynes bir çeşit küresel dünya rezerv para birimi teklif etmiş ama Amerikalılar buna itiraz ederek altına çıpalanmış (karşılık ayrılmış) Amerikan Dolarını dünya rezerv para birimi olarak kabul ettirmişlerdi.

Vietnam savaşının getirdiği büyük harcama furyasına kadar altın çıpalaması devam etmiş, sonra Başkan Nixon tarafından altın karşılığı kaldırılarak Doların karşılığı Amerikan Devletinin insafına kalmıştır.

Anlayacağınız vakti zamanında Doların üzerine “tanrıya güveniyoruz” diye boşa yazmamışlar.

Hani halkımızın umutsuz vak’alarda yanlış bir şekilde kullandığı “işimiz Allah’a kaldı” tabiri gibi.

2001 yılında ikiz kulelere yapılan saldırı ile başlayan Amerika’nın tüm dünya ve özellikle de İslam coğrafyasında savaşma furyasıyla doların ve Amerikan ekonomisinin tabutuna son çivilerin çakılması işlemi başlatılmış, bu durum eski yönetimleri suçlayan Amerikan Başkanı Trump tarafından da çeşitli defalarda vurgulanmıştır.

Özetlerek;

Yeni dünya (dijital) rezerv para birimi ve dünya liderlik yarışında savaş giderek kızışmaktadır.

Ve dikkat ederseniz ABD başkanlık seçimlerine sadece 1 ay kala bütün kartlar masaya konulmuştur.

Bir sene önce “Epstein, Koch kardeşler, Soros, Amerika’nın 2020 Savaşı” başlıklı yazımızda şunları yazmıştık.

  • “Amerikan seçimlerinde savaşın tabiri caizse bu kadar nükleer bir hâle geldiği hemen hiç görülmemişti. Bugün için dünyanın patronu koltuğunda oturan Amerika’da 2020 yılında başkanın kim olacağının bu kadar önem kazanması sadece bir şeyin işareti olabilir. Tüm dünyayı etkileyecek büyük bir değişimin düğmesine basılmak üzere. Ve o değişim başladığında bir başka düğmedeki elin sahibinin kim olacağı bu manada oldukça büyük önem arz etmekteymiş gibi gözüküyor.”

İşte o gün gelmiş gözüküyor.

Son 5 senedir büyük ekonomik çöküş/reset sonrası kurulması planlanan yeni dünya düzenini, altının rolünü, paraların yanmasını/yokedilmesini, dijitalleşmeyi, insanı köle olarak kurgulayan küresel şeytanların planlarını ve kodlarını, The Economist dergisinin kapak analizlerini, küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka’yı, Horus’u, ezoterik kodları, filmlerin/dizilerin mesajlarını, Shemitah teorisini, doların kaçınılmaz çöküşünü vb konuları, zaman zaman bize “komplocu” diyerek takılanlara rağmen burada yazıyoruz.

Tarihin dönüş noktalarından birine geldiğimiz şu günlerde Amerikan Başkanının bile sosyal medyada sansürlenebilmesi, Amerikan devletinin Başkanlık seçimlerine ülke dışından müdahale edilmesinden şikayet etmesi, seçimin sandıkta bitmeyeceğinin daha şimdiden tartışılması bazı değişimleri anlamak açısından önemlidir diye düşünüyoruz.

Yazımızı IMF başkanı Georgieva’nın konuşmasının son iki cümlesini cımbızlayarak bitirelim:

“Şimdi sıra bizde.

Bu bizim anımız!”