İmparatorun 3. Dönemi

Çin’in yeni Mao’su artık Xi Jimping
Çin’in yeni Mao’su artık Xi Jimping

Komünist diktatörlüğünü iyice tahkim ederek kongreden çıksa da Xi’yi başı belada bir ülke bekliyor. Yavaşlayan ve kötüleşen bir ekonomi, ABD ile bozulan ilişkiler, Ukrayna işgalinde Putin’e verdiği destek sebebiyle Batı’dan uzaklaşma, Tayvan münasebetiyle süratle ısınan Güney Çin Denizi, “Sıfır Covid” politikasının ekonomi ve vatandaşlar üstündeki bezdirici etkisi gibi meseleler parti içinde entrika çevirmek kadar kolayca üstesinden gelebileceği işler değil.

16 Ekim Pazar günü Çin için yeni bir dönemin başlangıcı olarak anılacak. Her 5 yılda bir parti genel sekreterini ve devlet başkanını seçmek üzere toplanan Çin Komünist Partisi kongrelerinin 20’ncisi Pekin’de Tiananmen Meydanı’ndaki Büyük Halk Salonu’nda gerçekleştirildi. Tahmin edildiği üzere hâlihazırdaki başkanın dikensiz gül bahçesi hâline getirdiği kurullardan geçerek yeniden seçilmesi işlemi başarıyla tamamlanmış bulunuyor.

Çin’in yeni Mao’su artık Xi Jimping. Bunun ilânı için formaliteden, ilâve kapalı oturumlar serisinin ardından 23 Ekim’i beklemek gerekecek. Görünen köy kılavuz istemez, Mart ayında devlet başkanı sıfatını Xi üçüncü kez üstüne alacak. 69 yaşındaki lider, Mao türünden bir diktatörün ülkeye el koymasının önüne geçmek için konmuş olan iki dönem sınırını kaldırarak bugünlere gelen parke taşlarını vaktinde döşemişti zaten. Oyunun kurallarını sil baştan yazarak güç odaklarını ele geçiren Xi, sonraki dönemlerde de gücün kendi yörüngesinde dönmesi için gereken tüm detayları düşünmüş görünüyor. Çelik çekirdeğiyle şu dönemeci de aştı mı onu sonraki 5 yılda da tutabilecek biri çıkacağa hiç benzemiyor.

Gazeteciler bir otobüs filosuyla bomboş meydana taşınıp kalabalık polis kordonlarından ve sıkı güvenlik kontrollerinden geçirildikten sonra sabah saat 10’da salondaki şatafatlı tören başladı. Örneğini başka yerde görmenin zor olacağı boyutlarda dev orak-çekiç ambleminin asılı olduğu salondaki kızıl pankartlardan biri “Çok Yaşa Büyük, Şanlı ve Haklı Çin Komünist Partisi” şeklinde slogan atıyordu.

2300 delege arasında emekli parti büyükleri de bulunuyordu. 2002’ye dek 13 sene genel sekreterlik koltuğunda oturmuş, 96 yaşındaki eski lider Jiang Zemin ile 94 yaşına girmeye hazırlanan eski Başbakan Zu Rongji de hâzirun arasındaydı. Xi’nin selefi Hu Jintao ise kürsüde görevdekinin yanındaki koltukta yerini aldı. Baştan sona göz dolduran koreografisi içinde kongre şovunun demirbaş olmazsa olmazları bunlardı elbette.

Alkış tufanı altında kürsüye yürüyen Xi Jinping, 2017’deki kongrede 200 dakika konuşmuştu, bu defa daha uzun konuşacağından herkes emindi fakat anca yarısı kadar konuşmayı tercih etti. “Kritik bir anda gerçekleşen kongre”de uyguladığı politikaları savunup, sicilini övdü ve kendisini ülkenin büyük sıkıntılarının üstesinden gelmek için ihtiyaç duyulan ‘Büyük Dümenci’ suretinde takdim etti.

Xi’ye göre geçen asır, Çin sosyalizminin kırsal yoksulluğu ortadan kaldırma kampanyalarıyla “tarihî zaferler”in kazanıldığı bir zaman dilimiydi. Şimdi uzun vadeli farklı hedefler söz konusuydu. Bu da “Sosyalist modernleşme” aşamasını da geride bırakarak “Modern sosyalist bir güç olmak”tı. Tarih bile verdi: 2035. Bu tarihlendirme, yenilikçi bir ekonomi ve modernize edilmiş ordusuyla daha eşit ve müreffeh bir Çin uğruna kendisine 2035’e dek süre tanınması manasına geliyor. 69 yaşındaki liderin, koltuğu anca ölünce bırakan Mao’yla aynı yaşta (82 yaşında) bırakmaya azmettiği anlaşılıyor.

15 yıl evvel 54 yaşında sürpriz biçimde Şanghay’ın en üst düzey yetkilisi olarak atandığından beri yükselişi hız kesmeksizin devam etti. Mao’nun bir zamanlar sağ kolu sayılan bir devrimcinin prens oğlu olsa da parti içinde at koşturan dişli hiziplerin etkin desteğinden mahrumdu. Parti başkanı olmayı başardığında bile ipleri eline alması kolay olmadı. Çoğu emekli “güç simsarlarıyla bağlantılı geniş patronaj ağlarıyla uğraşmak zorunda kaldı”. Şu var ki Xi, partiyi yeniden teşkil etti. Merkez komitenin 40’a yakın mensubunu son 10 yılda tasfiye etmek her babayiğidin harcı değildi.

Sıfır hoşgörü

En büyük başarısı diye övüne geldiği amansız yolsuzlukla mücadele kampanyası bile aslında parti içindeki bu tasfiye projelerinin bir parçasıydı. Siyasî rakipleri bir bir yolsuzluk yaftasıyla tırpanlandı. Bunlardan sonuncusu cinayet ve yolsuzluk dosyalarıyla saf dışı edilen Bo Xilai ile müebbet hapis cezası alan eski Adalet Bakanı Fu Zhenghua idi. “Yakın zamanda açıklanan hapis cezaları, Xi'nin parti kongresinden önce gevşek işleri bağladığını gösteriyor”du. 2014’te Politbüro Daimi Komitesi üyesi Zhou Yongkang’ın görevi kötüye kullanmaktan ömür boyu hapse mahkûm edilmesiyle başlayan süreç, Xi’nin parti üzerindeki otoritesini pekiştirmek, potansiyel rakipleri ve sadakatsizleri ortadan kaldırmak için uygun bir kılıf işlevi gördü.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün Yolsuzluk Algıları Endeksi'ne (CPI) göre, Çin 2021'de Asya Pasifik bölgesi ortalamasına denk biçimde 100 üzerinden 45 puan aldı. Xi “yukarıdan aşağıya kontrolleri güçlendirdiği ve en küstah yolsuzluk biçimlerinden bazılarını engellediği” için 2014’ten bu yana ülke endeksini 9 puan artırdı. “Sıfır Hoşgörü” ve “Öz Devrim” kampanyası, 4.7 milyon memurun tuzağa çekildiği, 1.5 milyondan fazlasının ceza aldığı ağır bir baskı ortamı oluşturdu. 2014’ten 2021’e dek yolsuzluğundan şüphelenilen ve yargılanmaktan kaçan 10 bin kişi kaçtıkları ülkelerden yaka paça Çin’e getirilerek, kazançlarından 2.9 milyar $’dan fazlası geri alındı.

Xi’nin üst düzey yetkililerle sıradan memurları kast ederek söylediği “kaplanlar ve sinekler” tabiri halk tabanında bir karşılık bulmadı değil. Sokak röportajlarında insanlar “Eski günleri hatırlıyorum, yozlaşmış yetkililer her yerdeydi ve hükümet tarafından hiçbir şey yapılmazdı. Ancak Xi, Dada (imparator için fazla sevimli bir hitap şekli) lider olduğundan beri, yolsuzluğun Çin'de artık şansı yok!” diyebiliyorlar. Şu bir gerçek ki halkın bu zımnî onayından aldığı güçle Xi bu mekanizmayı kullanmayı kararlılıkla sürdürdü ve üçüncü döneminin önünü böyle kolaylıkla açabildi.

Şu da bir gerçek ki “Yolsuzlukla mücadele, umut verici söylemine rağmen, partiyi kurtarmak ve yolsuzluğu ortadan kaldırmaktan daha çok kamu inancını geri getirmekle ilgili” idi. “Sonuçta yolsuzluk, Çin'in ekonomik gelişimi ile karmaşık şekillerde iç içe geçmiş durumda.” Bütün bu rakamlar da aslında yolsuzluğun ne denli sistemin mütemmim bir cüzü olarak kökleştiğini ve bertaraf etmenin ne denli zor olduğunu anlatıyor.

Gerekirse silah gücüyle

Tam manasıyla tek adam rejimine dönüşen, ahı gitmiş adı kalmış Komünist diktatörlüğünü iyice tahkim ederek kongreden çıksa da Xi’yi başı belada bir ülke bekliyor. Yavaşlayan ve kötüleşen bir ekonomi, ABD ile bozulan ilişkiler, Ukrayna işgalinde Putin’e verdiği destek sebebiyle Batı’dan uzaklaşma, Tayvan münasebetiyle süratle ısınan Güney Çin Denizi, “Sıfır Covid” politikasının ekonomi ve vatandaşlar üstündeki bezdirici etkisi gibi meseleler, parti içinde entrika çevirmek kadar kolayca üstesinden gelebileceği işler değil.

Kendi elleriyle tırmanışa geçirdiği Çin milliyetçiliği, ülkenin kadim kodlarına dayalı sabırlı ve uzun soluklu stratejilerini berhava edecek bir raddeye varmış durumda. Konuşmasında en çok alkış alan kısım, Tayvan’ın gerekirse silah gücüyle ilhakını vurguladığı “Vatan birliğinin tam olarak gerçekleştirilmesi gerekiyor ve gerçekleşecek!” kısmı oldu. Çin’i alt edemedikleri ticaret savaşlarından sıcak savaşa çekmeye çalışan Amerikalı şahinler için bu kadar sevindirici bir detay da olamazdı.

Bakalım, imparator 82 yaşını, imparatorluğu 2035’i görebilecek mi?