İngiliz-Yahudi ortaklığındaAmerika’nın yeni siyaseti

 2. Dünya Savaşı’ndaki galibiyetten sonra, dünya artık Yahudilerin at oynattıkları bir saha haline gelmiştir. İlk en önemli atılımları Filistin’de 2 bin yıl sonra tekrar devlet kurmak olmuştur. Bugün ise  bu devletin güçlendirilmesiyle ilgili etkinliklerini görüyoruz. 1. Körfez Savaşı’ndan sonra, Arap Baharı da dahil olmak üzere Ortadoğu bölgesinde yaşananlar, İsrail’i güçlendirme etkinliğidir. Bu bölgenin en güçlü ülkesi olmamızdan, Müslümanlığa vurgu yapmasından ötürü de bugünkü iktidar tehlikeli görünüyor. İran’a yapılan baskının sebebi de bu, onu ortadan kaldırmak için uğraşıyorlar
2. Dünya Savaşı’ndaki galibiyetten sonra, dünya artık Yahudilerin at oynattıkları bir saha haline gelmiştir. İlk en önemli atılımları Filistin’de 2 bin yıl sonra tekrar devlet kurmak olmuştur. Bugün ise bu devletin güçlendirilmesiyle ilgili etkinliklerini görüyoruz. 1. Körfez Savaşı’ndan sonra, Arap Baharı da dahil olmak üzere Ortadoğu bölgesinde yaşananlar, İsrail’i güçlendirme etkinliğidir. Bu bölgenin en güçlü ülkesi olmamızdan, Müslümanlığa vurgu yapmasından ötürü de bugünkü iktidar tehlikeli görünüyor. İran’a yapılan baskının sebebi de bu, onu ortadan kaldırmak için uğraşıyorlar

Dünya, her Amerikan başkanıyla birlikte yeniden şekillenirken, Yahudilerin etkisi gün geçtikçe artmaya devam ediyor. 30 yıldır Yahudiyle ilişiği olmayan başkan seçmeyen Amerika, Eski Başkan Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesiyle en büyük adımını atmıştı. Şimdi ise Jeo Biden ve Yahudi ağırlıklı kabinesinin nasıl bir siyonist çizgi izleyecekleri merak ediliyor. Dünya siyasetinde Yahudilerin etkisi Trump’la başlamadı elbette. 1600’lü yıllarda kuzeye sürülen Yahudilerin İngiltere’ye gelmesiyle İngiliz-Yahudi işbirliğinin başladığını söylüyor Prof. Dr. Teoman Duralı. Medeniyetler tarihini en iyi bilen isimlerden biri olan Teoman Hocayla, Yahudilerin dünya medeniyetine ve siyasetine etkilerini konuştuk. 2. Dünya Savaşı’ndaki galibiyetten sonra, dünya artık Yahudilerin at oynattıkları bir saha haline geldiğini söyleyen Teoman Hoca, “İsrail’i Filistinsizleştirme çabalarının da artık sonuna geldiler” diyor.

Biden’ın Yahudilerle ilişkili kişilerden oluşan kabinesine bakarsak, Yahudi siyaseti gizlilikten çıkmış, aşikâr bir şekilde dünya siyasetine hakim. Yahudiler dünya siyasetine hangi aşamalardan geçerek hakim olmaya başladılar? Tarih sahnesine çıkışlarından itibaren nasıl bir seyirden söz edebiliriz?

Yahudiler, M.Ö. 2. binlerde, Mezopotamya’nın güneyinde Sümerlerin ‘Ur’ devletinden, Dicle ile Fırat’ın birleşip Basra Körfezi’ne aktığı yerden Hz. İbrahim’in önderliğinde yola çıkarlar. Kuzeye doğru giderler. Bir ara Harran taraflarına gelirler, Nemrut’la Hz. İbrahim’in karşılaşması oradadır. Tekrar güneye inmeye başlarlar ve Filistin dediğimiz coğrafyaya yerleşirler. Oranın yerlileri olan Kenanlılarla aralarında anlaşmazlıklar çıkar. Oradan Mısır’a köle olarak sürülürler. Esas tarihi-dini hikaye orada başlar.

Prof. Dr. Teoman Duralı
Prof. Dr. Teoman Duralı

Hz. Musa Mısır’dan bunları çıkararak eski yaşadıkları Kenan diyarına getirir. Bu arada Hz. Musa’ya Allah’ın tebliği nazil olur. Yahudilik, kurumlaşmış ilk tek tanrılı vahdet vahiy dinidir. Yahudiler bunu büyük bir imtiyaz olarak görürler. O bakımdan kendilerini yani İbrani kavmini Yahudi dini ile özdeşleştirirler ve Yahudilik aslında bir din adı olduğu halde kavim adı olarak anılmaya başlar.

Ülkelerinden son olarak sürülmeleri hangi dönemde ve nasıl meydana geliyor?

Daha önce birkaç kere ülkelerinden uzaklaştırılırlar ama en son, M.S. 70. yılda Roma idaresine karşı ayaklandıkları için Romalılar bunları Filistin’den sürüyor. Dünyanın dört bir yanına dağılıyorlar. Ama esas büyük kitle Kuzey Afrika üzerinden İspanya’ya gidiyor. Bir kısmı da Anadolu-Balkanlar üzerinden Avrupa’ya gidiyor. Daha önceki sürgünlerde Doğu Anadolu’ya, Kafkasya’ya, İran’a dağılanlar var. Böylelikle eski dünyanın hemen her tarafına dağılıyorlar. Eski dünya derken Avrupa’nın hemen hemen tamamına, Asya’nın da özellikle batısına. Afrika’da da Kuzey Afrikay’a, Mısır başta olmak üzere Tunus, Cezayir, Fas yörelerine yerleşiyorlar.

Mecburen ticaret yapıyorlar

Gittikleri yerlere uyum sağlayabiliyorlar mı? Nasıl bir hayat sürüyorlar?

Büyük çatışmalar yaşıyorlar. Müslüman dünyasında değil ama özellikle Hristiyan dünyasında istenmiyorlar. Çünkü gittikleri yerin insanlarını dinlerinden ötürü hor görüyorlar. Asıl ahali de bunları kendi dinlerine döndürmek için uğraşıyor, ama bunlar reddediyor. Bu çatışmalardan dolayı Hristiyan dünyasında sonradan getto dedikleri belli bölgelerde toplanmalarına izin veriliyor. Bütün ülkeye yayılamıyorlar.

  • Ayrıca her iş alanında faaliyet göstermeleri de yasaklanıyor. Avrupa’da özellikle Ortaçağ başlarında en değerli iş savaşçılık ve tarımdı. Bunlardan men edilmişlerdir. Zanaatkâr olmaları da engellendiği için, düşük görülen bir işe mecbur bırakılmışlardı, o da ticaret. Üretmek yasak olduğu için üreticiden malı alıp tüketiciye naklediyorlar. Bu yolla büyük paralar kazanmaya başlıyorlar ve çok zenginleşiyorlar.

Zamanla da asıl yerli halkın beceremediği yahut da çok zor becerdiği mesleklerde sivriliyorlar. Yerliler arasında o mesleklere uygun insan bulunamayınca, ister istemez bunlara cevaz veriyorlar. Mesela hekim oluyorlar, tıpta çok ilerliyorlar. Medeniyette çok ileri olan İslam aleminde tıp çok önemli bir yer tutar. Müslümanlardan öğrendikleri tıp tekniklerini, Hristiyan Avrupa’ya taşıyorlar. 1493’te İspanya’dan kovulduklarında, 2. Beyazıd Yahudileri Osmanlı topraklarına taşıyor. Bunların arasında zengin olanların yanı sıra meslek erbabları da vardı. Osmanlı’da da önemli mevkiler işgal etmeye başlıyorlar.

Muazzam bir dayanışma

Herkesin yapamadığı işleri yapıyorlar, gözde mesleklerden men edilseler bile zengin olmayı başarıyorlar? Çok mu zekiler, yoksa başka özellikleri mi var?

Kişilerin zekasından bahsedilir de milletlerin zekisi olur mu olmaz mı, o biraz su götürür. Topluluk genetiği diye bir şey var tabii. Zeki insanları önemli bir yer tutar aralarında. O bir yana, muazzam bir dayanışma var kendi aralarında. Yabancıların içinde bulunmanın sonucunda birbirlerini çok tutmuşlar. İster istemez de kendi aralarında evlenmişler, dışarıya çok fazla açılmamışlar. Bu da kavmî bir tip ortaya koyuyor. Başka pek az yerde gördüğümüz ata saygısı, bunlarda çok önemli yer tutar. Çok muhafazakârlar, dinlerine ve geleneklerine son derece bağlılar. Neslin idamesi kadınla olmuştur. Yahudi bir annenin çocuğu değilseniz Yahudi olamıyorsunuz. Mutlaka kadın tarafı Yahudi olacak. Daha iyisi, anne ve babanın Yahudi olması.

Dilleri konusunda da hassasiyetleri var değil mi?

Gittikleri yerlerde dillerini unutmuyorlar, ibadetlerini İbranca yapmışlardır. Ama gittikleri yerin diliyle kendi dilleri olan İbrancayı harmanlayarak yeni bir dil oluşturdukları için bir sürü Yahudi dili ortaya çıkmıştır. En tanınmış olanı Almanya taraflarına yerleşenlerin ortaya çıkardığı Yidiş dili. İspanya Yahudileri Ladinoyu geliştirmişlerdir. Bizde yaşayan Yahudiler hala Ladino’yu kullanırlar. Ortaçağ İspanyolcasıyla İbrancanın bir karışımıdır. Gittikleri birçok yerde kendi dillerini bu şekilde meydana getirmişlerdir. Dayanışmalarından dolayı da batmaktan, yok olmaktan kurtulmuşlardır.

Yahudiliğe yatkın Hristiyanlık

Yok olmaktan kurtuluyorlar, bir de dünyayı etkileri altına alıyorlar. Dünya medeniyetinde ve siyasetinde etkili olmaya hangi dönemde başlıyorlar?

Yahudilerin kuzeye çıkan kolları, 1500-1600’lü yılların başlarında Fransa üzerinden Hollanda’ya oradan da İngiltere’ye geçerler. İşte bu İngiltere’ye geçenler İngilizlerle bir çeşit ittifak kurarlar. Yazılı değil tabi bu. O günden itibaren, yani 1600’lü yılların ortalarında dünyanın hakimi haline geliyorlar. O yüzden ben hep yaşadığımız bu medeniyete ‘İngiliz-Yahudi’ medeniyeti diyorum. Bu evliliğin ilk çocuğu da ABD’dir. Bir çeşit laboratuvar gibidir.

Din olarak da İngilizleri etkilerler. Yahudiliğe yatkın bir Hristiyanlık ortaya çıkar. İngilizlerin Hristiyanlığı Anglikan kilisesidir. Ama Yahudiliğin etkisiyle ortaya çıkan Anglikan uzantısı Evanjelizmdir. Bugün Amerika’da bunu görüyoruz. Kitabı mukaddes Eski Ahit ve Yeni Ahit olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. Bu Evanjelistler yani Yahudilerden etkilenen İngiliz Hristiyanlarının ağırlık verdiği Eski Ahittir. Amerika’nın kurucu babalarının isimlerinin çoğu Eski Ahit adlarıyla anılır. Abraham, Samuel, Benjamin gibi Yahudi adları vardır. Yahidiliğe karşı olan Hristiyanlar çocuklarına George, John, Paul gibi Yeni Ahit’in adlarını verirler.

İngiliz Yahudi ortaklığı

Bu ortaklıkta iş bölümü nasıldır? Yahudiler ne yapar, İngilizler ne yapar?

İngilizler imal eder, üretir, Yahudiler parasal olarak destekler. Bu çağdaş medeniyetin temel ideolojisi, mali sermayeciliktir, finans kapitalizm. Bu finans kapitalizmin finansını temin eden önemli ölçüde Yahudilerdir. O kapitalizmin içinde yer alan sanayii yani fabrikalaşma olayını İngilizler üstlenmişlerdir. Yakın zamanlara yani son elli yıla değin böyle gelmiştir. Çünkü İngilizler büyük bir imparatorluk kurarlar, bu imparatorlukta yeni İngiltereler meydana gelir. Kanada, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, hatta Güney Afrikayı da katabiliriz buna, bunlar hep yeni İngilterelerdir. O gidilen yerlere Yahudiler İngilizlerin sırtında yürümüşlerdir. İngilizler oraları ele geçirir, yerleşir, yer açar, hemen arkasından Yahudiler de oraları doldurur, mali açıdan desteklerler.

Dünya siyasetinde ağırlıklarını ne zaman hissettirmeye başladılar?

Özellikle 19. yüzyılın son yarısında siyasette çok ağırlıklarını hissettirmişlerdir. Yine 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren basın yayında çok etkili olurlar. İngiltere’de Yahudi başbakanlar, milletvekilleri görüyorsunuz, siyasi karar mekanizmalarında hep Yahudileri görüyorsunuz. Özellikle Amerikan ve Avustralya basın yayınını bunların ele geçirmesi çok önemli bir olaydır.

Amerikan başkanları Yahudilerden olmuyor muydu?

Amerikan başkanlarında yahudi olan yok. Şimdilerde mutlaka Yahudilerle bağlantı kurarak iktidara geliyorlar. Mesela Clinton’ın kızı, Trump’ın kızı Yahudiyle evleniyor, hatta Yahudiliği kabul ediyor. Biden’ın yardımcısı olan kadın Kamala Harris, melezdir, onun kocası da Yahudidir. Şimdiye değin doğrudan Yahudi olan başkan görülmedi Amerika’da, ama şu son otuz yıldır Amerikan başkanı olmak için mutlaka Yahudilerle bağ kurmanız gerekiyor.

Her şey İsrail için

İngilizle birlikte dünya siyasetine bu kadar hükmediyorlar ama bir yandan da Almanya’da Hitler dönemi var. Orada o kadar güçlü değiller miydi?

  • Almanya’da Naziler iş başına gelmeden önce çok hakimdiler, ama sayı itibariyle fazla değillerdi. 1933’te Almanya’nın nüfusu 72-73 milyonken, Yahudilerin toplam sayısı 520 bin civarındaydı. Önemli bir yer tutmuyordu fakat mevkileri çok önemliydi. Bu durum Almanların arasında bir husumet yarattı. Yeni bir ideolojiyi gündeme getirmeye çalışan Hitler, için için yanan bu husumeti harladı. Almanya’nın o günlerdeki sefil halini de düşünürsek, Yahudiler zengindi, halk ise büyük bir sefalet içindeydi. Bütün bunlar Nazilerin Yahudi aleyhtarlığı siyasetine önemli bir zemin teşkil etti.

2. Dünya Savaşı’nın galibi İngiliz-Yahudi dünyası olmuştur. Çünkü emperyalizm kapitalizmin bir uzantısıdır. Kapitalizmi İngilizler Yahudilerle birlikte inşa ettiklerine göre, emperyalizm de onların elleri altında gelişmiştir. 2. Dünya savaşı bu emperyalizmin galibiyetiyle sonuçlanır. Rusların da payı var bu savaşın kazanılmasında ama asıl ağırlık İngiltere-Amerika’dır.

2. Dünya Savaşı’ndaki galibiyetten sonra, dünya artık Yahudilerin at oynattıkları bir saha haline gelmiştir. İlk en önemli atılımları Filistin’de 2 bin yıl sonra tekrar devlet kurmak olmuştur. Bugün ise bu devletin güçlendirilmesiyle ilgili etkinliklerini görüyoruz. 1. Körfez Savaşı’ndan sonra, Arap Baharı da dahil olmak üzere Ortadoğu bölgesinde yaşananlar, İsrail’i güçlendirme etkinliğidir. Bu bölgenin en güçlü ülkesi olmamızdan, Müslümanlığa vurgu yapmasından ötürü de bugünkü iktidar tehlikeli görünüyor. İran’a yapılan baskının sebebi de bu, onu ortadan kaldırmak için uğraşıyorlar şimdi.

Son plan

Amerika’nın yeni başkanı Joe Biden’a baktığımızda kendisi Yahudi değil ama kabinesinin önemli mevkileri Yahudi veya Yahudiyle bağlantılı kişilerden oluşuyor. Bu ne anlama geliyor?

Yahudi-İngiliz ortaklığı var ama her vakit ortaklar arasında kavga çıkabilir. Bunlarda da oluyor. İkiz kulelerin bombalanması olayından sonra bu çatışma daha çok şiddetleniyor. Bu çatışmayı bertaraf etmek maksadıyla aileleri birleştirmeye çalıştılar. Damatlar ve gelinler dönemi başladı. Tabi bu yetmiyor. Bu çatışmayı maddi anlamda da önlemeye çalışıyorlar. Bu durum ittifakı çökertebilir çünkü. Bu ittifakın hakemliğini ise Masonluk yapıyor. Masonluk, Yahidilik ile İngilizlik arasındaki bir koridor gibidir. İki dev bina düşünün, bunların bir kanattan öbürüne geçişini sağlayan geçiti Masonluğa benzetiyorum ben. Malezya’daki Petronas kulelerinde görürsünüz bu geçiti. Mason teşkilatı elinden geldiğince Yahudilerle İngilizler arasındaki çatışmayı gidermeye bakar.

Amerika’nın İsrail’e karşı bir siyaseti düşünülemez. İsrail’i Filistinsizleştirme çabalarının da artık sonuna geldiler. Trump başlattı, Biden devamını getirecek. Bunun da somut bir görüntüsü, Akabe Körfezi’nin iki yakasında, Mısır ve Suudi Arabistan yakalarında dev şehirler inşa ediliyor. Benim tahminim bu şehirlere İsrail’den çıkarılacak olan Filistinlileri dolduracaklar. Bir kısmı Mısır, bir kısmı da Suudi vatandaşı olacak. Böylelikle Filistinlilerin göçmen olma meselesi de ortadan kalkmış olacak.