İnsânî yardım gönüllüsünden ne istiyorsunuz?

Tevkir Şerif yani Ebu Hüssam
Tevkir Şerif yani Ebu Hüssam

Şu işe bakın ki, HTŞ çeteleri Tevkir Şerif’i kaçırdığında İngiliz hükümetine dava açma hazırlıkları yapıyordu. Bölge sakinleri de, ortada herhangi bir gerginlik, bir zıtlaşma mevcut değilken Şerif’in HTŞ tarafından kaçırılmasına bir mânâ veremiyor. Çünkü henüz ne bir suçlama, ne de bir fidye talebi söz konusu.

BAE ve Suudi Arabistan'a bağlı hareket eden HTŞ militanları
BAE ve Suudi Arabistan'a bağlı hareket eden HTŞ militanları

Haziran ayının 22’sinde Suriye’nin İdlib şehrini mesken tutan çeteciler, İngiliz pasaportu taşıyan Müslüman bir insânî yardım gönüllüsünün evine 15 kişilik bir ekiple baskın yaptı ve onu kaçırdı. Doğu Londra'nın Walthamstow’undan 31 yaşındaki Tevkir Şerif, Suriyeli dostlarının taktığı isimle Ebu Hüssam el Britani, bölgede görev yapan diğer İngiliz yardım gönüllüleriyle birlikte “Birlik Projesi”ni yürütüyordu.

Kaçırılma olayının arkasında HTŞ (Heyeti Tahriri Şam, eski adıyla Nusracılar) adlı örgütün olduğu düşünülüyor. Şerif'in evi, Türkiye sınırına yakın bir noktada bulunan Atme Mülteci Kampı civarında. Hâdise akşam 20:30 civarında gerçekleşiyor. Şerif'i kaçıran ekip, onu bilinmeyen bir yere götürüyor.

İnsânî Yardım İşleri Kolay Değil

Suriye'de insânî yardım işleriyle uğraşmak çok meşakkatli bir iş.

HTŞ’nin kontrol ettiği mıntıkalarda bile gerekli izinler temin edildikten sonra bu faaliyetlerin yürütülmesi mümkün. Bu her şeyin sütliman olduğu mânâsına gelmiyor elbette. Zaman zaman örgütlerin insânî yardım gönüllülerine çıkardığı zorluklar çatışmalara dönüşebiliyor. Bu da insânî yardım meselesini, kimi zaman bizzat savaş bölgelerinde faaliyet göstermekten çok daha çetin hâle getiriyor.

Şerif ile İngiliz eşi Raquell Hayden-Best 2012 yılından beri Suriye'deler. Şerif, İngiltere'den gelen ilk yardım konvoyunun lojistik sorumlusu olarak ambulanslarla insanlara yiyecek ve tıbbî malzeme taşıyordu. Yardım konvoylarıyla bölgeye gelen pek çok kişi döndü ama o Suriye'de kalmayı tercih etti. Orada okullar açarak çocuklara eğitim verecek, insanlara yardım götürmeye devam edecekti.

  • Belki de kaçırılma sebebi bizzat budur. Çünkü Şerif, Suriye'de faaliyet gösteren insânî yardım kurumları arasında hayli meşhur biri. Dahası popüler, bölge insanlarının sevip saydığı bir isim. Paranoyak HTŞ liderliği, onun bu popülaritesini kendi varlıkları için bir tehdit olarak görmüş olabilir.

Cevval Bir Gönüllü

Şerif çok cevval bir yardım gönüllüsü. Sosyal medyayı, televizyonu ve diğer fon bulma kaynaklarını aktif bir şekilde kullanıp Suriye için yardım toplamayı iyi beceriyor. İdlib’deki hayır projeleri için İngiltere'den yapılan yardımlara köprü vazifesi görüyor.

HTŞ Bu Yanlışı Çok Yapıyor

Amerikalı gazeteci dostu Bilal Abdülkerim, Tevkir Şerif'in HTŞ tarafından tutuklandığını doğrulayıp bir açıklama yayınladı. Şerif'in derhal serbest bırakılmasını, suçu neyse bir an önce açıklanmasını ve âdil bir şekilde yargılanmasını talep etti. Açıklamanın en dikkat çeken cümlesi ise şuydu:

  • “Maalesef HTŞ bu yanlışı çok fazla yapıyor. Suriye halkı için elinden gelen çabayı gösteren pek çok insanı herhangi bir suçlama bile yapmaksızın tutuklama yoluna gidiyor.”
İngiliz vatandaşlığı iptal edilen, Mayıs 2017’de büyük kızının pasaportu reddedilen Şerif için bu kaçırılma olayı başka bir darbe.

İngiliz hükümeti İçişleri Bakanlığını bu konuda yönlendirmeli, savaş ve çatışma bölgelerinde insânî yardım projeleriyle uğraşan insanları vatandaşlıktan atma kararları gözden geçirilmeli.

Şerif, geçen yıl Özel Göç Temyiz Komisyonu mahkemesinde gizliden yürütülen vatandaşlık hukukî sürecini boykot eden ilk insânî yardım görevlisi olmuş, süreci “adalete karşı hakaret” olarak nitelemişti.

Haksız Yere Vatandaşlıktan Çıkarıldı

"Ebu Hüssam'ı serbest bırakın" sloganları
"Ebu Hüssam'ı serbest bırakın" sloganları

İngiliz vatandaşlığının kaldırılması, gizli yürütülen bir işlemdir ve gizli delillere dayanır. Bu konuda vatandaşın devlete karşı tek güvencesi yine devlet tarafından denetlenen özel bir avukattır. Burada tuhaf olan şudur; devletin atadığı bu avukat, suçlanan kişiye davanın durumu hakkında herhangi bir açıklama yapamaz. Dolayısıyla kendisine karşı hangi delilin kullanıldığını bilemeyen vatandaş neye itiraz edeceğini, kendisini ne şekilde savunacağını doğru düzgün bilemez.

Geçen yıl İdlib'e gittiğimde “Ben hayat kurtarma peşindeyim. Başka insanlara faydalı olacak işler yapma derdindeyim. İngilizlerin bahsettiği şefkat, yoksa bu değil mi” demişti. Vatandaşlığı iptal edildikten sonra İngiliz hükümetini “insânî yardımı suç olarak tanımlamakla” itham etti. Gizli bir mahkemeyle, kendisinin bulunmadığı bir ortamda vatandaşlıktan çıkarılması çok ağırına gitmişti.

Zamanlama Çok İlginç

Şu işe bakın ki, HTŞ çeteleri kendisini kaçırdığında İngiliz hükümetine dava açma hazırlıkları yapıyordu.

Bölge sakinleri de, ortada herhangi bir gerginlik, bir zıtlaşma mevcut değilken Şerif'in HTŞ tarafından kaçırılmasına bir mânâ veremiyor. Çünkü ortada henüz ne bir suçlama, ne de bir fidye talebi söz konusu.

Bu Tevkir Şerif'in Suriye'de başına gelen ilk musibet değil. Daha önce DEAŞ’a bağlı gruplar da onu hedef alarak kaçırma girişiminde bulunmuşlardı. DEAŞ’ın kendisi hakkında ölüm fetvası verdiğini geçen yıl öğrenmiş, tepkisi “Müslümanları kötü gösterenler işte bunlar” şeklinde olmuştu.

Son olarak şu sözünü aktaralım.

“Suriye’de şu ana dek insânî yardım işinden başka bir şeyle meşgul olmadım. Hiçbir gruba dâhil değilim ve hiçbir çatışmada yer almadım. Kendimi sadece yardım işlerine adadım.”