İsviçre bankaları ve Nazi altınları

İsviçre devletinin hem bu büyük ihanetin hesabını sorması, hem de şu sorunun cevabını araştırması gerekiyordu:

Acaba Yahudi Dreifuss, sorumlusu olduğu arşivlerden belge sızdırılmasında rol almış mıydı?
İsviçre devletinin hem bu büyük ihanetin hesabını sorması, hem de şu sorunun cevabını araştırması gerekiyordu: Acaba Yahudi Dreifuss, sorumlusu olduğu arşivlerden belge sızdırılmasında rol almış mıydı?

16 Aralık 1998 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde önemli bir haber yayınlanmıştı. Haber Dış Politika Muhabiri Ogün Duru'nun imzasını taşıyordu. Ama bu önemli haber dikkat çekmemişti. Zaten bu 1990'lı yılların özelliklerinden biriydi. Pek çok önemli haber, arşivlerin tozlu rafları arasında unutulmaya terk ediliyor, aralarından ancak şanslı olanları, daha açık deyişle basına egemen olan güçlerin(!) uygun gördükleri sıyrılıp, manşetlerde ya da köşe yazılarında kendilerine yer bulabiliyorlardı.

Burada sözünü ettiğimiz önemli haber "İsviçre Diyet Ödüyor" başlığını taşıyordu. Habere göre, Nazi altınları olayından dolayı ABD ve Yahudi organizasyonları tarafından dünyaca ünlü bankaları boykot tehdidiyle karşı karşıya bulunan İsviçre, Yahudi lobilerini memnun edecek bir adım atmış ve arşivlerden de sorumlu olan Yahudi kökenli İçişleri Bakanı Bayan Ruth Dreifuss'u Cumhurbaşkanlığı'na getirmişti!

Haberin bu ana teması, İsviçre'nin bir "Devlet bilinci" ile değil de, bir "Şirket bilinci" ile davrandığı ve Devlet Geleneği'ne sahip bir toplum tarafından, bunun kabul edilemez bir davranış olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Nazi altınları
Nazi altınları

Ama asıl çarpıcı bilgiler haberin detaylarındaydı:

İkinci Dünya Savaşı'nın kan ve barut kokan yıllarında Naziler kendilerine karşı olan/direnen herkesi toplama kamplarına götürürken, boşalan evlerini ve iş yerlerini de talan ediyorlardı. Bunlardan çalınan altınların izi ancak 1997 yılında bulunmuştu!

Nazi şefleri çaldıkları/gaspettikleri altınların önemli bir kısmını İsviçre bankalarına yatırmışlardı.

Zürih'teki Union Bank of Switzerland'ın gece bekçisi 28 yaşındaki Christoph Meili, bir gece kâğıt kıyma makinesinin yanından geçerken kenarda duran torbalarda ne olduğunu merak etti.

Torbaların birinden seçip okuduğu kâğıdın, Naziler'in İsviçre bankalarına yatırdıkları altınların belgesi olduğunu anladı.

Belgelerden birkaç tanesini alıp basına sızdırınca tarihi skandal da ortaya çıktı.

Bunun üzerine ABD Başkanı Clinton, Yahudi lobisinden gelen baskı üzerine konuyu araştırması için Dışişleri Bakan Yardımcısı Yahudi Stuart Eisenstadt'ı görevlendirdi.

Eisenstadt'ın raporu altınların toplamının o günün parasıyla 800 milyon Dolar, 1997 yılındaki karşılığının da 5 milyar 600 milyon dolar olduğunu ortaya koydu. Bu miktarın/rakamların ne kadar doğru olduğu bugün de tartışmalıdır.

Yahudinin değilse de Yahudinindir

Bu altınların ne kadarının Yahudilere, ne kadarının Yahudi olmayan kişilere ait olduğu ise hiç araştırılmadı ve peşin bir hükümle hepsinin Yahudilere ait olduğu kabul edildi.

Altınların dağıldığı ülkeler arasında Belçika, Hollanda, İtalya, Fransa, Avusturya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya, Polonya, Lüksemburg da bulunuyordu. Türkiye'nin de Almanya'ya yaptığı krom satışının karşılığı olarak bir milyon dolar değerinde altın aldığı ileri sürüldü.

  • Türkiye, Nazi altınları ile ilgili soruşturmada aklanırken, İsviçre bankaları boyun eğmek zorunda kaldı. İsviçre bankaları 1998 yılında, Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında gördükleri zararın tazmini için Yahudi toplumuna bir milyar 250 milyon dolar ödemeyi kabul etti.

Yani Yahudi Bayan Dreifuss'un sorumluluğunda bulunan arşivlerden sızdırılan belgeler Yahudi lobisinin eline ulaşmış ve İsviçre devletini çok zor duruma düşüren bu skandal patlamıştı.

İsviçre bankalarına boykot tehdidi

Bunun üzerine Yahudi lobisinin güdümündeki ABD hiç vakit kaybetmeden öne atlamış ve

İsviçre'yi bankalarını boykot etmekle tehdit etmişti.

Bu skandalın/belki de komplonun sorumlusu olan Ruth Dreifuss 9 Ocak 1940 yılında St.

Gallen'de doğmuştu. İsviçre'nin kuruluşundan 1993 yılına kadar İsviçre Federal Hükumeti'ne seçilen 100. üyeydi. Bayan Dreifuss İsviçre hükumetine seçilen ikinci kadın üye ve 1993 yılına kadar seçilen tek Yahudi kökenli üyeydi. Dahası 1999'da İsviçre Konfederasyonu Başkanlığı'na seçilen ilk kadındı.

Yahudi lobisi denilen küresel organize çete işte böyle bir şeydir.
Yahudi lobisi denilen küresel organize çete işte böyle bir şeydir.

Yahudi lobisinin baskısıyla bu büyük krizde arabulucu olarak görevlendirilen(!) bayan

Dreifuss, Basel kentinde düzenlenen Siyonizmin Yüzüncü Yılı kutlamalarında İsviçre temsilcisi olarak yer almıştı.

Burada ABD'nin ünlü Yahudi kuruluşlarının başkanları, cemaat liderleri ve İsrail Parlamentosu Knesset'in Başkanı Dan Tichon'la görüşen Dreifuss, Dan Tichon'a “İsviçre anti semitizmi hâlâ mevcut" diyebilmişti.

  • Yahudi Dreifuss hem resmi temsilcisi, hem de bakanı olduğu devletin aleyhinde kullanılacak çok önemli bir kozu, en etkili biçimde kullanacak olan İsrail Parlamentosu Başkanı'na verebilmişti.

Bu olağanüstü bir olaydır ve uluslararası gelenekler bu davranışı ihanet olarak kabul eder.

İsviçre devletinin hem bu büyük ihanetin hesabını sorması, hem de şu sorunun cevabını araştırması gerekiyordu:

Acaba Yahudi Dreifuss, sorumlusu olduğu arşivlerden belge sızdırılmasında rol almış mıydı?

Ama İsviçre devleti bunu araştıracağına Yahudi Dreifuss'u Cumhurbaşkanı yapmıştı.

Yahudi lobisi denilen küresel organize çete işte böyle bir şeydir.