Karadeniz gezisinde bir çay serüveni

Karadeniz gezisinde bir çay serüveni.
Karadeniz gezisinde bir çay serüveni.

Karadeniz gezisinde tabiatın bütün güzelliklerine şahit olurken aynı zamanda arka planda devasa bir emek ve hayat mücadelesini görmüş olduk. Günün sonunda kendi bahçenizde yetişen çayı yudumlamak büyük bir haz.

Uzun süredir gerçekleştirmek istediğim Karadeniz turumuza bu hafta ailecek çıktık. Sinop’tan başlayan ve 2 hafta sürecek olan programımızda son noktamız Artvin olacak. Farklı şehirlerimizin kültürel, tarihi ve tabiat harikası mekanlarını ziyaret ederek ilerliyoruz. Seferimiz süresince yollarda karşımıza çıkan ve hayranlık duygularımızı katlayarak celbeden noktalarda kısa molalar ve drone çekimleriyle hatıralar biriktiriyoruz.

Her bir karesinde ayrı güzelliklerin bulunduğu topraklarımız aynı zamanda sizlere gizli kalmış hazinelerini de sunuyor. Samsun Bafra ilçe merkezine 26 km uzaklıkta bulunan Helenistik döneme ait Asarkale ve Kaya mezarlar, Ordu’da bulunan Kazankaya Şelaleleri, Giresun’daki Mavi Göl Şelaleleri ve Göksu travertenleri tabiatın içinde gizlenmiş bir vaziyette ziyaretçilerini bekliyor.

Ülkemiz içinde bulunan bu tabiat harikası yerlere, yurtdışına yapılacak bir turistik geziden çok daha ekonomik bir şekilde gidebiliyorsunuz. Özellikle Karadeniz’in coğrafi yapısı ve dağların denize paralel olarak size tüm sahil şeridinde eşlik etmesi estetik tablo içinde yolculuk hissiyatı veriyor. Engin dağların içlerine doğru tırmanırken bir yandan yeşilin her tonuna şahitlik ediyor, diğer yandan şelale ve akarsular etrafınızı sarıyor.

Karadeniz turunda dikkatimizi çeken diğer bir nokta ise son birkaç yıldır kurgulanan plandemi süreciyle bunalan ve kaçış noktası arayan büyük bir nüfusun büyükşehirlerden köylerine dönüş yapması. Dolayısıyla gelir kaynakları değişen kişiler tabiatta kendi tarla ve bahçelerinde üretime yönelmiş durumda. Birkaç çiftçi ve çay üreticisiyle bu süre zarfında konuşma imkânım oldu. Yeşille ve toprakla uğraşmaktan memnun olmalarının yanı sıra belli alanlarda ciddi sıkıntılarının olduklarını belirtiyorlar. Bunlardan başlıcaları işçi bulma sorunu ile maliyetlerin artmış olması.

Yeni bir hayat

Bahsi geçen kişilerden birisi de İstanbul’un stresli ve yoğun karmaşık hayatından uzaklaşarak köyüne yerleşme kararı alan Alaattin Karaismailoğlu. Yaklaşık 10 yıldır Trabzon’un Of ilçesinde hayatını sürdüren Karaismailoğlu burada âdeta tekrar doğduğunu ve hayat kalitesinin arttığını söylüyor.

2012’de kritik bir karar alarak eşiyle birlikte köyüne dönme ve tabiatla iç içe yaşama kararı alan Karaismailoğlu, İstanbul’daki hayatla kıyas edildiğinde hayat kalitesinin arttığını ifade ediyor. Seferimiz süresince Alaattin beyle birkaç gün süre geçirdik ve kendisinin günlük hayatına eşlik ettik. Özellikle 5,7 ve 9. aylarda yoğunlaşan çay hasadıyla yorucu bir çalışma dönemi yaşanıyor.

Ülkemizin çay ihtiyacı Trabzon, Rize ve Artvin’deki çay kırımlarıyla karşılanıyor. Çay üretiminde ciddi bir zenginliğe sahibiz. Üretilen miktar ülke içi çay tüketimin tamamını karşılamakla kalmıyor aynı zamanda yüksek kalitesiyle ülke ihracatına ciddi destek sağlıyor. Ülkemiz yıllık ortalama 120 ülkeye çay ihracatı gerçekleştiriyor.

Sevmeden olmaz

Karaismailoğlu ile çay tarlalarında gezinirken, çay üretiminin sadece fizîkî bir süreç olmadığını aynı zamanda yetiştirdikleri ürünlerle duygu bağlarının geliştiğini vurguluyor. Özellikle çay hasadı, sevmeden yapabileceğiniz bir uğraş değil.

Çay hasadı için gün henüz güneşi görmeden başlıyor. Sabah ezanıyla uyanıp çay bahçesine doğru yola çıkmanız gerekiyor. Gün batana kadar sıcak ve nemli çay bahçelerinde çayların kırımını yapıyorsunuz. Çay bahçelerinin zemini yer yer tehlikeli olabiliyor. Bu anlamda bastığınız toprağın kaymamasına, tuttuğunuz dalların kuru olmasına dikkat etmek durumundasınız. Aksi halde dik yapısından dolayı kayma ve düşme yaşayabilirsiniz. Çay kırımları gerçekleştikten sonra çayların tamamını tek bir yerde toplayıp, kamyonlara yüklemeniz gerekiyor. Ardından çay satımı için fabrikalara doğru araçlarınızı sürmeye başlıyorsunuz. Fabrikaya teslim etmenizle birlikte sürecin sonuna gelmiş oluyorsunuz.

Çay bahçelerinde geçirdiğiniz sürede yorgunluk yerini fizîkî olarak rahatlamaya bırakıyor. Ayrıca kendinizi rûhî ve duygu zenginliği açısından da farklı bir iklim içinde buluyorsunuz. Gün sonuna yanınıza sadece yorgunluk değil aynı zamanda ruhunuzun dinginliği ve zindelik kalıyor. Çayımı yudumlarken bunu derinlemesine yaşıyorum.

Hasadı yabancı işçiler yapıyor

Alaattin bey çay kırımının güzelliklerini aktarırken bir yandan da yaşadıkları sorunları dile getiriyor. Bereketli ve yoğun çay hasatları olmasına rağmen bölgede (Trabzon, Rize ve Artvin) ciddi bir eleman sorunu yaşanıyor. Özellikle yerel işçi bulmakta bir sıkıntı mevcut. Kendi halkımızın çay hasadında çalışmayla alâkalı yeterli teveccühü ve talebi bulunmuyor. Bölgedeki gençlere iyi şartlar sunulmasına rağmen olumlu dönüşler alınamıyor. Bu sebepten hasat vakti yabancı işçilere yönelmek durumunda kalınıyor.

Bunlar daha ziyade Afganistan ve Suriye vatandaşları. Yerli eleman sıkıntısının farkında olan yabancı işçiler krizi fırsata çeviriyorlar. Çay kırımındaki yevmiye günden güne değişiyor. Yabancı işçilere verilen ücret, ortalama çay kazancının 3’te 1’ine tekâbül ediyor.

Karaismailoğlu’na göre dünyada bir gıda krizi çıkarılmak isteniyor. Bunun için hem fizîkî hem de medya aracılığı ile müthiş bir dezenformasyon ağı kurulmakta. Bu algılara kapılmamak ve kendi toprağımıza sahip çıkmak adına üretime her zamankinden daha fazla yönelmek ve destek olmak durumundayız. Aksi halde bizden sonraki nesiller temel gıda ürünlerine ulaşmada ciddi sıkıntılarla karşılaşacaklar. Karaismailoğlu hasadın ülke içi talebi rahatlıkla karşıladığını ve çayın ithalata ihtiyaç duyulmayan ürünlerden olduğunu söylüyor. İhracat rakamlarına bakıldığında ise ciddi rakamlar mevcut. Dolayısıyla çay, ülke ekonomisine ve milli gelire mühim bir katkı sağlıyor.

  • Bir çözüm teklifi
  • Karaismailoğlu, içinde bulundukları sıkıntılarla ilgili bir çözüm teklifi sunuyor: Tarım ve Orman Bakanlığımız, çay hasadı dönemlerinde bölgeye yasal işçi getirirse ve işçi ücretlerini kontrol altında tutarsa haksız kazancın önüne geçebilir. Bu çalışmayla aynı zamanda üreticiye teşvikte bulunmuş olur. Sonuç olarak büyükşehirlerden küçük şehirlere dönüşün önü açılır. Böylece büyükşehirlerin yükü azalacağı gibi yaşam kalitesi de artacaktır.
  • Yorucu birkaç günlük çay kırma deneyiminin ardından sahadaki insanların ne gibi sıkıntılarla karşılaştıklarını yakından incelemiş olduk. Turumuzun bu kısmı farklı bir tecrübe kazanmamıza vesile oldu. Tabiatın bütün güzelliklerine şahit olurken aynı zamanda arka planda devasa bir emek ve hayat mücadelesi olduğunu görmüş olduk. Günün sonunda kendi bahçenizde yetişen çayı yudumlamak büyük bir haz.