Kim kiminle mücadele ediyor?

Haklıysan suçlu, suçluysan güçlü… Adalet bunun neresinde?
Haklıysan suçlu, suçluysan güçlü… Adalet bunun neresinde?

Pek çoğu Pensilvanyalara kadar giderek el etek öperken biz bu haydutlarla mücadele ediyorduk. Şimdi o kişiliksizler el üstünde… Peki, neden diye sormayacak mıyız? İslam tarihinin en alçak şahsı Yahudi İbn-i Sebe idi, onu Hasan Sabbah ve M. Bin Abdülvehhab gibi haydutlar izledi. İbn-i Sebe’nin bu asırdaki vârisi ise Gülen’di.

15 Temmuz 2016 iç savaş, işgal ve soykırım hamlesinin üzerinden üç yıldan fazla bir zaman geçti. FETÖ’nün kuruluşunun üstünden ise tam yarım asır. Kasım Gülek’in arşivine göre, FETÖ’nün 20 kurucusunun yarıdan fazlası mason. İsimlerin pek çoğu hayatta. Garip olan şu ki, devlet bunların hemen hiç birini içeri almadı, sorgulamadı. Bunlardan bir kaçı STK’cılık, gazete yazarlığı vs. yapmaya devam ediyor. Üstelik FETÖ “karşıtı” kılığında… Şu günlerin en can yakıcı suâli şu: Devlet mi FETÖ ile yoksa FETÖ mü devletle mücadele ediyor? FETÖ’nün ifşa olmuş teröristlerinin pek çoğu kaçtı ve fırsatını buldukça kaçmaya devam da ediyorlar. Kaçmasalar ne olacaktı? 10-15 yıl ceza, itirafçı kılığına girip tahliye… Şu ana kadar olan bu değil mi? Ortada renkli tulum işini bile çözememiş bir ülke var karşımızda! Kamu çalışanı üç kişiden birinin görev aldığı Milli Eğitim Bakanlığı’nda mücadelenin M’si bile yok. Herkes değişse onların adamları hep görevde kalıyor, terfi bile ediyorlar. Polisin iç mücadelesi durgunluk sezonunda sanki. Askerde haftalık 10-15 kişi şeklinde sürenin dışında bir mücadele gören, duyan, bilen var mı? Kısaca tüm bakanlık ve ilgili teşkilatlarındakiler üç beş çizik dışında yerli yerinde duruyor.

Durmak şöyle dursun, Erdoğan ve iktidarının altını oymaya tam gaz devam ediyorlar. Siyaset ve bürokrasinin tepesine el süren olmadı. Bu gidişle olacağa da benzemiyor. Market zincirlerinin, otel zincirlerinin, filanlar zincirinin sahipleri aklandı. Şimdi kurullara atanıyorlar. Bunlar yetmezmiş gibi küfredenler, hakaret edenler, tehdit edenler makam mevki sahibi oluyor. Millete kötü örnek olan sanatçı kılıklılara konserler verdiriliyor. Dışişleri Bakanına küfretmiş biri genel müdür olabiliyor. Bunlar da ne ki? FETÖ ile mücadele etmiş ve etmekte olanlarla mücadele ediliyor şimdi. 15 Temmuz’dan sonraki Kurban Bayramında Havalimanında gözaltına alındım, dönemin Emniyet Genel Müdürüne hitaben yazı yazdım. Ertesi gün Basın ve Hakla İlişkiler Daire Başkanı aradı, inceleyip ilgililer hakkında işlem yapılacağını ve bilgilendirileceğim söylendi. Aradan 3 yıl geçti çıt yok. Bu fakir ki, 1982’den bu yana FETÖ’cülerle mücadele etmiş, bunların haydutluğunu dile getirmiş, çevremdeki herkesi ikaz etmiş, bu yüzden zarara uğramış, ötelenmiş biri…

Pek çoğu Pensilvanyalara kadar giderek el etek öperken biz bu haydutlarla mücadele ediyorduk. Şimdi o kişiliksizler el üstünde… Peki, neden diye sormayacak mıyız? İslam tarihinin en alçak şahsı Yahudi İbn-i Sebe idi, onu Hasan Sabbah ve M. Bin Abdülvehhab gibi haydutlar izledi. İbn-i Sebe’nin bu asırdaki vârisi ise Gülen’di. Örgütün ardında eski devlet, eski istihbarat MAH, 12 Eylülcüler, 28 Şubatçılar vardı. NATO’cular besledi, CIA, MI6, MOSSAD, BND torba takmayan kalmadı. Bu öyle bir haydut ki, bir milyon Hasan Sabbah eder. Fakat hâlâ meselenin kriminal yönünü bile aşamadık ki, sosyolojik, psikolojik, ahlak ve inanç yönünü ele alabilelim. Gerçi aldık da ne oldu? En merkezindeki aklanıyor, yakınından geçmiş olan ceza alıyor. Bu böyle ya da değil.

Fakat toplumun hemen hepsinin inancı bu! Bu durumda neyi nasıl yöneteceksiniz? Bu sayımızda size FETÖ mücadelesine tüy diktirecek bir hadise aktarıyoruz. Hikâyeyi dikkatle okuduğunuzda FETÖ ile mücadele eden kişi, ismi aynı olan FETÖ’cünün yerine TC kimlik numarası tahrifatı ile gözaltına alınıyor. Bu arada da asıl fail yurt dışına kaçıyor. Mağdur dava açıp kazanıyor. Resmi evrakı tahrif edip FETÖ’cünün firar etmesini sağlayanlara soruşturma izni verilmiyor. Üstelik terör suçunda soruşturma izni gerekmediği hâlde hukuka aykırı istenen soruşturma izni talebiyle… Haklıysan suçlu, suçluysan güçlü… Adalet bunun neresinde? Vesselam!