Korona ile teslimiyet sanatını öğrenmeye dair

“Ben sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olurum. Başka hiçbir şey bana boyun eğdiremez.”
“Ben sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olurum. Başka hiçbir şey bana boyun eğdiremez.”

Amerikan Milli Günü’nde Trump’ın bütün vatandaşlarını duaya çağırmasını tebessümle izledim. Trump’ın dini cemaatlerle arasının çok iyi olduğu zaten biliniyor. Kendilerini dünyanın en güçlü devleti olarak ilan edenlerin korona virüs karşısında ne kadar aciz kaldıkları ortada. Dünyanın jandarmalığına soyunan ABD devleti ve ordusu, Allah’ın ordularından sadece biri karşısında teslim bayrağını işte böyle sallıyor.

Bir gün biri bana masumane sordu:

"Babanı, eşini, oğlunu, evini ve ülkeni kaybettiğin, bütün mesuliyeti tek başına yüklendiğin halde nasıl oluyor da bu kadar sağlam, sakin ve üretken olmayı başarabiliyorsun?"

Doğrusu ben kendime bugüne dek hiç bu soruyu sormamıştım. Bu yüzden üzerinde düşünmeye başladım. Nasıl oldu da yazmaya, çalışmaya ve hayal kurmaya devam edebildim?

  • Sonunda cevabımı buldum. Ve dedim ki:
  • Ben sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olurum. Başka hiçbir şey bana boyun eğdiremez.

Bugün korona virüs ile de aynı üslupta muhatap oluyorum. Elimden geldiğince alınması gereken tedbirleri alıyor ve gerisini Allah’ın takdirine bırakıyorum. Eğer bana virüs bulaşırsa bu Allah’ın takdiri olacak. Kurtuluş ve şifa yine O’nun takdiri. Mücadele şart tabii.

Bulaşma ve Uğursuzluk Yok Hadisi

Bazıları bu hadisi anlamakta zorlanıyor. Oysa korona virüs hadisesiyle bu hadisi anlamak çok kolaylaşıyor. Çünkü virüsün bedenimize ulaşması hasta olmamız mânâsına gelmiyor.

  • Diyelim ki bir satıcıdan alışveriş yaptım. Satıcının virüsten nasıl korunduğu hakkında bir fikir sahibi değilim. Zaten bu konuda bilgi sahibi olabilmem de mümkün değil. Satıcının koronavirüs taşıyıcısı olup olmadığını da bilemem. Aynı şekilde kargo ile evimize ulaşan eşyalar söz konusu olduğunda da benzer bir durum söz konusu.

Görüldüğü gibi korona virüsten kaçabilmek hiç de öyle kolay değil. Hepimize bir şekilde bulaşması son derece kolay. Şahıslar olarak yaşadığımız en büyük zorluk, bu virüsü vücudumuzdan uzak tutacak imkanlara, cihazlara sahip olamayışımız. Ayrıca kendimizi koruyamadığımız gibi ailemizin fertlerini de tam olarak korumaktan aciz oluşumuz. Son tahlilde elimizden gelen tedbirleri alıp dua ile belayı def eden sadaka ile Allah’a iltica etmek durumundayız.

Allah'ın Ordularını Sadece O Bilir

Trump, Amerikan Millî Günü’nde bütün vatandaşlarını duaya çağırdı.
Trump, Amerikan Millî Günü’nde bütün vatandaşlarını duaya çağırdı.

İnsanın koyduğu bütün sınırları çok rahatlıkla aşabilen ve teknolojinin bütün imkânlarını çaresiz bırakan bu minicik virüs, bize insanoğlunun ne kadar aciz bir mahlûk olduğunu açık bir şekilde ispat ediyor.

Amerikan Millî Günü’nde Trump’ın bütün vatandaşlarını duaya çağırmasını tebessümle izledim. Trump’ın dini cemaatlerle arasının çok iyi olduğu zaten biliniyor. Kendilerini dünyanın en güçlü devleti olarak ilan edenlerin korona virüs karşısında ne kadar aciz kaldıkları ortada. Dünyanın jandarmalığına soyunan ABD devleti ve ordusu, Allah’ın ordularından sadece biri karşısında teslim bayrağını işte böyle sallıyor.

İnsanın ne kadar aciz ve kırılgan bir mahlûk olduğuna; insan soyunun devamı için ilmî araştırmalar yapma yerine birbirini katletme yarışında sayısız silahlar üretme aptallığına hep birlikte şahit oluyoruz.

Tüketim Kültürü... Kendimize Dönelim

Zararlı şeylerde kimi zaman faydalar bulunabilir.

Gözlemevlerine bakılırsa, gezegenimiz dünya şu koronavirüs krizinden istifade etmiş görünüyor. Hava kirliliğinin son derece tehlikeli bir hal aldığı Çin’de koronavirüs nedeniyle uygulanan tedbirler sayesinde bu tehlike neredeyse bitmiş görünüyor. Bizler de normal insanlar olarak uzun alışveriş listelerimizi bu vesileyle gözden geçirebilir, zaruri olmayan ihtiyaçlarımızı bir müddet erteleyebilir yahut tamamen listeden çıkarabiliriz. Bu şekilde ne kadar süreceği belli olmayan bir salgın ortamında temel ihtiyaçlar için lazım olacak paramızı da saçıp savurmamış oluruz.

Mutluluk Denklemi

Belli bir yaşa gelip uzun hayat tecrübesine sahip olduktan sonra insanın işini kaybetmesi, maddi zarara uğrayıp üzerine bir de hastalıkla sınanması tamamen Allah’tan gelen bir hâdisedir. Şu dünyanın ipleri bizim elimizde değil, tamamen O’nun elindedir. Bizi belalarla sınayan da, kazanç ve şifa verecek olan da yine O’dur. Bu nedenle herhangi bir krizin ortasında olsak bile sakin ve huzurlu olmanın çok faydasını görürüz. Zira yarının bize ne getireceğini biz bilemeyiz.

Mutluluk denklemi çok basittir. Asıl zor olan bu denklemin hayata geçirilmesidir.

Bize düşen; sakin ve kendinden emin kimseler olarak belirsiz yarınlar için kederlenmek yerine bugünü mutlu kimseler olarak yaşamaya çalışmak. Çünkü biz Rabbine güvenen mümin kullarız.

Korona Hâdisesine Gelince...

Aslında çok fazla şey yapmamız gerekmiyor. Yapılması gerekenler belli:

  • ● Evde kalmaya ihtimam gösterelim. Alışverişi azaltalım. Dezenfekte işi olmazsa olmazımız.
  • ● Önleyici tedbirlere uyalım. Sağlığımıza zarar verecek, bağışıklığımızı sıkıntıya sokacak şeylerden uzak duralım.
  • ● Duaya devam edelim.
  • ● Belayı sadaka ile savalım.
  • ● Sükûneti muhafaza elzem. Allah’ın kaderine tevekkül tam.
  • ● Olumlu düşünelim, mutlu olalım. Olumsuz enerji kapı dışarı.
  • ●- Şu dünya hayatı geçici bir konaklama. Asıl hayat, ahiret hayatı. Bunu akıldan çıkarmayalım.