Koronavirüs etkisi: Tetikçi çocuklar

Tüm dünyaya "Kovid-19" diye yutturdukları virüsün bir etkisi daha ortaya çıktı. Hani "Evde kal" kampanyalarıyla en önce hapsedilen gençler vardı ya en büyük zararı onlar gördü. Okulları kapatılıp evlere tıkılan gençler, kaçıp sosyalleşmesin, evde kalsın da ne olursa olsun dediğimiz gençler, internetin arka sokaklarına savruldular. Sınıf tahtalarının yerini telefon ekranı, teneffüslerin yerini karanlık forumlar aldı. Kovid-19’la sadece bedenleri değil, zihinleri de eve kapattık. ‘Evde kal’ dedik, ama çocukların ruhu dört duvar arasında çürüdü. Onları koruyalım derken suçun ve yalnızlığın en hızlı yayıldığı dönemi başlattık. Buralarda önce savunmasız zihinleri, sonra da bedenleri ele geçirildi. En tehlikelisi de adı çizgi film karakteri olan suç örgütlerinin kullan-at piyonlarına dönüştüler.
Okullar olmayınca maarifi “ne güzel” yönettik!
2020 ile 2022 arasında “okulsuz maarif” hayali kısa bir rüya gibi gerçekleşti. Gençlerimiz bir anda Einstein zekâsına kavuşmuşçasına online sınavlarda yüksek notlarla sınıfları geçerken, istatistiklere 18 yaş altı gençlerin karıştığı suç oranlarında gözle görülür bir düşüş yansıdı. Ama aynı yıllarda görünmeyen bir yerden toplumu kemiren o böcekler yumurtalarını bıraktı: dijital yalnızlık, sessiz öfke, kimliksizlik.
Okul içi şiddet yüzde 65 arttı

Bu dönemde gençlerin esenliği hiç olmadığı kadar bozuldu. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’e göre bu oran yüzde 50. Yani her iki gençten biri ruhsal sorunlar yaşadı. Türkiye’de gençlerin yüzde 37.8’i kilo aldı, yüzde 56.6’sı hastalanma korkusuyla mücadele etti. Çocuklar internet üzerinden çetelerle tanıştı. Okullar tekrar açıldığında okul içi şiddet yüzde 65 arttı. "Evde kal" politikası sosyal medya kullanımını yüzde 40 artırdı; çeteler, sanal uygulamalarla çocukları ağına düşürdü. Plandemi döneminde bilişim suçları dört katına çıktı.
Yeni bir yeraltı kültürü oluştu
Tinerci çocuklar, Türkiye’nin kanayan yaralarından biriydi. Çetelerin ve suç şebekelerinin dışında bir dünya hayal edemeyen bu çocuklar, gasptan hırsızlığa, yaralamadan cinayete kadar pek çok suça itiliyor, zamanla birer suç makinesine dönüşüyordu. Çoğunlukla evsiz, kimsesiz ve göçmenlerden oluşan bu çocuk topluluğuna, koronavirüs dalaveresinden sonra kendi halinde, evinde, ailesiyle yaşayan, daha önce hiçbir suça karışmamış çocuklar da katılmaya başladı.
Plandeminin getirdikleriyle ayarı bozulan gençler, çetelerin “az ceza, bol para” vaadiyle silahlandı. İnternetin arka sokaklarında yeni bir yeraltı kültürü doğdu.
Çizgi film karakterlerinin adını kullanan suç ağları, “oyun” kılığında çocukları tuzağa çekti.
Çeteler, sanal uygulamaları yeni mahalleleri gibi kullandı.
Buna televizyonlarda yayınlanan sayısız mafya dizileri, sosyal medyada türeyen alt kültür fenomenlerin popülaritesinin artması ve her sözünde suça teşvik eden rap şarkılarının virüsten hızlı yayılması da büyük katkı sağladı.
Böylece “tinerci çocuklar”ın yanına, evinde oyun konsoluyla oynayan orta sınıf çocuklar eklendi. Bu karanlık süreç, 2024-2025’te pek çok cinayette gördüğümüz çocuk tetikçileri sahneye çıkardı.

Yılda yarım milyon çocuk suça karışıyor
BM Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC)’nin 2023 Küresel Cinayet Çalışması’na göre 2021’de dünya genelinde yaklaşık 458.000 cinayet işlendi; bu cinayetlerin faillerinin yüzde 8-15’i 18 yaş altı gençlerdi. TÜİK verilerine göre, 2024’te 203 bin çocuk suça karıştı; bu suçların yüzde 40.4’ü yaralama. Yine 280 bin çocuk mağdur olarak istatistiklere yansıdı; bunların da yüzde 55.3’ü yaralanma.
Yani on binlerce çocuk ya vurdu ya da vuruldu.
2015’te 549 olan çocukların karıştığı cinayet sayısı yüzde 131 artarak 2024’te 1.270’e ulaştı.
Ağır suçlardaki çocuk fail oranı 10 katına çıktı. Uyuşturucu satma suçuna bulaşan çocuk sayısı yüzde 119.5 artışla 16.563’e yükseldi. En sık işlenen suç olan yaralama vakası yüzde 78.5 artışla 81.875’e ulaştı.
Bu korkunç rakamlar takkeyi önümüze alıp düşünmemiz için zaman kalmadığını, derhal harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Yüz binlerce çocuğun ya hapse ya da mezara gitme ihtimalini düşünmek bir anne-baba için tahammül edilemez bir durum.
İnternette çocuk tetikçi ilanları

Son dönemde medyada geniş yankı bulan vakalar çocukların çeteler tarafından nasıl kullanışlı bir araç haline getirildiğini gösteriyor. 24 Ocak 2025’te 14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi, Kadıköy bitpazarında alışveriş yaparken 15 yaşındaki Berkay Budak tarafından kalbine bıçak saplanarak öldürüldü. Yanındaki 16 yaşındaki Umutcan Baba da Mattia Ahmet yerde can çekişirken tekme attı. Cinayetin nedeni bilinmese de sonrasında aileye gelen tehditler bu gençlerin bir çeteye dâhil olduğunu anlamamıza yetti. Balıkesir’de 20 yaşındaki moto kurye Ata Emre Akman, 11 Mayıs 2024’te 17 yaşındaki Erdoğan Özdemir tarafından 25 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Failin 14 yaşından beri 6 suç kaydı olmasına rağmen bu cinayeti işleyene kadar sistemin radarına takılmaması dikkat çekti.
Ankara’da 22 yaşındaki Hakan Çakır, kız kardeşini taciz ettiği iddiasıyla çocuk tetikçiler tarafından 15 Ağustos 2025’te kılıç ve bıçakla saldırıya uğradı, olayda ağır yaralanarak hayatını kaybetti. Saldırganlar arasında 18 yaş altı birden fazla çocuk vardı. Zanlılar daha önce düğüne kılıçla saldırmak ve kulak kesme gibi vahşi eylemleri sosyal medyada paylaşmıştı. Dört kişi tutuklandı, ancak diğer olaylardakine benzer şekilde çete tarafından aileye ölüm tehditleri geldi. İstanbul Çekmeköy’de kafede oturan Tuncay Meriç, organize çete talimatıyla 18 yaş altı bir çocuk tetikçi tarafından 27 Ağustos 2025’te silahlı saldırıya uğradı ve olay yerinde öldü. Olaydan sonra öğrenildi ki çeteler cinayet için internette tetikçi ilanı veriyormuş; fiyatlar 200 bin liradan 4 milyona kadar çıkıyormuş.
Eyüp Sultan’da 20 yaşındaki Mertcan Acar, 2 Eylül 2025’te sokak ortasında 14 yaşındaki bir çocuk tetikçi tarafından tabancayla vurularak öldürüldü. Olayın çeteler arası husumetten kaynaklandığı, çetenin tetikçi çocuğa “Yaşın küçük, az yatar çıkarsın” dediği ve eline üç beş kuruş para sıkıştırdığı öğrenildi. Eylül 2025’te Adana’da bir oto galeriye uzun namlulu silahlarla saldıran 14-17 yaş arasındaki gençlerin de çete tarafından tutulduğu anlaşıldı. Bu tablo sadece rakamlardan ibaret değil, her biri, bir annenin yas defterine kazınmış bir isim.

Çeteler devlete kafa tutmaya başladılar
Çetelerin “Küçük bir ceza karşılığı büyük bir iş” tanımına uygun çarpıcı olaylardan biri de 8 Eylül 2025’te İzmir Balçova’daki karakol saldırısıydı. Balçova’daki polis karakoluna 16 yaşındaki E.B. tarafından düzenlenen silahlı saldırıda iki emniyet mensubu şehit oldu. Saldırgan, tetiğe peş peşe basarak kaçmaya çalıştı ancak yaralı yakalandı. Olayın arkasında organize suç şüphesi olduğu ve çete bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Bu vaka diğerlerinden farklı. Çünkü çocuk tetikçilerin devlet görevlilerine yönelik eylemlerinin önünü açtı. Çeteler ellerindeki sınırsız çocuk tetikçi gücüyle Latin Amerika’daki uyuşturucu kartellerine benzer şekilde devlete kafa tutmanın altyapısını hazırlıyor. İşte tüm bu felaket tablosu ortadayken karşımıza çıkan engel Türk Ceza Kanunu’nun 31’inci maddesi!
Cinayete mahkemede otomatik indirim

Türkiye’deki “tetikçi çocuklar” krizi dünyadaki şiddet salgını trendiyle birleşmiş, ancak ülkenin hukuki yapısındaki boşluklar nedeniyle organize suç tarafından benzersiz bir şekilde ağırlaştırılmış durumda. Çünkü Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi, 15-18 yaş arasındaki çocukların cezalarında otomatik indirim öngörüyor. Cezası müebbet olan bir cinayetin faili 15-18 yaş arasındaysa daha mahkemeye adımını atar atmaz ceza 7 ile 15 yıl arasına iniyor. Cezasızlık kültürü, çetelerin en güçlü silahı işte bu. Şimdi hükümet bu konuda bir çalışma yapıyor. Otomatik indirim kalksın, hâkim takdiri uygulansın deniyor. Cezasızlık algısının kırılması için doğru bir karar, ancak sineği öldürmekle bataklık kurumaz. Bataklık sadece suçun değil, umursamazlığın da ürünü. Çocukları kurtarmak istiyorsak önce ekranın, sokağın ve vicdanın sınırlarını yeniden çizeceğiz. Çünkü bir toplum çocuklarını kaybettiği gün kendini de kaybeder. Umarız küresel çetelerin kurduğu tuzaklara bundan sonra daha uyanık olur, yerel çetelerin kökünü tez zamanda kuruturuz. Buna, geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımız için mecburuz.