Kraliçe, devletler ve Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye

Peki, gerçekten monarşi iyi bir şey değil mi idi? Avrupa’ya hayranlık
duyan güruh, Avrupa’nın her şeyini beğenip ülkemize taşıyan zihniyet
yönetim şeklini beğenmemiş, monarşiyi reddetmiş, cumhuriyeti
kabul etmişti. Acaba kabul mu etmişti yoksa kabul ETTİRİLMİŞ miydi?
Peki, gerçekten monarşi iyi bir şey değil mi idi? Avrupa’ya hayranlık duyan güruh, Avrupa’nın her şeyini beğenip ülkemize taşıyan zihniyet yönetim şeklini beğenmemiş, monarşiyi reddetmiş, cumhuriyeti kabul etmişti. Acaba kabul mu etmişti yoksa kabul ETTİRİLMİŞ miydi?

Bir devletin isminde cumhuriyetin olması onun demokratik olduğu anlamına gelmediği gibi yine bir devletin isminde monarşinin olması onun antidemokratik olduğu anlamına gelmez. Cumhuriyet iyi monarşi kötü, monarşi iyi cumhuriyet kötü şeklinde devletlere yaklaşamayız. Kadim devletler, kadim yönetimlerle varlık gösterirler. Bu coğrafyanın kadim çocukları olarak bu coğrafyanın teamüllerine yeniden varlık kazandırmak boynumuzun borcu olsa gerek.

Devlet, bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların o toprak parçası üzerinde egemenlik kurmasıyla oluşturdukları teşkilattır. Bu teşkilatın muhtelif türleri vardır. Siyasî bakımdan üniter ve federal devlet; şeklî bakımdan ise monarşi ve cumhuriyet olarak inceleyebiliriz devleti.

Üniter devlet, devlet organlarının (yasama, yürütme, yargı) tek olduğu, tek anayasaya sahip, vatandaşlarının tek bir vatandaşlığa sahip olduğu devlet şekli iken federal devlet ise birden fazla üniter devletin bir anayasa ile birbirlerine bağlanmasıyla oluşan devlettir. Federal devleti oluşturan üniter devletlere ‘federe devlet’ ismi verilir. Federal devletlerde iki anayasa, vatandaşlarının da iki vatandaşlığı vardır. Biri federe devlet anayasası, diğeri federal devletin anayasası. Vatandaşlık da biri federe devlet vatandaşlığı, diğeri ise federal devletin vatandaşlığıdır.

Cumhuriyet, kabaca halkın siyâsî mekanizmaların oluşturulmasında söz sahibi olduğu, monarşi ise siyâsî mekanizmaların tek elde toplandığı yönetim şekli olarak tanımlanabilir.

Osmanlı Sultanları ‘kötü’ batı krallıkları ‘iyi’ öyle mi?

Devlet mefhumunun anlaşılabilmesi için kabaca bazı tanımları verdikten sonra gelelim asıl meramımıza. Eğitim hayatımız boyunca bize monarşinin iyi bir şey olmadığı anlatıldı duruldu. Osmanlı sultanları “kötü”ydü.

Peki, gerçekten monarşi iyi bir şey değil mi idi? Avrupa’ya hayranlık duyan güruh, Avrupa’nın her şeyini beğenip ülkemize taşıyan zihniyet yönetim şeklini beğenmemiş, monarşiyi reddetmiş, cumhuriyeti kabul etmişti. Acaba kabul mu etmişti yoksa kabul ettirilmiş miydi?

Avrupa hâlâ krallarına, kraliçelerine şükranlarını sunabiliyorken, biz yıllarca onların soylu, ilahî kudretlere sahip kralları-kraliçeleri ile hiçbir benzerliği olmayan SULTANLAR’ımızdan nefret ettik, ettirildik. (İngiltere Kraliçesi yönetimde bilfiil söz sahibidir. Cumhurbaşkanının sahip olduğu yetkilerin benzeri yetkilere sahiptir. Sembolik yetkilere sahip olduğunu iddia edenlere, yakın zamanda Kraliçenin İngiltere Parlamentosunu feshettiğini hatırlatırım.)

Devletler için cumhuriyetin temel hilesi demokrasidir. Her yere demokrasi götüren ülkeler neden kendi ülkelerine demokrasi götürmediler? Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan son başkanlık seçiminde koca Amerika’da sandığa giden seçmen vatandaş sayısı yaklaşık %30’larda. Lâkin hiçbir Amerikan Başkanı “vatandaşlarımız neden sandığa gitmiyor, onları sandığa getirmenin yollarını aramalıyız, vatandaşlarımızın %15,3’ünün (%30’un %51’i) oyu ile seçilmiş olmak çok antidemokratik” demiyor. İş başka ülkeler olunca her yere demokrasi götürmekten geri kalınmıyor.

Irak, Libya, Mısır ve dahi ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaklaşık seçmen vatandaşların %86’sı sandığa gitmişken, uzun süredir aynı kişinin Cumhurbaşkanlığı yapıyor olması dolayısıyla Cumhurbaşkanımız hedef haline getirilmiş, cumhuriyet monarşiye dönüşüyor sesleri yükselmiştir.

İngiltere’yi İngiltere yapan şey

Aslında demokrasiler ülkelerin kimlik buhranları yaşamalarına, yaşatılmalarına sebebiyet vermede araç olarak kullanılmıştır. Kısa vadeli iktidarlar, devletleri kimliksizleştirmiştir. Çünkü iktidarı kullanan siyâsî otoritelerin dış politika, iç politika anlayışları farklılık göstermektedir. Her iktidar değişimindeki anlayış, devleti kimliksizleştirmiştir. İngiltere’yi İngiltere yapan, Kraliçe’nin devam eden devlet politikalarıdır. O politikanın dışına çıkarak İngiltere’nin menfaatlerine aykırı hareket edemezsiniz. Bu anlayış; çeşitli lobilerle devletleri vatandaşlarının gözünde itibarsızlaştırma politikasının başarıyla yürütülmesini sağlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu yok Osmanlı devleti var

Osmanlı Devleti resmî evraklarında hiçbir zaman “Osmanlı İmparatorluğu” tamlamasını kullanmaz, “Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye” tabirini kullanır. Osmanlı İmparatorluğu tamlaması ile mazisi kadim olmayan Macaristan İmparatorluğu gibi ya da diğer imparatorluklar gibi basit bir devletçik kanaati uyandırılmıştır. Peki, Devlet-i Aliyye’yi kim kullanıyor? Büyük Britanya.

Kraliçeye yas tutanlar, bizim Sultanlarımızdan intikam almaya çalışıyor

Aynı itibarsızlaştırma, İstanbul’un Fethi için de geçerlidir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bizans’ı yendiği yazılmıştır, ama aslında yıkılmaz olan Büyük Roma İmparatorluğu tarih sahnesinden silinmiştir. Büyük Romanın yıkılışını kabullenemeyenlerle bugün Kraliçeye yas tutanlar, bizim Sultanlarımızdan intikam almaya çalışanlar aynı kişiler değil mi?

Hülasa bir devletin isminde cumhuriyetin olması onun demokratik olduğu anlamına gelmediği gibi yine bir devletin isminde monarşinin olması onun antidemokratik olduğu anlamına gelmez. Cumhuriyet iyi monarşi kötü, monarşi iyi cumhuriyet kötü şeklinde devletlere yaklaşamayız. Kadim devletler, kadim yönetimlerle varlık gösterirler. Bu coğrafyanın kadim çocukları olarak bu coğrafyanın teamüllerine yeniden varlık kazandırmak boynumuzun borcu olsa gerek.