Kriketçi değil, fakih ve teolog: Seyyid Ebubekir Efendi

Müslümanların arasında çatışmalara sebep olan bazı batıl itikatları önlemek ve halkı eğitmek için Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika’ya gönderdiği İslam âlimidir.
Müslümanların arasında çatışmalara sebep olan bazı batıl itikatları önlemek ve halkı eğitmek için Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika’ya gönderdiği İslam âlimidir.

Ne Osmanlı Kriket Kulübü, ne de bandosunun Ebubekir Efendi’nin mirasıyla bir alakası yoktur. Şayet Ebubekir Efendi’den bahsedilecekse onun öğretilecek tarafı, bıraktığı İslam mirası ve maarif alanındaki çalışmalarıdır.

Erzurumlu Müderris Ebubekir Efendi’nin Ümit Burnu’nda vefatından bu yana tam 140 sene geçti fakat ne onun bırakmış olduğu kültür mirasını anlayabildik ne de Güney Afrika’daki aile efradına sahip çıkabildik. Onun hakkında son zamanlarda Türk Hükümeti adına yapılan tek şey, içlerinde, “başkan” ve “diplomat” denilen kesimin bir siyaset aracı olarak Ebubekir Efendi’nin şahsiyetinin üzerinden pirim yapma çabasıdır. İşin üzücü tarafı ise bunu yaparken tarihte olmayan bir Ebubekir Efendi’nin ortaya atılıyor olmasıdır.

Mesela onun bu faaliyetlerde Afrikaans diline katkılarından bahis bile geçilmemesi şaşırtıcıdır. Halbuki Ebubekir Efendi’nin Arapça harflerle Afrikaans dilinde kaleme aldığı ilmihali Beyan’ud Din üzerine yurt dışında onlarca çalışma yapılmış, Cape Town’daki dört ayrı müzede buna yer verilmiştir.

Afrikaans Dil Müzesinde direktör Michael Jonas ile beraberiz...
Afrikaans Dil Müzesinde direktör Michael Jonas ile beraberiz...


Ebubekir Efendi sadece Arap harfleriyle Afrikaans dilinde ilmihal yazmamış ayrıca Afrikaans diline yeni harf ekleyerek dünyanın en genç lisanı sayılan ve o dönemde Müslümanların günlük hayatta kullandığı Afrikaans lisanına katkılar sağlamıştır. Bu sahanın en otoriter isimlerinden Cape Townlı tarihçi merhum Ahmet Davids’e, “Ebubekir Efendi şüphesiz müstesna bir dilbilimcidir” dedirten yanı, esas Türk kamuoyunun duyması gereken onun bu dilbilimci tarafıdır.

Yine Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’da açmış olduğu ilk Müslüman kız mektebi gerçekten tarihi bir hamle iken üzerinde durulması gereken yerlerde bahsi bile geçmemiştir.

Aynı şekilde Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’ya tanıttığı Osmanlı fesinin tesirleri ve Müslüman kadın giyimine etkileri moda kitaplarına dahi konu olmuşken bu Türkiye’nin haberdar dahi olmadığı bir konudur. Zaten onca yıl hizmetlerine rağmen Türkiye’de bir okula, bir sokağa yahut camiye hâlen isminin verilmemesi yukarıdaki sözlerimizi doğrular niteliktedir. Onun Güney Afrika’da yaşayan torunlarının Birinci Dünya Savaşı’nda Güney Afrika’dan Türkiye’ye gelip Osmanlı saflarında savaşmaları ise bu ailenin Türkiye’yi her zaman vatan olarak gördüklerine delalet eder.

Ebubekir Efendi’nin Afrikaans Dil Müzesinde ona ayrılan bir odada sergilenen din kitabı 'Beyan’üd Din'
Ebubekir Efendi’nin Afrikaans Dil Müzesinde ona ayrılan bir odada sergilenen din kitabı 'Beyan’üd Din'

EBUBEKİR EFENDİ KİMDİR?

Müslümanların arasında çatışmalara sebep olan bazı batıl itikatları önlemek ve halkı eğitmek için Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika’ya gönderdiği İslam âlimidir. 1862 yılında Osmanlı Devleti tarafından Güney Afrika’ya gönderilen Ebubekir Efendi, 16 Ocak 1863 yılında Ümit Burnu’na ayak basmıştı. Erkek ve kız talebeleri için İslam okulu açmakla yetinmeyip Güney Afrika’da 8 kitap kaleme alan Ebubekir Efendi, şu anda Güney Afrika’da müzelerde faaliyetleri ile anılan tarihî bir şahsiyet. Onun Güney Afrika’daki çalışmaları ve kültür mirası hakkında on yıla aşkın yaptığımız çalışmalar ortadadır ve bu sebeple burada uzun uzadıya onun hizmetleri hakkında bilgi vermeyi lüzum görmüyoruz. Merak edenler çalışmalarımıza göz atabilirler.

Seyyid Ebubekir Efendi'nin Güney Afrika’daki çalışmaları ve kültür mirası hakkında on yıla aşkın yaptığımız çalışmalar ortadadır...
Seyyid Ebubekir Efendi'nin Güney Afrika’daki çalışmaları ve kültür mirası hakkında on yıla aşkın yaptığımız çalışmalar ortadadır...

KAYNAKLARA GÖRE ‘SEYYİD’DİR

1814 yılında Kuzey Irak’ın Şehrizor şehrinde doğan Ebubekir Efendi’nin aile kökenleri hakkındaki kaynaklar Seyyid olduklarına yani Peygamber Efendimiz (a.s.v.)’ın soyundan geldiğine dair malumat içerir. Güney Afrika’daki aile efradında bulunan secerede Emcedizadeler olarak geçen aile esasında Nakibuleşraflık kayıtlarında bahsigeçen Emcedilerle aynı sülaledir. 1880 yılında yazılan mezar taşında ‘el seyid el kureyşi el emcedi’bilgisi yine bu iddiayı teyit eder.

Öte yandan Şehrizor bölgesindeki Kürt halkının Şafi olmasına karşın Ebubekir Efendi’nin ailesinin Şafi olmadığı gibi kitabında İmam Şafi’nin bazı fetvalarını tenkit ettiğini biliyoruz.
Ebubekir Efendi’nin 29 Haziran 1880 yılında Cape Town’da vefatında onun Kureyş ailesinden geldiğini belgeleyen mezar taşı...
Ebubekir Efendi’nin 29 Haziran 1880 yılında Cape Town’da vefatında onun Kureyş ailesinden geldiğini belgeleyen mezar taşı...

Ebubekir Efendi’nin Kürt olduğuna dair hiçbir kayıt yokken çeşitli zorlamalarla Ebubekir Efendi’yi Kürt etnisitesine dâhil etmek, tarihi kimliğine bir saygısızlık olduğu gibi yaşayan torunlarının şiddetle karşı çıktığı bir durumdur.

Ne yazık ki Güney Afrika’ya iltica etmiş olan bazı PKK’lı gurupların Ebubekir Efendi hakkında “Osmanlı’ya isyan edip Afrika’ya kaçan Kürt” söylemi, asılsız olduğu kadar militan bir Kürt şahsiyet yaratma bakımından komiktir de. Hayatı, devletine hizmet ve başarılarla geçen bir Osmanlı âliminin mühim şahsiyetinden nemalanan guruplardan bir diğeri de Güney Afrika’daki FETÖ’dür.

Onların gazetelerinde ise “Okyanus Ötesindeki ilk Türk Okulu”nu açtığı haber edilen Ebubekir Efendi ile örgütleri arasında bağlantı kurulmak istendiği âşikârdır.

İşin tuhaf tarafı lafa gelince mangalda kül bırakmayan bu örgütlerin Ebubekir Efendi yahut ailesi adına bugüne kadar yaptıkları hiçbir faaliyetin olmamasıdır. Onun Kürt hatta Yahudi dönmesi bir mühtedi olmasında elbette bir sakınca yoktur fakat hiçbir belgeye dayanmayan ve ailenin günümüzde yaşayan mensuplarınca reddedilen bu iddianın siyasi bir dayatmadan başka birşey olmadığı âşikârdır. Ebubekir Efendi’nin Kürt olduğuna dair uydurma yazıların aslında “Radikal” Kürtlerin kimlik arayışı sürecine denk gelmesi de her şeyi ortaya koyuyor.

Cape Town Milli Arşivinde bulunan Ebubekir Efendi’ye ait dosyalarda onun imzaladığı mektupların altında Türk profesör imzası mevcuttur...
Cape Town Milli Arşivinde bulunan Ebubekir Efendi’ye ait dosyalarda onun imzaladığı mektupların altında Türk profesör imzası mevcuttur...

MEKTUPLARINI ‘TÜRK MUALLİM’ OLARAK İMZALADI

Ebubekir Efendi adına konuşabilmek için evvela onun hususi yazışmalarının ve eserlerinin incelenmesi icap eder. Cape Town arşivinde bulunan dosyalarda onun Osmanlı Hükümeti’ne yazdığı mektupların altında “Türk Muallim Ebubekir Efendi” imzası bulunmaktadır. O vesileyle bu şuurla hizmet eden bir âlimin bıraktığı miras da Türk kültür mirası olarak addedilir. Elbette Kürtçülük yapan kesime bu hakikati hatırlatmanın faydası yoktur. İdeolojiye yenik düşen kalemlerin akibeti unutulup gitmektir.

EBUBEKİR EFENDİ HAKKINDA HÜKÜMETİN YAPTIĞI NEDİR?

Güney Afrika’da Türkiye Cumhuriyeti adına son zamanlarda yapılan faaliyet ve etkinlikler, gerek bu kültür mirasını yaşatma adına, gerekse Türkiye Cumhuriyetini temsil adına ciddi tenakuzlar içermektedir. Öyleki, son zamanlarda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ile ilgili söylemleri üzerine apar topar bir Ebubekir Efendi konsepti ortaya atıldı. Onun ilmî vukufiyetini anlamakta zorlanan Güney Afrika’daki Türk yetkilileri, bu İslam âlimini çalışmalarıyla değil, ondan sonra Cape Town’da kurulan bir Osmanlı Kriket Klübü ile Türkiye’ye tanıtmaktadırlar.

Dahası Sayın Cumhurbaşkanının 2018 yılı Temmuz ayındaki Güney Afrika ziyaretinde resepsiyona sadece Osmanlı Kriket Kulubü oyuncularının davet edilmesi ve Güney Afrika’da yaşayan 200’e yakın Osmanlı kökenli aileye haber dahi verilmemesi birçok aile mensubunu küstürmüştür.

Ebubekir Efendi’nin Cape Town’a ulaştığına dair gazete haberi, 16 Ocak 1863...
Ebubekir Efendi’nin Cape Town’a ulaştığına dair gazete haberi, 16 Ocak 1863...

Resepsiyonda Sayın Cumhurbaşkanına tanıtılan sanki Müslüman âlim Ebubekir Efendi değil de bir kriket sporcusu Ebubekir Efendi’dir.

Türkiye Cumhuriyeti, bu diplomasiyle Afrika’da Atatürk Barış Ödülü’nü Mandela’nın reddetmesine vesile olan acemi diplomatların skandallarıyla temsil edilmekten uzak olmalıdır. Türkiye’nin Afrika diplomasisinde sırtını yaslayacağı dağ, Afrika’ya ömrünü adamış, hizmetleriyle mâruf Osmanlı ulemasıdır. Bunu gözardı eden bir diplomat Afrika’da bin yıllık tarihi olan Türkiye’yi değil, ancak bir muz Cumhuriyetini temsil edecek kadar tesirli olur. Zira yetki sahibi şahısların bu zamana dek Ebubekir Efendi için hiçbir şey yapmadığı âşikârdır. İşte Güney Afrika’da yaşayan aile efradını üzen hatta zaman zaman kızdıran da budur. Esasında bu yazıyı kaleme almamızın sebebi de yakinen tanıdığımız aile efradının ricaları üzerinedir.

Ebubekir Efendi’nin Cape Town’da Açmış Olduğu İslam Mektebi’nin Mührü, (1862)
Ebubekir Efendi’nin Cape Town’da Açmış Olduğu İslam Mektebi’nin Mührü, (1862)

MİRASI KRİKET KULUBÜ DEĞİL, İSLAM EĞİTİMİDİR

İslam fıkhı, Afrikaans dilbilimi ve teoloji üzerine çalışmalarıyla Ümit Burnu’na Osmanlı mührünü vurmuş olan Ebubekir Efendi için Türkiye Cumhuriyeti adına henüz ciddi bir hamlenin yapılmadığını söylemeye gerek yoktur. Şayet Ebubekir Efendi’den bahsedilecekse onun öğretilecek ve tanıtılacak tarafı, bıraktığı İslam mirası ve maarif alanındaki çalışmalarıdır.

Ne Osmanlı Kriket Kulübü, ne de bandosunun Ebubekir Efendi’nin mirasıyla bir alakası yoktur. Buna rağmen koca kurumların temsilcisi “başkan”ların televizyona çıkıp “Osmanlı Kriket Kulübü’nü Ebubekir Efendi kurdu” demesi cehaletin ötesinde ayıptır. Önemli misyonları üstlenen devlet kurumlarımızın tenakuzlarla dolu benzer faaliyetleri üzücü olduğu kadar şaşırtıcıdır. Mesela Cape Town’daki Osmanlı Kriket Kulübü’nde TİKA’nın program düzenleyip hiçbir Osmanlı ailesinin davet edilmediği iftara Osmanlı iftarı diyemezsiniz.

Bu, Güney Afrika-Türkiye ilişkileri paneli adı altında Türk Büyükelçiliğinin Cape Town’da düzenlediği panele hiçbir Osmanlı aile mensubunu davet etmemesi kadar absürttür.

Bilinçsiz kişilerin elinde Ebubekir Efendi’nin mirası gibi lanse edilen Osmanlı Kriket Kulübü’nün ayakta kalmak için Türk hükümetinden maddî destek aldığını biliyoruz. Mezkur kulübe yardım etmekte bir sakınca yoktur fakat bunu Ebubekir Efendi yahut Afrika’da Osmanlı mirası adına yapıyor olmak son derece acemi ve basiretsizce bir harekettir. Bu tıpkı Mehmet Remzi Bey’in mezarını Johannesburg’da 3 yıldır FETÖ’nün eline teslim edip bizzat bizim tanıştırdığımız torununu gösteriş için Türkiye’ye götürmek kadar abesle iştigaldir.

Yine Ebubekir Efendi’nin yattığı kabristan, merhumun mezarına ulaşacak bir patika yoldan bile mahrumdur.
Yine Ebubekir Efendi’nin yattığı kabristan, merhumun mezarına ulaşacak bir patika yoldan bile mahrumdur.

OSMANLI CAMİSİ NEDEN BAKIMSIZ?

Yetkililere yıllardır söylememize rağmen Cape Town’da Osmanlı Devleti’nden adını alan Mescid’ü Nurul Osman mabedi bakımsız hâldedir. Camiye girmekten korkan monşerlerle Afrika’da Osmanlı mirasına sahip çıkılamayacağı aşikardır. Yine Ebubekir Efendi’nin yattığı kabristan, merhumun mezarına ulaşacak bir patika yoldan bile mahrumdur. Bunları, Cape Town’da Ebubekir Efendi’nin mezarını yaptıran, Osmanlı Kriket Kulübünü ilk defa yazıp Türk kamuoyuna duyuran ve Kriket Kulübü mensuplarını da Türk yetkililerine tanıştıran bir tarihçi sıfatıyla değil Güney Afrika’daki Osmanlı ailelerinin iletmemi istedikleri bir arzuhal olduğu için dile getiriyorum. İster kriket ister futbol kulübünü destekleyin lakin bunların Güney Afrika’daki Osmanlı mirasıyla alakası yoktur. Şayet merhumun ihtişamına yaraşır birşey yapmayacaksanız, Ebubekir Efendi’yi rahat bırakın da mezarında huzur içinde istirahat buyursun.