Lisan meselesi

Günümüzde hayatımıza böylesine etki edip, bizi yanlışlardan koruyacak herhangi bir mecra bulunmamaktadır. Unutmayalım ki, kelimeler de canlıdır ve kullanıldıkça yaşarlar. Biz, şu an böylesine bir zenginlikten uzakta kendi kabuğumuzu kırmakla uğraşa duralım, yaklaşık yüz senedir her geçen gün artarak, Kur’ânî kelimelerimiz bir bir ölümle karşı karşıya kalmaktadır. İşte bu yüzden ve bu mesele anlaşılmadan, dâvânın garip oluşu ve milletçe neler kaybettiğimizin izahı mümkün olmamaktadır.
Günümüzde hayatımıza böylesine etki edip, bizi yanlışlardan koruyacak herhangi bir mecra bulunmamaktadır. Unutmayalım ki, kelimeler de canlıdır ve kullanıldıkça yaşarlar. Biz, şu an böylesine bir zenginlikten uzakta kendi kabuğumuzu kırmakla uğraşa duralım, yaklaşık yüz senedir her geçen gün artarak, Kur’ânî kelimelerimiz bir bir ölümle karşı karşıya kalmaktadır. İşte bu yüzden ve bu mesele anlaşılmadan, dâvânın garip oluşu ve milletçe neler kaybettiğimizin izahı mümkün olmamaktadır.

Kur’ânî kelimeler tahrif edilmediğinden ötürü de, her Müslümanın okuması farz olan Kur’an-ı Kerim sayesinde kendimizi ifade edecek ortak bir dile sahiptik. Gündelik hayatta da kullanılan bu dil sayesinde, hem Kur’an’daki kelimeleri kullanıp, hem de kelimelerin kulaktan kulağa herkese yayılması sağlanıyordu.

Âlemi İslam'ın bin sene boyunca başını çeken milletimizin en garip dâvâsının adıdır, lisan meselesi. Çünkü bu dâvânın ehemmiyeti ne yazık ki, hâlâ tam olarak kavranabilmiş değil. ‘Harf inkılabı’ adlı işgal ile başlayan bu tahrif hareketi hâlen devam etmekte olup, Kur’an-ı Kerim'i tefekkür ve tahassüs etmede bizi eksik bırakıp, hak din olan İslam ile bağlarımızı gittikçe koparmaya devam etmektedir.

Âlemi İslam'ın bin sene boyunca başını çeken milletimizin en garip dâvâsının adıdır, lisan meselesi.
Âlemi İslam'ın bin sene boyunca başını çeken milletimizin en garip dâvâsının adıdır, lisan meselesi.

Çünkü ‘harf inkılabı’ ile evvela yazının cinsi değişmiş olup, Kur’an alfabesi yerine Latin alfabesi getirilmiştir. Bunun ardından da bin yıldır kullandığımız kelimelerle bağımızı koparmak adına yeni kelimeler uydurulmuş ve bu hareketlerin hepsi medeniyetleşme çatısı altında bu aziz millete dayatılmıştır.

  • Oysa ki vakanın arka yüzüne baktığımızda asıl meselenin medeniyetleşme olmayıp, Kur’an ile olan bağları koparmak olduğu aşikârdır. Günümüzün en büyük sıkıntılarından biri de Müslümanların bir arada olamayışıdır ki, bunun en önemli nedeni şüphesiz bu lisan meselesidir. Çünkü İslam harfleri Müslümanlar arasında bir birlik sağlıyordu. Bunun tezahürü olarak da herhangi bir İslam beldesine gittiğiniz zaman kendi derdinizi anlatabilecek kadar konuşma becerisine de sahip oluyordunuz.

Kur’ânî kelimeler tahrif edilmediğinden ötürü de, her Müslümanın okuması farz olan Kur’an-ı Kerim sayesinde kendimizi ifade edecek ortak bir dile sahiptik. Gündelik hayatta da kullanılan bu dil sayesinde, hem Kur’an’daki kelimeleri kullanıp, hem de kelimelerin kulaktan kulağa herkese yayılması sağlanıyordu. Bunun neticesi olarak da, bir ortamda Kur’an-ı Kerim okunduğu zaman dinleyenler, ayetlerdeki kelimeleri idrak edip hem Kur’an ziyafeti çekiyorlar, hem de Allah Azimüşşanın emir ve yasaklarını idrak edip, yaptıkları yanlış ve hatalardan dönebiliyorlardı.

Günümüzde hayatımıza böylesine etki edip, bizi yanlışlardan koruyacak herhangi bir mecra bulunmamaktadır. Unutmayalım ki, kelimeler de canlıdır ve kullanıldıkça yaşarlar. Biz, şu an böylesine bir zenginlikten uzakta kendi kabuğumuzu kırmakla uğraşa duralım, yaklaşık yüz senedir her geçen gün artarak, Kur’ânî kelimelerimiz bir bir ölümle karşı karşıya kalmaktadır. İşte bu yüzden ve bu mesele anlaşılmadan, dâvânın garip oluşu ve milletçe neler kaybettiğimizin izahı mümkün olmamaktadır.

Yazımızı Konfuçyüs'ün şu sözüyle bitirelim; “Bir milleti yok etmek istiyorsanız dilini tahrip edin!”