Lübnan’dan tüm bölgeye yayılan ses: Acıların ve direnişin kadını Feyruz

Arap müziğinin divası olarak bilinen Lübnanlı sanatçı Feyruz, Temmuz ayının sonlarına doğru, oğlu ve aynı zamanda bestekârı Ziyad Rahbani’yi 69 yaşında kaybetti. Uzun bir aradan sonra oğlunun cenazesinde görüntülenen Feyruz, törende yine birleştirici bir figür olarak Lübnan halkını ortak bir paydada buluşturdu. Orta Doğu Postası’nın bu ayki sayısında, bölgede hangi ülkeye giderseniz gidin sokaklarda muhakkak kulaklarınıza çalınacak, Arap dünyasının güçlü sesi Feyruz’u daha yakından tanıtacağız.
- “Senin için ey dua şehri,
- Senin için dua ediyorum,
- Senin için evlerin en muhteşemi,
- Ey şehirlerin çiçeği,
- Ey Kudüs, Ey Kudüs, Ey Kudüs!
- Ey dua şehri, senin için dua ediyorum!”
Çocukluğu
Gerçek ismi Nuhad Wadi Haddad. Lübnan İçişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına dayanan Britannica Ansiklopedisine göre 20 Kasım 1934 günü Beyrut’ta doğdu. Zukak el-Blat isimli, daha çok Hristiyanların yaşadığı fakir bir semtte büyüdü. Ailesi Beyrut’u çevreleyen Lübnan Dağı vilayetinin, Şuf ilçesinin köylerindendi. Hayat şartlarının zorlamasıyla büyük şehre göç eden bir aileydi. Nuhad fakir bir çocukluk geçirdi, ancak bütün maddî menfiliklere rağmen mutlu bir çocukluktu. Sıkı aile içi bağlar, güçlü komşuluk ilişkileri, samimi dini bir çevre… ve anneannesinin yaşadığı köyde geçen yaz ayları. Hayatı boyunca hasretle anacağı, hayatının sevgi dolu bir dönemi…
Nuhad’ın müziğe tutkusu erken yaşlarda başladı. Kendi dilinden nakledersek: “Müziğe aşıktım. Her daim kulaklarımı açık tutardım. Çünkü benim bir radyom yoktu. Komşuların radyosunu dinlerdim. Her şeyi dinlerdim çünkü başka çarem yoktu… Neye rastlarsam onu dinlerdim. Dinlerdim ve ben de söylemeye çalışırdım.”

İlk dinleyicileri ailesi ve komşuları oldu. Yaz aylarında ise anneannesi. Sesinin güzelliği okulda da fark edildi ve okul korosunda kendine yer buldu. Henüz 12 yaşında iken okulda katıldığı bir konserde fark edildi. Konseri dinleyenler arasında bulunan Lübnanlı besteci ve konservatuar hocası Muhammed Flaifel tarafından. Nuhad konservatuara kaydolmakla kalmadı, Flaifel’den dersler aldı, ses tekniğini geliştirdi. Yine Flaifel’in aracılılığıyla ulusal radyoda şarkılar söylemeye başladı. Sesi, radyonun müzik bölümünün müdürü Halim el-Rûmî’nin de dikkatini çekti, hatta radyonun korosuna alındı. Nuhad’a sahne ismini el-Rûmî verdi: Feyruz. Sesinin nadir varolan türden olduğuna gönderme ile “turkuaz renkli taş” mânâsına gelen Feyruz…
Nuhad Haddad’ın veya artık sahne adıyla Feyruz’un müzik hayatının en kritik dönüm noktası, radyoda Assi ve Mansur Rahbânî kardeşlerle tanışması oldu.
Assi ve Mansur aslında polis memuruydular. Ancak tutkuları müzikti. Nitekim her ikisi de polisliği bırakacak ve Radyo Lübnan’da tam zamanlı olarak çalışmaya başlayacaktı. Assi 1949, Mansur ise 1953 yılında.
Kardeşler, müziğin eksik olmadığı bir evde büyüdü. Sadece geleneksel Arap müziğine değil, Batı müziğine de aşinaydılar. Ve teknik mânâda da müzik eğitimi almışlardı. Şarkı sözü yazabiliyorlar ve besteleyebiliyorlardı. Kardeşlerin ihtiyacı olan tek şey güzel bir sesti. O ses karşılarına Feyruz olarak çıktı. Böylece Arap dünyasının en uzun soluklu müzik işbirliği başladı.
Bu işbirliği sadece Rahbânî kardeşler için değil, Feyruz için de önemliydi. Zira Feyruz, şarkı söylemeyi seviyordu elbette tutku derecesinde. Ancak karakter olarak hırslı biri değildi. Bir yıldız olma hayali yoktu. Muhafazakar bir aile ve çevrede büyümüştü. Kendisi de muhafazakardı. Şarkı icra etmeden evvel kuytu bir köşede diz çöküp dua eden biriydi. Ve Rahbânî kardeşlerle tanıştığında henüz 15-16 yaşlarında utangaç genç bir kızdı. Kendisine yapılan bütün teklif ve tavsiyelere ‘ben yapamam’ tepkisi veren utangaç genç bir kız.
Cesarete, güvene ihtiyacı vardı ve bunları ona öncelikle Assi verecekti. Öyle ki Feyruz’un ileride yapacağı hiç bir şeyi düşünme ihtiyacı olmayacaktı. Assi onun yerine düşünecek ve karar verecekti. Assi bunu ilk yıllar bir iş ortağı olarak yaptı. Daha sonra ise hayat arkadaşı. Assi, Feyruz’a ilk ne zaman ve kaç kez evlenme teklif etti, bunu bilmiyoruz. Ancak 1953’te yaptığı teklifi, Feyruz kabul etti ve çift 1954 yılının Temmuz ayında evlendi. İki yıl sonra ilk çocukları Zeyd dünyaya geldi. Zeyd büyüdüğünde annesinin şarkı sözü yazarları arasına girecekti. Feyruz ve Assi çiftinin Zeyd’den sonra üç çocuğu daha oldu. 1958’de Hali, 1960’ta Layal ve 1965’te Rima. Ailesi Feyruz için bir sığınak olacaktı. İçine girdiği, ancak tam kıyısında durmak istediği dünyanın içinde sakin bir liman.

İlk şarkısı
Feyruz 1954 yılında evlendiğinde Rahbânî kardeşlerle işbirliği çoktan başlamıştı. Sözlerini kardeşlerin yazdığı ve bestelediği ilk şarkıyı, ‘Habbaza ya Gruub’ veya ‘Muhteşem Gün Batımı’nı Feyruz 1951 yılında seslendirdi. Ancak bu şarkının etkisi sınırlı kaldı. Feyruz iki yıl sonra şarkı sözlerini yine kardeşlerin yazdığı ve bestelediği İ’tab’, yani Sitem’i seslendirdi.
“Niçin bana sitem ediyorsun, ben sistemden yoruldum. Taşıdığım yükten, bu bedenim eridi gitti…”
Karşılıksız aşk üzerine olan bu şarkı gerek konusu gerek makamı itibariyle aslında dönemin tipik bir şarkısıdır ve Ümmü Gülsüm, Asmahan gibi dönemin Arap müziğinin dev isimlerinin şarkılarını andırır veya Klasik Türk Sanat Müziğinin ağır şarkılarını. Buna rağmen şarkı Feyruz’u neredeyse bir gecede Lübnan’da ve ötesinde şöhrete kavuşturdu. Bu şöhretin bir göstergesi olarak bir yıl sonra Feyruz, Mısır radyosu Savt el-Arab tarafından altı aylığına Kahire’ye davet edildi. Feyruz’un ödevi, Filistin davasına destek olacak şarkı ve marş yazmaktı. Bu süre sonunda Feyruz, Raji’un’u yani ‘Dönüyoruz’u çıkardı.
“Sen bizim diyardansın, ey gece meltemi, onun kokusunu üfleyen…”
Filistin direnişinin güçlü sesi
Askeri bir marşı andıran şarkı, Feyruz’un ününe ün kattı ve onu Filistin direnişinin güçlü bir sesi olarak konumlandırdı. Ümmü Gülsüm ve Muhammed Abdulwahhab gibi Mısırlı şarkıcılar da Filistin’e destek veren şarkılar yapmışlardı. Feyruz da aslında aynı yolu yürümüş oldu. Feyruz’un Filistin’e desteği daha sonra da devam edecekti. 1967’de çıkardığı ve Kudüs’ü anlattığı Zahrat al-Medain veya Şehirlerin Çiçeği şarkısı Filistin direnişi üzerine en güzel şarkılarından birisi olacaktı.
“Senin için ey dua şehri, senin için dua ediyorum,
Senin için evlerin en muhteşemi, ey şehirlerin çiçeği,
Ey Kudüs, Ey Kudüs, Ey Kudüs, ey dua şehri, senin için dua ediyorum.”
Feyruz ayrıca 1972’de, içinde Zahrat al-Medain’in de olacağı yedi şarkılık “Kalbimdeki Kudüs” isimli bir albüm çıkaracaktı. Feyruz’un Filistin’e desteği öylesine nettir ki, bir çok Filistinli onu aslen Filistinli sanarak büyüyecektir. Filistinli şair Mahmoud Derviş ise hiç kimsenin Feyruz ve Rahbânî kardeşler kadar Filistin davasına sanat zaviyesinden katkıda bulunmadığını söyleyecektir.
İlk canlı konser

Feyruz ilk canlı konserini 1957 yılında Lübnan’ın antik kenti Baalbek’te verdi. İlki 1956’da yapılan Baalbek Uluslararası Festival’inde. Festival, dönemin Lübnan Devlet Başkanı Camille Chamoun tarafından destekleniyordu ve antik kenti, inşa sürecindeki Modern Lübnan’ın millî sembolü olarak öne çıkarma gayesini güdüyordu. Lübnan’ın antikliğine güçlü bir göndermeydi. Ayrıca opera, bale, orkestra gibi Batı-menşeli sahne sanatlarını içermesiyle de Lübnan’ın modernliğine. Haliyle klasik Arap müziği ile adını duyurmuş Feyruz’u, uluslararası nitelikte böyle bir festivalde çıkarma kararı zor alınmış bir karar olsa gerek. Neticede Feyruz festivalde yerini aldı ve “Lubnan ya Akhdar Helwa” (Lübnan, yeşil ve tatlı) isimli şarkısını seslendirdi.
Feyruz’un şarkı performansı görsel olarak da bir şölendi. Feyruz, Baalbek tapınağının sütünlarından birinin yanında şarkısını icra ediyordu, ancak farklı açılardan gelen ışıklar Feyruz’un uçtuğu etkisini yaratıyordu. Şarkının bitmesi ile deyim yerindeyse bir alkış tufanı koptu. Feyruz, festivalde ayrıca Rahbânî kardeşlerin Taqalid ve ‘Adat (Gelenek ve Görenekler) isimli müzikalinde de yerini aldı.
Feyruz’un festivale katkısı öyle çarpıcı oldu ki, aynı yıl Camille Chamoun tarafından Şövalye Şeref Madalyası ile ödüllendirildi. Takip eden yıllarda da Feyruz, Baalbek festivaline katılacak, sadece şarkıları ile değil, müzikalleri ile de katkı yapacaktı. Neticede de Feyruz’un adı festivalle öylesine özdeşleşecekti ki, sanatçıya takılan lakaplarından biri ‘Baalbek’in Yıldızı’ diğeri ise antik tapınağın altı sütununa gönderme ile ‘Baalbek’in yedinci sütunu’ olacaktı.
Feyruz’un oldukça üretken bir sanat hayatı oldu. Çıkardığı albüm ve seslendirdiği şarkı sayısı tartışmalı. Doktora tezini Feyruz üzerine kaleme alan Lübnan asıllı müzikolog Kenneth Habib’e göre Feyruz’un resmi olarak çıkardığı albüm sayısı 110 civarı, şarkı sayısı ise 1.700. Daha muhafazakar tahminler ise 70-100 arasında albümden, 1.300-1.700 civarı şarkıdan bahsediyor.
Feyruz’un rol aldığı müzikaller ve filmler hakkında daha net konuşmak mümkün. Arap dili ve edebiyatı uzmanı Christopher Stone’a göre Feyruz, üçü sinema filmi olmak üzere toplam 30 müzikalde rol aldı. Bu müzikallerin 23 tanesinde Rahbânî kardeşlerin imzası varken, 7’sinde ise 26 Temmuz 2025 günü 69 yaşında vefat eden oğlu Ziad Rahbânî’nin imzası vardı. Feyruz, Lübnan’ın dışında da canlı konserler verdi. FairouzOnline sitesinin kayıtlarına göre sanatçı, bazılarında birden fazla olmak üzere ABD, Arjantin, Avustralya, BAE, Bahreyn, Brezilya, Cezayir, Fas, Fransa, Irak, İngiltere, İsviçre, Kanada, Katar, Kuveyt, Meksika, Mısır, Suriye, Tunus, Ürdün, Yunanistan’da konserler verdi. Türkiye’de ise bir konser vermedi.

Acı dolu yıllar
1950’li yıllardan 2000’lere kadar uzanan aktif sanat hayatında Feyruz için en dramatik dönem hiç kuşkusuz 1970’ler ve 1980’ler oldu. 1972’de hayat arkadaşı ve sanat hayatındaki en güçlü destekçisi Assi Rahbânî beyin kanaması geçirdi. Takip eden yıllarda Assi’nin sağlığında iyileşme oldu, ancak sınırlı kaldı. Assi’nin katkıda bulunduğu son müzikal inmeden önce yazımını bitirdiği İstasyon oldu. İstasyon 1973’te Beyrut ve Şam’da sahneye kondu. Assi’nin boşluğunu çiftin oğlu Ziad doldurmaya başladı. Assi’nin 1970’li yılların sonunda sağlığı tekrar kötüleşti. 1979’da Feyruz ve Rahbânî kardeşlerin iş birliğinin resmen sonu geldi. Bu tarih itibariyle Ziad, Rahbânî kardeşlerin yerini artık tamamen almıştı. Assi Rahbânî 1986’da öldü. Bir anne olarak Feyruz için çok daha acı imtihan iki yıl sonra geldi. Kızı Layal 1988’de beyin kanaması geçirdi ve o da öldü. Layal öldüğünde henüz 28 yaşındaydı.
İç savaş
İlk önce Assi’nin, daha sonra Layal’in ölümü Feyruz için çok zor bir dönemin sonunda geldi. Lübnan iç savaşının son demlerinde. Feyruz’ın yıldızının parladığı yıllar Lübnan’ın, en azından belli bir kesimi için altın yıllarıydı, Orta Doğu’nun İsviçre’si olarak anıldığı yıllar. Lübnan sadece ekonomik ve iktisâdî bir başarı misali değildi, belki daha mühimi farklı etnik ve dini grupların barış içerisinde yaşayabileceğinin göstergesiydi. Hatta ülkenin politik sistemi de bu farklı etnik ve dini toplumsal yapıyı temsil etmek üzere inşa edilmişti.
Ancak Orta Doğu’da Lübnan’ın ötesindeki gelişmeler bu yapıyı zorlayacaktı. Özellikle 1948’de israilin kuruluşu, ardından takip eden gelişmelerin yarattığı Filistin sorunu ve bunun Lübnan’a taşınması ile ülkenin bir iç savaşa sürülmesi. İç savaş 13 Nisan 1975 pazar günü sabahı bir kiliseye düzenlenen silahlı saldırıda dört kişinin ve bu saldırıya cevap olarak Filistinlileri taşıyan bir otobüse düzenlenen saldırıda 27 kişinin öldürülmesi sonrası başladı. İç savaş 15 yıl boyunca Lübnan’ı esir aldı. Tahminlere göre iç savaş boyunca 150 bin insan öldürüldü, 100 bin civarında insan yaralandı. On binlerce insan kaçırıldı ve bir daha bulunamadı. Yüz binlerce insan evlerini terk etti. Çeyrek milyon insan temelli Lübnan’dan göç etti. İç savaş boyunca Lübnan iki kez işgal edildi; 1976’da Suriye, 1982’de ise israil tarafından. İç savaş ve işgaller, Lübnan hikayesinin acı sonu oldu. Feyruz’un şarkılarına ve müzikallerine ilham olan hikâyenin…
Feyruz kaybettiği, kaybedilen şeyin değerinin farkındaydı. Bunun matemini tuttu ve matemini şarkılarında dile getirdi. 1976’da çıkardığı ‘Bihabbek ya Lubnan’ şarkısı Feyruz’un mateminin en derin ifadelerindendi:

“Sordular bana festivaller ülkesinde ne oldu?
Toprağında silahlar ekildi, barutlar, dinamitler.
Sordular bana festivaller ülkesinde ne oldu?
Dedim vatanım yeniden doğuyor, şerefim Lübnan’ı, gururlu dik başlı halkının.
Sen nasıl olursan ol, yine seviyorum seni.
Bu deliliğinle bile, seviyorum seni.
Ayrılsak bile, sevgin bizi bir araya getirecek.
Toprağının tek bir parçası dünya hazinelerine denk
Seviyorum seni Lübnan, vatanım…”
Feyruz belki de en hüzün dolu şarkısını iç savaşta yeşil bir hatla ikiye bölünen Beyrut için söyleyecekti. 1984 yılında çıkardığı, bir ağıt niteliğindeki Li Beyrut şarkısını:
Selam Beyrut’a, kalbimden
Ve öpücükler denize, evlere…
Ve o kayaya, yaşlı bir denizinin yüzüne benzeyen…
O bir şarap, halkımın ruhundan,
Ekmek, alın terinden,
Ve Yasemin.
Neden tadı böyle? Ateş ve duman tadı.
Beyrut’a,
Küllerin zaferi Beyrut’a
Işıklarını kapattı şehrim,
Avucunda tuttuğu çocuğun kanıyla.
Kapattı kapısını ve yapayalnız kaldı gökyüzünde,
Yapayalnız kaldı gecede.
Sen benimsin, Sen benimsin,
Ah, beni kucakla. Sen benimsin.
Bayrağımsın, yarınımın taşı ve seferlerimin dalgaları.
Yaraları saçıldı halkımın,
Göz yaşları annelerin.
Sen benimsin, Sen benimsin,
Ah, beni kucakla. Sen benimsin.
Savaş sonrası ilk konser

Feyruz, iç savaşın taraflarından birine mensuptu. Ancak o taraf tutmadı. İç savaş boyunca barışın sesi oldu. İmkânı olmasına rağmen Lübnan’ı terk etmedi. Sadece konser vermek amacıyla yurtdışına gitti. Lübnan’da ise konser vermedi. Bir iddiaya göre iç savaş bitene kadar Lübnan’da konser vermemeye yemin etmişti. Halkına sitem olarak, belki de ceza…
Nitekim Feyruz, Lübnan’da ilk konserini iç savaş bittikten dört yıl sonra 1994 yılının 17 Eylül akşamı verecekti. Barış Konseri adını verdiği konser, Beyrut şehrini ikiye ayıran Yeşil Hat’ın üzerindeki Şehitler Meydanı’nda oldu. Feyruz, Beyrut’taki bir sonraki ve son konserini tam 14 yıl sonra 2006’da verdi. Sanat hayatının son konseri ise bir yıl sonra Atina’da gerçekleşti. Feyruz 1975’ten 1996’ya kadar yapılmayan Baelbek Uluslararası Festival’ine de 24 yıl aradan sonra 1998’de katıldı. Bu, onun festivale son katılımı oldu. 1990’li yıllarda oğlu Ziad Rahbani ile beş albüm çıkaran Feyruz, 2002 ve 2010 yıllarında çıkardığı albümlerde de oğlu ile çalıştı. Feyruz son albümü “Bebalee”yi ise 2017’de kızı Rima Rahbânî ile çıkardı. Feyruz veya bir başka lakâbı ile Doğu’nun Bülbülü, 26 Temmuz 2025’te ikinci kez evlat acısı ile sarsıldı. 69 yaşındaki oğlu Ziad Rahbani’yi kaybetti.
Bugün Arap dünyasının üzerinde ittifak ettiği ender ortak değerlerden biri olarak Feyruz’un güçlü ve hüzünlü sesi, Lübnan’dan Mısır’a, Katar’dan Suriye’ye bölgenin dört bir yanında yer yer bomba sesleriyle karışık yankılanmaya devam ediyor…