Meslek odalarının yarardan çok zararı var

Türkiye’deki meslek odalarının en büyük sorunu, eski Türkiye’ye göre yapılanmaları. Bu yapı Türkiye’yi taşıyamıyor. Yönetimde nispi temsilin olmasını söylüyorlar. Nispi temsile göre seçilen yönetim kurulunda da çoğunluğu elinde bulunan grup aynı şekilde kendi istediğini yapabiliyor. Mali Müşavirler Odası örneğinde olduğu gibi. Çünkü orada çoğunluğu sağlayan grup, dışarıda yönetim kurulu toplantısını gayri resmi olarak yapıyor, kararlarını alıyor, yönetim kuruluna gelip daha önceden alınmış kararları hiç tavizsiz onaylatıyor.
Türkiye’deki meslek odalarının en büyük sorunu, eski Türkiye’ye göre yapılanmaları. Bu yapı Türkiye’yi taşıyamıyor. Yönetimde nispi temsilin olmasını söylüyorlar. Nispi temsile göre seçilen yönetim kurulunda da çoğunluğu elinde bulunan grup aynı şekilde kendi istediğini yapabiliyor. Mali Müşavirler Odası örneğinde olduğu gibi. Çünkü orada çoğunluğu sağlayan grup, dışarıda yönetim kurulu toplantısını gayri resmi olarak yapıyor, kararlarını alıyor, yönetim kuruluna gelip daha önceden alınmış kararları hiç tavizsiz onaylatıyor.

Türkiye’nin kamburlarından biri olan meslek odalarıyla ilgili yeni düzenleme 2 Haziran’da meclis açıldığında gündeme gelecek. 60 yıl öncenin sistemiyle yönetilen odalar, yeni düzenlemeyle birlikte umulur ki asli işlevine geri döner ve ideolojik söylemlerden ziyade mesleği geliştirmeye yönelik çalışmalara imza atar. Zira bu haliyle meslek odaları yarardan çok zarar veriyor.

Mesleği geliştirmek, meslektaşlarının haklarını korumak adına 27 Mayıs darbecileri tarafından kurulan meslek odaları, o günden bu yana vesayet sistemi gibi çalışıyor. Sol grupların hegemonyasında olan odaların seçim sistemleri de maalesef demokrasiyle bağdaşmıyor. Oda yönetimleri yeniden seçilmek için 60 yıl önce kendilerine verilen imkanları kullanmaktan çekinmediği gibi, yüzde 40’lara kadar oy alan muhalefet, yönetimde hiçbir şekilde temsil edilmiyor. Denetlenemez bir yapıya sahip odaların, üyelerinden topladıkları aidatları ne yaptıkları da merak konusu.

Meslek odalarının yapısının değiştirilmesi gündemiyle ilgili yapılan eleştiriler, meslek odalarının etkisizleştirilerek işlevsiz hâle getirilmek istendiğine yönelik.
Meslek odalarının yapısının değiştirilmesi gündemiyle ilgili yapılan eleştiriler, meslek odalarının etkisizleştirilerek işlevsiz hâle getirilmek istendiğine yönelik.

Öte yandan mesleği geliştirmek, meslektaşlarının hakkını korumak yerine, ideolojik meselelerle günlerini geçiren meslek odalarının mücadele alanlarını seçilmiş hükümetlere muhalif olmak üzerine kurmaları ve hatta terörist yapılara destek çıkmaları ne mesleği geliştiriyor, ne de kamuya bir faydası oluyor. Yasaları kendinden menkul bu yapıların dönüşmesi ve demokrasiye uygun hâle getirilmesi için yapılan çalışmalar ise yıllardır oda nimetlerinden faydalanan ve odaları ideolojik bir kurtarıcı olarak görenlerin duvarına tosluyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın meslek odalarının seçim sisteminin düzenleneceğini söyledi. 2 Haziran’da çalışmalarına başlayacak olan TBMM’de, meslek kuruluşlarının seçim sistemini değiştiren kanun teklifi gündeme gelecek. Meslek odalarının yapısının değiştirilmesi gündemiyle ilgili yapılan eleştiriler, meslek odalarının etkisizleştirilerek işlevsiz hâle getirilmek istendiğine yönelik. Oysa meslek odaları bu hâliyle zaten hem işlevsiz, hem de tüm millete yük. Daha fazla ne kadar işlevsizleştirilebilir? Oligarşinin kastettiğini anlamıyor değiliz. İşlevsizleştirilmekten kasıt, hükümet politikalarına doğru veya yanlış bakılmadan, ideolojik olarak muhalefet yapılmasının engellenmesi ve bu yapıların siyasetten uzaklaştırılıp asli görevlerine döndürülmek istenmesi. Biz de meslek odalarını masaya yatırıp, çeşitli meslek gruplarından insanlara odaların işlevini sorduk. Odaların işlevsizliğinden yakınan meslek erbapları, seçim sisteminin adaletsizliğiyle bu yapıların yarardan çok zarar getirdiği kanaatinde. Daha işe yarar bir yapıya dönüşütürülmesiyle ilgili önerilerde bulunan meslek erbapları, şu haliyle meslek odalarının yaşatılmasının çok da gerekli olmadığının altını çiziyor.

Odalar Önce Kendi Meclisini Oluşturmalı

Dr. Ramazan Arıtürk

Sebehattin Zaim Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi

Eski Türkiye’de mimar, mühendis gibi meslek grupları bir elin parmaklarını geçmeyecek şekildeydi. Bu insanlar bulundukları bölgede zaten birbirini tanıyan insanlardı. İhtiyaç duyulmadığından dolayı bir meclis oluşturma mantığı olmamış.

Onun yerine iki yılda bir yapılan şirket genel kurulu, kooperatif genel kurulu, hatta dernek genel kurullarına benzer bir mantaliteyle mevzuat düzenlemesi yapılmış.

Bugünkü meslek kuruluşlarının ulaşmış olduğu sayı, Türkiye’nin geldiği nokta, dünyada mesleklerle ilgili katedilen mesafe gözönüne alındığında, dernek mevzuatına benzer bir genel kurulla yönetimin seçilmesinin mesleği geliştirme veya kamuya faydası bakımından hiçbir etkisinin olmadığını görüyoruz. Maalesef meslek odaları belli bir grubun hâkimiyetine giriyor, çünkü o grup üyelerini domine edebiliyor veya diğer başka bir takım küçük grupları baskı altında tutabiliyor. Seçime sokmuyor veya gelmelerine mani oluyor, gelseler bile kendileri üstün bir grup oluşturdukları için de seçimlerde hiçbir şekilde kaybetmiyor, diğer alt grupların isteklerini dinlemeden kendi istediklerini yapıyorlar.

Bu yaklaşımla mevcut meslek odalarının devam etmesinin mümkün olmadığını görüyoruz. Oysa meslek odaları bir mesleğin etik kurallarını, girişimini, gelişmesini ve kamuyla olan ilişkilerini düzenlemesi gerekir. Bu tür odaların kamunun bir takım faaliyetlerini de takip edip denetlemesi gerekir. Ama bunu yaparken de politize olmadan, bir kliğin eline geçmeden, sadece mesleğin kendilerine vermiş olduğu o nosyonla yürütebilmeleri gerekiyor.

En büyük sorun eski Türkiye’ye göre yapılanmaları

Türkiye’deki meslek odalarının en büyük sorunu, eski Türkiye’ye göre yapılanmaları. Bu yapı Türkiye’yi taşıyamıyor. Yönetimde nispi temsilin olmasını söylüyorlar. Nispi temsile göre seçilen yönetim kurulunda da çoğunluğu elinde bulunan grup aynı şekilde kendi istediğini yapabiliyor. Mali Müşavirler Odası örneğinde olduğu gibi. Çünkü orada çoğunluğu sağlayan grup, dışarıda yönetim kurulu toplantısını gayri resmi olarak yapıyor, kararlarını alıyor, yönetim kuruluna gelip daha önceden alınmış kararları hiç tavizsiz onaylatıyor.

  • Dünyadaki odaları inceleme imkânına sahip birisi olarak şunu önerebilirim; meslek odaları yönetim kurulu başkanını ve yönetim kurulunu seçmeden önce kendi meclislerini oluşturması gerekiyor.

İl bazında oluşturulan meclis de kendi içerisinde yönetim kurulunu ve onun da başkanını seçmesi gerekiyor. Bunun yanında, seçilen il meclislerinin, yönetim kurulu adedince üye göndererek millî meslek meclisini seçebilir. Her ay mutat toplantı yapılması zorunluluğunun getirilmesi önemli bir konu. Temsilde adalet olması bakımından karar merciinin meclis olması lazım. Bu şekilde bir denge sistemi oluşturularak hem bu mesleğe hizmet edilmiş olur, hem de mecliste her düşüncenin temsil edilmesi sebebiyle farklı düşüncelere sürece katkı sağlama imkânı verilmiş olur. Böylece yönetimin yapmış olduğu hatalı uygulamalar varsa bunların gerek meclis içi denetimi, yasa dışı faaliyeti varsa da yargı denetimi yapılmak suretiyle odaların asli fonksiyonuna dönmesi sağlanabilir.

Tabip Odasının Önünden Geçmek İstemem

Dr. Ali Akben

Tabip

Tabip Odasında her görüşün, düşüncenin bir şekilde oluşturulması ve ortak kararlar alınması gerekiyor.
Tabip Odasında her görüşün, düşüncenin bir şekilde oluşturulması ve ortak kararlar alınması gerekiyor.

Meslek kuruluşlarının seçim usullerinin yeniden belirlenmesi ile ilgili çalışmada çok geç kalınmış olmasına rağmen engeller aşılıp yürürlüğe konulabilirse hekimlerimiz için umut verici bir gelişme olacağı kanaatindeyim. Tabip Odalarının sağlık sistemimiz ve tabiplerin özlük haklarıyla ilgili maalesef bugüne kadar ciddi bir gayreti hemen hemen hiç olmadı. Sadece ideolojik bir yaklaşımla, çözümsüzlük odaklı bir duruş sergilendi. Bu tabii olarak tabiplerimizin meslek odalarından uzaklaşmasına sebep oldu.

  • Birkaç sene öncesine kadar Tabip Odalarının yetki ve sorumluluk anlamında yaptırım güçleri vardı. Bu yetki sağlık politikalarının değişimiyle uygulama dışı kalınca, zorunlu aidat ödemeleri ile ilgili üzerimizdeki baskı bir nebze olsun kalktı. Yoksa muayenehanesi olan tabipler birçok hizmet için Tabip Odasından onay almak zorunda idi. Tabip Odasından onay almak için de onların aidat adı altında talep ettikleri parayı faiziyle birlikte vermek zorundaydık.

Tabip Odasında her görüşün, düşüncenin bir şekilde oluşturulması ve ortak kararlar alınması gerekiyor. Belediye meclisleri gibi bir meclisin oluşturulup, karşılıklı diyaloglarla kararların alınması hem çoğulculuk hem katılımcılık adına bir kazancımız olabilir. Bu şekilde bir yapıyla doktorlar da Tabip Odasını kendisine yakın bulacaktır. İstanbul Tabip Odası mevcut sisteme göre seçimlerini yapmaya devam ederse daha yıllarca aynı sorunlarımız devam edecektir. Çünkü çok güçlü ve organize bir lobi var orada.

Mevcut iktidara savaş ilan ettiler

Bu devirde bile köhne ve eski bir ideolojinin misyonunun bir sonucu olarak odalarımızın hâlâ inadım inat der gibi politize olmaya devam ettiklerini görüyorum. Kuruluş gayeleri ile tezatta olmak gibi bir savrulmadan da artık kurtulmalılar. Muhalif demek konuşulanın zıttına hareket etmek demek değildir. Muhalif demek yanlışa yanlış demek, doğrusuyla düzeltmeyi teklif etmek demektir. Bu da ikna ederek olur ancak.

  • Tabip Odamız maalesef yirmi yıldır mevcut iktidara karşı savaş ilan etmiş durumda. Bunu inkar da etmiyorlar. ‘Ak’ diyorsa ‘kara’ diyecek, ‘artı’ diyorsa ‘eksi’ diyecek. Böyle bir oda olur mu?

Topladıkları aidatların nereye harcandığına yönelik de bildiğimiz bir şey yok. Tabip Odasının önünden bile geçmek istemem. Çünkü bugüne kadar benim hakkıma hukukuma yönelik hiçbir doğru fiili olmadığı yetmezmiş gibi, birlik hamurumuzu devamlı sulandırmayı da kendine birincil görev addediyor.

Şu Anki Haliyle Olmasa Daha İyi

Yalçın Dursun

İnşaat Mühendisi-Müşavir

Bir çeşit ahîlik teşkilatı olan meslek odaları, meslek gruplarının örgütlenmesi, aynı mesleği yapan insanların birbirlerinden haberdar olmaları, gelişmeleri takip etmeleri, kendi aralarında bir dayanışma olması için gerekli bir kurum. Hikâye buradan doğmuştur, ama bu şekilde yürümüyor. Buna kişisel ihtiraslar karışıyor.

Temsil kabiliyetinden dolayı başka imtiyazları kullanmak, suistimal etmek, daha da yaygın olanı ise ideolojik amaçlar için bu kurumlar kullanılıyor ve çoğunluk esas görevini yapmıyor.

Her konuda olduğu gibi buradaki en büyük sıkıntı da ideolojik. Diyelim ki berberler birliğinde oda seçimi yapılacak, rüştünü ispat etmiş, kurum adına mücadele edebilecek, belli bir asalete sahip, hakkaniyet sahibi, liyakat sahibi olan birini tercih etmiyoruz. Benim fikirlerimi temsil edecek veya temsil dahi edemese benim görüşlerime uygun görüşü olanları tercih ediyoruz. Böyle olunca ne kurum gelişiyor, ne de devlet gelişiyor.

Neredeyse 25 yılı aşkındır mezunum ve İnşaat Mühendisleri Odasına üyeyim. Mecburiyetler dışında odayla herhangi bir organik bağım yok. Mesleki açıdan da, ne benim işsizliğimle ilgilenmiş ne de mesleki eğitimimle. Kurumda meslek içi eğitimler veriliyor ama kurum tamamen ideolojik bir atmosfer olduğu için biz de kendimizi oradan uzak tutuyoruz. Dolayısıyla yasal mecburiyetler dışında odaya üye olup da oradan gerektiğinde bir evrak almanın dışında bana herhangi bir katkısı yok.

Aynı zamanda Ticaret Odası üyesiyim. Ama Ticaret Odasının işlevinin ne olduğunu bilmiyorum. Kurumsal olarak şirketimi kuracağım zaman Ticaret Odası bana bir sicil numarası veriyor, ihaleye gireceğim zaman benden belge isteniyor, aidatlarımı ödeyip o belgeyi alıyorum. Benim için bütün işlevi o. Üyeleriyle herhangi bir bağ kurmamış. Mesleklere göre bile bir sınıflandırma yok, aynı meslek erbaplarıyla bir kontak, diyalog güdülmüyor.

 Bugün mühendisler emeklerini çok ucuza satıyor.
Bugün mühendisler emeklerini çok ucuza satıyor.

Mühendis odaları neler yapabilir: Mesela bugün mühendisler emeklerini çok ucuza satıyor. Ona bir alt kriter getirip kriterin altında mühendisten emek almamaları lazım. Ama adı serbest piyasa ekonomisi, biri beş lira, diğeri bir lira teklif veriyor. İş bir liraya yapana gidiyor. Bu sefer oradaki mühendis de kendi gelişim sürecini tamamlayamıyor. Çünkü emeği çok ucuza sattığı için kendini yetiştirecek para harcama lüksü yok. Mühendisler Odasının çok önemli görevlerinden biri de, deprem kuşağında olan binaların analizi. İstanbul’daki binalar çok yaşlı ve çok riskli bir durum var. İdeolojik yaklaşımdan dolayı devletle sağlıklı bir ilişki kurulmuyor ve bunlar çözülemiyor.

Odalardan kimse ihraç edilmiyor

Öte yandan Mühendisler Odası veya Tabipler Odasından bugüne kadar mesleğini yanlış yapmış, meslek etiğine aykırı davranmış kaç kişi ihraç edilmiş? Böyle bir şey söz konusu değil. Hiç mi yok mühendislik ahlâkına ve tekniğine aykırı davrananlar. Var ama temelde meslekle uğraşmadıkları için böyle bir dertleri de yok. Üye olsun, parasını ödesin, gerisi önemli değil.

  • Odaların yapısının işlevsiz olduğu ortada, kaldırılsa çok fazla bir şey değişmez. Şimdi zaten bilgi elinin altında. Kendini geliştirmek istiyorsan iki tıkla istediğin bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyorsun. Kimse de kalkıp odalardan mühendis istemiyor, iş imkanı sağlamıyor yani. Onun verdiği evraka da kimsenin ihtiyacı yok. Odanın bir işlevi olmadığına göre, benim vaktimi de, paramı da alıyor. Olmaması daha iyi şu anki pozisyonunda.

Seçim sisteminin değişeceği söyleniyor. Çoğulcu bir sistemle yönetim kurulu oluşacağına göre, yine oylama yapılacağı zaman oy çokluğu olan grup istediğini onaylayacak. Değişen çok fazla bir şey olmayacak. Belki biraz hoyratlıklarına fren gelebilir. Yaptıkları saçma sapan işleri biraz frenler, kendilerine biraz çeki düzen verirler. Onun haricinde bir şey değişmez.

Adam Kayırmaca Her Yerde Var

Nizamettin Salihoğlu

Küçük Esnaf

Esnaf Odaları küçük esnafı ayakta tutmak için, maddî anlamda sıkıntıya düştükleri zaman düşük faizlerle kredi imkânı sağlıyor.

Faizle kredi almayı tercih eden esnaf için tek yararı bu bana göre. Buradaki en büyük sıkıntı, Esnaf Odaları da seçimle geldiği için, herkes mümkün olduğunca kendi adamını kayırıyor. Kendi oy aldığı tabanına öncelik tanıyor. Herkes aynı aidatı veriyor, ama herkes aynı imkânlardan faydalanamıyor.

9 yıldır Esnaf Odasına kayıtlıyım. Geçen sene doların artışıyla birlikte ekonomik sıkıntıya düştüm ve daha önce aldığım kredinin ödemesini iki veya üç aylık gecikmelerle ödedim. Çin virüsü ortaya çıktıktan sonra işlerimiz tamamen durdu. Devletin yaptığı açıklama, kredilerin ötelenmesine yönelikti. Yani herkes bu krediden faydalanacaktı. Yeniden başvurduğumda gecikmelerim olduğu için kredinin çıkmayacağını söylediler. ‘Gecikmelerini öde, öyle gel’ dediler. Zaten dükkânım kapalı olduğu için krediye başvuruyorum, param olsa niye başvurayım? Dolayısıyla bu salgın sürecinde asıl faydalanması gereken esnafa bu krediden faydalandırtmadılar.

Öte yandan ihtiyacı olmayan insanların bu krediyi çekip, parasını dolara, faize yatırdığını, arabaların modelini değiştirdiğini biliyoruz. Bu krediyi herkese vermeyip, ihtiyacı olanlara vermeleri gerekiyordu. Devlet bunun denetimini gayet iyi yapabilir. Benim iliğimi kemiğimi biliyor da bunu mu denetleyemeyecek? Esnaf Odası sıkıntıya düşen esnafı kollaması lazım. Hiç ayırmadan herkese kredi vermek yanlış. Benim durumum iyiyse bana da verme.

  • Aslında vali ve kaymakamlar gibi oda başkanlarının da atanarak gelmesinden yanayım. Seçilen kendi yandaşlarını koruyor çünkü. Ben Türkiye’yi dolaşan bir esnafım. Gittiğim her yerdeki esnafla konuşuyorum. Adam kayırmaca her yerde var. Bunu aşamıyoruz bir türlü.

Kriz Anında Üyelerine Destek Olmadılar

Dr. Ömer Faruk Kültür

Yeryüzü Mühendisleri Derneği Genel başkanı

İnşaat Mühendislerinin 35 bine yakın üyesi var, seçimi kazanan grubun aldığı oy 3 bin 500 civarında. Yüzde onluk bir kesim yüzde yüzü temsil etmiş oluyor. İnsanlar da bu sefer oda çalışmalarından kopuyor. Ahbap çavuş ilişkisiyle dernek genel kurulları gibi denetleme kurulları seçiliyor. 35 bin üyesi olan bir odanın bir meclisi olması lazım. Denetimin de meclisten geçmesi gerekiyor. 7 kişiyi seçiyoruz, yedi kişi 35 bin kişiyi nasıl temsil edecek?

Mevcut yapı 1954 yılında kurulmuş. O zaman mühendis sayısı da fazla yoktu. Şu anda TMMOB 25 tane birbirinden bağımsız gruptan oluşuyor.

Barolar gibi her ilin odası olmalı. Şu anda öyle bir pramit oluşturulmuş ki, hiçbir yere kımıldayamazsınız. En altta temsilcilik var. Temsilcilikleri de kendi istediklere yere verebiliyor. Kayseri gibi koskoca bir vilayete şube olma özelliği vermiyor mesela. Şube olsa bile onun üzerinde genel merkez var. Genel merkezin üzerinde TMMOB var. Tam bir komünist polit büro sisteminde yönetilirken, bir de demokrasiden söz ediyorlar. Herhangi bir şubenin yönetimini alsanız, çalışamadığınız bir memuru bile değiştiremezsiniz.

Siyasi düşmanlıklar mesleklerinin önüne geçiyor

Üç dönemden fazla görev yapılmasının önüne geçilmeli, bazı odalarda 30 yıllık yöneticiler var. Bazı sol görüşlü arkadaşlar oraları ele geçirmişler. Değişik bir örgütlenmeyle kamuflaj yapıyorlar. DHKP/C liderlerinden Dursun Karataş’a Makina Mühendisleri Odası anma töreni yapıyor mesela. Ne ilgisi var? Adam makina mühendisi bile değil.

  • Mali olarak kontrolleri de yok. Nerede bu paralar? Hiçbir üyesine bu kriz anında destek oldular mı? Dünyanın parası buhar olup gidiyor. Kendi kaynaklarını üyelerine kullandırtmayıp, hükümeti köşeye sıkıştırma derdindeler.

Bir de hükümete muhalif oldukları için, kamu yararı için de olsa Cumhurbaşkanından herhangi bir talepte bulunmuyorlar. O kadar nefret duygusu içindeler. Sivas’taki Mimarlar Odası temsilcisi, kamudan kalan bir arsayı kamunun yararına park yapılsın diye Cumhurbaşkanı’na talepte bulunmuş. ‘Vay efendim sen nasıl Cumhurbaşkanı’na gidersin’ diye adamı görevden aldılar. Mevcut hükümeti sevmeyebilirsin, ama kamu yararına bir şey varsa gidip talepte bulunacaksın. Siyasi düşmanlıklarını mesleklerinin önüne geçirmeleri çok yanlış.

Odalar Ne İşe Yarar Devlet Bize Bir İzah Etsin

Sami Elibol

Küçük esnaf

Aidat ve işlem ücretleri ödemenin dışında hiçbir faydalarını görmedim.
Aidat ve işlem ücretleri ödemenin dışında hiçbir faydalarını görmedim.

40 yılı aşkındır bir esnaf odasının üyesiydim. Aidat ve işlem ücretleri ödemenin dışında hiçbir faydalarını görmedim. Bu paralar nereye gidiyor kimse bilmiyor. Seçimler bile göstermelik. Bu odaların ne işe yaradığını odaları yönetenlerden başka bilenin olduğunu sanmıyorum. Mesela devleti yönetenler bu odaların ne işe yaradığını bize bir anlatıverse de cehaletimizi giderseler. Emekli olup işi oğluma devrettim. Ona tavsiyem odaya üye olmamasıydı, tavsiyeme uyup olmadı. Ama haberi yokken üye yapılmış, borç yazısı geldiğinde öğendik. Maliye vergi kaydı yapılınca bilgi veriyormuş. Onlar da üye yapıyormuş gıyabınızda. Birikmiş ve faizle çoğalmış borç yükü çıka geldi. Zar zor ödendi. Tayyip Erdoğan’dan bu işe de el atmasını bekliyoruz.

Sanayinin Önünde Engeller

Rahmi Degirmenci

Sanayici

Makine mühendisi bir sanayiciyim. Bu yüzden üç odaya birden üyeyim: Makine Mühendisleri odası, Ticaret odası ve Sanayi odası. Yani üçü de zorunlu. Şirket kuruluşundan odaya ödediğiniz para neredeyse küçük esnafın sermayesi kadar çok. Oda kayıt belgesi veriyorlar 6 ay geçerliymiş. Her ihtiyaçta her iki odadan da belge alıyorsunuz. E-Devlet gibi bir imkân doğmuş lakin hâlâ bir kâğıt parçasına büyük paralar alıyorlar. Biri bize ‘ver’ diyor veriyoruz. Vermezsen işlerin yürümüyor. Tamam, verelim, ama niçin veriyoruz bu paraları? Kime gidiyor, ne işe yarıyor ve sanayiciye ve ülkeye ne yararı var bilmek isteriz. Bu ülkede iş yapmanızın önünde bin bir engel var ve bu odalar da bunlardan biri.