Muhabbet: Dr. Ayşe Hümeyra Ökten

 Agâh kalpler için mesafeler, kelimeler ne ki. Kimsenin bilmediği ona ayan olmuş, bir de telafi etmek inceliğini göstermiş.
Agâh kalpler için mesafeler, kelimeler ne ki. Kimsenin bilmediği ona ayan olmuş, bir de telafi etmek inceliğini göstermiş.

Dr. Ayşe Hümeyra Ökten bir beşer olarak Müslümanca yaşamın nasıl bir şey ve imkân dâhilinde olduğunu göstererek örneklik oldu. Onu mealen “Dünya hayatı bir yolcunun yorulup ağaç dibinde dinlendiği an gibidir” hadisinin uygulayıcısı gibi düşünüyorum. Yolun dünya kısmı bitti, ukbada devam ediyor şimdi. Allah yolunu açık etsin, biz ondan razıyız. O da razı olur inşaallah.

Dr. Ablayı en iyi anlatacak kelimeleri düşündüm de muhabbet baskın çıktı. Her hareketinde bu çok bariz görülüyordu. Hastalarıyla ilişkisi daha çok merhamet olarak görülebilir ama bir tık ötesinde muhabbetin ağırlığı hissediliyordu.

Dr. Ayşe Hümeyra Ökten bir beşer olarak Müslümanca yaşamın nasıl bir şey ve imkân dâhilinde olduğunu göstererek örneklik oldu.
Dr. Ayşe Hümeyra Ökten bir beşer olarak Müslümanca yaşamın nasıl bir şey ve imkân dâhilinde olduğunu göstererek örneklik oldu.

İş ve insan seçmezdi. Mevcutta ne varsa kendisi oradaysa o işe dâhil olurdu. Bazen hastabakıcı, bazen hasta refakatçisi (aile dışındakiler), bazen de doktor hiç farketmezdi. Mevcut neyse onu yapardı. Nitekim ruhunu teslim etmek üzere olan hastasının ailesi öteki odada rutin işlerine, eğlencelerine dalmışken, o yanında Yasin okuyor, salavatlarla uğurluyordu. Bu da muhabbete dairdi.

İbadet ehliydi. Farzlar dışında nafileleri de çoğaltmaya ihtimam gösterirdi. Namaz önemliydi. Kendisini tanımak, görmek isteyenlere en çok namazı tavsiye ediyor, eğer bugün ben buradaysam namaz sayesindedir diyordu. En çok virdi de salavattı ki bu da muhabbete dairdi.

Neşeli, heyecanlı, hoş sohbet biriydi. Sohbeti de fiileri de öğreticiydi. Peçete gerektiği bir anda uzattığım kâğıt peçeteyi; elimi yıkayabileceğim yerlerde kâğıt peçete kullanmam dedi ve gitti yıkadı. O an tüm ağaçların, ormanların, içindeki börtü böceğin bayram ettiğini düşündüm. Çevreci olmak için çığırmaya gerek yoktu. Hayatına dâhil et düşünmeyi, arzı, emaneti bu yeterliydi.

Dünyayı sevmez ama önemserdi

Zayıf ve fakat heybetliydi. Onca yaşına rağmen kemiklerde deformasyonu yoktu. Dimdik yürür, her adresi de bulurdu.

İsrafı sevmezdi. Dünyayı da sevmez ama önemserdi. Çünkü dünya ahireti kazandıracak tek sermayeydi. Bütün hâl ve hareketlerinde bu tarlayı doğru ürün ve hasatlarla doldurduğunu düşünüyorum ki bu da muhabbete dâhildi.

Hümeyra Ökten dünyayı sevmez ama önemserdi
Hümeyra Ökten dünyayı sevmez ama önemserdi

Siyasiydi. Aktüaliteden haberdardı. Oyunuzu şu partiye verin derdi. Bizdeki gevşekliğin zerresi yoktu. O yaşta hâlâ o ilk MNP heyecanını, tutkusunu yaşadığını görmek enteresan gelmiş, hayretle karışık maşaallah demiştik. Hacdan sonra instagramda canlı yayın yapacaktık. Çok sevinmişti ama geç kalmışım, olmadı.

Onu görmek için Umre'ye gidenler oldu

Sosyaldi. Çok tanıdığı insan vardı. Doktor olarak, sosyal çevre olarak, kendisiyle irtibatı kaybetmeyen hastaları, yolculuklarında tanıştığı diğer ülke Müslümanları derken bir dünya insan tarafından seviliyor, sayılıyordu. Hatıratından sonra bu çevreye bir de okurları eklendi daha da çoğaldı sevenleri. Sırf onu görmek için umreye gidenler oldu. Bir keresinde bir dekan aramış; “kızım ABD’den gelecek ve Dr hanımla tanışmak istiyor ne yapmalı” diye sormuştu. “Umreye giderse mümkün” dediğimde “tamam o zaman bu daha kolay” demişti.

Doktor olarak, sosyal çevre olarak, kendisiyle irtibatı kaybetmeyen hastaları, yolculuklarında tanıştığı diğer ülke Müslümanları derken bir dünya insan tarafından seviliyor, sayılıyordu
Doktor olarak, sosyal çevre olarak, kendisiyle irtibatı kaybetmeyen hastaları, yolculuklarında tanıştığı diğer ülke Müslümanları derken bir dünya insan tarafından seviliyor, sayılıyordu

Medine’de Ravza’da etrafını çevreleyen okurlarıyla sohbet etmek çok mutlu ediyor, bana “Bu kitap neymiş öyle” diye telefon ederek hayret ve sevincini izhar ediyordu. Hayatı hiç ummadığı şekilde renklenmiş, insanlara farklı bir formatta hizmete evrilmişti. Bu da muhabbete dairdi. Bu fotoğrafı Celalettin Ökten’in 70 yaşından sonra İHL öğrencileriyle Vefa’dan Fatih’e kadar yolda sohbet ede ede geldikleri fotoğrafla benzeştiriyorum. O günlerde “yoruluyorsunuz babacığım” diye üzüntüsünü belirten doktor abla, kendi hikâyesinde de aynısını yaşıyor ve bundan keyif alıyordu.

Aileyi Önemserdi

Agâhtı. Kalbi de aklı da uyanıktı. Bir keresinde Medine’de ziyaret eden arkadaşlarla bir seccade göndermişti. Açtım baktım, ortasında Kâbe’nin küçücük kaldığı etrafını dev otellerin çevrelediği bir baskı. Görür görmez ürktüm ve hemen kapattım: kullanamam deyip kaldırdım. Ertesi sene çiçekli seccadem geldi. Agâh kalpler için mesafeler, kelimeler ne ki. Kimsenin bilmediği ona ayan olmuş, bir de telafi etmek inceliğini göstermiş. Ne zarafet ne incelik. Teslimiyet varsa, gerisi hikâye diyenlerdendi. Bu da muhabbete dâhildi.

Teslimiyet varsa, gerisi hikâye diyenlerdendi.
Teslimiyet varsa, gerisi hikâye diyenlerdendi.

Ailesine çok düşkündü. Sadece kendisinin değil. Yakınında olan, bildiği duyduğu herkesin ailesine, ilişkilerine bakardı. “Sakın annenizi, babanızı üzmeyin, onların rızası çok önemli” derdi. Kendisi büyük çocuktu ama ailede söz sahibi en küçük kardeş Sadeddin Ökten’in yerini her zaman önemser, titizlikle korurdu. Kendisiyle âlâkalı bir karar vermesi gerektiğinde “Bir Saadettin’e danışayım sonra iletirim” derdi.

Her eve bir anne

Yalnızdı ve fakat hiç yalnız kalmadı. Etrafında her zaman sevenleri vardı. “Her eve bir anne yedi mahalleye bir doktor” derdi. O yedi mahalle gün geldi dünya oldu. Etrafı sevgi haleleriyle çevrelenmiş, kadın, erkek, genç, yaşlı Müslümanlarla doluydu. Bu da muhabbete dairdi.

Medine dünyaya ait tek bağlılığıydı
Medine dünyaya ait tek bağlılığıydı

Medine dünyaya ait tek bağlılığıydı. Medine aşkı, eviydi. Ravza adresi. Evinde bulamayanlar Ravza’da bir sütunun dibinde duada bulurlardı. Bir keresinde şaka yollu; “Dr abla Arabistan’da vefat nerede vaki olmuşsa, gömü de orada yapılıyormuş. Biliyorsunuz hacılara da aynı işlemi uyguluyorlar, öyle şehir şehir dolaştırmıyorlar cenazeyi. Mekke’de vefat ederseniz istikamet cennetü’l mualla, yapılacak bir şey yok” demiştim. Şöyle bir yüzüme baktı, bir işaret yok, biraz düşündü “Olur mu canım ben Medine diye vasiyet ettikten sonra kim beni Mekke’de bırakır, buzdolaplı arabalara koyar, yine getirirler Medine’ye” demişti.

Gel artık Hümeyra

  • Bu sene Arabistan korona tedbirlerinden dolayı dışarıdan hacı almadı. Kendi doktorlarından on bin kişiye hac izni çıktı. Doktor abla da bu gruba dâhil oldu. Hatta Mekke’deyken rahmetli annesi rüyasında “Gel artık Hümeyra” demiş de “Medine’ye gidince gelirim” diye cevap vermiş. Öyle de oldu. Medine’ye geldi, hastalandı, on beş gün içinde de bilinci açık, son nefesine kadar ‘Allah’ diye diye emaneti teslim etti. Arkasında tek bir şey bırakmadı, ne maddî, ne niza nev’inden. Bu da muhabbete dâhildi.

Sonuç olarak, Dr. Ayşe Hümeyra Ökten bir beşer olarak Müslümanca hayatın nasıl bir şey ve imkân dâhilinde olduğunu göstererek örneklik oldu. Bizi ona bağlayanın da bu olduğunu düşünüyorum; unuttuğumuz ve ötelediğimizi yakın, aşikâr eyledi, elle tutulur, gözle görülür forma dâhil etti. Onu mealen “Dünya hayatı bir yolcunun yorulup ağaç dibinde dinlendiği an gibidir” hadisinin uygulayıcısı gibi düşünüyorum. Yolun dünya kısmı bitti, ukbada devam ediyor şimdi. Allah yolunu açık etsin, biz ondan razıyız. O da razı olur inşaallah.

Son olarak beni Dr. Abla hatıratı için öneren Hocama teşekkür etmeyi bir borç biliyor, çok teşekkür ediyorum.