Nankör Avrupa!..

11 Ocak 1942 tarihli "Burası Kudüs" dergisi. Suriye'de Yunan mültecilere yiyecek ve giyecek yardımı yapılıyor
11 Ocak 1942 tarihli "Burası Kudüs" dergisi. Suriye'de Yunan mültecilere yiyecek ve giyecek yardımı yapılıyor

Brüksel’de boş boş oturup Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmek için fırsat kollayanlara bazı tavsiyelerim olacak. Bol bol tarih kitapları okuyun, özellikle yakın tarihe bir göz gezdirin. Merhametin tek taraflı bir davranış şekli olmadığını sakın aklınızdan çıkarmayın. Dün size bağrını açanlara bugün dirsek çevirmenin en hafif tabirle bir “nankörlük” olduğunu artık anlayın.

Suriye savaşının dar alana sıkıştığı İdlib’den kaçarak Türkiye sınırına yığılan mültecilerin görüntüsü içimizi burkuyor. Sadece onlar mı? Yunanistan’ın hudut kapılarında her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalanların manzarası da ayrı bir yürek yangını.

Peki, Avrupa’nın bu duruma tepkisi ne durumda? Tahmin edileceği gibi, insanlığımızdan utanç duyuracak kadar rezil ötesi. Türkiye zaten 4 milyon mülteciyi bağrına basmış vaziyette. İnsan soyuna bu denli merhametli davranan maalesef pek fazla ülke yok.

Ankara yönetimi elinden geleni fazlasıyla yapıyor ancak her şeyin olduğu gibi ülkelerin de bir kapasite sınırı var. Ve Türkiye bu sınırı çoktan aştı bile... Türkiye mültecilere kucak açmakla kalmadı, kendi bütçesinden milyarlarca dolar harcamakta tereddüt göstermedi. Uluslararası toplum bu konuda Ankara’ya yardım edeceğine dair söz verdi fakat bugüne dek verilen bütün sözler unutuldu, bütün yük Ankara’nın omuzlarına terk edildi.

Kendileri De Mülteciydi, Çabucak Unuttular

Taahhüt edilen yardımı yapma konusunda hep ihmalkâr davranan Avrupa’nın, Yunan sınırını zorlayan mültecileri gördükçe içine düştüğü panik ve gerilim gerçekten ibret verici. Avrupalı liderlerin siyasi bir unutkanlık hastalığına maruz kaldığına şüphe yok. Neden derseniz, bugün kapıları suratlarına kapadıkları mültecilerin izledikleri rota aslında kimseye yabancı değil. Aynı rotayı babaları ve dedelerinin kullandığını pek hatırlamak istemiyorlar.

  • Evet, yanlış duymadınız. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bugün bildiğiniz mülteci rotası aynen işliyordu fakat tam tersi istikamette...

İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ve İtalyan askerleri Yunanistan’ı işgal ettiğinde insanlar canlarını kurtarmak için her türlü tehlikeyi göze alarak deniz yolculuğuna çıkıyor ve soluğu Müslüman toprağı Akdeniz limanlarında alıyorlardı. Bugün Yunan sınırında her türlü vahşete maruz bırakılan Müslümanlar, o gün kendi ekmeğini Yunan mültecilerle bölüşmekte tereddüt etmemiş, asil bir davranış sergilemişti. Derken savaş bitti, Nazi istilası sona erdi. İnsanlar kendilerine kucak açan Müslümanlara müteşekkir bir şekilde evlerine tekrar geri döndüler.

Müslümanlar Sayesinde Hayatta Kaldılar

O günlerde pek çok kimse Türkiye’ye sığınmıştı. Bugün Avrupa’nın umurunda olmayan İsrail kuşatması altındaki Gazze’de El Nuseyrat isimli Avrupalı mültecilerin kaldığı bir kamp mevcuttu.

Kimi insanlar soluğu Mısır’da alırken, kimileri de savaş sona erene dek Suriye topraklarını kendilerine mesken tutmuştu. Başta Yunanlar olmak üzere pek çok Avrupalı, Nazilerin kurbanı olmaktan Müslümanlar sayesinde kurtulmuştu.

Kendi varlıklarını borçlu oldukları insanlara göz yaşartıcı gaz atmakla kalmayıp üstüne bir de gerçek mermilerle karşılık vermeleri Yunanlı yetkililer açısından büyük bir ironiyi içinde barındırıyor. Bu işi yapanların içinde babaları, dedeleri çocuk yaştayken Müslüman Akdeniz coğrafyasına mülteci olarak gidenler şüphesiz mevcut. Dünün çocuk mültecileri büyüdü, çoluk çocuk sahibi oldu. Ve ne yazık ki onların evlatları, bugün çocuk mültecilere hayatları boyunca unutamayacakları travmaları yaşatmakta hiçbir sakınca görmüyor.

  • 2015 yılındaki mülteci krizinin tekrar yaşanmaması adına yapılanlar utanç verici! Binlerce kişinin Yunan sınırındaki gergin bekleyişi sürerken, Atina yönetimi dediğimiz gibi bir hafıza bozukluğu yaşıyor ve “her ne pahasına olursa olsun” kendi sınırlarını mültecilere kapalı tutmaya kararlı görünüyor.

Brüksel'de Çene Çalanlara Tavsiye

Brüksel’de boş boş oturup Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmek için fırsat kollayanlara bazı tavsiyelerim olacak. Bol bol tarih kitapları okuyun, özellikle yakın tarihe bir göz gezdirin. Merhametin tek taraflı bir davranış şekli olmadığını sakın aklınızdan çıkarmayın. Dün size bağrını açanlara bugün dirsek çevirmenin en hafif tabirle bir “nankörlük” olduğunu artık anlayın!