Ne zor bir kader; Muhalif gibi yaşamak!

Fatih Portakal: "Yoruldum.  Üzerimde arzu etmediğim bir yük var. Muhalefetin sesi gibi görülüyorum. Artık muhalif olarak yaşamak, muhalif gibi yaşamak istemiyorum."
Fatih Portakal: "Yoruldum. Üzerimde arzu etmediğim bir yük var. Muhalefetin sesi gibi görülüyorum. Artık muhalif olarak yaşamak, muhalif gibi yaşamak istemiyorum."

Muhalif kelimesi sadece siyasi muhaliflik barındırsa problem yok. Siyasi muhaliflik adı altında bazen kendi ülkenin gerçeklerine, gelişmelerine, başarılarına da muhaliflik içeriyor… Kimi zaman sırf siyasi iktidara laf söyledi diye asla hazzetmediği uluslararası kişiliklere destek atmak anlamına da geliyor…

  • “Yoruldum. Üzerimde arzu etmediğim bir yük var. Muhalefetin sesi gibi görülüyorum. Artık muhalif olarak yaşamak, muhalif gibi yaşamak istemiyorum. Evim dron ile izleniyor. Yola çıktığımda yandaki araçlardan bana küfrediyorlar. Kaldıramıyorum. Kendime uygun gördüğüm hayat bu değildi. Ağır geliyor.”

Fatih Portakal Fox Tv ana haber sunuculuğu görevinden ayrılırken kurduğu cümleler bunlar.

Geneli pek ilgilendirmese de sosyal medya mecraları ve medya dünyası bunu birkaç gün konuşur ve unutur gider.

Siyasi muhaliflik adı altında bazen kendi ülkenin gerçeklerine, gelişmelerine, başarılarına da muhaliflik niçeriyor...
Siyasi muhaliflik adı altında bazen kendi ülkenin gerçeklerine, gelişmelerine, başarılarına da muhaliflik niçeriyor...

O yüzden neden ayrıldığı sorusundan çok ayrılma gerekçesi olarak ortaya koyduğu cümle anahtar özellik taşıyor…

Eminim bu cümle pek çok muhalif görünümlü kişiler için de geçerli.

“Artık muhalif olarak yaşamak, muhalif gibi yaşamak istemiyorum…”

Muhalif kelimesi sadece siyasi muhaliflik barındırsa problem yok.

Siyasi muhaliflik adı altında bazen kendi ülkenin gerçeklerine, gelişmelerine, başarılarına da muhaliflik içeriyor…

Kimi zaman sırf siyasi iktidara laf söyledi diye asla hazzetmediği uluslararası kişiliklere destek atmak anlamına da geliyor…

  • Türkiye’nin önemli bir kesimi doğalgaz bulunması karşısında mutlu olurken…
  • Açılışı yapılan bir yolun, bir fabrikanın, köprünün tadını çıkarırken…
  • Ülkenin başkanının dünya liderleri ile günü birlik telefonda kanka muhabbeti yapmasından dolayı hafiflerken…
  • Suriye’de kurulması düşünülen PKK devletinin paramparça olması karşısında gururlanırken…
  • Libya’da tüm dünyanın denklemini çöpe atan ülkesi, liderliği ve ordusunun başarılarını izlemekten haz duyarken…
  • Doğu Akdeniz’de yedi düvele karşı mücadelesinde aynı safta yer almakla şeref duyarken…
  • Gelişmiş dünyanın yerle yeksan olduğu pandemi mücadelesinde ülkesinin destanını alkışlarken…
  • Onlara katılmayıp, aynı duyguları hissetmeyen…
  • Mutsuz olan…
  • Keyfi kaçan…
  • Başarılara olumsuz kılıflar bulmaktan yorulan…
  • Hep kötüyü ve olumsuzu düşünen kafayı gövdesinin üstünde taşımak zorunda kalan…

Biri olmak…

Zor, çok zor olmalı…

Bazen kendimi ekranda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı gördüğünde cin çarpmışa dönenlerin yerine koymaya çalışıyorum. Ama koyamıyorum!

Siyasi denklemin değişeceğine dair, Tayyip Erdoğan’dan kurtulmalarına ilişkin…

Ümit yok…

İsim yok…

Vizyon yok…

Bu yaşanası bir ruh hali değil…

Yakın gelecekte Tayyip Erdoğan iktidarının bitmeyeceğini bilerek yaşamak…

2023 seçimlerinde büyük umutlar besledikleri pek çok ismin şimdiden havlu atması karşısındaki çaresizliğin doğurduğu kızgınlık, küskünlük, bıkkınlık…

Hepsi birer Fatih Portakal prototipi bir yığın insan.

Türkiye’ye yabancı, Batılı değerler aşığı, İslam’a ve toplumun değerlerine karşı, Anadolu’nun birikimini temsil eden siyasi iktidara düşman…

“Muhalif olmak, muhalif gibi yaşamak” bu olsa gerek…

Hakikaten zor bir kader!