Orta Doğu'da yeni satranç

İsrail’in yüzyıl anlaşmasına destek veren ABD, bu anlaşmayı sürdürebilmek için bölgedeki diğer güçlerini ya da dostlarını da kullanmayı ihmal etmiyor.
İsrail’in yüzyıl anlaşmasına destek veren ABD, bu anlaşmayı sürdürebilmek için bölgedeki diğer güçlerini ya da dostlarını da kullanmayı ihmal etmiyor.

İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri normalleşme anlaşması, bölgedeki dengeleri alt üst etti. BAE’nin ABD’den F-35 almak istemesi ise İsrail’i kızdırdı. ABD, iki müttefikinden de vazgeçemezken BAE’nin attığı adımları, İsrail’in güvenliğine tehdit olarak algılıyor.

Birleşik Arap Emirlikleri, küçük bir çöl şeyhliğinden, Körfez’de gelişmiş bir ülke konumuna kolay gelmedi. Yaklaşık 60 yıl önce keşfedilen petrolle gün geçtikçe daha da zenginleşen BAE’nin yıllar içinde geçirdiği değişim oldukça fark edilir. Mesela, dünya üzerinde petrol üreten ülkeler arasında hızla yükseldi. Bu petrolden kazandığı para arttıkça ülkenin gelişmişlik seviyesi de doğru orantılı olarak arttı. Hal böyle olunca, pek çok batılı ülke, arsız kukla BAE’nin ardında sıralandı.

İran dengeleri değiştirdi

Bir dönem İngiltere ile yakın temasta olan BAE’nin gelişmesine paralel olarak dostları da değişim gösterdi. 2000’lerden itibaren ABD ile ilişkilerini geliştirmeye başladı. Siyasetten petrole kadar her konuda ABD ile dirsek temasında bulundu.

Bir dönem İngiltere ile yakın temasta olan BAE’nin gelişmesine paralel olarak dostları da değişim gösterdi.
Bir dönem İngiltere ile yakın temasta olan BAE’nin gelişmesine paralel olarak dostları da değişim gösterdi.

Aslında ABD, sadece BAE’nin ekonomik olarak gelişmiş bir ülke olmasını değil, İsrail’e karşı bölgede kullanabileceği bir güç olarak hazırda tutuyor. İsrail’in yüzyıl anlaşmasına destek veren ABD, bu anlaşmayı sürdürebilmek için bölgedeki diğer güçlerini ya da dostlarını da kullanmayı ihmal etmiyor. Özellikle İran’la son yıllarda yaşanan kriz, müzakere için bölgedeki diğer ülkeleri paydaş kılıyor. Körfez’de yaşanan son olaylarsa, büyük haritayı gözlerimizin önüne seriyor.

İlk ziyaret

13 Ağustos günü, ABD Başkanı Donald Trump, İsrail-BAE ilişkilerini normalleştirmek için anlaştıklarını sosyal medya hesabından duyurmuştu. Üç ülke adına yapılan ortak açıklamada, ülke yetkililerinin bir araya gelerek farklı konularda ikili anlaşmalar imzalayacaklarını ve karşılıklı elçiliklerin açılacağı ilan etmişti. Tüm bunlar konuşulduktan sonra İsrail gizli servisi MOSSAD’ın başkanı Yossi Cohen resmi ziyaretle Abu Dabi’ye gitmiş birtakım temaslarda bulunmuştu.

Mızıkçı İsrail

Her şey üç ülke için güllük gülistanlık giderken, ABD’nin BAE’ye F-35 satacağı bilgisinin İsrail’in meşhur gazetelerinden biri olan Yedioth Ahronoth tarafından paylaşılması, düzelen ilişkilere bir soru işareti konulmasına yol açtı.

Birkaç gün sonra İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklama, ABD-BAE ticaretine isyan niteliğindeydi.

Başbakan (Netanyahu) başından beri İsrail ile barış anlaşması yapan Arap ülkeleri de dahil olmak üzere Ortadoğu'daki tüm ülkelere F-35 ve diğer gelişmiş silahların satışına karşı çıkmıştır

diyen İsrail yönetimi, yapılanın ABD’nin “İsrail'in bölgedeki askeri üstünlüğünü koruma garantisi”ne ters olduğunu söyledi. Yani İsrail, bölgedeki askeri üstünlüğünü tehlikeye atmamak için bu satışa tepki gösteriyor.

Serden de yardan da geçemiyor

İsrail’in de gönlünü yapmak isteyen ABD kanadından da açıklama gecikmedi. ABD başkanı Trump’ın başdanışmanı ve damadı Jared Kushner, İsrail’in öfkesini bastırmak ve BAE’nin de gönlünü almak için, iki ülke arasındaki anlaşmanın "BAE'nin F-35 satın alma ihtimalini artırması gerektiğini" söyledi.

ABD, sadece BAE’nin ekonomik olarak gelişmiş bir ülke olmasını değil, İsrail’e karşı bölgede kullanabileceği bir güç olarak hazırda tutuyor.
ABD, sadece BAE’nin ekonomik olarak gelişmiş bir ülke olmasını değil, İsrail’e karşı bölgede kullanabileceği bir güç olarak hazırda tutuyor.

ABD dışişleri bakanı Mike Pompeo’nun İsrail ziyaretinde F-35 sorusu gündeme gelmiş, bakan verdikleri tüm sözleri tutacaklarını ifade ederek şu açıklamayı yaptı: "ABD'nin (İsrail’in) nitelikli askeri üstünlüğüne ilişkin yasal bir zorunluluğu var ve buna uymaya devam edeceğiz. Ancak BAE ile de 20 yıldan fazla güvenlik ilişkimiz var. BAE'ye askeri yardım yaptık ve İran tehdidine karşı halkını koruması için BAE'ye ihtiyaç duyduğu ekipmanların sağlanması sürecini gözden geçirmeye devam edeceğiz. Bunu İsrail'e verdiğimiz sözü koruyarak yerine getireceğiz."

Isınma turu soğuk başladı

27 Ağustos günü ise BAE, İsrail ve Avrupa'dan iş adamları, iki ülke arasındaki normalleşme anlaşmasını desteklemek için "BAE-İsrail İş Forumu" açtıklarını duyurdu.

Fakat BAE, İsrail’in F-35 tepkisine misilleme olarak 28 Ağustos günü düzenlenmesi planlanan ABD-İsrail ve BAE üçlü toplantısını iptal etti. ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Kelly Craft da BAE'nin İsrail'e bir mesaj göndermek için bu toplantıyı iptal ettiğini ifade etmişti.

BAE kendini aştı

Abu Dabi yönetiminin bölgede hâkimiyet istediğini belli eden bu adımlar, sadece F-35 ile sınırlı kalmıyor. Geçtiğimiz ay Mars’a uydu gönderen(!) körfez ülkesi, bu uyduyla yeni araştırmaların önünü açma niyetinde. İddiaya göre bu uydu, gezegenin hava durumunu ve iklimi üzerinde çalışmalar yapacak, yeni bilgiler toplayacak. NASA ile ortaklaşa çalışan BAE, çalışmalara katkı sunmak istediğini de iletti. Uydu göndererek BAE’nin diğer uluslarla yarış halinde olduğuna dair bir mesaj mı iletmek istiyor, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

Ağustos ayının başında bir de Baraka Nükleer Enerji Santrali’nde ilk reaktörü faaliyete geçirip, İsrail'le anlaşmaya varan BAE tüm bunların mükâfatı olarak ABD’den ödül olarak F-35'leri alabilecek mi? Yoksa İsrail yanı ağır basan ABD, yıllar yılı yanında olduğu Arap müttefikini karşısına mı alacak?