Pakistan-Afganistan sınır çatışmaları büyük bir savaşa dönüşür mü?

Pakistan-Afganistan sınır çatışmaları büyük bir savaşa dönüşür mü?
Pakistan-Afganistan sınır çatışmaları büyük bir savaşa dönüşür mü?

Afganistan ile Pakistan arasında sürdürülebilir barış, her şeyden önce büyük altyapı ve enerji projelerinin uygulanmasına devam etmek için elzem görülüyor. Pakistan'da iç savaşın patlak vermesi, Afganistan’la muhtemel büyük çaplı bir çatışma, ABD ile anlaşmazlıkları olan Çin'in çıkarlarına da aykırı. Pakistan'ın en büyük müttefiklerinden olan Çin, bu tür sıcak çatışmalar ve anlaşmazlıkları, uygulanması için milyarlarca dolar harcanan “Bir Kuşak Bir Yol” projesi açısından en büyük tehditlerden biri olarak görüyor.

Dünya, Orta Doğu’ya ve Rusya-Ukrayna savaşına odaklanmışken bir anda gözler Pakistan’la Afganistan arasında patlak veren sınır çatışmalarına yöneldi. Pakistan'a ait savaş uçakları 24 Aralık'ta iki ülke sınırına yakın bir noktada yer alan, Afganistan'ın Paktika vilayetine bağlı bazı bölgelere "Pakistan Talibanına (TTP) ait kampları hedef aldığını" belirterek hava saldırısı düzenledi. Afganistan yönetimi ise bu saldırılarda sivillerin hedef alındığını bildirerek, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere en az 46 kişinin öldüğünü duyurdu. Pakistan’ın saldırılarına cevap olarak da Taliban yönetimi misilleme saldırısında bulunarak 28 Aralık'ta Pakistan topraklarını hedef aldıklarını ve 19 Pakistan askerini öldürdüklerini bildirdi.

İki ülke ilişkileri neden bozuldu?

Taliban’ın Afganistan’da yönetime gelmesi sonrası tüm dünya Kâbil’de Pakistan için dost bir hükûmetin kurulduğunu ve bunu İslamabad için stratejik bir zafer olarak görüyordu. Pakistan insânî krizin çözülmesi ve yaptırımların kaldırılması için uluslararası toplumu Afganistan için seferber olmaya çağırmıştı. Pakistan’ın Taliban üzerindeki etkisi göz önünde bulundurularak Afganistan’ın geleceğinde önemli bir aktör olarak kabul ediliyordu. Ancak tüm bu beklentiler ve iyimserliğe rağmen Pakistan-Afganistan ilişkileri kısa sürede bozuldu.

Son yıllarda Tehrik-i Taliban Pakistan (TTP)’nin faaliyetleri iki ülke ilişkilerinin bozulmasına, hatta karşılıklı çatışmalara dönüşmesine neden oldu. TTP’nin Afganistan Talibanı tarafından desteklendiği yönünde Pakistan tarafından yapılan suçlamalara karşı Taliban'ın her düzeydeki temsilcileri iddiaları reddediyor. Taliban, TTP'yi silah ve parayla desteklemediklerini ve kesinlikle mevcut hükümetin üst yönetimini devirmek amacıyla İslamabad'a karşı bir kampanyaya hazırlanmadıklarını resmen dile getiriyor. Ancak görünen o ki İslamabad'da bu güvencelere pek inanılmıyor.

Çatışmaların tarihi arka planında ne var?

Afganistan ve Pakistan arasındaki sınır geriliminin kökleri büyük ölçüde 1893 yılında Britanya Hindistan’ı ve Afganistan arasında çizilen Durand Hattı’na uzanıyor. Uzunluğu 2640 km olan tartışmalı sınır hattının Batı ucu İran sınırına, doğu ucu ise Çin sınırına kadar uzanıyor. Durand Hattı, Hindistan Sivil Hizmetleri'nden İngiliz diplomat Mortimer Durand ve Afganistan Emiri Abdurrahman Han tarafından kendi etki alanlarının sınırlarını belirlemek ve diplomatik ilişkileri ve ticareti geliştirmek amacıyla Afganistan Emirliği ile Britanya Hindistan İmparatorluğu arasındaki uluslararası sınır olarak belirlendi.

Klasik bir İngiliz numarası olan Durand Hattı, etnik hatları gözardı ederek sınırda yaşayan Peştun topluluklarını ikiye bölmüş oldu. 1947’de Pakistan’ın kurulmasıyla birlikte bu tarihî mesele daha da karmaşık bir hâle geldi ve 20. yüzyıl boyunca iki tarafın birbirine yönelik sınır ihlalleri ve askeri çatışmalarla şekillenen bir ilişkiye dönüştü. Pakistan’ın kurulmasından sonra Afganistan’daki yönetimler, çizilen sınırı kabul etmediklerini ısrarla dile getirdiler. Afganların özellikle de Peştunların gözünde bu sınırı kabul etmek hep siyâsî intihar anlamına geldi. 2021’de Taliban’ın iktidara gelmesinden sonra da bu tutum değişmedi. Ancak Pakistan, uluslararası kabul görmüş bir ilkeye dayanarak Durand Hattı'nı resmî bir sınır olarak görüyor.

Peştunlar ne istiyor?

Afganistan'ın en büyük, Pakistan'ın ise üçüncü büyük etnik grubu olan Peştunlar azımsanmayacak bir nüfusa sahipler. Yaklaşık 12.5 milyonu Afganistan'da, 30 milyondan fazlası da Pakistan'da yaşayan Peştunları, Durand Hattı ikiye ayırdığı için her iki ülkenin Peştunları bu sınırı fiilen tanımıyor. Veziristan toprakları dağlar ve çöllerden oluştuğu için iki ülkenin Peştunları arasında neredeyse hiç sınır yok. Bu nedenle iki ülkedeki Peştunlar arasındaki bağlar hiçbir zaman kesintiye uğramadı. ABD’nin Afganistan’ı işgali sırasında da Pakistan'daki Peştunlar, Afganistan'daki aşiret üyelerine düzenli olarak yardım etti. Pakistan’da yaşayan Peştunların sayısı, Afganistan’dakilerden fazla olsa da onlar kendilerini Afganistan’daki Peştunlara tâbi olarak görüyorlar.

Çatışmalar Çin’in bölgesel çıkarlarına aykırı

Afganistan’ın istikrar kazanmasında büyük bir çaba harcayan başta Çin olmakla beraber Özbekistan ve diğer Orta Asya ülkeleri, Pakistan’la Afganistan arasındaki çatışmalardan oldukça rahatsız. Bu nedenle diplomatik müzakereler ve farklılıkların barışçıl çözümü için bu ülkelerden bir platform kurulması teklifi gelebilir. Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan hâlihazırda Afganistan'da barışı desteklemeye yönelik uluslararası girişimlere aktif olarak katılıyor ve Kâbil ile İslamabad arasındaki gerilimi azaltmak için diplomatik kaynaklarıyla lobi faaliyeti yürütebilirler.

Afganistan ile Pakistan arasında sürdürülebilir barış her şeyden önce büyük altyapı ve enerji projelerinin uygulanmasına devam etmek için elzem görülüyor. Pakistan'da iç savaşın patlak vermesi, Afganistan’la olası büyük çaplı bir çatışma, ABD ile anlaşmazlıkları olan Çin'in çıkarlarına da aykırı. Pakistan'ın en büyük müttefiklerinden olan Çin, bu tür sıcak çatışmalar ve anlaşmazlıkları, uygulanması için milyarlarca dolar harcanan “Bir Kuşak Bir Yol projesi” açısından en büyük tehditlerden biri olarak görüyor.

Ortada bir savaş tehdidi olsa da genel kanâat hem Kâbil hem de İslamabad'ın büyük bir savaşa yol açmamaya çalıştığı yönünde. 130 yıllık bir meselenin çözümü için Afganistan ve Pakistan'daki yetkililerin müzakere masasına oturmak zorunda kalacağından kimsenin şüphesi yok. Ancak karşılıklı tavizlerin verilmesi konusundaki kararsızlık, sürecin uzamasına neden olacaktır.

  • Türkistan’dan kısa kısa
  • Rusya 80 bin göçmeni sınır dışı etti
  • 2024 yılında 80 binden fazla göçmen Rusya'dan sınır dışı edildi. 2024’de sınır dışı edilen göçmen sayısı geçen seneye göre iki kat arttı. Rakamın artmasındaki en büyük neden, Mart 2024’de Moskova’da Crocus City Hall saldırısının faillerinin Tacikistan vatandaşları çıkmaları oldu. Bu saldırıdan sonra Rusya, yabancılara ve göçmen işçilere yönelik politikasını keskin bir şekilde sıkılaştırdı. Özellikle Türkistan’dan gelen göçmenlerin artık pek çok alanda çalışmalarına izin verilmiyor ve Rusya Federasyonu'nda kalmalarını ve istihdamlarını zorlaştıran yasal önlemler alınıyor. Şu anda Rusya'da 6 milyon 174 bin yabancı uyruklu insan ikamet ediyor. Yabancılar arasında ilk onda Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Belarus, Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Çin ve Türkmenistan vatandaşları yer alıyor.
  • Ayrıca 2024 yazında Rus vatandaşlığı alan yaklaşık 10 bin göçmenin Ukrayna'daki savaş bölgesine gönderildiği belirtiliyor.
  • Azerbaycan Rusya’ya birçok uçuşu askıya aldı
  • Azerbaycan Havayolları (AZAL), "hava sahasının düzenli olarak kapatılması" nedeniyle Kazan'a gidiş-dönüş uçuşlarını askıya aldı. Şirketten yapılan açıklamada, "AZAL, uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla Bakü-Kazan-Bakü güzergahındaki tüm uçuşları süresiz olarak durdurmuştur" denildi. Aralık ayının sonunda Azerbaycan Havayolları Mineralnye Vody, Soçi, Volgograd, Ufa, Samara, Grozni, Mahaçkale, Vladikavkaz, Nijniy Novgorod ve Saratov'a uçuşlarını iptal etti . Kazakistan'daki uçak kazasına ilişkin soruşturma tamamlanana kadar bu şehirlere uçuşlar durduruldu.
  • Bakü'den Grozni'ye uçan Azerbaycan Havayolları'na ait Embraer 190 uçağı 25 Aralık'ta Aktau'da düşmüş ve 38 kişi hayatını kaybetmişti. Kaza sonrası Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, AZAL’a ait uçağın Kazakistan'da düşmesinden Rus temsilcileri sorumlu tutmuştu.
  • Kırgızistan’da yolsuzlukla ilgili yeni yasa
  • Kırgızistan’da yolsuzlukla mücadeleyi hızlandırmak amacıyla yeni anayasa değişiklikleri ve yasal düzenlemeler yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Sadır Japarov’un da imzaladığı yeni yasaya göre artık yolsuzluk nedeniyle tutuklanan kişiler zorunlu hapis cezasına çarptırılacak. Ayrıca yakın akrabaları, ebeveynleri ve eşleri de kamu hizmetinden çıkarılacak. Kendileri de ömür boyu devlet kurumlarında çalışma hakkından mahrum kalacaklar. Yetkililer bu reformlarla ülkenin 2025-2026 yılları arasında yolsuzluktan tamamen arındırılacağını iddia ediyor.