Pamuk ipliğine bağlı bir ateşkes

İsrail işgal güçlerinin 7 Ekim günü başlattığı Gazze soykırımı, 470 gün süren akıl almaz katliamların ardından geçtiğimiz ay yapılan anlaşmayla ‘şimdilik’ sona erdi. ABD, Mısır ve Katar’ın arabuluculuğuyla 19 Ocak’ta yürürlüğe giren anlaşma 3 aşamadan oluşuyor. Ve ilk aşamasının bile 6 haftalık bir süreçte gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu hâliyle İsrail tarafından bile ‘Hamas’ın zaferi’ olarak görülen anlaşmanın sonraki aşamaları ise tamamen işgal güçlerinin keyfine bırakılmış gibi görünüyor.
Kasım ayında Trump ABD başkanı olarak seçildiğinde, Gazze soykırımı 13. ayını tamamlamıştı. İki başkan adayı da seçimlerden önce İsrail’e tam destek açıklaması yaptığı için soykırımın seçimlerden sonra da devam edeceği biliniyordu. Biden yönetiminde başlayan soykırıma Biden hükümetinin verdiği destek zaten ortadaydı ama Trump’ın ne kadar destek vereceği bilinmiyordu.
Aralık başında, Trump soykırımla ilgili politikasını sosyal medya hesabından ilan etti. Trump, göreve başlayacağı tarih olan 20 Ocak'tan önce rehinelerin serbest bırakılmaması durumunda Orta Doğu'nun cehenneme döneceğini söyledi.
Mesaj kafaları karıştırdı çünkü Gazze zaten işgal güçlerinin elinde cehennemi yaşıyordu. Önce İsrail’in sonra da dünyanın geri kalanının, mesajın Yahudi teröristlere verildiğini anlaması uzun sürmedi.
Netanyahu’ya ilk gerçek baskı

Biden yönetimi de mesajı net şekilde aldı. Gazze’de ‘zafer’ kazanmanın mümkün olmadığını gören Biden, yapılacak bir ateşkes anlaşmasının Trump’ın hanesine yazılmasını engellemek için harekete geçti.
Biden, Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, Ortadoğu elçisi Brett McGurk ve CIA direktörü Bill Burns’ten oluşan bir müzakere ekibini 12 Aralık'ta terörist netanyahuya gönderdi. Heyetin amacı ateşkes sağlamak değil, netenyahuyu ateşkes konusunda ikna etmeye çalışmaktı. Çünkü Biden yönetiminin ipleri son ana kadar işgalcilerin elindeydi. İsminin açıklanmasını istemeyen bir ABD’li yetkili, toplantıda netenyahuya beklemediği bir baskı yapıldığını söyledi. Çünkü anlaşmayı engelleyen oydu ve Trump bunu çok iyi biliyordu. Trump göreve gelmeden bir ‘Biden anlaşması’ yapılmalıydı.
Tüm taraflar ilk defa aynı binada
Bu tarihten itibaren Katar, Mısır ve ABD’nin arabulucu olduğu görüşmeler hız kazandı. 15 aylık soykırım boyunca işgalciler ve Hamas arasında defalarca ‘ateşkes’ görüşmesi yapılmıştı. Fakat Ocak ayı başındaki bu görüşmenin diğerlerinden farkı, ilk defa tüm tarafların aynı bina içinde bir araya gelecek kadar yakınlaşmasıydı. ABD, Mısır, Katar, Hamas ve Yahudi teröristler, Katar’daki iki katlı bir binada "yakınlık görüşmeleri" adı altında görüşmelere başladı. Görüşmeleri yürüten ABD yetkilileri, ABD medyasına Hamas heyetinin birinci katta, işgal heyetinin ise bir üst katta olduğunu ve anlaşmaya hiç bu kadar yaklaşılmadığını söyledi. Tarafların şartları ve itirazları, hiçbir aracıya gerek kalmadan iki kat arasında hızla iletiliyor ve böylece anlaşma metni hızla bir şekle giriyordu.
- Anlaşma metni Mayıs’tan kalma
- Hamas ve işgalciler arasında Katar’da müzakere edilen anlaşma metni aslında yeni değildi. Yani sıfırdan yazılmadı. Biden, 2024 Mayıs ayı sonunda düzenlediği basın toplantısında İsrail ile birlikte hazırladığı bir ateşkes teklifini dünyaya duyurdu. Teklif 3 aşamadan oluşuyordu. İlk aşamanın 6 haftalık bir süreç olduğunu belirten Biden, bu sürede İsrail’in Gazze’deki yerleşim yerlerinden çekileceğini ve tarafların elindeki rehinelerin bir bölümünün serbest bırakılacağını söyledi.
- İlk aşamanın ardından İsrail ile Hamas, kalıcı ateşkes için müzakerelere başlayacaktı. Bu görüşmeler devam ederken ikinci aşamada, kalan rehineler serbest bırakılacaktı. Bu aşamaya kadar sorun çıkmaz ve ateşkes kalıcı olursa üçüncü aşamaya geçilecek ve Gazze’nin yeniden inşa süreci başlayacaktı.
- 6 haftalık geçici bir ateşkesin ardından ikinci ve üçüncü aşamaları tamamen işgalcilerin keyfine bırakılan anlaşma metni, Hamas tarafından bir iyi niyet göstergesi olarak kabul edildi. Hamas, “Kalıcı ateşkes, Gazze Şeridi’nden tamamen çekilme, yeniden yapılanma, yerinden edilenlerin tüm ikamet yerlerine geri dönüşü ve ciddi tutukluluk halinin sona erdirilmesini temel alan her türlü öneriyi olumlu ve yapıcı bir şekilde ele almaya hazırız” açıklaması yaptı.
- Fakat işgalcilerin kendi elleriyle yazdığı, Biden’a kabul ettirdiği ve Hamas’ın da olumlu cevap verdiği anlaşma hiçbir zaman yürürlüğe girmedi. İsrail, Hamas’ın anlaşmayı kabul etmeye hazır olduğunu söylemesinden sonra Gazze’de katliamlarına hız verdi ve Temmuz ayında da Hamas lideri İsmail Haniye’yi İran’la ortak düzenlediği suikastla şehit etti.

‘Başlatma Şabat’ına’
9-10-11 ve 12 Ocak, o güne kadarki en yoğun trafiğe sahne oldu. Ateşkes görüşmelerinin arabulucuları o güne kadar ABD, Mısır ve Katar’dı. Fakat 9 Ocak’tan itibaren ABD ikiye ayrıldı. Artık ABD adına görüşmeleri hem Biden ekibi hem de Trump’ın kendi özel ekibi yürütüyordu. 9 Ocak'ta Trump'ın elçisi, Biden'ın elçisi ve Mısır istihbarat şefi Doha'da sekiz saatlik bir toplantı yaptı. Toplantıyı değerlendiren Mısırlı yetkili, "Anlaşmaya varmaya en yakın noktadayız. Çözüm bekleyen konuların yüzde 90'ında anlaşmaya varıldı ancak daha fazla görüşme yapılması gerekiyor” dedi.
Fakat göreve gelmeden önce ateşkesi duyurmak isteyen Trump’ın daha fazla oyalanmaya tahammülü yoktu. Göreve geldiğinde Orta Doğu temsilcisi olarak atayacağını duyurduğu Steve Witkoff’u, 11 Ocak’ta netanyahu ile görüşmek üzere Tel Aviv'e gönderdi. Witkoff hem Trump gibi emlak milyarderi hem de netanyahu gibi bir yahudiydi. Ve Tel Aviv’e indiği 11 Ocak günü de yahudilerin çalışmayı reddettiği şabat gününe denk gelmişti.
Fakat onun gelişi netanyahu tarafından hoş karşılanmadı. 3 gün önce Trump, sosyal medyadan bir video yayınlayarak netanyahu’ya ‘o… çocuğu’ demiş ve netanyahu da Trump’ın yemin törenine katılmayacağını açıklamıştı. Netanyahu, kendisiyle görüşmek isteyen Witkoff'a “Şabat günü görüşemeyeceğini ve beklemesi gerektiğini” iletti. Witkoff'un cevabı ise Trump’ın dili gibi küfürlüydü. ‘Diplomatik geleneklere aykırı’ ifadeler kullanan Witkoff, netanyahuyu hemen huzuruna çağırdı ve bir gün sonra tüm taraflar aynı binada toplandı.
O gece ve takip eden 3 gün boyunca en çetin pazarlıklar yapıldı. İsrail tarafı anlaşmayı geciktirmek için yine farklı yöntemler denedi. İşgalciler, yerinden edilen Gazzelilerin evlerine dönerken yahudi teröristler tarafından aranması için ayak diredi. İşgal güçlerinin Gazze’den çekilmesi konusunda da zorluk çıkaran netanyahu ve ekibine karşı Hamas son ana kadar direndi. Ve 15 Ocak saat 18:00’deki basın toplantısından sadece 10 dakika önce anlaşmaya son hali verildi. Katarlı bir yetkili, İsrail’in daha fazla direnmesini engellemek için basın toplantısının yapılacağı salonu emrivaki yaparak hazırladıklarını ve işgalcilerin ancak o zaman, anlaşma için başka seçenekleri kalmadığını gördüğünü söyledi.
3 aşamalı ve ucu açık bir anlaşma
Hamas ve Yahudi teröristler arasındaki anlaşma kalıcı bir anlaşma değil. Metin ‘geçici anlaşma’ olarak geçiyor ve 3 aşamadan oluşuyor. Birinci aşamanın sınırları net. Ancak 2 ve 3. Aşamalar, ilk aşamanın başarılı şekilde uygulanmasına bağlanıyor.
1. Aşama: 42 günlük ateşkes
19 Ocak’ta başlayan ateşkesin birinci adımı 6 hafta yani 42 günlük bir süreçte gerçekleşecek. Bu aşamada öncelikle işgalciler saldırılarını, Hamas da savunma operasyonlarını durduracak. İşgal güçleri, Gazze’deki yerleşim yerlerinden çekilecek.
42 günlük ilk süreçte rehinelerin serbest bırakılması da yer alıyor. 19 Ocak’ta anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle Hamas elindeki 3 kadın teröristi serbest bıraktı. Buna karşılık ertesi gün işgal güçleri toplama kamplarında tuttuğu ve herhangi bir suçlamada da bulunmadığı 90 Filistinli rehineyi bıraktı. Bunlardan 89’u kadın ve çocuktu.

3 yahudi teröriste karşılık 90 Filistinli rehinenin serbest bırakılması, anlaşmadaki matematik hesabına dayanıyor.
Anlaşmaya göre Hamas’ın serbest bıraktığı her ‘sivil’ esir için işgal güçleri 30 Filistinli rehineyi serbest bırakacak. Hamas’ın serbest bırakacağı her ‘asker’ esir için ise işgalciler 50 Filistinliyi toplama kamplarından çıkaracak.
İsrail, Hamas’ın elindeki esirlerin sağ olup olmadığı konusunda da bilgi istedi. Ve ölü rehineler için farklı bir anlaşma önerdi. Hamas ise elindeki esirlerin sağ olup olmadığına bakılmaksızın, esirlerin cesetlerinin de sağ olanlarla aynı şekilde pazarlık konusu olacağı şartını kabul ettirdi.
İlk 42 günlük süreçte, Hamas’ın 33 yahudi teröristi salması, buna karşılık işgalcilerin de 1000’e yakın Filistinli rehineyi serbest bırakması bekleniyor.
İşgalciler, ilk esirler bırakılınca Gazze’yi doğu-batı ekseninde ortadan ikiye bölen Netzarim koridorundan ve Gazze'deki yerleşim alanlarından askerlerini çekmeye başlayacak.
İkinci hafta Hamas, dört esiri daha serbest bıraktı. İşgalciler buna karşılık Gazze Şeridi'nin güneyine kaçmak zorunda kalan halkın, kuzeydeki evlerine dönmesine izin vermeye başladı. Bu yolu yürüyerek aşacak olanlar sahil tarafından, araçla gidecek olanlar ise Gazze Şeridi'nin merkezinden geçen Selahaddin yoluna paralel bir başka yoldan seyahat edebilecek.
Mısır ile Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı, hasta ve yaralıların tahliyesi için kademeli olarak açılacak. Ayrıca işgalcilerin Gazze'nin kuzeyi ve doğusundaki iki sınır bölgesinde 800 metrelik birer tampon bölgeye kadar çekilmesi planlanıyor.
Ateşkesin 16. gününde yani bu ay içinde işgalciler ile Hamas’ın, planın ikinci ve üçüncü aşamaları üzerinde görüşmelere başlaması bekleniyor.
2. Aşama: Tüm rehine ve esirler bırakılacak
Anlaşmanın ikinci aşamasının görüşmeleri, ilk aşamanın yürütüldüğü 42 günlük süreçte devam edecek. Katar Başbakanı El Sani, ikinci ve üçüncü aşamanın ayrıntılarının birinci aşamanın uygulanmasına bağlı olduğunu açıklamıştı.
Bu aşamada Hamas, elindeki erkek Yahudi teröristleri, asker ve sivil ayrımı yaparak teslim edecek. İşgalciler ise buna karşılık 2 bine yakın Filistinli rehineyi serbest bırakacak. Bunlar arasında ömür boyu hapis cezası alan ve çok önemli mevkilerde bulunan Hamas yöneticileri ve askeri komutanlar da bulunuyor.

İsrail, Gazze'de 94 rehine bulunduğunu ve bunlardan 34'ünün ölü olduğunu düşündüklerini açıklamıştı. Ayrıca 7 Ekim operasyonundan önce esir alınan dört Yahudi teröristin de teslim edilmesi bekleniyor.
İkinci aşamada işgal güçlerinin Gazze'den tamamen çekilmesi ve "sürdürülebilir bir sükunetin" başlaması da öngörülüyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin 50. Gününde ise işgalcilerin Mısır ile Gazze arasındaki Filedelfiya Koridoru'ndan çekilmeye başlaması ön görülüyor. İsrail ise şimdilik buradan çekilme konusunda anlaşma sağlanmadığını iddia ediyor.
3. Aşama: Yeniden inşa
Anlaşmanın üçüncü aşaması tam bir muamma. ABD Başkanı Biden, üçüncü aşamada Gazze'nin yeniden yapılanma planının devreye gireceğini söyledi. Birinci ve ikinci aşamada Gazze’ye sınırlı sayıda girmesine izin verilen yardımlar, bu aşamada tamamen serbest bırakılacak. Yerinden edilen tüm Filistinliler, Gazze'nin tüm bölgelerine geri dönebilecek.
Bu aşamada Hamas, elindeki ölü Yahudilerin cesetlerini de İsrail tarafına gönderecek.
Muallakta kalan başlıklar
15 Ocak’ta duyurulan ve 19 Ocak’ta resmen yürürlüğe giren anlaşmanın ikinci ve üçüncü aşamaları tamamen muallakta. Zaten anlaşmanın adı da ‘geçici ateşkes’. İsrail ile Hamas arasında savaşın tamamen sona ermesi müzakereleri, ateşkes sürecinin 16'ncı gününde yani 4 Şubat’ta başlayacak.

Üzerinde çetin tartışmaların geçmesi beklenen en önemli madde, Gazze'yi kimin yöneteceğiyle ilgili. İsrail, Hamas'ın Gazze'yi yönetmeye devam etmesini istemiyor. Ayrıca işgal altındaki Batı Şeria'daki sözde Filistin Yönetimi'nin Gazze'yi yönetmesine de izin vermeyi reddediyor. Güneydeki Filedelfiya koridoru ile Gazze’nin ortasındaki Netzarim koridorunu elinde tutmak isteyen İsrail, Gazze'nin uluslararası bir yönetimin kontrolünde olması için ABD ve BAE ile bir plan üzerine çalışıyor.
Gazze’nin seçilmiş hükümeti olan Hamas ise Gazze’nin yönetimi konusunda işgalcilerin ya da yabancı ülkelerin söz sahibi olmasını istemiyor. Bu da pamuk ipliğine bağlı olan anlaşmanın Şubat ayında çok farklı bir yöne doğru gidebileceğini gösteriyor.