Petrol ve Suudi Aramco nereye koşuyor?

ABD ve Kanada’nın petrollü kumları vardır. California Teknik Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda, bu kumlardan petrol elde edilme maliyeti varil başına 80 dolar iken dünyada petrolün varil fiyatı 10-17 dolar civarlarındadır.
ABD ve Kanada’nın petrollü kumları vardır. California Teknik Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda, bu kumlardan petrol elde edilme maliyeti varil başına 80 dolar iken dünyada petrolün varil fiyatı 10-17 dolar civarlarındadır.

Petrol fiyatlarını kontrol eden birçok faktör vardır. Bunların en önemlisi tabii ki savaşlardır. Ancak Dünya’da petrol ile ilgili en önemli şok Petrol ihraç eden ülkelerin toplanarak OPEC adlı kurumu kurmalarından sonra gerçekleşmiştir.

Suudi Arabistan Abqaiq (Araplar Buqayq de derler) ve Qurais’de bulunan Aramco tesislerine bir saldırı olduğu haberi ajanslara düşer düşmez konuyla ilgili kişilerin birbirine sorduğu ilk soru ‘bu saldırıyı kimin gerçekleştirdi’ğiydi.

ABD ve Suudi Arabistan kaynaklı ilk ifadelere bakıldığında saldırıyı gerçekleştirenlerin Yemen’de hükümete karşı ayaklanan Şii Husi örgütü olduğu yönündeydi. Gerçi bilinmez bir sebeple Husi örgütü lideri bu işin kendileri tarafından yapıldığını beyan etmiş olsa da cevaplanmayan birçok soru vardı.

Aramco tesislerine yaklaşık 811 km mesafede bulunan bu örgüt bu işi hangi teknoloji ile yapmıştı?

GARİP VE GAİP FÜZE

ABD kaynaklarına göre, Husiler drone (insansız hava aracı) kullanarak 811 km boyunca Arabistan içinde ilerlemişler ve 21 füze fırlatmışlardı. Ancak ne gariptir ki, bu füzeler tek bir kişiyi öldürmemiş, tek bir yaralanan olmamış, yöneticilerin her konfora sahip villa, havuz ve spor alanları tahrip olmamıştı.

Ve yine ne gariptir ki, Suudi Arabistan içinde 811 km yol alan bu dronelar ABD tarafından Suudi Arabistan’ın savunması için konuşlanan Patriot füzelerinin radarlarına yakalanmamıştı.

Bir başka ilgi çeken nokta da füze ile vurulduğu iddia edilen stabilizasyon kulelerinin önemiydi. Bu kuleler ham petrol içinde tabii olarak bulunan kükürdün ham petrolden ayırt edildiği yerdir. Ham petrol bu tesislerle kükürdü temizledikten sonra rafineriye gönderiyor. İşte fukara Husilerin vurduğu iddia edilen kuleler böylesine önemli bir özelliğe sahipti.

Kuzeybatı yönünden Füze fırlatma kapasitesine sahip tek ülke İsrail’dir. Ancak bu bilgi bile bizi, “saldırıyı İsrail yapmıştır” gibi kesin bir sonuca götürmez.
Kuzeybatı yönünden Füze fırlatma kapasitesine sahip tek ülke İsrail’dir. Ancak bu bilgi bile bizi, “saldırıyı İsrail yapmıştır” gibi kesin bir sonuca götürmez.

FÜZENİN YÖN FANTAZİSİ Mİ?

Bir başka izah edilemeyen husus da bu kulelerdeki deliklerin yönüydü. Bu deliklerin tamamının yönü kuzeybatıya doğru bakmaktadır. Eğer Husiler tarafından fırlatılan füzeler ile vurulmuş olsalardı, bu deliklerin güneye veya güneybatıya doğru olması gerekirdi. Füzeyi atan Husiler olsaydı, herhalde fırlattıkları füzelerin tam yerini bulduktan sonra bir de etrafından dolaşıp kuzeybatı yönünden vuralım gibi bir fantezileri olmazdı.

Kuzeybatı yönünden Füze fırlatma kapasitesine sahip tek ülke İsrail’dir. Ancak bu bilgi bile bizi, “saldırıyı İsrail yapmıştır” gibi kesin bir sonuca götürmez.

Kaldı ki bu deliklerin hiçbiri füze tarafından oluşturulmuş delikler gibi de gözükmemektedir. Biraz dikkatlice bakıldığında iç zırhtaki deliklerin, sanki bir iç patlama sonucu, içeriden dışarıya doğru yırtılarak açılmış olduğu görülebilmektedir.

DELİKLER AĞIR MAKİNALI TÜFEK İŞİ

Özellikle Abqaiq’in batısında bulunan Qurais adlı bölgede gazetecilere gösterilen metal borulardaki deliklerin ağır makinalı tüfek tarafından oluşturulduğu çok belirgin olarak görülmektedir.

BUNU HUSİLER YAPAMAZ

Husilerin bu işi yapmış olduğu yönündeki iddialar dünya kamuoyu tarafından çok ciddiye alınmayınca, suçlananlar İran ve Irak oldu. Hem İran hem de Irak bu iddiaları kesin cümlelerle reddetti.

Böyle durumlarda sorulması gereken en basit soru şudur; “Bu durum kimlerin ve / veya hangi ülkelerin işine yaramıştır?” Zira bu olayın sonuçları her kim veya kimlerin işine yaradıysa suçlu/fâil odur!

KAZANÇTAN FAİLE GİDEBİLİRSİNİZ

Sonuçları itibariyle baktığımız zaman bu olay sonucunda, dünya petrolünün yüzde 5-6’lık bir kısmını karşılayan bu rafinerinin durmasıyla, petrol fiyatlarının yüzde 19 civarında arttığı görülmüştür. Dünya genelinde en yaygın kullanılan Brent türü ham petrolün varil fiyatı yüzde 19 artışla, 60,22 dolardan 71,62 dolara kadar tırmanarak 22 Mayıs’tan beri en yüksek seviyeye tırmanmıştır.

Dünya toplam petrol rezervinin 244 milyar ton, tüketiminin de yaklaşık 14 milyar ton olduğu görülmektedir.
Dünya toplam petrol rezervinin 244 milyar ton, tüketiminin de yaklaşık 14 milyar ton olduğu görülmektedir.

ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALAR

Bir başka anlaşılmayan konu da Aramco yetkililerinin patlama sonrası verdiği çelişkili ifadelerdir. Aramco’nun ABD’li yetkilileri patlamanın çok büyük olduğunu ve tamirinin en az iki ay süreceğini, hatta altı kadar uzayabileceğini ifade ederken, Aramco’nun Suudi Arabistan’lı yetkilisi Mr. Ghamdi, dünyadaki en iyi yangın söndürme tamir ekibinin Aramco’da olduğunu ve tamirin ilk 24 saatte yüzde 30’luk kısmının tamamlandığını belirtmiştir.

Yani ABD yetkilileri olayı olduğundan büyük göstererek fiyatların uzun bir süre daha yüksekte kalmasını istemektedirler.

Bu tesislerin bir başka önemi de Pakistan’ın Belucistan bölgesindeki Gwadar şehrinden gelen ham petrolün de kükürtlerden arındırılıp rafine edildiği yer olmasıdır. Pakistan petrolleri genelde Çin’e satılmaktadır. Bu vesile ile Çin ekonomisinin de bir şekilde yavaşlaması sağlanmıştır.

Suudi Arabistan’da oluşan panik sonrası ABD, bin yeni asker daha göndermek için bahane bulmuş, askeri olarak bölgeye iyiden iyiye yerleşmiştir.

Bu arada Uluslararası medya kullanılarak İran üzerinde oluşturulan nefret arttırılmıştır.

Sonuçlara bakıldığında kimlerin kazançlı çıktığı çok belirgin olarak görülmektedir.

YÜZDE 5’E 100 MİLYAR DOLAR

Peki, bütün bunları yaparken Aramco’nun farklı zararları olmamış mıdır? Bilindiği gibi Aramco firmasının hisselerinin yüzde 5’lik bir kısmının 100 milyar dolar karşılığı halka arz edileceği duyurulmuştu. Bu olaylar potansiyel alıcılarda biraz endişe oluşturmuş ve dünyaya hisse arzı iki ay kadar ertelenmişti. Yukarıda ifade edilen kazançlar ve bu beklemenin oluşturduğu gecikmenin zararları bir arada değerlendirildiğinde, gecikmeden kaynaklanan kayıpların çok da önemli olmadığı görülmektedir.

  • FİYATLARI KONTROL EDEN FAKTÖRLER
  • Petrol fiyatlarını kontrol eden birçok faktör vardır. Bunların en önemlisi tabii ki savaşlardır. Ancak Dünya’da petrol ile ilgili en önemli şok Petrol ihraç eden ülkelerin toplanarak OPEC adlı kurumu kurmalarından sonra gerçekleşmiştir.
  • Eylül 1960’da kurulan bu konfederasyonun temel hedefi petrol fiyatlarını yükseltmek olmuştur. Bunu başarmak için yaptıkları ilk iş, her üye ülkeye rezervleri ölçüsünde bir üretim kotası belirlemektir. Basit bir mantıkla üretimi kısarak ham petrol fiyatlarını arttırırlar.
  • Kuruluşlarında bir varil ham petrol 25 dolarken, 1974 Şubat ayında 55,2 dolara çıkararak özellikle petrol yoksunu Avrupa ülkelerinde ilk şoku oluştururlar. Bol kazancı gören OPEC hızını alamayıp, Haziran 1980 tarihinde fiyatı 122,91 dolara kadar yükseltir. Batı ülkeleri ise OPEC ülkelerine ödediği petrol faturasının bedelini, bu ülkeleri birbirine kırdırarak veya işgal ederek bir şekilde geri alır.
Sekiz sene süren İran-Irak savaşı, Irak’ın Kuveyt’i işgali, ABD-Irak savaşları, Arap Baharı(!) bunun en belirgin örnekleridir.

BAŞI BELADA OLMAYAN YOK

OPEC ülkeleri kurucuları arasında başı belada olmayan ülke yok gibidir. Cezayir, Libya, Irak, Kuveyt, BAE, Nijerya, Ekvator İran, Venezuela gibi ülkelerin her gün dünya gündeminde savaş sözcükleri ile yan yana getirilme sebebi de budur. Ancak bütün bu fiyat artışlarının OPEC ülke yöneticilerinin marifetiyle-düşüncesi veya planıyla oluşturulduğu düşünülürse büyük bir yanılgıya düşülür. Bu fiyatları yöneten farklı derin güçler var. Bu güçler, kendi çıkarları doğrultusunda bu fiyatlarla sürekli oynarlar. Fiyatları bazen yükseltmeleri, bazen de düşürmeleri işlerine gelir. Yani terbiye hangisini icap ettiriyorsa onu...

OPEC BOŞUNA KURULMADI

ABD ve Kanada’nın petrollü kumları vardır. California Teknik Üniversitesinin yaptığı araştırmalarda, bu kumlardan petrol elde edilme maliyeti varil başına 80 dolar iken dünyada petrolün varil fiyatı 10-17 dolar civarlarındadır. Bu şartlarda bu kaynakları değerlendiremeyen ABD ve Kanada petrol fiyatlarını bir şekilde yükseltmelilerdi ki, ellerinde bulunan tabii kaynak petrollü kumlar değerlendirilebilecek seviyeye ulaşsın. Yani OPEC kendiliğinden kurulmadı!

Dünya toplam petrol rezervinin 244 milyar ton, tüketiminin de yaklaşık 14 milyar ton olduğu görülmektedir.
Dünya toplam petrol rezervinin 244 milyar ton, tüketiminin de yaklaşık 14 milyar ton olduğu görülmektedir.

İran-Irak savaşı sırasında artan savaş masraflarını karşılamaları için bu ülkelerin petrol fiyatlarını arttırmaları beklenirdi. Ancak tabloya dikkat edildiğinde 1980-1988 arasında petrol fiyatlarının Derin Güçler tarafından 122,91 dolardan 24 dolar seviyelerine düşürüldüğü görülmektedir.

Ancak savaşan bu ülkeler farklı bir politika geliştirmişler ve fiyat inmesi sebebiyle kaybettikleri geliri, OPEC’e bildirdikleri kotaları arttırarak geri kazanmaya çalışmışlardır. Tablodan görüleceği üzere başta savaş halindeki Irak, 1982’de rezervini 29 milyar varilden 41 milyar varile yükseltmiş (savaş sırasında bu mühendislik mucizesinin nasıl olduğunu takdirlerinize bırakıyorum), bu rakamı 1988 yılında 100 milyar varile kadar artırmıştır. Benzer şekilde diğer OPEC ülkeleri de Irak’ı taklit ederek, olmayan rezervleri bulmuş gibi göstererek petrol üretim kotalarını artırmıştır.

Bir başka deyişle, bugün Dünya petrol rezervi olarak ifade edilen rakamların şişirilmiş rakamlar olduğu çok belirgindir.

Ülkelerin OPEC’e bildirdikleri rezervlerin ani artışını gösteren tablo. Rakamlar milyar varil olarak değerlendirilmelidir. SSCB’nin dağılım süreci sonrasında da petrol fiyatlarının çok düşürüldüğü görülecektir. Yeni kurulan Rusya’nın sıcak paraya kavuşmaması için 1994-98 arasında petrol fiyatları sürekli düşürülerek bir varil petrol fiyatı aynı derin güçler tarafından 17,6 dolara kadar indirilmiştir.

Bu manipülasyonları yapan derin güçler 2008’e doğru giderken haziran 2008’de bir varil petrol fiyatını 164,64 dolara yükselterek büyük bir vurgun yapmışlar ve 2008 krizine sebep olmuşlardır.

DÜNYA REZEVİ VE PETROL ÖMRÜ NE KADARDIR?

BP’nin her yıl sistematik olarak yenilediği raporları ve dolayısıyla 2018 sonu raporları göz önüne alındığında, her yıl bulunduğu ifade edilen yeni rezervlerin sürekli azaldığı, buna karşılık tüketimin sürekli olarak arttığı görülmektedir. En son rapor dikkate alındığında, Dünya toplam petrol rezervinin 244 milyar ton, tüketiminin de yaklaşık 14 milyar ton olduğu görülmektedir. Rakamlar 6 ile çarpılarak yaklaşık varil değerleri bulunabilir. Bu rakamlar esas alınırsa Dünya petrollerinin yaklaşık 17 yıl sonra tükeneceği veya bitmeye çok yaklaşacağı söylenebilir.

Petrol bugün hayatımızın her tarafında vardır. Ham petrolün rafinerisi ile yaklaşık yüzde 40-45 kadarı kadar benzin, yüzde 15-20 Diesel Yakıt,fuel Oil, yüzde 10-12 Sıvılaştırılmış petrol gazı (LNG), yüzde 8-10 Jet yakıtı, yüzde +-5 asfalt ve %10*12 kadar da diğer ürünler elde edilmektedir. Burada diğer ürünler olarak ifade edilen kısımda, aspirin’den diş macununa 85000 ayrı ürün elde edilmektedir.

Petrol bittiğinde çocuklarımız değilse bile torunlarımızın bambaşka bir Dünya’da, Petrolsüz bir Dünya’da yaşayacağı şimdiden görülmektedir.