PKK'nın cinayet stratejisi

Kılıç savcıyı hatırlar mısınız?
Kılıç savcıyı hatırlar mısınız?

Savcı Hakan Kılıç, Konya Ereğli’de 1982 Eylül’ünün 16’sında doğdu. Yaşı gelince babası Behçet Bey Toros ilkokuluna yazdırdı. Sırasıyla Atatürk ortaokulu ve lisesini bitirdi. Gözde bir talebe olarak liseyi bitirdiği sene girdiği üniversite imtihanını başarıyla geçti. Ailesine çok masraf olmasın diye şehir dışı bir okul yerine, Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini tercih etti. Sınıfları hiç takılmadan tıkır tıkır geçti. 2003 yılında mezun oldu.

Ailesinin medâr-ı iftiharı olan Hakan Kılıç, ahlâkı ve iyi huyluluğuyla mahallede de parmakla gösterilen bir gençti. Hayvanlara karşı çok şefkatliydi. Yolda kirpi görse “pamuğum” diye severdi. Avukatlık stajını yaptı, hemen memuriyete atıldı. Doğduğu şehirden ilk kez bu kadar uzun ayrılarak serhat şehri Edirne’ye gitti.

Bir daha bitmeyecek gurbetlik başlamıştı artık. Keşan’da memuriyete devam ederken, 2005 yılında girdiği "Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı" sınavını kazandı, artık savcı olmuştu. Ertesi yıl, gönlü öğretmen Arife Betül hanıma kaydı. "Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle" istediler. Düğünleri yapıldı.

2007 senesinde Savcı Hakan’ın gözlerini ışıl ışıl parlatan haber geldi, oğlu doğmuştu. Vatanın yılmaz bir savunucusu olsun diye adını "Yiğit" koydu. Güzel haberler peş peşe geliyordu. "Çocuğun bereketine" yordular. Kılıç savcı, Trabzon Tonya Cumhuriyet Savcısı olarak atandı.

Oğlu ve eşiyle Karadeniz’in tertemiz doğası ve insanlarının arasında mesut bir hayat süren Savcı Kılıç, burada üç yıl görev yaptıktan sonra 2010 yılında başka bir serhat şehri Ağrı Doğubayazıt’a "Cumhuriyet Savcısı" olarak atandı.

Tonya’dan Doğubayazıt’a gidince sanki mesleğe yeni başlamışçasına heyecanlıydı. Eşini ve çocuğunu alıp, kente yerleşti. Adliye’de yan odadaki savcı arkadaşı Adem’le can yoldaşı oldular. Birbirlerine omuz vererek devletin şefkatli elini vatandaşa gösterip, yumruğunu da hainlere indirmeye başladılar.

Doğubayazıtlılar “Adliye’ye bir savcı gelmiş ki çok yaman” diyordu. İşte bu güven ortamı, puslu havayı seven çakalların gözüne battı. Ama Savcı Hakan’ın gözü kara, imanı tamdı. “Ne gelirse Allah’tan” diyerek güne başlardı. Mevlid Kandil’inin ertesi günü “daha faziletlidir” diyerek oruca niyetlendi.

7 Şubat 2012

Günlerden Pazar olduğu için eşini ve dostu Adem’i de alarak arabaya bindi, şehrin merkezi olan Güven Caddesine gittiler. İftar alışverişi için Doğubayazıt'ın en meşhur şarküterisine girdiler. "Yemekte tavuk iyi olur" diye düşündü. Esnafla vedalaşıp dışarı çıktığı sırada üç el silah sesi duyuldu.

Eşi ve arkadaşının gözü önünde dağ gibi savcı kanlar içinde yere yığıldı. Haber kısa sürede ilçenin diğer ucunda yankılandı. Şok içindeki vatandaşlar savcılarının durumunu öğrenmek için hemen olay yerine koştu. Hainler ise elden ele, katili önce ahır olarak kullanılan mağarada keçilerin arasına sakladı, ardında da hemen sınırın ardındaki PKK’lılara kavuşturdu.

Bir ümit hastaneye yetiştirilen savcı, yaralarına iki gün dayanabildi. 7 Şubat 2012’de Doğubayazıt buz oldu, ülke de buz kesti. Tıpkı 10 yıl sonra yine bir pazar günü Beyoğlu İstiklal Caddesinde dolaşan vatandaşlarımız gibi olacaklardan habersiz, hayalleriyle umutlarıyla yaşıyordu. Onlar gibi kanlı terör örgütü PKK tarafından katledildi.

‘Onun gibi kahramanlar yetişsin’

Organize kötülük o gün de aynı soğukkanlılıkla planlarını yapıyordu, bugün de devam ediyor. Aradan geçen yıllarda, Savcı Hakan Kılıç’ı ailesi ve yakın arkadaşları dışında herkes unuttu ama devlet unutmadı.

"Onun gibi kahramanlar yetişsin" diye adı, Doğubayazıt’ta ilkokula verildi, kütüphaneye verildi. Memleketi Ereğli’de konferans salonuna adı verildi. Şehadetinden 9 yıl sonra "Şehit Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılıç Adalet Parkı" açıldı. Anısı unutulmasın diye içine bir anıt yapıldı.

Anıtın açıldığı gün oğlu Yiğit, kocaman bir delikanlı olarak babasının cübbesini giyip, başı dimdik poz verdi.

Arkadaşı Âdem, acısı ilk günkü gibi sesi titreyerek şehit ailesinin ve diğer meslektaşlarının önünde şu yemini etti:

“Şehit Cumhuriyet Savcım Hakan Kardeşimin kanı için yemin olsun ki adalet yolunda bir adım dahi geri adım atmayacağız. Bu yolda bedel ödedik ve ödemeye de hazırız.”

Taksim saldırısında olduğu gibi o gün de terör örgütü olayı adileştirmeye çalıştı. "Bizim alâkamız yok" dediler tutmadı. Medyadaki kullanışlı eller üzerinden suçu devlete yıkmaya çalıştılar. “Kaçakçıların siyâsî bağını araştırıyordu, o yüzden öldürüldü” dediler.

Dediler de dediler…

Geçmiş bugünün aynası

Taksim’de yaşanan olayın hâlâ birçok karanlık yönü var ama geçmişe dönüp baktığımızda olayları analiz etmek biraz daha kolay.

22 Mayıs 2007

2007’de seçime birkaç ay vardı, dünyada finans ve gıda krizinin ilk etkileri görülmeye başlanmış, Türkiye ise pek çok açıdan en parlak yıllarını yaşıyordu. Ülke iki ay sonra yapılacak seçime hazırlanıyordu. İşte o sırada kara haber, 22 Mayıs 2007'de Ankara’dan geldi. Anafartalar Çarşısına bombalı intihar saldırısı düzenleyen PKK, 6 sivil vatandaşımızı hayattan kopardı, 100'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu.

Ertesi yıl dünya, 1929 buhranıyla yarışır bir krize girdi. Bazı “yerli” ekonomistler, Türkiye’nin hemen IMF ile yeniden bir borç anlaşmasına girmesi gerektiğini savunuyordu. Lehman Brothers bankası batıp, Wall Street’teki binlerce beyaz yakalı koltuklarının altına sıkıştırdıkları kolilerdeki üç beş eşyasıyla evin yolunu tutarken, gıda krizi nedeniyle kıtlık çeken güney Amerika ülkelerinde vatandaşlar marketlerdeki pirinç reyonlarını yağmalıyordu. Dünya’da ekonomik krizle el ele veren gıda krizi öyle derinleşmişti ki, Haziran 2008'de bir Kuzey Koreli yetkili, "Hayat çok daha zor. Görünüşe göre herkes ölecek" demişti.

27 Temmuz 2008

O yılın ekiminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı ve "Kriz, Türkiye’yi teğet geçecek" dedi ve gerçekten de öyle oldu. Türkiye’de ise gündem 2009’da yapılacak yerel seçimlerdi. Bir anda gündem değişti. Haberlerde son dakika veriliyordu. Bu sefer eli kanlı terörist, İstanbul Güngören'de 27 Temmuz 2008'de yine sivilleri hedef almıştı. PKK'lı teröristlerin çöp tenekesine yerleştirdiği bombanın patlamasından 10 dakika sonra 50 metre ileride yine bir başka çöp tenekesinde daha güçlü bir patlama yaşandı.

Saldırıda, ilk patlama sonrası yardıma gidenler de hedef alındı. Araç trafiğine kapalı ve vatandaşların yoğun olduğu alanda akşam saatlerinde meydana gelen patlamada, 4'ü çocuk 17 kişi hayatını kaybetti, 154 kişi yaralandı.

8 Kasım 2009

Serap Eser.
Serap Eser.

29 Mart 2009’da seçimler yapıldı. O yıl, Oslo Süreci olarak bilinen Kürt sorununun çözümü için ilk önemli adımlar atılmıştı. "Güzel günler gelecek diyordu" siyasiler. "Norşin açılımı", "akil adamlar toplantıları”nın ön görüşmeleri derken bir anda Türkiye’yi şoke eden bir haber daha geldi. Aynı yılın Kasım ayında PKK, görüntüsüyle asla akıllardan çıkmayacak bir sivil saldırı daha gerçekleştirdi. İstanbul'un Bağcılar ilçesinde, 8 Kasım 2009'da belediye otobüsüne terör örgütü mensuplarınca molotofkokteyli atıldı. Saldırıda, evine giden 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Serap Eser, otobüste çıkan yangın sonucu alevler arasında kaldı. Genç kız, yaklaşık bir ay tedavi gördüğü hastanede yaşam mücadelesini kaybetti.

Her seçimde aynı senaryo

31 Ekim 2010

2010’da sandık yine milletin önüne geldi. Hükümet daha sonradan "açılım süreci" olarak adlandırılacak "demokratikleşme" için bazı anayasa değişiklikleri yönünde çaba sarf ediyor. Herkesle görüşüyor, ülkede huzuru sağlamaya çalışıyordu. Açılımda çok istekliydi hükümet. “Ya bu meseleyi çözeriz ya da o bizi çözer” deniyordu ama Habur krizi sekteye uğrattı. Çok değil seçimden bir buçuk ay sonra Türkiye’yi dehşete düşüren kanlı bir saldırı daha yapıldı. İstanbul Taksim Meydanı'nda 31 Ekim 2010'da çevik kuvvet noktasına düzenlenen canlı bomba saldırısında, 15'i polis, 17'si sivil, 32 kişi yaralandı.

20 Eylül 2011

12 Haziran 2011’de seçmen, bu kez milletvekili genel seçimi için sandık başına gitti. Tercihi yine aynıydı. Vatandaş istikrar istiyordu. Yurtta her kesimin övgüsünü alan "sosyal özgürleşme" girişimlerinin yanında "ekonomik özgürleşme" için de önemli adımlar atılıyordu. On yıllardır Türkiye’nin boğazına sarılan IMF’ye birkaç taksit borç kalmıştı. Avrupa ve Asya’yı denizin altından birleştirecek Avrasya tünelinin de temeli atılmıştı. Açılım da bir yandan sürdürülmeye çalışılıyordu ki, 13 Eylül’de meşhur "Oslo görüşmeleri" sızdırıldı. Teröristler, 20 Eylül 2011'de yine Ankara'yı kana buladı. Kızılay Kumrular Caddesinde meydana gelen patlamada 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı.

Hatice Belgin.
Hatice Belgin.

29 Ekim 2011

O yıl, PKK’nın sivil saldırıları bununla bitmedi. Bingöl'de, 29 Ekim 2011'de Cumhuriyet Bayramı'nda bir anne, canlı bomba eylemi yapacak teröriste müdahale ederek çok sayıda kişiyi kurtardı. 3 çocuğuyla alışverişe çıkan Hatice Belgin, yürürken canlı bomba eylemcisini fark etti ve üzerine atladı. Anne, patlamayı engelleyemedi ancak yaşanabilecek daha büyük bir facianın önüne canını feda ederek geçti. Olayda, anne Belgin ve oğlu Veysel ile bir vatandaş hayatını kaybetti, yaralanan 21 kişi hastaneye kaldırıldı.

20 Ağustos 2012

Terör örgütü ertesi yıl da sivil katliamlarını sürdürdü. 20 Ağustos 2012’de Ramazan Bayramının ikinci günü Gaziantep’te bomba yüklü otomobille yapılan saldırıda ikisi çocuk 10 kişi şehit oldu, 66 kişi yaralandı.

Gaziantep’te bomba yüklü otomobille yapılan saldırıda ikisi çocuk 10 kişi şehit oldu, 66 kişi yaralandı.
Gaziantep’te bomba yüklü otomobille yapılan saldırıda ikisi çocuk 10 kişi şehit oldu, 66 kişi yaralandı.

Çift seçimli yılda 35 ili karıştırdılar

2014 çift seçimli bir yıldı. Önceki yıl Gezi Parkı olayları, Türkiye’yi epey yormuştu. Bunun yanında çözüm süreci için MİT, İmralı ile görüşmelere başlamıştı ama bu kez İmralı görüşmeleri yine kullanışlı medya aparatlarına sızdırılmış, çabalar sekteye uğratılmıştı. Kışkırtmalar da sürüyordu, açılımlar da... Mart’ta yerel seçimler vardı.

6-9 Ekim 2014

Yasin Börü.
Yasin Börü.

Ağustos’ta ise Türkiye’de ilk kez Cumhurbaşkanını halk seçecekti. Her şeye rağmen ekonomi de rayında tutuluyordu. Dünyanın en büyük havalimanlarından birinin temeli İstanbul'da atılmıştı. Karanlık ve daha organize bir saldırı yine PKK’dan geldi. HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından, terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde 6-9 Ekim tarihlerinde barikatlar, kurulup yollar kesildi.

Olaylarda uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına ve araçlarına, vatandaşların evlerine, iş yerlerine ve araçlarına zarar verildi. Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu. Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi, 761 kişi yaralandı.

22 Temmuz 2015

2015’te hedefte tek seçim görünüyordu ama öyle olmadı. Önce Haziran’da, sonra da Kasım’da genel seçim oldu. Mart ayında tarihi Dolmabahçe görüşmesi, Hükümet üyeleri ve HDP arasında yapıldı. PKK’nın silah bırakması için açıklama yapıldı. 22 Temmuz 2015 günü Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde, Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar isimli polis memurları saat 06.00 sularında yataklarında susturucu silahla başlarından vurularak şehit edildi. Olay sonrası, uzun yıllar büyük çabalar verilen çözüm süreci bitti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’la yarışan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Haziran seçimleri öncesinde partisinin grup toplantısında “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça, HDP'liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen Başkan olmayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız" dedi ve kürsüden indi. İşte bu sözler PKK'nın birbirinden kanlı sivil saldırılarının yaşandığı 2016 yılının habercisi oldu.

2016: Peş peşe saldırılar

17 Şubat 2016

Başkent Ankara'yı hedefe koyan PKK, Merasim Sokak'ta 17 Şubat 2016'da askeri servis araçlarının geçişi sırasında bomba yüklü aracı patlattı. Acımasız hainlerin saldırısında, aralarında sivillerin de bulunduğu 29 kişi hayatını kaybetti, 61 kişi de yaralandı.

Merasim Sokak’ta 17 Şubat 2016’da askeri servis araçlarının geçişi sırasında bomba yüklü aracı patlattı.
Merasim Sokak’ta 17 Şubat 2016’da askeri servis araçlarının geçişi sırasında bomba yüklü aracı patlattı.

13 Mart 2016

Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra Ankara bir kez daha PKK'nın hedefi oldu. 13 Mart 2016'da Kızılay Meydanındaki Güvenpark otobüs duraklarına bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda, 36 kişi yaşamını yitirdi, 19'u ağır 125 kişi ise yaralandı. Saldırıda yaralananlar arasında bulunan 6 aylık hamile Songül Yılmaz'ın karnındaki bebek, terör saldırılarının en küçük kurbanı oldu.

27 Nisan 2016

Şehir merkezlerini hedef alan saldırılardan biri, Kızılay saldırısının iki hafta sonrasında Diyarbakır'da yaşandı. Polis servisine, bölücü örgütün bomba yüklü araçla düzenlediği saldırıda 7 polis şehit olurken, aralarında sivillerin de olduğu 27 kişi yaralandı.

Aynı yıl, Bursa Ulu Cami bahçesinde, terör örgütü PKK'nın 27 Nisan'da düzenlediği canlı bomba saldırısında 13 kişi yaralandı.

Bursa Ulu Cami bahçesinde, terör örgütü PKK’nın 27 Nisan’da düzenlediği canlı bomba saldırısında 13 kişi yaralandı.
Bursa Ulu Cami bahçesinde, terör örgütü PKK’nın 27 Nisan’da düzenlediği canlı bomba saldırısında 13 kişi yaralandı.

12 Mayıs 2016

Bu saldırıdan yaklaşık 15 gün sonra 12 Mayıs'ta PKK'lı teröristler, 15 ton bombanın yüklü olduğu araçla geldikleri Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Dürümlü mezrasında köylülerin tepkisiyle karşılaştı ve aracı havaya uçurdu. 16 köylünün hayatını kaybettiği saldırıda, 23 köylü de yaralandı.

7 Haziran'da PKK'nın hedefi bu kez İstanbul Vezneciler oldu. Çevik kuvvet otobüsüne bombalı araçla saldırı düzenleyen örgüt, 6'sı polis, 12 kişinin ölümüne neden oldu. Saldırıda 36 kişi de yaralandı.

Olaydan bir gün sonra acı haber bu kez Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğünden geldi. Bomba yüklü araçla emniyet binasına düzenlenen saldırıda 2 polis şehit olurken, 3 sivil de hayatını kaybetti. 23'ü sivil 51 kişinin yaralandığı saldırıda şehit polislerden biri altı aylık hamileydi.

13 Haziran 2016

Taksim İstiklal Caddesi'nde meydana gelen patlama.
Taksim İstiklal Caddesi'nde meydana gelen patlama.

PKK'lı teröristler, Tunceli'nin Ovacık adliye lojmanlarına 13 Haziran 2016'da saldırı düzenledi, 9 kişi yaralandı.

PKK’nın Savcı Hakan Kılıç cinayetinin özelinde yaşanan olayların benzerleri, saydığımız bu olayların hepsinde tıpatıp uygulandı. PKK, sivil cinayet stratejisini hiç değiştirmese de yardakçıları, çocuk katillerini korumaya çalıştı. Kasım ayında uzun bir aradan sonra Anayasa değişikliği için Hükümet, HDP ile görüştü. Hapisteki Selahattin Demirtaş, kalp krizi geçiren babasını ziyaret için özel uçakla Diyarbakır’a götürüldü. Ekonomide işler pek yolunda gitmese de 2022 turizm verileri gerçekten yüz güldürüyordu. Ancak 2023 seçimlerini tartışan Türkiye'de şefkatli elini çıkarmak için fırsat kollayan devlet yine hevesi kursağında sırtında hançeriyle kaldı. Aynı günün akşamı, Beyoğlu İstiklal caddesinde bombalı saldırı düzenleyen PKK, ikisi çocuk 6 vatandaşımızı katletti. Sosyal medyada olay adileştirilmeye çalışıldı. "PKK yine biz yapmadık" dedi. Kullanışlı medya aparatları yine devreye girdi. Türkiye turizmini baltalamaya yönelik haberler yaptı.

13 Kasım 2022

Beyoğlu'nda şehit olan vatandaşlarımız için bizim elimizden gelen dua, ama adaleti sağlamaya kanları üzerine yemin eden Âdem Savcı ve arkadaşlarının elbette yapacakları var. Türkiye'yi yasa boğan o altı kişiyi, Savcı Hakan Kılıç gibi ailesi ve yakınları dışındakilerin bir süre sonra unutacağını biliyoruz, ama devletin unutmayacağını, isimlerini yaşatacağını ve faillerin peşini bırakmayacağını önceki örneklerden biliyoruz.