PKK’ya teröristan makyajı

PKK’ya teröristan makyajı
PKK’ya teröristan makyajı

Türkiye sınırlarının yanıbaşında bir teröristan kurma hayali olan ABD başta olmak üzere Batı’nın baskıları neticesinde çâreyi bölücü terör örgütü ismini değiştirmekte mi buldu? Bölgede yeni bir hayal peşinde koşan israili korumayı hedefleyen büyük ağabey, Pasifik’te yaşanan gelişmeler karşısında çaresiz. Ukrayna sınırına yerleştirilen 10 bin Kuzey Kore askerine karşı hazırlık yapan Pentagon, hülle yaparak gizlediği PKK’lı teröristleri, “YPG-SDG ordusu” diyerek Ukrayna’ya destek için mi gönderdi?

Avrupa’da hazırlanan iki farklı rapor, terör örgütü PKK’nın sonunu getirmeye yönelik önemli adımların atılmasını sağladı. Sözde Kürt Halk Hareketi olarak lanse edilmeye çalışılan ve dünyayı idare eden para lobisinin Türkiye’yi bölmek için kurduğu bölücü örgüt, sonunda Avrupa’nın başına telafisi zor sorunlar açmaya başladı. Yaklaşık 40 yıldır çoluk çocuk demeden, Türk-Kürt ayırımı yapmadan kanlı eylemlerine devam eden teröristler, büyük hâmisi ABD’nin de “Haydut Devlet / Rogue State” kategorisinde anılmasını sağladı. Nasıl mı?

Avrupa’da haraç toplama, uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçırma, silah ticareti ve taşeron cinayetlerle adını duyuran PKK, gözünü çocuklara çevirince istenmeyen düşman ilan edildi. Bunu 2024 yılı içerisinde hazırlanmış iki farklı raporda görmek mümkün. İsviçre Federal İstihbarat Servisi hazırladığı raporunda terör örgütü PKK’nın, İsviçre ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde zor kullanarak ve tehditle fon adı altında para topladığı ve iş dünyasının bu durumdan şikâyetçi olduğu bilgisini paylaştı.

İsviçre gizli servisinin raporu

Servisin hazırladığı "İsviçre'nin Güvenliği 2024" adlı son durum raporunda bölücü örgütün gençlere yönelik propaganda yaptığı, seçtiği Avrupalı gençleri gelecekte Türk ordusuna karşı savaştırmak üzere eğittiği aktarıldı. Raporda, PKK yanlısı sözde kültür derneklerinin yeni gelen "Kürt mültecileri" yanına çekerek onları PKK'nın amaçları doğrultusunda kullanmaya çalıştığı da belirtildi. Aslında her şey affedilebilirdi ama özellikle Avrupalı gençlerin kaçırılarak zorla bölücü terör örgütünün saflarına katılmalarını sağlamak hiç de hafife alınacak bir konu değildi. Üstelik terör örgütünün bu uygulaması, diğer Batı ülkelerini de tehdit eder hale gelmişken...

Bunun tek sorumlusu ise dünyanın jandarması haline gelen ABD’nin derin devletiydi. Terör örgütünü Suriye’de yıllarca İsrail ile birlikte desteklemiş, binlerce tır dolusu silah vermiş, eğitimlerden geçirerek neredeyse sözde bir düzenli ordu kurmayı ihmal etmemişti.

İnsan hakları izleme örgütü

PKK'nın Suriye'deki kolu olan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG), küçük çocukları kaçırarak zorla silahaltına aldığı bilinen bir gerçek. Bu durum “Human Rights Watch HRW / İnsan Hakları İzleme Örgütü” adlı uluslararası kuruluş tarafından 02.10.2024 tarihinde yayınlanan "Northeast Syria: Military Recruitment of Children Persists / Kuzeydoğu Suriye: Çocukların Askere Alınması Devam Ediyor" başlıklı raporla bir kez daha gözler önüne serildi.

PKK'nın Suriye'deki kolu olan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG), küçük çocukları kaçırarak zorla silahaltına aldığı bilinen bir gerçek.
PKK'nın Suriye'deki kolu olan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG), küçük çocukları kaçırarak zorla silahaltına aldığı bilinen bir gerçek.

HRW tarafından kaleme alınan raporda, PKK/KCK-YPG/SDG terör örgütüne bağlı faaliyet yürüten Suriye Devrimci Gençlik Hareketi’nin 12 yaşından küçük çocukları silahaltına aldığı belirtiliyor. Raporda ayrıca SDG'ye bağlı bu gençlik hareketinin birincil rolünün, çocukları okullarından ve evlerinden uzaklaştırmak ve ailelerinin onları bulmasını engellemek olduğu yer alıyor.

BM, 2019 yılında çocukların terör örgütünün saflarına katılmasını önlemek amacıyla bir dizi 'Eylem Planı' ortaya koydu. Bu eylem planına rağmen SDG'ye bağlı gençlik grubunun kız çocukları başta olmak üzere çocukları silahaltına aldığı, insan hakları örgütleri tarafından birçok defa belgelendi. ABD'nin örtülü desteği ile Suriye'de güçlenen SDG, 15 yaşından küçük çocukları askere alıp, çatışmalarda kullanarak uluslararası hukuku ihlal ediyor.

Suriye’de öğrencileri zehirlediler

YPG, Suriye’deki eğitim sistemini değiştirerek, PKK ideolojisine inanan ve savunan bir öğrenci kitlesi yaratmayı hedefliyor. Silah zoru ve baskı yoluyla değiştirilen eğitim müfredatıyla birlikte asıl amacın, bölücü terör örgütüne militan kazandırma olduğu, beyinlerin küçük yaşta dönüştürülerek örgüte yeni insan gücünün yolu açıldığı belirtiliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporuna göre, bölücü örgütün uzantısı olan YPG’nin, gençleri zorla silahaltına aldığı, okul binalarını yıkıp askeri karargâhlara dönüştürdüğü, öğretmenleri zorla terör örgütü bünyesine kattığı ve eğitim sistemine müdahalelerde bulunduğu belirtildi.

Raporda, müfredatta yer alan “Siyasi Eğitim” dersinin adının “Demokratik Ulus” olarak değiştirildiği ve öğrencilere Arap tarihinin öğretilmediğine dikkat çekildi. Örgüt tarafından basılarak öğrencilere dağıtılan tarih kitaplarının içerikleri incelendiğinde ise Abdullah Öcalan ve PKK lider kadrosundan teröristlerin fotoğraflarının bulunduğu görülüyor.

YPG, Suriye’deki eğitim sistemini değiştirerek, PKK ideolojisine inanan ve savunan bir öğrenci kitlesi yaratmayı hedefliyor.
YPG, Suriye’deki eğitim sistemini değiştirerek, PKK ideolojisine inanan ve savunan bir öğrenci kitlesi yaratmayı hedefliyor.

Kitapların içinde yer alan parçalarda ise “PKK’nın Kürt tarihindeki önemi ve bir dönüm noktası olduğu” ifadesi sıkça geçiyor. Örgüt eliyle gerçekleştirilen sistematik değişiklikler sadece müfredat ve kitaplar üzerinden ilerlememiş, eğitim kurumu personeli ve öğretmenler üzerinde de etkisini göstermiştir. Bu kapsamda, özerk yönetim tarafından okullarda eğitim verilmek üzere sonradan görevlendirilen öğretmenlerin çoğunun, YPG’nin zorladığı dil ve tarih konuları üzerinde yoğunlaştığı öğrenildi.

PKK’yı gizlemek için YPG-SDG’yi kurdular

Bölücü terör örgütünü kamufle etmek amacıyla ABD tarafından kurulan YPG ve SDG örgütleri hazırlanmış büyük bir planın parçası. Amerikan hapishanelerinde kurulan ve Ortadoğu’ya ihraç edilen DEAŞ terör örgütü, Arap Baharı’ndan sonra yara alan Suriye’nin kuzeyine yerleştirildi.

Güya dînî bir yapı üzerine kurgulanan terör örgütünün tek bir hedefi vardı; öncelikle İslam dinini hedef almak, karalamak, kafa kesen bir din algısı oluşturmaktı. Örgütün lider kadrosu bunu bilse de gönüllü militanların olan bitenden haberi yoktu. Batı ise gelişmeleri memnuniyetle izliyor, DEAŞ’lı teröristlerin ortadan kaldırılması için ABD ile gizli pazarlığa bile girişiyorlardı.

 PKK, tüm dünyada ve ABD’de terör örgütü listesinde yer alıyordu. Hatta örgüt yöneticileri, NATO’nun bile en çok arananlar listesindeydi. Yani ABD, müttefiki olan Türkiye’nin düşmanı olan terörist gurubu hem silahlandırıyor hem de ileride KÜRT kartını oynamak için eğitiyordu.
PKK, tüm dünyada ve ABD’de terör örgütü listesinde yer alıyordu. Hatta örgüt yöneticileri, NATO’nun bile en çok arananlar listesindeydi. Yani ABD, müttefiki olan Türkiye’nin düşmanı olan terörist gurubu hem silahlandırıyor hem de ileride KÜRT kartını oynamak için eğitiyordu.

İşte tam bu noktada ileride kullanılmak üzere hazır bekletilen ve kuruluşundan bu yana desteklenen PKK’lı teröristler, kurgulanmış DEAŞ’lı militanlarla savaş meydanında cenk atar hale gelmişti ama unutulan bir şey vardı. PKK, tüm dünyada ve ABD’de terör örgütü listesinde yer alıyordu. Hatta örgüt yöneticileri, NATO’nun bile en çok arananlar listesindeydi. Yani ABD, müttefiki olan Türkiye’nin düşmanı olan terörist gurubu hem silahlandırıyor hem de ileride KÜRT kartını oynamak için eğitiyordu.

Bunun için başka bir oluşuma gereksinim vardı. YPG ve SDG’nin kuruluşu bu aşamada zorunlu olarak gerçekleştirildi. Sözde ABD’li askerler, Suriye’nin kuzeyinde PKK’yla değil, çatı örgütü olan SDG ve alt gurubu olan YPG’li güçlerle irtibat kuruyordu. Türk istihbaratı ise bu yalanlar karşısında PKK’nın aslında ismi değişen YPG’li teröristlerle aynı olduğu bilgisini delilleriyle birlikte dünya kamuoyu ile paylaşmayı ihmal etmiyordu.

Teröristan’a adım adım

Aslında her şey ortada açık saçık görülüyordu. Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği için sözde bir düzenli ordu kurma hayali içerisine giren ABD, bunun için PKK terör örgütünü bulmuş, hareket alanını genişletmek için de DEAŞ’ı üretmişti. Şimdi sırada ise “büyük Kürdistan” hayalini gerçekleştirmek vardı.

Bunun için kullanılacak teröristler önce silahlandırılmış, ardından tüm teknolojik sistemleri nasıl kullanacakları en ince ayrıntısına kadar anlatılmıştı. Türk istihbaratı olan bitenden haberdar, Ortadoğu’da dönen ikiyüzlü savaşın nereye gideceğini büyük bir sabırla beklemekteydi. Örgütün kırmızı bültenle aranan teröristlerinin her hareketi yakından takip ediliyor, gerek görüldüğünde millî silahlar kullanılarak imha ediliyordu. Sinsi savaşın kodları aslında çok önceden çözülmüş, Türkiye ordusunu yeni teknolojilerle ürettiği silahlarla donatmaya başlamıştı.

ABD’nin Kürt kantonunu oluşturma hayali aslında yeni değildi. 2003 yılında Irak’ta yaşayan Şii Kürtleri bir araya getirerek Irak Kürdistan Özerk Bölgesini 40 bin metrekare alan üzerinde kurmayı başarmıştı. Şimdi sırada Suriye’de yaşayan Kürtleri birleştirmek vardı ama bölgede yaşayan Kürt aşiretler ve Arap’lar bu oluşuma karşı direniyorlar. Hatta yer yer bölücü terör örgütü ile çatışmalara girmekten de kaçınmıyorlardı.
ABD’nin Kürt kantonunu oluşturma hayali aslında yeni değildi. 2003 yılında Irak’ta yaşayan Şii Kürtleri bir araya getirerek Irak Kürdistan Özerk Bölgesini 40 bin metrekare alan üzerinde kurmayı başarmıştı. Şimdi sırada Suriye’de yaşayan Kürtleri birleştirmek vardı ama bölgede yaşayan Kürt aşiretler ve Arap’lar bu oluşuma karşı direniyorlar. Hatta yer yer bölücü terör örgütü ile çatışmalara girmekten de kaçınmıyorlardı.

ABD’nin Kürt kantonunu oluşturma hayali aslında yeni değildi. 2003 yılında Irak’ta yaşayan Şii Kürtleri bir araya getirerek Irak Kürdistan Özerk Bölgesini 40 bin metrekare alan üzerinde kurmayı başarmıştı. Şimdi sırada Suriye’de yaşayan Kürtleri birleştirmek vardı ama bölgede yaşayan Kürt aşiretler ve Arap’lar bu oluşuma karşı direniyorlar. Hatta yer yer bölücü terör örgütü ile çatışmalara girmekten de kaçınmıyorlardı.

Kürt ve Arap aşiretlerin çocuklarını Avrupa’daki gibi kaçırıp zorla savaştıran terör örgütü durmak bilmiyor, Suriye’nin kuzeyini kan gölüne çevirmekten çekinmiyor. Rojova denilen bölgeyi yani Suriye’nin Kuzey Doğusunu, kurulacak sözde özerk bölge ile Irak’ın Kuzeyi ile birleştirmeyi hayal eden ABD, aslında Teröristan’a ışık yaktığını çok iyi biliyordu.

Türkiye ise gayet netti. ”Sınırımızda Teröristan’a asla izin vermeyiz.” Teröristleri sözde düzenli bir ordu haline getirmeye çalışan ABD, Bangladeş’te yaptırdığı üniformaları dağıtarak YPG’yi kurduğunu, SDG güçleri çatısı altında toplanan diğer irili ufaklı terör örgütlerine 100 ila 150 dolar arasında maaş verdiğini gizlemekten çekinmiyordu.

Ukrayna gizli servisi devrede

Rusya ile savaş halinde bulunan Ukrayna gizli servisi de Suriye’deki yerini aldı. Çünkü Ukrayna’ya silah yardımında bulunan Batı ülkeleri köşeyi sıkışmış, Rusya tarafından tehdit edilmişti. Alman Hava Kuvvetleri Komutanı Ingo Gerhartz ile üst düzey üç askerin video konferans görüşmelerinin ses kaydı, ilk olarak 1 Mart’ta Russia Today Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan tarafından sosyal medyada paylaşıldı.

İddiaya göre Alman generaller, Ukrayna’ya verilmesi planlanan TAURUS füzelerinin nasıl ve hangi şartlarda verileceği konusundaki şartları konuşuyordu. Putin yaptığı açıklamayla Batı’nın planlarını bildiklerini, Ukrayna’ya yönelik yardımların devam etmesi halinde tereddüt etmeden nükleer silah kullanabilecekleri tehdidinde bulundu.

Bundan dolayı köşeye sıkışan ABD ve BATI, çareyi başka yollarla aranması gerektiğinde fikir birliği yaptı.

Ukrayna gizli servisi Suriye’ye getirilerek, PKK-YPG ile ısınma turları atması sağlandı. İddiaya göre Ukrayna’ya yapılacak her türlü yardım, PKK-YPG yani SDG’li teröristler üzerinden gerçekleştirilecekti. Hatta bununla da sınırlı kalmayan SZRU (Ukrayna Gizli Servisi) ajanları, teröristlere Suriye’deki Rusya’ya ait üstlerin vurulması talimatını verdi.

Bu plan, Zelensky tarafından son anda iptal edildi. Planın arkasında ise Pentagon’un olduğu hedefler arasında Rus Wagner güçlerinin de bulunduğu ileri sürüldü.

  • Kuzey Kore tüm dengeleri değiştirdi
  • Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Haziran ayında Kuzey Kore’ye resmi ziyarette bulundu, taraflar arasında ‘kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması’ imzalandı. Bu anlaşma hem Ortadoğu’yu hem de Batı’yı diken üstünde tutmaya yetti. Çünkü Asya Pasifik ittifakı ilk kez askeri güçleriyle gövde gösterisi yapmaya başlamıştı.
  • ABD’nin ezeli düşmanları bir ittifakta buluşmuş, Kuzey Kore bununla da yetinmeyip Rusya’ya destek için 10 bin askerini Ukrayna sınırına göndermişti. Köşeye sıkışan ABD’nin elinde tuttuğu PKK-YPG’li teröristlerin bir kısmını, Ukrayna’ya büyük nakliye uçaklarıyla sevk ettiği ileri sürüldü.
  • Yani Ortadoğu’da kullanılan PKK-YPG’liler şimdi Ukrayna’ya hizmet için cephe değiştirmek zorunda kalmışlardı. İddialar bununla da sınırlı değildi. Savaşa giden her bir sözde SDG askerinin ABD’li kaynaklardan aylık 2 bin dolar maaş alacağı da ileri sürüldü.
  • PKK’nın kapısına kilit mi vuruluyor?
  • PKK’lı teröristlere yardım ettiği ve düzenli ordu kurduğu için Batılı ülkeler tarafından dışlanmayla karşı karşıya kalan ABD çareyi bölücü örgütün kapısına kilit vurmakta mı bulacak?
  • Dünya ülkeleri tarafından terörist ilan edilen PKK’dan kurtulmak isteyen ABD’nin bir gecede Ortadoğu’da şaşırtan hamleler yapmayı planladığı bölücü örgütün kepenklerini kapatıp, teröristleri YPG-SDG çatısı altında toplamayı planladığı ileri sürülüyor.
  • Böylelikle bir terör örgütünü desteklemekten kendisini kurtarmayı hedefleyen Pentagon aynı zamanda müttefiklerini kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalmayacak. Sınırlarını tehdit eden PKK’nın yeni bir isim ile terör faaliyetlerine devam edeceğinden kuşku duymayan Türkiye’nin ise başka planlar içerisinde olduğu, Türk İstihbaratı’nın bunun karşılığında başka çözüm yolları ve planları devreye sokacağı biliniyor.
  • ABD’nin füze oyunu
  • ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna'nın Rusya topraklarını Washington'ın sağladığı uzun menzilli füzelerle vurmasına yeşil ışık yaktı. Rusya, ABD'nin kararının "uygun ve elle tutulur bir karşılığı beraberinde getireceğini" açıkladı.
  • Beyaz Saray ve Pentagon’dan kararla ilgili resmi bir duyuru yapılmazken, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy, "füzeler konuşacak" mesajıyla bu gelişmeyi doğruladı. Zelenskiy yaptığı açıklamada "bu tür şeyler kamuoyuna duyurulmaz, füzelerin kendisi konuşur" dedi.
  • ABD Başkanı Joe Biden G20 zirvesi için bulunduğu Brezilya'da "ABD, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini güçlü şekilde destekliyor" dedi. İddiaya göre Rusya ile Ukrayna’yı masaya oturtması beklenen Trump’ın Zelenskiy’nin elini güçlendirmek için böyle bir karara sıcak baktığı ileri sürüldü. Fransa’nın da aynı yolu izleyerek kendisine ait silahların Ukrayna ordusu tarafından kullanımına yeşil ışık yaktığı gelen bilgiler arasında yer aldı.