Plasebo, nosebo, Biden ve suikastlar

Ne demişti Peyami Safa: “İlletlerin en beteri nedir, verem mi? Çoktan razıyım! Kanser mi, ona da razıyım! Sadece etrafımdaki herkesi ahlâk veremine, seciye kanserine tutulmuş görmeyeyim!”
Ne demişti Peyami Safa: “İlletlerin en beteri nedir, verem mi? Çoktan razıyım! Kanser mi, ona da razıyım! Sadece etrafımdaki herkesi ahlâk veremine, seciye kanserine tutulmuş görmeyeyim!”

Plasebonun ne olduğunu hemen herkes duymuştur ama muhtemelen ‘nosebo’yu değil. Plesebo vücutta müsbet bir netice hâsıl ederken, nosebo ise menfi netice doğurur. Afganistan’da yaşananlar da, Ader’in deneyindeki sıçan ölümlerinin nedeni de budur yani nosebo! Plasebo ‘seni hoşnut edeceğim’ demek iken, nosebo ise ‘zarar vereceğim’ demektir. Yani korona sürecindeki korkuda olduğu gibi. Korku pompalayarak herkeste nosebo etkisi meydana getirenlerin hepsinin her şeyden haberi var ve bütün yaptıklarını kasten yapıyorlar.

Tarih 23 Mayıs 2012…

Afganistan’ın Talukan’da viraneye dönmüş kerpiç bir binanın önünde yapılmaktadır dersler. Kız talebelerden biri kötü kokudan başı dönmeye başlar ve bayılır. Ardından bütün talebelerin... Saatler içerisinde yüzlerce talebe ve hoca hastaneye kaldırılır.

Askerler hastanenin etrafını sarar. Herkes zor nefes aldığını söylemektedir.

Salgın 22 okulda 1600 talebeye ulaşmıştır. Zihinlerdeki fâil, Taliban!

Hatta polis sözcüsü emin bir şekilde, kızların okula gitmesini engellemek için Taliban’ın zehirlediğini söyler CNN’e.

Haksız da değildir, zira geçmişte Taliban, mekteplere giden kızları engellemek için asitli saldırı düzenlemiştir.

Kurbanların toksik gaza veya zehir katılmış bir suya maruz kaldığı düşünülür.
Kurbanların toksik gaza veya zehir katılmış bir suya maruz kaldığı düşünülür.

Kurbanların toksik gaza veya zehir katılmış bir suya maruz kaldığı düşünülür. Sedyelerde serumlarla taşınan kız çocuklarının görüntüleri tüm dünyaya servis edilir.

Psikojenik kitle hastalığı

Bunca kişi durduk yere aynı şeylerden şikâyet edecek değildi ya.

Yüzlerce kan ve idrar testinin hepsi temizdir. Ne zehirli gaz, ne zehirli su veya yiyecek…

  • 23 Kasım 2013’de DSÖ her hangi bir zehirlenme izine rastlanmadığını açıklar. Bir zehirlenme yoksa bunca genç kız ve hatta hoca neden bu hâle gelmiştir?
  • Sebebi; Psikojenik kitle hastalığı…

Bu yaşanmış gerçek hikâyeyi hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın ve korona ile ilgili nefes alamama, boğulma, ciğerlerin param parça olması gibi şikâyet ve hikâyeleri de hatırda tutun.

  • Yıl 1975…
  • New York’daki Rochester Üniversitesinden psikolog Bob Ader, geçmişte bizi hasta etmiş bir yiyeceğe karşı mide bulantısı hissetmemiz ve tat duyumuzun şartlanması meselesini araştırmaktadır.

Sıçanlara mide bulantısı yapacak bir ilaç verir. Ardından hemen sakkarinle tatlandırılmış su... Bunu ödül olarak görmesi gereken sıçanlar, şekerli suyu içmeyi reddederler.

Ader, bu psikoloji içindeki sıçanların ağzına şırınga ile şeker ihtiva etmeyen sade su verir. Yani alt tarafı sıçanların yaşamak için her gün içtiği suyu…

Ardından mide bulantısı krizine tutulan hayvanların tamamı ölür.

Ader, nedenini merak edip araştırmaya başlar. Netice çok ilginçtir. Mide bulantısı sağlaması için verilen Cyroxan adlı ilaç aynı zamanda bugünkü korona hastalarına verilen yani şu İslam’a saldıran Fransızların ürettiği Plaquenil adlı hidrosiklorikin gibi bağışıklık sistemi baskılayan bir ilaçtır.

Ader, bu psikoloji içindeki sıçanların ağzına şırınga ile şeker ihtiva etmeyen sade su verir. Yani alt tarafı sıçanların yaşamak için her gün içtiği suyu…
Ader, bu psikoloji içindeki sıçanların ağzına şırınga ile şeker ihtiva etmeyen sade su verir. Yani alt tarafı sıçanların yaşamak için her gün içtiği suyu…

Sıçanlara verilen doz bırakın insanları farelerin savunma sistemini etkileyecek güçte bile değildir, ama netice ortadadır. Ader’in vardığı neticeye göre, bağışıklık sistemimiz şartlandırma konusunda son derece hassastır.

Sözde bilimin put galerilerindekiler, Bob Ader’in çalışması ile dalga geçerler. Bağışıklık sistemi ile sinir sisteminin birbirinden farklı şeyler olduğunu söyleyip dururlar. Birileri Ader’in deneyiyle dalga geçe dursun, karanlık prensleri neticeden alacağını almıştır.

İndiana Üniversitesinden David Felten ise kalp krizi, kan basıncı, sinir ve sindirim gibi vücut işlevlerini kontrol eden otonom sinir sistemi ile ilgilenmektedir.

Canlıların şuurlu kararlarını/mesajlarını, beyin ve omuriliğe ileten sinir sisteminin yanı sıra kontrolümüz dışındaki mesajları ileten bir sistem daha vardır. Yani beyinle savunma sistemi arasındaki kontrolümüz dâhilinde ve haricindeki hâdiseler nedeniyle insan ruhî bunalıma girebilir, savunma sistemi çökebilir, baş dönmesi, bulantı, ateş, nefes darlığı yaşayabilir, saçları bile dökülebilir ve daha fazlası…

Geçtiğimiz Eylül ayında steroid ihtiva eden ilaçların kovid-19 için umut olduğu duyuruluyordu. Gerekçelerden biri de çok ucuz olmasıydı.

  • Marette Flies, Minenesota eyaletinde yaşayan bir lise talebesidir. 1983’de bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine saldırdığı teşhisi konulur. Ona da steroid ihtiva eden immun/savunma baskılayıcı verilir.

Kızın saçları hızla dökülmeye başlar. Âdet kanaması öyle şiddetlenir ki, doktorlar rahmini alarak bunu engellemeyi tartışırlar. Ardından kalp yetmezliği gelir. Doktorları ona daha güçlü bir immün baskılayıcı olan bir ilaç verir. Hani şu farelere verilen Cyroxan adlı ilacı…

Kusma, mide bulantısı, kanama, böbrek ve karaciğer hasarı ve kanser gibi yan etkileri olan bu ilacın henüz insan denemeleri devam etmektedir ve Flies’te de denenmektedir.

Ader’in makalesinden haberdar olan anne, ölümle pençeleşen kızına müdahale etmesini ister. O da kızı gül kokusu ile ayağa kaldırır ve on yıl daha yaşar Marette. 1995’de verilen ilaçların yan etkisi nedeniyle kalp krizinden ölür.

Büyü, Plasebo ve Nosebo etkisi

Plasebonun ne olduğunu hemen herkes duymuştur ama muhtemelen ‘nosebo’yu değil. Plesebo vücutta müsbet bir netice hâsıl ederken, nosebo ise menfi netice doğurur. Afganistan’da yaşananlar da, Ader’in deneyindeki sıçan ölümlerinin nedeni de budur yani nosebo!

Plasebo ‘senin hoşnut edeceğim’ demek iken, nosebo ise ‘zarar vereceğim’ demektir. Yani korona sürecindeki korkuda olduğu gibi.
Plasebo ‘senin hoşnut edeceğim’ demek iken, nosebo ise ‘zarar vereceğim’ demektir. Yani korona sürecindeki korkuda olduğu gibi.

Plasebo ‘senin hoşnut edeceğim’ demek iken, nosebo ise ‘zarar vereceğim’ demektir. Yani korona sürecindeki korkuda olduğu gibi.

Korku pompalayarak herkeste nosebo etkisi meydana getirenlerin hepsinin her şeyden haberi var ve bütün yaptıklarını kasten yapıyorlar.

Aslında Afgan talebeler numara yapmıyordu. Ayrıca 1983’de Batı Şeria’da görülen bayılma salgınının nedeni de bir İsrail saldırısı değildi. Batı Şeria’daki bayılmaların nedeni de nosebo etkisiyle meydana gelmişti.

Tıpkı büyü yapıldığını düşünenlerin eriyip gitmeleri ve sonunda ölmeleri gibi. Evet, büyü denilen İslam’ın şiddetle küfür saydığı bir fiil var. Ama büyü olmadığı halde, ‘sende büyü var’ veya ‘sana büyü yapılmış’ denilerek kişiler bu etkiye mâruz bırakılırlar.

Tıpkı insanlığın şu an korkutulduğu, savunma sistemlerinin baskılandığı, kalp krizlerine sürüklendikleri gibi…

Büyü bozmasını bilmeyen biri için, hastaya onun büyü bozucu olduğu söylense ve o da bir kurnazlıkla bunu çözdüğüne ikna etse, sayısız kez ispatlandığı gibi mesele çözümleniyor.

Bob Ader
Bob Ader

Şu an insanlığın ihtiyaç duyduğu tek şey, korona büyüsünün bozulduğunun söylenmesi, ama yetkili bir ağızdan.

Aşılar muhtemelen hiçbir etki yapmayacak, aksine koronadan kat ve kat daha tehlikeli olacaklar. Fakat milyarlar buna alıştırıldı/hazırlandı. Sağlık Bakanlığı aşı bulduğunu söylese, D vitaminini aşı diye uygulasa, yüz kişi de bunun faydasından söz etse, kimse korona testi için sıraya gitmeyecek ve bütün mesele hallolacaktır.

Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın 2010’daki ‘domuz gribi aşısı olmayacağım’ çıkışı ve o dönemki Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Margaret Chan’ın ‘domuz gribi aşısı olmayacağım’ itirafı sonrasında oyunun çöktüğünü hatırlayın.

Aynısı korona için yapılmış olsa, nosebo etkisi bir anda plaseboya dönüşüvermez mi?

Hiç şüpheniz olmasın dönüşüverir, o zaman bu immün baskılayıcı saçmalığına da gerek kalmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp, “zeytin yaprağı, kekik yağı, zeytinyağı bulaşmayı engelliyor” desin, kesinlikle ortada hiçbir şey kalmaz ve bittiği söylenen griplere geri döneriz.

Biden'i terbiye

21 Ocak 2021’de Beyaz Saray’a bu kez ABD Başkanı olarak dönecek olan Joe Biden, daha şimdiden çembere alındı. Hem korona çemberiyle, hem de Trump’ın ‘topal ördek’ diplomasisi yerine, yeni seçilmiş iktidar gibi güçlü siyasi hamleleriyle…

Bu kadarla kalsa iyi…

21 Ocak 2021’de Beyaz Saray’a bu kez ABD Başkanı olarak dönecek olan Joe Biden, daha şimdiden çembere alındı.
21 Ocak 2021’de Beyaz Saray’a bu kez ABD Başkanı olarak dönecek olan Joe Biden, daha şimdiden çembere alındı.

Yahudi ve Ermeni Lobisi, “Big tech karteli” olarak tanımlanan Microsoft, Google, Apple, Amazon, Facebook gibi şirketler, Çin, İsrail, Putin, İran gibi devletler ve diğer unsurlar...

Trump sonrası Biden’den beklenti çok büyük. Dijital para, faiz ve aşı…

Herkesin hesabı farklı gibi gözükse de aynı.

Korona meselesi, Biden’in koltuğa resmen oturduğu güne dek artarak devam ettirilecek. Ardından FDA’in aşılara hızlı onayları gelecek… Bu sürenin bitimi ise 2021’in sonuna dek uzayabilir.

Biden, çetelere ne kadar çok taviz verirse o kadar hızlı görülecek hesap…

Lâkin ne ABD’nin, ne de başkalarının hesabı bitmez. Ondan-bundan medet ummak da hayalperestlikten başka bir şey değil. Biz başkalarının ne yaptığına değil, bizim ne yapmadığımıza bakalım.

Ne demişti Peyami Safa: “İlletlerin en beteri nedir, verem mi? Çoktan razıyım! Kanser mi, ona da razıyım! Sadece etrafımdaki herkesi ahlâk veremine, seciye kanserine tutulmuş görmeyeyim!”